Ticari kredi faiz oranları neden düşmüyor: Belki de bankalar gerçekçi bulmuyor
Belki de bankalar TCMB’nin bu politika faizi indirimlerini gerçekçi bulmuyordur. Belki de bilanço yapılarını göz önüne alarak biraz ihtiyatlı yaklaşmak istiyorlardır...
GEREKÇELER, GERÇEKLERDEN KOPUKKEN OTOMATİK VİTESTE 250 BAZ PUAN İNDİRİM
Enflasyonda beklenen düşüşün çok gerisinde bir azalma yaşanmasına karşın, TCMB otomatik pilotta politika faizi indirimlerini devam ettiriyor. TCMB, beklendiği üzere 250 baz puanla politika faizini yüzde 42.50’ye çekti. Karar metninde, enflasyonun ana eğiliminin ocak ayındaki artış sonrasında, şubat ayında gerilediği ve bu dönemde temel mal enflasyonunun görece düşük seyrini korurken, hizmet enflasyonunun ocak ayına özgü artışın ardından yavaşladığı belirtildi. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, ocak ayına göre bir düşüşten söz edilmesi, yani yüksek bir orandan daha az yüksek bir orana gerileme!.. Yurtiçi talebin dördüncü çeyrekte öngörülenin üzerinde olmakla birlikte, enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelerde seyrettiği belirtilirken, TCMB, öncü verilerin bu destekleyici görünümünün yılın ilk çeyreğinde de sürdüğünü işaret ettiğini vurguladı. Para politikası duruşunun kredi ve mevduat piyasalarıyla iç talep üzerindeki etkilerinin yakından izlendiğini ifade eden TCMB, enflasyon beklentilerinin ve fiyatlama davranışlarının iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiğininin de altını çizdi. Bir ay önceki gerekçelendirmelerle hemen hemen aynısı yani... Devamı da öyle: Para politikasındaki kararlı duruşun; yurtiçi talepte dengelenme, Türk Lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtasıyla, dezenflasyon sürecini güçlendirdiği karar metninde belirtilirken, maliye politikasının artan eşgüdümünün de bu sürece önemli katkı sağlayacağının altı çizildi. Açıklamada; bu doğrultuda, politika faizinin; enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimi ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleneceği de yine her zamanki gibi yer alıyor. Sonrasında ise politika faizi yerine makroihtiyati tedbirlerle müdahalelerin süreceği belirtiliyor. Öyle de yapılıyor zaten ve yeterli olamıyor. Kredi piyasasında böyle bir düzenlemeye gidiliyor, peki ya tüketim tarafında ne yapılıyor? Enflasyonun beklentiler düzeyinde düşmemesine karşın tüketimde artış sürüyor. Söz gelimi böylesi bir süreçte Avrupa Merkez Bankası ya da Fed, politika faizi indirimlerini bir süreliğine askıya almaz mıydı? Alırdı... Normal koşullarda diğer merkez bankaları da aynı şeyi yapardı. Ancak, burası Türkiye ve ekonomik kararları ekonomi yönetimi tek başına alamıyor!
YABANCI KURUMLARIN YIL SONU POLİTİKA
FAİZİ BEKLENTİSİ YÜZDE 28-30 ARALIĞI
TCMB’nin yılın üçüncü toplantısında da politika faizinde 250 baz puanlık indirim yapma kararı almasının ardından, iki yatırım bankası 2025 yılı sonu politika faizi beklentilerini açıkladı. Deutsche Bank ve Morgan Stanley'den TCMB’nin faiz indirim döngüsüne ilişkin öngörüler geldi. Deutsche Bank, TCMB'nin haziran ayında gevşemede frene basacağını ileri sürerken, Morgan Stanley de TCMB'nin nisanda faiz oranlarını 250 baz puan daha düşürmesini ve hazirandan itibaren indirim hızını azaltarak yıl sonunda yüzde 30.5'e indirmesini bekliyor. Deutsche Bank Ekonomisti Yiğit Onay ve Stratejist Christian Wietoska tarafından TCMB'nin mart toplantısı ardından kamuoyuyla paylaşılan notta, haziranda politika faizi gevşeme hızının 250 baz puandan 150 baz puana indirileceği öngörüsü yer alıyor. Notta gevşeme temposunun yılın geri kalanında da bu şekilde olacağı öngörülüyor. Bankanın yıl sonu enflasyon beklentisi ise yüzde 28. Benzer şekilde, Morgan Stanley de hazirandan sonra gevşemede yavaşlama bekliyor. Morgan Stanley Ekonomisti Hande Küçük'ün hazırladığı notta, TCMB'nin karar metninin daha temkinli bir tona sahip olduğu, Para Politikası Kurulu'nun (PPK) gerekirse faiz indirimlerinin hızını azaltmaya hazır olduğu sinyalini verdiği belirtildi. Küçük, “Şubat enflasyonundaki aşağı yönlü sürprize rağmen PPK'nın kredi büyümesi ve iç talebe vurgu yapmasının daha temkinli bir tona işaret ettiğini düşünüyoruz” dedi. Morgan Stanley, kredilerin ve iç talebin büyüme hızına yönelik yukarı yönlü riskleri göz önünde bulundurarak ve yurtiçi yerleşiklerin portföylerinde TL'nin tercih edilmeye devam etmesini desteklemek için TCMB'nin politika faizinin yüzde 40'a ulaşmasının ardından gevşeme hızını yavaşlatacağını öngördü. Tabii tüm bu öngörüler, TÜİK verileri ve TCMB’nin açıklamaları üzerine temellenmiş öngörüler, çünkü yabancı yatırım bankaları resmi veriler üzerinden bu tahminleri yapmak durumunda. Hazirandan sonra faiz indiriminde tempo düşürme tahminlerinin neye dayandığına gelince... Herhalde enflasyonla mücadelede sona gelinmekten çok uzak bir konumda olduğumuzu işaret etmek için olsa gerek!
TCMB PİYASA KATILIMCILARI ANKETİ BEKLENTİLERİNDE HAFİF REVİZYONLAR
TCMB, reel sektör ve finansal sektör temsilcilerinden oluşan 68 katılımcının yanıtladığı 2025 Mart ayı Piyasa Katılımcıları Anketi'ni yayımladı. Ankette enflasyon, faiz, döviz kuru ve büyüme beklentilerine dair güncellemeler yer aldı. Katılımcıların 2025 yıl sonu TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 28.30'ken, mart anketinde yüzde 28.04’e geriledi. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi yüzde 25.26’dan yüzde 24.55’e, 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise yüzde 17.26’dan yüzde 17.06’ya düştü. 12 ay sonrası enflasyon tahminleri değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 10.85 olasılıkla TÜFE’nin yüzde 19-21.99, yüzde 33.80 olasılıkla yüzde 22-24.99, yüzde 36.58 olasılıkla ise yüzde 25-27.99 aralıklarında gerçekleşeceğini öngördüğü belirtildi. 24 ay sonrası için ise katılımcılar; yüzde 24.48 olasılıkla TÜFE’nin yüzde 13-15.99, yüzde 31.72 olasılıkla yüzde 16-18.99, yüzde 27.38 olasılıkla yüzde 19-21.99 aralıklarında olacağını tahmin ediyor. Borsa İstanbul Repo ve Ters-Repo Pazarında oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi yüzde 44.79’dan yüzde 42.33’e düştü. TCMB’nin bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı beklentisi ise yüzde 42.50 olarak açıklandı. Katılımcıların yıl sonu dolar/TL beklentisi önceki ankette 42.89 TL’yken, mart anketinde 42.79 TL olarak revize edildi. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise 44.42 TL seviyesine yükseldi. Türkiye ekonomisinin 2025 yılı büyüme beklentisi yüzde 3'ten yüzde 3.1’e, 2026 büyüme beklentisi ise yüzde 3.9’dan yüzde 4'e yükseltildi. Görüldüğü üzere, TÜFE’de beklentilerde hafif bir gerileme, büyüme beklentilerinde ise hafif bir artış söz konusu... Bu beklentiler arasında daha ilginç bir gelişme ise TL/dolar beklentisinde dikkat çekiyor. İstikrarlı bir şekilde doların yükselmesine karşın, anketteki beklentide 0.1 puanlık bir düşüş görülüyor. Bu düşüşün sebebini anlamış değilim, anlayan bana da anlatsın. Ancak biliyoruz ki, bu piyasa katılımcıları anketleri de ciddi sapma gösterebiliyor.
ŞUBAT AYININ KAZANDIRANI
ŞAMPİYONU KÜLÇE ALTIN
TÜİK şubat ayının en çok kazandıran yatırım aracını açıkladı. Şubat ayında en yüksek reel getiri, Yİ-ÜFE'ye göre yüzde 7.92, TÜFE'ye göre yüzde 7.76 oranıyla külçe altında gerçekleşti. Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından mevduat faizi (brüt) yüzde 1.16, devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) yüzde 0.63 ve Euro yüzde 0.26 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken, ABD Doları yüzde 0.29 ve BIST 100 endeksi yüzde 4.18 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde; mevduat faizi (brüt) yüzde 1.01, DİBS yüzde 0.48 ve Euro yüzde 0.12 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; ABD Doları yüzde 0.44 ve BIST 100 endeksi yüzde 4.32 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. DİBS, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 6.50, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 3.70 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Aynı dönemde Euro, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 2.59, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 5.15 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı konumunda. Altı aylık değerlendirmeye göre külçe altın; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 15.79, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 7.58 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken; aynı dönemde BIST 100 endeksi, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 10.10, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 16.47 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı unvanını aldı. Yıllık değerlendirmede en yüksek reel getiri külçe altında gerçekleşti. Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde külçe altın; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 32.34, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 19.17 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından mevduat faizi (brüt) yüzde 8.31 ve DİBS yüzde 2.78 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; ABD Doları yüzde 6.16, Euro yüzde 9.47 ve BIST 100 endeksi yüzde 14.18 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde mevduat faizi (brüt) yüzde 2.47, DİBS yüzde 7.45, ABD Doları yüzde 15.50, Euro yüzde 18.48 ve BIST 100 endeksi yüzde 22.73 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. Altının küresel belirsizliklerin çok fazla olduğu ortamda bu getiriyi sağlaması çok olağan, borsadaki kayıpların sebebi ise malûm. Durgunluğun ve ekonomiye yönelik beklentilerin egemen olduğu bir ortamda, borsada işlem gören şirketlerin FAVÖK’leri diplerde gezinirken, zaten başka türlüsü olamazdı.