TİHV'den Keskin ve Fincancı'ya verilen cezalara tepki: İnsan hakları savunuculuğu cezalandırılamaz
TİHV, insan hakları savunucuları Eren Keskin ve Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezalara tepki göstererek, “Sadece hakikate tanıklık eden, hakikatin kaydını tutan ve onu görünür kılmak için zorbalığa direnen vicdanın sesi, insan hakları savunuculuğu susturulamaz ve cezalandırılamaz” dedi.
ANKARA - Türkiye İnsan Hakları Vakfı, (TİHV) İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezalara tepki göstererek
Keskin’e “yasa dışı silahlı örgüt üyeliği” suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası, Fincancı’ya ise “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla 7 bin 80 lira adli para cezası verildiğini hatırlatılan TİHV açıklamasında, “Bu ülkede yıllardır ağır bedeller ödenerek yürütülen insan hakları mücadelesinin saygın ve öncü isimleri olan Emire Eren Keskin ve Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezalar ile hakikat mücadelesi, ifade ve basın özgürlüğü, hak savunuculuğu susturulmak ve değersizleştirilmek istenmektedir” denildi.
İnsan hakları savunucusu ve avukat Eren Keskin’in 2014-2015 yıllarında dayanışma amacıyla Özgür Gündem gazetesinin sembolik olan genel yayın yönetmenliğini üstlendiğini hatırlatan TİHV’in açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
KESKİN YILLARDIR MÜCADELE EDEN BİR HAK SAVUNUCUSUDUR: Emire Eren Keskin, bu ülkede temel hak ve özgürlüklerin korunması ve insan haklarına saygının yükseltilmesi için yıllardır mücadele eden uluslararası düzeyde tanınırlığı olan bir hak savunucusudur. Dayanışma amaçlı yayın yönetmenliği yaparak ifade özgürlüğü hakkını kullanmış, basın özgürlüğüne sahip çıkmıştır. Dolayısıyla dün verilen kabul edilmez ceza, özgür basını susturma ve insan hakları savunuculuğunu baskı altına alma çabasından başka bir şey değildir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucuları Bildirgesi’nin hükümlerine uyulmalı, insan hakları savunucularına ve gazetecilere suçlu gibi davranmaktan derhal vazgeçilmelidir.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ BASKI ALTINA ALMA ÇABASI: Kararlı bir insan hakları savunucusu, iyi bir hekim ve bilim insanı olan Şebnem Korur Fincancı’ya verilen bu kabul edilemez ceza da aslında hakikat mücadelesini susturma ve ifade özgürlüğünü baskı altına alma çabasından başka bir şey değildir. Türkiye’nin de yargı yetkisini kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) pek çok kararında toplumda şok etkisi yaratacak en sert sözlerin bile ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Demokratik bir toplumun temelini oluşturan ifade özgürlüğünün korunduğu koşullarda yurttaşlar, siyasetçileri eleştirebilirler, toplumun tamamını veya bir bölümünü ilgilendiren konularda görüşlerini serbestçe paylaşabilir, hakim görüş ve siyasalara itiraz edebilirler. İfade özgürlüğünün etkin bir biçimde korunmadığı ve kullanılamadığı bir ülkede ise demokrasiden bahsetmek mümkün değildir.
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULUĞU SUSTURULAMAZ: İnanıyoruz ki hukukun gerekleri yerine getirilerek Emire Eren Keskin ve Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezalar istinaf veya temyiz aşamasında bozulacak ve adalet tesis edilecektir. Sonuç olarak bu ülkede yıllardır ağır bedeller ödenerek yürütülen insan hakları mücadelesinin saygın ve öncü isimleri olan Emire Eren Keskin ve Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezalar ile hakikat mücadelesi, ifade ve basın özgürlüğü, hak savunuculuğu susturulmak ve değersizleştirilmek istenmektedir. Ancak şu kesinlikle bilinmelidir ki sadece hakikate tanıklık eden, hakikatin kaydını tutan ve onu görünür kılmak için zorbalığa direnen vicdanın sesi, insan hakları savunuculuğu susturulamaz ve cezalandırılamaz! (DUVAR)