Tatilseverler için alternatif bir cennet: Van
Gölüyle, plajlarıyla, adalarıyla, kaleleriyle ve zengin mutfağıyla Van, farklı bir tatil deneyimi yaşamak isteyenler için alternatif bir nokta olarak ön plana çıkıyor.
VAN - Tatil planlarınızı yaparken yeni ve farklı bir destinasyon arıyorsanız, Van sizin için ideal bir seçenek olabilir. Bu güzel şehir, zengin tarihi ve eşsiz doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. İşte Van'ın görülmeye değer tarihi ve turistik yerlerinden bazıları:
VAN GÖLÜ
Van’a tarihi ve turistik değer katan en önemli unsurlardan biri Van Gölü’dür. Vanlıların ‘deniz’ demekte haksız olmadığı gölün yüzölçümü 3.713 kilometrekaredir. Nitekim, gölün haritada kapladığı alan, Kocaeli, Iğdır, Bayburt, Bartın, Düzce, Kilis, Osmaniye, Zonguldak ve Yalova illerinden daha büyüktür. Urartuların, “Yüksekteki Deniz” de dediği Van Gölü, deniz seviyesinden 1600 metre yüksekliktedir.
Van Gölü’nün rengi, onu seyredenlere doyumsuz bir haz yaşatır. Yaşar Kemal, Van Gölü’nün maviliğini şöyle tanımlamıştır: “Dünyada hiçbir göl, hiçbir deniz, hiçbir su Van Gölü’nün maviliğinde olamaz. Masmavi… Deli eden bir mavilik. Ne gökyüzünde vardır öyle bir mavi, ne de başka bir yerde. Bir tek mavi uyar bu maviye: Diyarbakır ovasındaki çiçeklerin mavisi. Bir de bir camı kırıp kesitine bakın, işte o mavi."
MAVİ BAYRAKLI PLAJ
Türkiye’de denize kıyısı olmadığı halde Mavi Bayraklı Plajın bulunduğu tek şehir Van’dır. Tuşba ilçesinin Mollakasım Mahallesi’nde bulunan Mavi Bayraklı Plaj, temizliği ve güvenliğiyle öne çıkar. Göl kıyısında serinlemek ve güneşlenmek isteyenler için ideal bir mekandır. Mavi Bayrak ödülü, plajın su kalitesinin ve çevresel yönetiminin ne kadar iyi olduğunu gösterir.
AKHTAMAR ADASI
Van Gölü'nün incisi Akhtamar Adası, gölde bulunan dört büyük adadan biridir. Tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü olan ada, yaklaşık 164 bin metrekare yüzölçümüne sahiptir. Adanın adının nereden geldiğine dair yaygın halk hikayesi de vardır.
Efsaneye göre, bu adada yaşayan Ermeni baş keşişinin Tamara adında bir kızı vardır. Adanın karşı kıyısında yaşayan genç bir çoban Tamara’ya aşık olur. Bu çoban her gece Tamara ile buluşmak adaya yüzer. Tamara ise ona gece karanlığında yerini belli etmek için onu bir fener yakarak bekler. Bu durumdan haberdar olan keşiş, fırtınalı bir gecede elinde fenerle adanın kıyısına iner ve sürekli yer değiştirir. Işığı takip eden çoban, bir süre sonra gücünü yitirir ve boğulur. Boğulmadan önceki son nefesiyle ise "Ah Tamara!" diye haykırır. Bunu duyan keşişin kızı da kendini gölün sularına bırakır O günden sonra ada ‘Ahtamar’ ya da ‘Akdamar’ olarak anılır.