TİP: AK Parti mültecileri sermayenin istismarına sundu

Türkiye İşçi Partisi, iktidarın, sömürüye ve istismara açık bir mülteci nüfusunun varlığını kalıcılaştırdığını kaydetti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye İşçi Partisi (TİP), Afganistan'daki iç savaştan kaçan ve bir kısmı Türkiye'ye gelen mültecilerle ilgili bir açıklama yaptı. TİP, 'Suriye’deki iç savaşa ortak olarak, bir çıkmazla karşı karşıya olan iktidarın' bu kez  'şansını' Afganistan’da denemeye çalıştığını kaydetti.

İktidarın AB, ABD ve Körfez ülkeleriyle girdiği ilişkilerde 'Türkiye'deki mülteci nüfusunu bir pazarlık aracı ve koz olarak kullandığı' belirtilen açıklamada "Bu ülkelerle içerisine girdiği bağımlılık ilişkisinden bu yolla kazançlı çıkmaya çalışmaktadır" denildi. 

Açıklamada, "AKP iktidarı, ülkemizdeki mültecilerin geleceklerine dair hiçbir gerçekçi plan ortaya koymayarak Türkiye’nin genel nüfusundan ayrışmış, sömürüye ve istismara açık bir mülteci nüfusunun varlığını kalıcılaştırmaktadır. AKP iktidarı için Türkiye’deki mülteci nüfusunu “yönetmeye” değer kılan şeylerden birisi de bu ucuz ve savunmasız emek gücünü sermayenin istismarına sunmuş olmasıdır" ifadeleri kullanıldı. 

TİP'ten yapılan açıklama şöyle:  

"Son aylarda Afganistan’da yaşanan gelişmeler Türkiye’nin karşı karşıya kalabileceği yeni bir göç dalgasını gündeme getirmiş durumda. AKP iktidarı, ABD’nin Afganistan’dan askerlerini çekme kararının ardından bu boşluğu doldurmaya talip olduğunu ilan ediyor. Bundan 10 yıl önce Suriye’deki iç savaşa ortak olarak, bir çıkmazla karşı karşıya olan iktidar bu kez “şansını” Afganistan’da denemeye çalışıyor.

'PAZARLIK ARACI VE KOZ OLARAK KULLANMAKTA'

Türkiye bugün dünyanın en fazla mülteci barındıran ülkesi konumunda. Türkiye’nin bu konumu, bizzat AKP iktidarının yaptığı tercihlerin ürünüdür. AKP iktidarı, öncelikle Suriye’deki iç savaşın bir parçası olmaya devam ederek, sonrasında da diğer ülkelerle yaptığı anlaşmalarla bunun yarattığı göç dalgasını yönetmeye talip olarak Türkiye’yi düzensiz göçün ve mülteci hareketliliğinin idare edildiği bir ülke haline getirmiştir. AKP iktidarı, bugün AB, ABD ve Körfez ülkeleriyle girdiği ilişkilerde ülkemizdeki mülteci nüfusunu bir pazarlık aracı ve koz olarak kullanmakta; bu ülkelerle içerisine girdiği bağımlılık ilişkisinden bu yolla kazançlı çıkmaya çalışmaktadır. 2016’da AB ülkeleriyle yapılan geri kabul anlaşması bu esaslar üzerine kurulmuştur ve Türkiye’nin uluslararası kapitalizmdeki “göçmen ve mülteci idare merkezi” olma rolünü sabitlemiştir. TİP, bu anlaşmanın derhal iptal edilmesini savunmaktadır.

TİP, Birleşmiş Milletler’in esasları uyarınca gerçekten can güvenliği kaygısı ve ayrımcılık yaşayan başka ülke yurttaşlarının sığındıkları ülkede koruma altına alınması ve kendilerine mülteci statüsü verilmesi gerektiğini savunmaktadır.  Öte yandan, başta AB ve ABD olmak üzere kapitalist ülkeler, uluslararası hukuka aykırı bir biçimde kendi sınırlarına dayanan sığınmacıları geri püskürtmekte, kendilerine yönelen emek göçünü hiçbir evrensel ilkeye bağlı kalmadan istedikleri gibi sınırlamaktadırlar. Bunun ortaya çıkardığı eşitsiz bir durumda, Türkiye’nin bütünüyle bir açık kapı politikası izlemesi gerektiğini savunmak gerçekçi değildir. Bu durum karşısında mülteci hakları yanında, kamu yararını ve güvenliğini de gözeten, siyasal iktidarın ideolojik tercih ve hedeflerine bağlı olmayan bir sınır ve göç politikasının geliştirilmesi zorunluluktur.      

'MÜLTECİLER SÖMÜRÜYE VE İSTİSMARA AÇIK'

AKP iktidarı, ülkemizdeki mültecilerin geleceklerine dair hiçbir gerçekçi plan ortaya koymayarak Türkiye’nin genel nüfusundan ayrışmış, sömürüye ve istismara açık bir mülteci nüfusunun varlığını kalıcılaştırmaktadır. AKP iktidarı için Türkiye’deki mülteci nüfusunu “yönetmeye” değer kılan şeylerden birisi de bu ucuz ve savunmasız emek gücünü sermayenin istismarına sunmuş olmasıdır.

Halkımızın, böyle bir tablo karşısında tedirginliğe kapılması olağandır. Öte yandan bu sürecin sorumlusu olarak mültecileri göstermek ve onların geri döndürülmesini sorunun çözümü olarak sunmak bir aldatmacadır.

Türkiye’de bugün işsizlik derinleşmektedir; fakat Türkiyeli bir yurttaş, mülteciler onun işini kaptığı için değil, keyfi işten çıkarmalar yaygınlaştığı ve işçinin hakkını savunacak sendikal örgütlenmeler zayıflatıldığı için işsiz kalmaktadır.

'BİR AVUÇ SERMAYEDARIN YAĞMASINA AÇILDI'

Türkiye’de bugün kamu kaynakları Türkiyeli yurttaşların yararına kullanılmamaktadır. Fakat, mültecilerin yararına da kullanılmamaktadır. Ülkemizin bütün zenginlikleri, AKP iktidarıyla bütünleşmiş bir avuç sermayedarın yağmasına sınırsızca açılmış durumdadır.

Aynı biçimde yaşanmıyor olsa da yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik, eğitime ve sağlığa erişimde eşitsizlik bugün tüm emekçilerin ortak sorunudur. Yaşamını alın teriyle kazanan ve birlikte yaşama iradesine sahip, hangi kökenden olursa olsun herkesin bu topraklarda eşit ve özgür yaşaması için verilen mücadele her zamankinden daha günceldir. Türkiye İşçi Partisi bu mücadelenin güç kaybetmemesi için, emekçiler arasındaki bölünmeleri engellemeye ve sosyalist bir cumhuriyeti bu ülkede yaşayan herkes için kazanmaya çalışacaktır." (HABER MERKEZİ)