YAZARLAR

Tatavla’nın Ara’sı

Meyhane-i Ara yani Ara’nın meyhanesi, örneği giderek azalan ve son dönemlerde sıklıkla güzellemesi yapılan bir Barba meyhanesi. Bunu hem adıyla belli ediyor hem de ocağın önündeki masada elde puro, misafirlere göz gezdiren barbası Ara ile.

Deniz gider kum kalır, insan göçer hatıralar kalır.

Ermeni Atasözü

Dedemin muhacirliği, bir at arabasının arkasına koyulan su küpünün içinde saklanarak başlamış. Küçücük bir çocukken, 93 Harbi adı verilen tufanın tam ortasında Trakya topraklarına kadar savrulmuş. Kulağıma çalınan yüzlerce benzer hikayeyle büyümüş bir çocuk olarak, göçmenlik olgusuna aşinaydım aşina olmasına ama bizden başkalarının da göçmek zorunda kaldıklarını fark ettiğimde başlamıştı, bu memlekete dair ilk sorgulamalarım.

Yengemin Pomak olmasının ne anlama geldiğini sormadan bir çocukluk geçirdim. Çingenelerin hep hayatımızın içinde olduğunu ama eşit olmadığımızı sezerdim çocuk aklımla. İstanbul’un bir göçmen semtinde büyürken, spor kulübümüzün neden eski bir Rum kilisesi olduğunu anlamaya çalıştım kendimce. Dedemi görmeye gittiğimiz köydeki bağların neden Rumlardan kaldığını merak ettim. Kabataş’taki yatılılık maceram sağ olsun, Kürtlerin hikayesini öğretti bana. Yaz tatillerinde top koşturduğumuz Davut ve Berk’in, aslında David ve Berç olduklarını bir dönemki ASALA gündeminin ardından öğrendim. Apar topar yurt dışına gönderildiler ve bir daha top oynayamadık. Ortaköy sırtlarındaki Yahudi yerleşimini görünce, sahildeki Sinagog anlam kazandı gözümde. Üniversitede yoldaşlık yaptığım Arap arkadaşlarım sayesinde bu toprakların başka boyutlarını kavrayabildim. Arnavut arkadaşlarımın o kadar da inatçı olmadıklarını fark ettiğimde artık kazık kadar adamdım.

Çoğunun altında yatan dram sayesinde yaşadığım bu etkileşimleri, hafifleten şeylerin başında yemek geliyor sanırım. Boşnakların mantısını, Kürtlerin böreğini, Ermenilerin yaprak sarmasını, Arapların pita ekmeğini hiçbir çaba göstermeden öğrendim ben. Yemeğin asla sadece yemek olmadığını ve dünyanın en politik unsurlarından birisi olduğunu öğrendiğimdeyse, cebimde söyleyecek iki satır lafımın olduğu yıllara varmıştım artık. O yıllarda da yolum Tarlabaşı, Beyoğlu, Cihangir ve Kurtuluş’a çokça düştü. Bakmayın yolum düştü dediğime bir hayat geçirdim buralarda. Büyük Tatavla yangınını okuduğumdan beri Kurtuluş demek gelmedi içimden, zamanın güzel semtine.

Meyhane-i Ara- Ara

Meyhane-i Ara’da bir akşam geçirmek üzere yolumu Tatavla’ya düşürünce aklıma geldi yukarıda yazdıklarım. Meyhane-i Ara yani Ara’nın meyhanesi, örneği giderek azalan ve son dönemlerde sıklıkla güzellemesi yapılan bir Barba meyhanesi. Bunu hem adıyla belli ediyor hem de ocağın önündeki masada elde puro, misafirlere göz gezdiren barbası Ara ile.

Peşinen söyleyeyim Meyhane-i Ara herkese göre bir meyhane değil. Olduğu gibi bir meyhane. Mezesiyle, ortamıyla, barbasıyla, alışık olmayan ya da bu tür ortamları sevmeyenlere eminim ki başka gözükecektir. Lakin kağıt üzerindeki eskiye dair güzellemelerin bünyenizde nasıl bir etki yarattığını görmek isterseniz gönül rahatlığıyla gidebilirseniz. Benim bünye bu tarz endişeler barındırmadığı için, doğal ortamımdan bildirdiğim bir yazı olacak aşağıda okuyacaklarınız.

1- Mezeler (Korçi Puanı :9,4)

Bir meyhanede meze, rakı, sohbet yeter de artar diyenlerdenseniz Meyhane-i Ara tam size göre. Gözünüz kapalı her mezeyi çekinmeden söyleyebilirsiniz. Biz masamızı topik, beyin, Avusturya salatası, sarma, tarama ve peynir ile donatarak başladık geceye. Hangisini övsem diğerinin hatırının kalacağı lezzetlerdi hepsi de. Bir tek tarama için tam not vermedim lakin ben iflah olmaz bir tarama sevmezim. Neticede sağlıklı değerlendirme yapamam bu meze hakkında.

Reçel gibi tatlı topik benzeri şeyler yemekten sıkıldıysanız, Meyhane-i Ara’ya mutlaka ama mutlaka uğramalı ve bir Ermeni’nin elinden çıkan topiği tatmalısınız. Bugüne dek taramayı sevemedim ama güzel yapılmış bir beyin salatasının meftunuyumdur. Ara’da yediğim beyin, açık ara son yıllarda yediğim en lezzetliler arasında yerini aldı. İnek, keçi karışımı olduğunu söyledikleri ancak yağı ve kıvamı itibariyle koyun sütünün de bulunduğunu düşündüğüm peynir de gecenin favorisi oldu. Patates, yeşil elma ağırlıklı Avusturya salatası da mutlaka denemeniz gereken lezzetler arasında. Sarmanın çok az hamur olması dışında olumsuz notumun olmadığı meze başlığındaki puanım 9,4 olarak belirlendi.

2- İçki Çeşidi (Korçi Puanı : 5,7)

Meyhane-i Ara kendi müdavimini yaratmış mekanlardan ve içki paletini öne çıkarmaya gerek duymamış. Orta segment rakı açısından aradığınızı bulabileceğiniz; şarap, bira, likör vd. içkiler açısından bir beklentiyle gitmemenizi salık vereceğim bir yer ki mekanın ruhuyla da uyumlu bir hal bu.

3- Ana yemekler (Korçi Puanı: 9,4)

Yemeklerin tazeliği, özgünlüğü, lezzeti, malzeme ve yağ kalitesi gibi dokuz kriter üzerinden değerlendirilen bu bölümde, Meyhane-i Ara’nın puanı 9,4 oluyor. Mezelerde olduğu gibi yemeklerde de belirli bir çizginin üstü yakalanmış durumda. Masamıza gelen Arnavut ciğerine dair biraz daha ufak kesilmesine ihtiyaç olduğuna dair tespitim dışında söyleyebilecek hiçbir şeyim yok. Kılçıkları ayrılmış ve birbirine yapıştırılıp ızgara edilen sardalyanın tadına doyum olmadığını da belirtmeliyim.

4- Personel (Korçi Puanı: 9,2)

Servis hızı, menüye hakimiyet, müdavimle iletişim, güler yüzlülük, kişisel hijyen gibi kriterlerin değerlendirildiği bu başlıktaki puanım 9,2 olarak belirdi. Mekanın barbası gibi personelinin de kendine has bir tarzı var. Turistik bir güler yüzlülükten ziyade, doğal bir alaka ile gecenizi kolaylaştıran servis elemanlarına sahip bir mekan burası.

5- Müdavim (Korçi Puanı: 8,8)

Meyhane-i Ara müdavimini yaratmış bir mekan. Sakin gecelerinde birbirini tanıyan insanların ya da sohbet etmek için burasını tercih edenlerin buluştuğu bir yer. Müzikli gecelerindeki profil daha da değişiyordur eminim lakin müdavimler arası iletişim, demografik dağılım gibi kriterler üzerinden yapılan değerlendirmede puanım 8,8 olarak beliriyor.

6- Tuvaletler (Korçi Puanı: 3,3)

Bir mekanın yemeklerini, ambiansını vs. ne kadar beğenirsem beğeneyim, konu tuvaletlere gelince oldukça titiz bir değerlendirmede bulunuyorum. Tuvalet sayısı, havalandırması, mutfağa yakınlığı, vitrifiye malzemesi, hijyeni gibi kriterler üzerinden yaptığım değerlendirmede maalesef Meyhane-i Ara’nın puanı 3,3 oluyor. Bu yüzyılda artık tuvalet bahsini çözmesi gerekiyor tüm mekanların. 

7- Müzik ve Akustik (Korçi Puanları: 7,0 ve 5,0)

Meyhane-i Ara haftanın belli günlerinde canlı müzik yapan bir mekan. Sair günlerde müzik açısından öne çıkarılacak olumlu ya da olumsuz bir durum göremedim. Maç günlerinde meyhanenin ortasındaki televizyonun açık olması ihtimali pek çok kişi için sorun olmayabilir belki ama benim açımdan tercih edeceğim bir tutum değil. Mekanın akustiğinden ziyade giriş kısmındaki masaların yakınlığı, kimi zaman sohbetlerin karışmasına sebep olabilir. Bu ve benzer dokuz kriter üzerinden ortaya çıkan puanlar, sırasıyla 7 ve 5 oluyor.

8- Fiyatlar (Korçi Puanı: 10)

Meyhane-i Ara sunduğu lezzetler açısından makul bir fiyat politikasına sahip. Aynı muhitte daha fazla ödeyip, daha lezzetsiz yemekler yeyebileceğiniz pek çok alternatif mevcut. Bu bölümdeki puanı da 10 olarak hesaplandı.

9- Lokasyon ve diğerleri (Korçi Puanı: 5)

Bu bölümde meyhanenin yeri, manzarası, dış ortam ya da bahçesinin olması, acil çıkış, yangın, ilk yardım olanakları, etkileyici bir hikayesinin olup olmaması, özgünlüğü, mekanın bu özgünlüğü yansıtabilmesi gibi kriterler dokuz başlıkta değerlendiriliyor. Meyhane-i Ara’nın özgünlüğü haricindeki diğer başlıklardan puanı kırıldığı için 5 puanda kaldı.

Toplam 10 ana sorgu alanı üzerinden seksene yakın kriterin sorgulandığı hesaplama sistemine göre, Meyhane-i Ara’nın toplam puanı 8,4 olarak belirdi. Bu paun değerlendirme siteminde ‘’mutlaka gitmelisiniz’’ anlamına geliyor. Elbette takdir sizin.


Grand Korçi Kimdir?

Grand Korçi İstanbul’da dünyaya geldi, haliyle birtakım okullarda okudu ve kimya mühendisi oldu. Akademiden kopmamak ve askerlik vecibesini ertelemek için iki ayrı yüksek lisans yaparak bir süre hem mühendislik yaptı hem de keyif çattı. O dönemlerde fotoğraf ve sinemaya olan ilgisi nedeniyle mühendisliği bıraktı ama bu alanlarda tutunamayarak eğitimini aldığı mesleğine geri döndü. Haliyle birtakım işlerde çalıştı. Alkollü içki sektörüne yönelik gerçekleştirdiği çalışmalar sırasında ve sonrasında alkolün üretimi, kültürü ve tarihine yönelik ilgisi giderek arttı. Hobileri arasında golf, modern dans, yoga hiçbir zaman yer almadı ancak ‘’kişisel gelişim yolculuğunu’’ bir çilingir müdavimi olarak sürdürüyor. Halihazırda bu çilingirlerde yeşerip hayata geçen işlerine cilingirsohbetleri.com adresinde yer veriyor.