Diktatörleşen firmalar
Kendi hapishanemizi bize kurduran, üstelik bunu bizlerden para kazanarak yapan, her türlü hareketimizi bilen, yazışmamızı okuyan, sesimizi kaydeden, görüntülerimizi analiz eden bu ‘modern’ firmalar, sizi modern hapishanelerde esir alan geleceğin diktatörleri olacaklar! Seçimle gelmediler, seçimle onlardan kurtulamayacaksınız!
Bir önceki yazımda, darbecilerden, diktatörlükten, teknoloji ile değişen kimlik algısından ve teknolojinin insanlaşmasından bahsettim. Şimdi de bu teknolojilerin nasıl kullanıldığını anlatacağım.
Tüm bu teknolojik gelişmelere ek olarak, hakkımızda her şeyi bilen firmalar var: Facebook, Google, Amazon ve birçok başka firma, bizim verilerimizi depoluyorlar. Farkında olup olmamamız önemli değil. Bırakın hangi internet protokol adresinden, hangi cihazdan bağlandığımızı; sayfalarında yaptıklarımızı, neyi tıkladığımızı, neyi izlediğimizi, hatta bilgisayar ekranında fareyi nasıl dolaştırdığımızı dahi biliyorlar.
Düşünün, ben bazen bana mesaj atanın kim olduğunu, o kişi ile nerede tanıştığımı unutuyorum, ama Gmail unutmuyor, Facebook unutmuyor. Bu verilerin hepsinin yapay zekaya yüklendiğini, bulut servislerinde tutulduğunu düşünün! Google artık, ben arama yapmadan da benim nelere ihtiyacım olduğunu bilecek durumda. Bugüne kadar eski bilgilerimi ve bulunduğum yer hakkındaki bilgileri biliyor ki, artık ne yapacağım çok belirgin. Bakınız, bir kerelik diye izin verdiğimiz konum bilgisi de o kadar az bir şey değil. Benim bu gece nerede olduğumu bilen firma, aslında birkaç sene bulunacağım yeri de biliyor. Ben sonra konumumu gizlesem dahi, bu yazıyı yazarken, bu gece evimdeyim. Kaç kere ev değiştireceğim ki? Artık bu aldığı bilgi ile bana göstereceği ilanları, haberleri en az birkaç sene sınıflandırabilir.
HER ŞEYİ GÖZETLEYEN FİRMALAR
Google ‘beacon’ dedikleri teknoloji ile mağaza içerisinde nasıl dolaştığımızı kontrol etmek istiyor. Kamu alanı terimi çok tartışmalı olmasına rağmen, artık kişiye özel alanların azaldığını söylememiz yanlış olmaz. Sadece havaalanlarında değil, mağazalarda, sokaklarda, otobüslerde, taksilerde 24 saat kameralarla izlenmeyi doğal sanmaya başladık. Bu da yetmedi, bizim hakkımızda her yazılı konuyu bilen firmalar, artık her sesli meseleyi de bilmek üzereler. Google Siri, Hoparlör, Amazon Echo, Samsun TV gibi ‘akıllı’ cihazlar, bizden komut bekledikleri için her türlü sesi kaydedip işletmeye başladılar. Daha bu hafta, Amerika'daki New Hampshire Mahkemesi'nde yargıç Amazon Echo’nun iki günlük kaydının dinlenmesine karar verdi.
KURAL TANIMAZ MODERN FİRMALAR
Amazon'un kurucusunun 150 milyar dolarlık zenginliğine rağmen, vergi vermemek için yaptıklarını, çalışanlarını hastahanelik olacak denli kötü şartlarda düşük maaşlarla çalıştırıp, yemek kuponlarına muhtaç bırakmasını bir düşünün! Facebook kurucusunun özel hayatlarımızın içini dışını, sitedeki hareketlerimizi medya firmalarına, reklamcılara ve hatta bazı ülkelerin gizli istihbarat servislerine altın tepside sunması da aklınıza gelsin.
Bunlar gibi onlarca firma, milyonlarca doları lobicilere harcayıp kendi istedikleri yasaların çıkması için uğraşıyorlar. Eskiden doğruluğu editör onayından geçmemiş haberler medyada zor yer alabilirken, artık ‘sosyal’ dediğimiz medya bir linç aracına dönüşerek, insanların sadece itibarlarının katledilmesine değil, kendilerinin dahi katledilmesine sebep olabiliyor. Yanlış haberin WhatsApp ile yayılması yüzünden Meksika’da iki kişinin yakılması, örneklerden sadece biri.
Facebook ve Google gibi firmalar, sırf kâr marjları için manipülasyonların gizli algoritmaları sayesinde daha çok kişiye ulaşmasına sağladıkları gerçekle alakasız haberleri, her zaman "üzgünüz çok yavaş hareket ettik" gibi birbirine benzer ifadelerle kabul etmelerine rağmen, insanlığa verdikleri zararı durdurmak için gerekli adımları atmamakta kararlılar.
Bu firmalar kural tanımıyorlar. Var olan yasaları bükmekte, kendilerine yontmakta, yasalar çıkmadan ellerinden geldiği kadar gri alanlarda top koşturmakta üstlerine yok. Eğer vaktiniz olursa Mark Zuckerberg’in hakim karşısındaki tavrını izleyin. Teknolojiden pek anlamayan hakimlerin karşısında, sıkıntılıymış gibi davranıp esasında onları takmayan biri vardı. Hakimler, bilmedikleri konuda soru soracaklarına, bilirkişi olarak insan hakları savunucularını, internet hakları savunucularını çağırsaydılar, Zuckerberg o kadar köşeye sıkıştırılırdı ki, kan ter içinde kalırdı.
Milyarlarca insanın haberlere ulaşma, arkadaşlarıyla haberleşme hakkını kafasına göre değiştirme hakkına sahip Facebook, Twitter gibi firmalar, yasaların üstünde olmaya devam edecekler mi? Onları teknolojiden anlamayan, geçen çağın yargıçları mı hizaya getirecek?
Dünyada milyarlarca insanı avucunun içi gibi bilen ve kontrol edebilen bir firmanın kaderini tek kişiye bağlamamız, bu kişiye ve şirketine güvenmemiz ne kadar doğru?
KİM BU DİKTATÖRLER?
Yazımın gelişiminden anladığınız üzere, kendi hapishanemizi bize kurduran, üstelik bunu bizlerden para kazanarak yapan, her türlü hareketimizi bilen, yazışmamızı okuyan, sesimizi kaydeden, görüntülerimizi analiz eden bu ‘modern’ firmalar, sizi modern hapishanelerde esir alan geleceğin diktatörleri olacaklar! Seçimle gelmediler, seçimle onlardan kurtulamayacaksınız!
Bu firmalar, onları yargılayacak insanların hakkında her türlü detayı bilip onlara şantaj uygulayabilecek firmalar! Bu firmalar, paraları yerlere serip, insanları satın alabilecek firmalar!
Zenginlerin siyasete nüfuzlarından yakınanlara da müjde, artık bunlara hiç gerek yok. Zenginler hisse sahibi oldukları firmalarla legal olarak hepimizi kontrol edecekler!
Hem maddi güce hem teknolojik avantaja sahip bu firmalar tüm iletişim kanallarını da kontrol ediyorlar. Gerektiğinde baskıcı rejimlerle işbirliğinden çekinmeyen bu ‘modern’ şirketler, yarın öbür gün tehdit olarak gördüklerinin hesaplarını on biner on biner kapattıklarında, onların hesabından atılmamış mesajları attıklarında, yazılmamış paylaşımları paylaştıklarında, olmayan kişiler tarafından olmamış olayları gerçekmiş gibi duyurduklarında, sivil vatandaşlar ne yapabilecek? Hadi onlar alt düzey kalsın, bizim gibi garibanlara bulaşmıyorlar varsayalım, yarın öbür gün dünya liderlerinden birinin sesi ve görüntüsü ile savaş ilanı olursa, bu teknoloji devleri olmayan bir savaşın ilan edildiğini gösterip, öteki dünya liderlerini de karşılık vermeye zorlarlarsa neler olacak düşünebiliyor musunuz?
Beğenmiyorsanız, Google’da arama yapmayın, tweet atmayın, Facebook kullanmayın, mobil telefonunuzu iptal edin. Kamusal alana da çıkmayın, sokakta kameraların olduğu yerlerden geçmeyin, internetten alışveriş yapmayın, otobüse, taksiye binmeyin, kısa mesaj da atmayın. Oturun oturduğunuz yerde! Belki evde volta atabilirsiniz ama dikkat edin, gelecekte dışarıdaki kameralar ve dronlarla gözetlenmemek için pencereleri sıkı sıkıya kapatmak zorunda kalabilirsiniz. Arada pervaza gelecek güvercinlere yem atarken de dikkat edin!
Ha unutmadan, artık evin içinde de rahat değilsiniz. Evi doldurduğunuz akıllı cihazlar hem internete hem buluta bağlı! Uyurken kaç kere sağa sola döndüğünüzü bilen akıllı yataklar dahi var!
BİTİRİRKEN
Hakkımızda delil üretip bu delilleri yayabilecek, yargılama bitmeden bizi halkın gözünde suçlu ilan edebilecek bu modern diktatörlerin şeffaf ve hesap verebilir, denetlenebilir olmasını sağlamak için mücadele eden kaç dünya lideri tanıyorsunuz? Hadi onları boş verin, kişisel verilerimizin güvenliğini önemseyen ve bunu vekilinden, bakanından isteyen kaç insan tanıyorsunuz? Politikacılar, bu gözetleme makinelerini engellemek yerine, bu sistemi kontrol etmek istiyorlar. İnsanlar vurdumduymaz bir şekilde "benim gizlim saklım yok şekerim" diyerek bu hapishanenin demir parmaklıklarını kendi elleriyle kuruyorlar. Özgür Demirtaş ya da Aziz Sancar gibi bilim insanları çok garip bir şekilde, "siyasetten uzak durun, bilime ve teknolojiye odaklanın" diyorlar. Tamam da, sivil, demokratik, çoğulcu ve özgürlükçü siyasetin denetlemediği teknoloji firmaları ve sahipleri, başımıza ne çoraplar örebilir, düşündünüz mü?
Referanslar:
Amazon echo mahkemede dinlenecek: https://techcrunch.com/2018/11/14/amazon-echo-recordings-judge-murder-case/
Akıllı yatak: https://www.sleepnumber.com/