'Tek tur, tek aday ve iyi bir kampanya ile birinci tur kazanılabilir'
2023 seçimleri için muhalefete kazandıracak tek stratejinin "tek aday, tek tur" olduğu, seçimin çok adaylı gerçekleşme olasılığının ise düşük olduğu belirtildi.
DUVAR- 2023 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimleri için kamuoyu yoklamaları her gün yeni bir sonuçla medyaya yansıyor. Seçimlere altı aydan az bir süre kalması, her türlü tahminin son dakikalarda yaşanacak gelişmelerle de değişebileceği öngörüsünü de içeriyor. Anket sonuçlarına göre başabaş gideceği görünen seçimlere kaç aday katılacak, ikinci tura kalınacak mı, küçük partiler ilk turda adaylardan birine destek verecek mi gibi sorular siyasetin öncelikli tartışma konuları.
Politikyol yazarı Tanju Tosun, Gianluca Passarelli ve Matthew Bergman'ın araştırmalarından yola çıkarak 2023 seçimlerine ilişkin senaryoları değerlendirdi. "Kitleleri peşinden sürükleyecek bir başkan adayı, çok iyi bir kampanya yönetimiyle seçmenin oy verme davranışı açısından kuvvetler dengesi düşünülmeden birinci turda seçim kazanabilir" diye yazan Tosun Millet İttifakı için şu saptamayı yaptı: "Muhalefetin kazanmak için izleyeceği en uygun strateji tek tur-tek aday stratejisi gibi görünmektedir."
Tosun'un Passarelli ve Bergman yöntemi ile değerlendirdiği 2023 seçimleri senaryoları şöyle:
"Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminin oy gücü yüksek olan çok adaylı gerçekleşme ihtimali düşüktür. Fakat, Millet İttifakının ortak aday belirleyememesi ya da belirleseler de Emek ve Özgürlük İttifakının ortak adayı desteklemeyip kendi adayını çıkarması ya da diğer partilerin seçime kendi adaylarıyla veya bir ortak adayla katılmaları halinde seçimin az ya da çok oy desteğine sahip çok adaylı olma ihtimali ise yadsınamaz. Millet İttifakı ortak aday belirleyip, Emek ve Özgürlük İttifakı bu adaya destek verse bile, küçük partilerin ittifaklı ya da ittifaksız en az 2-3 adayının da yarışabilecek olması seçeneği güçsüz adayların da bulunduğu çok adaylı seçime örnektir.
Passarelli ve Bergman’ın hipotezlerini önümüzdeki seçim bağlamında test ettiğimizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kemikleşmiş bir seçmen kitlesine bağlı azımsanmayacak bir gücü olmasına rağmen, kendisine yeni seçmen desteği çekememesi durumunda, Millet İttifakı'nın ortak aday belirlemesi, Emek ve Özgürlük İttifakının da bu adayı desteklemesi koşuluyla ve adayın kim olduğuna da bağlı olarak son kamuoyu araştırmalarındaki Millet İttifakı ve HDP’ye yönelik destek düzeyleri veri alındığında, çok adaylı seçimde küçük partiler aday çıkarsa dahi seçimler ikinci tura kalmayabilir ve Millet İttifakı adayı kazanabilir.
Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi, bugünlerde medyaya yansıyan kamuoyu araştırma sonuçları dikkate alındığında, hiçbir parti, aday ya da ittifak için çantada keklik değil.
Erdoğan’ın görevde iken yeniden seçilmek için yarışacağı bir seçimde dünya örnekleri dikkate alındığında seçimlerin ikinci tura kalma olasılığı hipoteze göre azalsa da adaylığına yönelen seçmen desteğinin son araştırmalarda 50+1’in altında olması nedeniyle, Altılı Masa ile Emek ve Özgürlük platformunun uzlaşamaması durumunda seçimin ikinci tura kalma olasılığı yüksektir.
Bunun yegâne koşulu, küçük partiler olmasa dahi iki ittifak seçmeninin blok olarak Millet İttifakı'nın ortak adayını desteklemesidir. Bu koşul gerçekleşirse, mevcut Cumhurbaşkanının ilk turda kaybetme olasılığı mevcuttur. İkinci tura gidilmesi halinde, oy makasının az olması durumunda Millet İttifakı adayının kazanabilmesi için, Cumhur İttifakı adayına yönelik oy geçişlerinin olmaması gerekir. Burada Millet İttifakı için en büyük risk, geçmişte en az bir kez AKP’ye oy vermiş seçmenin ittifak adayını beğenmeme, popülist ekonomik vaat ve uygulamalar gibi nedenlerle Erdoğan’a yönelme olasılığıdır ki, bu geçişler göz ardı edilmemeli.
Seçmen tercihlerindeki oynaklığın seçim sonucuna olası etkileri bakımından değerlendirildiğinde, 2002’den 2018’e Türkiye’de toplam 100 seçmenden 49’u parti değiştirirken, son 20 yılda parti tercihi değiştirme (oynaklık) ortalaması yüzde 12’dir. 2015’ten 2018 seçimlerine ise yüzde 10,3. Son araştırma sonuçlarından yola çıkıldığında oynaklığın Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 20’lerin üzerinde olması beklenebilir.
Genel eğilim olarak seçmenlerin parti tercihlerinde değişim örüntüleri ideolojik bloklar arasındaki oynaklıkla karşılaştırıldığında partiler arasında daha yüksek düzeyde seyrediyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi örneğinde düşünüldüğünde, Millet İttifakı'ndaki 5 partinin, Cumhur İttifakındaki 3 parti gibi sağ ideolojik blokta konumlanması dolayısıyla bu oynaklığın Altılı Masa ve genel olarak muhalefetin lehine sonuç verme olasılığı yüksektir.
Ne var ki, Altılı Masa’nın aday belirleme stratejisindeki hatalar, ortak adaya yönelik tepkiler, kampanya sürecinin iyi yönetilememesi durumunda, Erdoğan süreci çok iyi yönetirse, şiddetli politik kutuplaşma ve seçmen tercihlerindeki donmaya rağmen bu oynaklık iktidar adayının lehine sonuç doğurabilir. Bu durumda seçimin Cumhur İttifakı lehine 2.tura kalmadan sonuçlanma olasılığı vardır.
Passarelli ve Bergman’ın incelediği ülkelerde çoklu adayla gidilecek bir seçimin çoğu ülke örneğinde olduğu gibi ikinci tura kalması halinde 1.turda ikinci olanın ikinci turda seçilme olasılığı fazladır. Bizde bu koşulun gerçekleşmesi birinci turda hangi adayların 1. ve 2. olacaklarına ve ittifakların nasıl bir ikinci tur seçim stratejisi izleyeceklerine, milletvekili genel seçimlerinde oluşacak parlamento aritmetiğine ve tabii ki seçmenin oy verme davranışlarına bağlı olacak. Parlamentoda çoğunluğu elde edecek ittifakın adayı birinci turda ikinci olsa bile, seçmen yasama ve yürütme dengesinin bozulmaması için adaylar arasında oy makası çok açık değilse, ikinci turda parlamentoda çoğunluğu elde eden ittifakın adayını destekleyebilir.
Parlamentoda azınlıkta kalan ittifakın adayı birinci turda 1. olsa da seçmen yine kuvvetler arasındaki dengeyi bozmamak için ikinci turda parlamentoda çoğunluğa sahip ittifak adayını destekleyebilir. Buna karşılık, kitleleri peşinden sürükleyecek bir başkan adayı, çok iyi bir kampanya yönetimiyle seçmenin oy verme davranışı açısından kuvvetler dengesi düşünülmeden 1.turda seçim kazanabilir. Muhalefetin kazanmak için izleyeceği en uygun strateji tek tur-tek aday stratejisi gibi görünmektedir.
Sonuç olarak, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi, bugünlerde medyaya yansıyan kamuoyu araştırma sonuçları dikkate alındığında, hiçbir parti, aday ya da ittifak için çantada keklik değil. Seçimlerin kaderi adayın niteliğinden kampanya yönetimine, adayın söyleminden vaatlerine, özellikle muhalefet bloklarının belirlenecek adayın arkasında durma yol ve yöntemine, asıl önemlisi seçmenin hem duygu, hem de aklına hitap ederek onları ikna etme stratejilerine bağlıdır." (HABER MERKEZİ)