Theodorakis'in ardından: O, dünyayı yaşanır kılan bir orkestraydı
Dünyanın en önemli modern bestecilerinden Mikis Theodorakis ezilenleri birleştiren, onların direnişini besteleyen, cesareti umuda dönüştüren bir mücadeleciydi...
DUVAR - Büyük Yunan besteci Mikis Theodorakis 96 yaşında vefat etti. Çocukluk yaşlarında yaptığı bestelerle dikkatleri üzerine çeken Theodorakis’in uzun hayatı müzikle ve siyasi mücadele ile geçti. Dünyanın en büyük modern bestecilerinden biri olarak gösterilen, en büyük orkestraların eserlerini seslendirdiği Theodorakis, diğer yandan İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren bir direnişçi olarak yaşadı, hapsedildi, işkence gördü, sürgüne gönderildi ve hatta ölümden döndü.
Büyük besteciyi, onu ve müziği tanıyan isimlere sorduk.
MUAMMER KETENCOĞLU: THEODORAKİS’İN HEYBETLİ MÜZİĞİ BANA HEP İLAÇ GİBİ GELMİŞTİR
Balkan ve Yunan müziğinin Türkiye’deki en önemli icracılarından ve uzmanlarından sanatçı Muammer Ketencoğlu, Theodorakis’in ölümünün ardından şunları söyledi: “Theodorakis ile ilgili iki önemli nokta var benim hayatımda. Üniversite yıllarımda, 1983’ten sonra Yunan müziği ile gerçek karşılaşmamın en önemli dönüm noktalarından biridir Theodorakis müziği ile karşılaşmam. Gençken politik şekillenme arifesinde olduğumuz için Theodorakis’in heybetli müziği bana hep bir ilaç gibi, bir güçlendirici gibi gelmiştir özellikle 80’li yıllarda. Benim şekillenmemde Theodorakis şarkılarının, özellikle Grigoris Bithikotsis ve Maria Farantouri tarafından yorumlanan şarkılarının çok önemli bir rolü vardır.
1996’ya geldiğimizde ise birebir karşılaştık. Kendisinin 70. doğum günü kutlamaları için verilen Yunanistan’daki konserde Vivi Dermancı ve Cengiz Onural ile birlikte sahne aldık. Kocaman bir insandı. Birbirimize sarılmamızı hatırlıyorum ama bu mesafeli bir sıcaklıktı. Ben ona müziğini ne kadar sevdiğimi anlattım, sohbetimiz devam etti ve onun şarkılarını, onunla aynı sahnede, birlikte söyledik.
Ben genel olarak Theodorakis’in şarkılarını ikiye ayırıyorum. İlki politikanın öne geçtiği sert, ‘marşvari’ şarkıları; ikincisi ise 1950 sonrasında Laika ve Rebetiko müziğinden etkilenerek yazdığı şehir şarkıları. Ben sanırım gençliğimden beri içgüdüsel olarak sert, marşvari şarkılardan hoşlanmadım. Laika müziğine, Rebetiko müziğine daha yakın şarkılar her zaman içimiz daha çok ısıtmıştır. Hem gelenekten geldiği için hem de buzukilerin sıcaklığı daha baskın olduğu, hem de konularına baktığımızda şarkıların daha sıradan, daha günlük, daha halka dair… Bu şarkılar hâlâ belleklerde, hatıramızda hep yaşıyor.
Onun hayatının en çok eleştirilen taraflarından biri de, politik olarak savrulmasıdır. ‘Bir ölünün ardından bunu söylemek ne kadar doğru?’ diyenler çıkabilir ama ben konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Komünist Parti milletvekilliğinden Yeni Demokrasi Partisi milletvekilliğine; sol kesimlerle dayanışmaya dönüşten Altın Şafak’ın düzenlediği ‘Makedonya Yunandır’ mitinginde sahneye çıkıp konuşmasına kadar çok savrulan bir politik duruş sergiledi. Üstelik Albaylar Cuntası dönemini en ağır koşullarda yaşamasına rağmen. Tabii herkesin tarihi kendine özgüdür ama belki biraz daha makul karşılanabilir bir değişim süreci ona daha çok yakışırdı diye düşünüyorum.”
SUMRU AĞIRYÜRÜYEN: KENDİSİNDE VE MÜZİĞİNDE CİSİMLEŞMİŞ İHTİŞAM VE ÖZGÜRLÜK
Müzisyen Sumru Ağıryürüyen ise hislerini şöyle ifade etti: “Theodorakis’i kocaman orkestrası ve muhteşem solistleriyle izlemiştim. İstanbul’daki ilk konserleriydi yanılmıyorsam. Ne büyük bahtiyarlık. Sahneden yükselen, kendisinde ve müziğinde cisimleşmiş ihtişam, zarafet ve alabildiğine özgürlüktü. ‘İyinin, doğrunun, haklının’ yolunda geleceğe umutla bakarak mücadele edilen zamanların timsallerindendi benim için Theodorakis. Bu zamanlar ve sonrası için ne söyler, kulak vermeli.”
ZEKİ COŞKUN: SAHNEDEN İNİP BİZE ‘HADİ YÜRÜYÜN’ DESEYDİ HEPİMİZ PEŞİNDEN YÜRÜRDÜK
Gazete Duvar yazarı Zeki Coşkun, “Theodorakis denince benim aklıma devasa bir orkestra geliyor. Halkları, ezilenleri bir araya toplayan, onların direnişini, mücadelesini besteleyen, cesareti umuda dönüştüren, dünyayı yaşanır kılan bir orkestra Theodorakis. 17-18 yaşlarındayken tanıştım onun müziğiyle. ‘Zorba’ filmini izledim. Film kendi başına bir başyapıt ama müziği çok etkilemişti beni. Arayıp tarayıp romanın eski bir baskısını buldum önce. Sonra arayıp tarayıp Theodorakis’in film müziklerini ve diğer eserlerini buldum ve bütün zamanıma eşlik etti onun müziği. O gün bugündür beraberiz gibi geliyor bana. 86’da konser için İstanbul’a geldiğinde yüz yüze görüşme şansım da oldu. Konser, şimdi Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nin olduğu yerdeki Spor ve Sergi Sarayı’ndaydı. O konser sanki orada bulunan kimse için bitmedi, bitemedi gibi geliyor bana. Hani sahneden inip önümüze düşseydi, ‘Yürüyün!’ deseydi hepimiz biliyorum ki nereye diyorsa hep beraber devasa bir koro, devasa bir ordu halinde yürüyecektik. Bunu konser sonrasında arkadaşlarıma da söyledim, onlar da aynı şeyleri hissediyordu. Bu demek ki yalnızca benim hissettiğim bir şey değilmiş, bunu vermiş, bunu anlayabiliyorum. Büyük bir savaşçıydı bir kere ve bunu sanatla da yapan, hayatı bir sanat gibi yaşayan, savaş gibi, direniş gibi yaşayan bir insandı. Sanatını da buradan üretiyordu.
Albaylar Cuntası ile büyük bir mücadele yaşadı. Cuntanın dış dünyada itibarsızlaştırılmasında ve Yunan halkının mücadelesinin dünyaya taşınmasında büyük bir rolü vardır. Keza İkinci Dünya Savaşı’ndaki işgale karşı da Direniş Komitesi’ndeydi. İç savaş sırasında kaç kez ölümden döndü.
Dünyamız her anlamda sığlaşıyor ve eksiliyor. Theodorakis’in kaybı da bunu hatırlattı bana. Ama o sesler hep bizimle beraber olacak ve yaşamamıza eşlik edecek.
Can Yücel’in onunla ilgili yazdığı ‘Akis’ şiiriyle analım onu” diye konuştu.
AKİS
Sen çaldıkça Teodorakis
Bir mor yağıyor üstüme...
Dudaklarım öpüşmekten mosmor...
Bir putum sanki ilahilerle
denize fırlatılmış
Ve bir deniz yağıyor üstüme
Bakma sen sevgili Teodorakis
Açgözlü güvercinlerin didiştiklerine!
Avluların o en çakırkeyiflisine
Mısır daneleri gibi serpilmişler ama
Mısır danesi değil ki bu adalar
Ne de biz güverciniz...
Sekerek o güneş güzeli çakılların üzerinden
Çıplak ayaklarımızın su sesleriyle
Birbirimize
Ve kendimize
Bilakis
Sen çaldıkça Teodorakis
Bir mor yağıyor üstüme
CAN YÜCEL