Siber zorbalık ve 'duyar kasmak'
Yetişkinler veya gençler için hiç fark etmez; siber zorbalığın bir döngüye dönüşmesi ve daha fazla insana ulaşmasıyla birlikte mağdur üzerindeki etkisini artırabilir. Ayrıca sizin bugün gülüp geçtiğiniz veya önemsemediğiniz bir paylaşım, mağdurun hayat boyu ortaya bir daha çıkar mı kaygısı taşıyacağı bir endişe kaynağına dönüşebilir zira internette hiçbir şey tamamen yok olmaz.
Eğlence ve iletişim başta olmak üzere dijital kanalları kullanma sıklığımız yıllardır artıyor. Hayatın dijital dönüşümü birçok fırsatı veya kolaylığı önümüze serse de daha önce kimsenin kaygılanmak zorunda olmadığı bazı durumları ve kendine özgü yeni güvenlik sorunlarını da beraberinde getiriyor. Korona virüsü sebebiyle gerek öğrenim hayatının gerek toplumsal hayatın, dijital ortamda ağırlığının arttığını göz önüne alırsak dikkat etmemiz gereken belki de en önemli konulardan birinin siber zorbalık olduğunu düşünüyorum.
SİBER ZORBALIK NEDİR, NASIL TESPİT EDİLİR?
Siber zorbalığın tanımı da tespiti de pek zor değil; bildiğimiz zorbalığın dijital kanallar vasıtasıyla yapılanı. Çevrimiçi yollarla birisini aşağılamak, utandırmak, dışlamak, taciz etmek siber zorbalığın en görünür hallerini oluşturuyor. Bu psikolojik şiddet biçimi, uygulayan tarafından şaka veya düşük dozlu eleştiri olarak tanımlanıyor. Siber zorba şaka yaptığını söylese de şakaya maruz kalan gülmüyor; utanıyor, korkuyor, küçük düşürülmüş hissediyor. Şunu da not etmek gerek; siber zorbaların bir kısmı aslında sosyal medyadaki veya kapalı mesajlaşma platformlarındaki paylaşımlarının bu kapsama girdiğinin farkında bile değil.
Bir kişiyi duygusal açıdan incitecek şekilde; giyim tarzı, vücudunun herhangi bir bölümü, konuşma tarzı, bilgi noksanlığı, dış görünüşü üzerinden şaka üretimi siber zorbalığa dahil olabilir. Bu kapsama girebilecek paylaşımları, her olayın kendi özelinde değerlendirmek en doğru yargıya varmamızı sağlar.
EN RİSKLİ GRUP GENÇLER, TÜRKİYE’DE YETİŞKİNLER ARASINDA DA YAYGIN
Siber zorbalık, dünya çapında bir sorun ve bu kapsamdaki çoğu araştırmanın merkeze aldığı grup ise gençler. Daha kontrolsüz paylaşım yapma, şakanın dozunu kaçırma, zorbalığa meyletme potansiyeli itibariyle bu yaklaşımın gerçeklik payı da oldukça yüksek. Normal zamanlarda dahi, oyun platformlarından kapalı ağlara kadar birçok yerde siber zorbalığa maruz kalabilecek genç kitle için de bazı tavsiyeler var. Örneğin sosyal medya hesaplarını kapalı tutmak, ebeveynle, öğretmenle veya güvenilen başka bir yetişkinle bu durumu paylaşmak, Gençlik Destek Hattı’na danışmak bunların başında geliyor.
Korona günlerinde e-ticaret sitelerinin sorumluluğu
Diğer taraftan yetişkinler arasında da Türkiye’de siber zorbalık vakaları sık görülüyor. Son 2 hafta içinde birçok insanın gördüğü iki somut olay üzerinden gidelim. Bunlardan ilki, MEB’in televizyondaki uzaktan eğitim dersleri çerçevesinde sosyal medyaya düşen bir öğretmen videosuyla ilgili. Öğretmenin anlatım tekniği üzerinden yürüyen şakalarla, video, kısa sürede 6-7 milyonluk izlenmeye ulaştı. Öğretmen daha sonra TRT Haber’e bağlandı. Konuşma tarzı ve verdiği olumlu mesajlarla bu şakalardan etkilenmediğini gördük. Altını çizmek lazım ki bizim gördüğümüz sadece öğretmenin göstermek istediği kısım olabilir. Duygusal ve psikolojik açıdan olumsuz etkileri olup olmadığından asla emin olamayız.
İkinci örnek ise, bir üniversite öğrencisinin evde egzersiz önerisi verdiği videolar üzerinde yapılan paylaşımlarla ilgili. Gelen yorumlardan dolayı videoyu silen öğrenci Twitter hesabında şöyle yazdı: “Ne kadar çirkin kalplere sahip insanlar var. Gerçekten bu dünya sizin yüzünüzden, bizim gibi hassas kalplere cehennem. Fizyoterapi programında okuyorum. Az önce paylaşıp sizin iğrenç, ayrımcı yorumlarınız yüzünden sildiğim egzersiz videoları benim ödevimdi ve düzenlenen Twitter etkinliğinde paylaşmam gerektiği söylendiği için paylaşmıştım arkadaşlar. Hadi bunu alıntılayıp makaranızı yapın şimdi.”
Daha sonra kendisine gelen destek mesajlarıyla birlikte videoları tekrar paylaşan öğrenci, kırgınlığını dile getirdiği gibi kendi olmaktan vazgeçmeyeceğini de söyledi. Bu olay bizim açımızdan mutlu sonla bitti. Peki gerçekten de bitti mi? Siber zorbalık mağdurunda hiçbir hasar bırakmadı mı? Bundan emin değilim.
DUYAR KASMAK İYİDİR, SİZİ SİBER ZORBALIĞIN PARÇASI DEĞİL ÖNLEYİCİSİ YAPAR
Siber zorbalığın yayılmasında veya önlenmesinde, dijital toplumun yeri çok önemli. Yapılan “şaka”yı yaymak da engellemek de topluluğun elinde. Yine yukarıdaki iki örnek üzerinden gidelim. İlk örnekte, öğretmenin İngilizce kedi kelimesini öğretirken kedi gibi miyavlaması ve öğrencilerin tekrarlarını duyuyormuş gibi davranması esasında bir öğretme tekniğini ve ortaya konan emeği gösteriyor. Tek taraflı bir iletişim cihazı olan televizyonda, sanki öğrencileriyle etkileşimli ders yapıyormuş gibi davranan öğretmen, aslında elindeki teknolojik imkanın sınırlarını zorluyor, öğrencilerin cevabını duyuyormuş gibi davranıyor. Miyavlayarak da hem dersin hedef kitlesi olan çocukları eğlendirmek ve dikkatlerini çekmek hem de çocukların aşina olduğu sesle yeni öğrendikleri kelime arasında bağ kurmalarını sağlamaya çalışıyor.
İkinci örnekteki üniversite öğrencisi ise videoları, korona virüsü sebebiyle evde geçirilen zaman artarken insanların kendilerini iyi hissetmesi için bir üniversite ödevi dahilinde tasarlamış. Evde basit ve etkili bir şekilde egzersiz yapabilmeyi öğretme amacı taşıyor. Öğrencinin cinsiyeti, giyim tarzı, inancını temsil ettiği düşünülen bir sembol üzerinden, bağlamından koparılmış cinsiyetçilik ve saygısızlık dolu şakalar ve yorumlar ise esasında bu yorumu yapan kitlenin aslında biyolojik yetişkinliğe erişse de duygusal yetişkinlik ve yetişkinlerden beklenen sorumluluğa sahip olmadığını gösteriyor.
İki örneğe dair yaptığım bu yorumların makul olup olmaması bir yana, siber zorbalar bana “Bak yine duyar kasıyor” diyebilir. Şakaya konu olan kişilerin bu paylaşımlar sebebiyle kendilerini nasıl hissedeceklerine dair uyarılar yaptığım veya olaya başka açılardan bakmaya çalışarak etkileşim alabilecekleri, beğeni toplayabilecekleri ve takipçi kazanabilecekleri yolu tıkamaya çalışıyorum. Hatta bu yolla aslında benim beğeni ve etkileşim kovaladığımı dahi söyleyebilirler.
Siber zorbalar, kendi güldükleri şakaların etkili olduğunu gördükçe benzer içerikler üretmek için daha çok kafa yormaya başlayacaktır. Bu durum da siber zorbalık mağdurlarının artmasına yol açabilir. Sonuçta bu tür zorbalığın mağdurları ise kızgınlığa, endişeye, üzüntüye kapılabilir; uyku bozukluğu yaşayabilir ve hatta en kötü sonuç olarak hayatlarını sonlandırmayı düşünebilirler.
Yetişkinler veya gençler için hiç fark etmez; siber zorbalığın bir döngüye dönüşmesi ve daha fazla insana ulaşmasıyla birlikte mağdur üzerindeki etkisini artırabilir. Ayrıca sizin bugün gülüp geçtiğiniz veya önemsemediğiniz bir paylaşım, mağdurun hayat boyu ortaya bir daha çıkar mı kaygısı taşıyacağı bir endişe kaynağına dönüşebilir zira internette hiçbir şey tamamen yok olmaz.
Siber zorbalığı yayan değil, bu döngüyü kıran tarafta olduğunuzda sizi duyar kasmakla itham etseler de aldırmayın. Siber zorbalığın parçası olmaktansa önleyicisi olmak her zaman daha iyidir. Varsın 'duyar kasıyor' yine desinler.
Toplumsal kriz anlarının günah keçisi sosyal medya
Koronanın çaresi bulunmuş, Instagram’da ünlüler duyurmuş!
Koronanın çaresi bulunmuş, Instagram’da ünlüler duyurmuş! -2