TİP’ten turizme 12 çözüm: 'Antalya yağma altında'

Turizm sektöründe yaşanan sorunları 12 maddede özetleyen TİP Antalya Milletvekili adayları Yunus Başaran ve Mehmet Utkan Çobanoğlu, insanca çalışma koşulları için çözüm önerilerini de sıraladı.

Google Haberlere Abone ol

ANTALYA - Türkiye İşçi Partisi (TİP) Antalya Milletvekili adayları Yunus Başaran ve Mehmet Utkan Çobanoğlu, 12 maddede turizm sektörünün sorunlarını anlattı. Sektörün her sorununa ilişkin çözüm önerilerini de dile getiren Başaran ve Çobanoğlu, sektörün insanca çalışma ve yaşam koşullarına kavuşturulması için hem sektör içinde hem de yasal çerçevede hızla atılması gereken adımlardan bahsetti.

HER OTELE BİR KREŞ

Turizm emekçisi kadınların kreş sorununun çözülmesi gerektiğine değinen Mehmet Utkan Çobanoğlu, “Turizm emekçilerinin büyük çoğunluğu iş yükü sebebiyle sosyal hayatlarını yaşayamaz ama bunlardan en acısı, işçi kadınların annelik haklarını kullanamıyor olması, kullandıklarında ise işsiz kalmaları. Sistem bu kadınları ya evden çıkmadan annelik yapmaya ya da anne olmayıp çalışmaya zorluyor. Kadının ekonomik özgürlüğü ve annelik hakkı için beş yıldızlı otellerin her birine birer kreş yapılmalı” dedi.

SENDİKA ANAYASAL HAK

Turizmde sendikalaşma oranının oldukça düşük olduğunun altını çizen Yunus Başaran ise sendikalı olmanın Anayasal hak olmasına rağmen sistemin kara liste ve işten çıkarma uygulamalarıyla buna engel olmaya çalıştığını vurguladı. Turizm çalışanlarının çalışma koşullarının da etkin denetime tabi olması gerektiğini ifade eden Başaran, “Turizm işçilerinin sigorta ödemelerinin eksiksiz yapılmasından, fazla mesai sınırlamalarına ve lojmanlarda güvenli, rahat koşullarda kalmalarına kadar her alanda denetimler hayati öneme sahip” diye konuştu.

Başaran ve Çobanoğlu, sektörün çözüm bekleyen diğer sorunlarını ise şöyle sıraladı:

SEKTÖRÜN KİRA YÜKÜ: Turizm işçisi, yüksek ev kiraları, turizm esnafı da yüksek işletme kiraları ile karşı karşıya. Yurt dışından gelen biri, burada ev kiraladığında, Göç İdaresi’ne gidip konaklama belgesi alabilmekte, 6 ay, 1 sene ikamet alabilmekte. Kiraların artış hızını etkileyen bu durumu önlemenin en kısa ve en kolay yolu, geçici konaklama belgesinin verilmesinin iptali ya da uluslararası standartlarda verilmesidir. Ağır kira yükünü çalışanların ve küçük esnafın üzerlerinden alabilmek için kiralar da sabitlenmeli.

OBALAR VE KAMPLAR: Özellikle pandemi döneminde uzun süre gelir elde edemedikleri için ödemelerinde ciddi zorluklar yaşayan sektör çalışanlarının çoğu hâlâ borç batağında, hacizlerle karşılaştı. Birçok turizm emekçisi, bu hacizler nedeniyle maaş kesintilerine uğramamak için sigortasız çalışıyor. Onları bu çıkmazdan kurtarmak, güvenceli çalışmalarını sağlamak için hacizler kaldırılmalı. Sektör çalışanlarına minimum bir hafta olacak şekilde tatil imkânı sağlanmalı, turizm işçileriyle sahiller paylaşılmalı, sahillere 25 sene önceki gibi obalar ve kamplar yapılmalı.

KONAKLAMA VERGİSİ: Turizm şoförleri ve tur rehberlerinin uzun saatler, zor koşullarda çalışarak yaşadıkları mağduriyet bir an önce giderilmeli. Onların koşullarını düzeltmek zorundayız. Turizmin iyi gittiği sezonlarda küçük otel ve pansiyon işletmecilerine sürekli ek vergi ödemeleri çıkarılıyor. Bu, turizm katılım payı olarak hayatımıza girmişti. Daha sonra konaklama vergisi olarak karşımıza çıktı. Yüksek enflasyonla mücadele ettiğimiz şu dönemde yüzde 2’lik konaklama vergisi otel esnafını çok zor duruma sokuyor. Bu verginin sektörde kalması, turizm işçilerine de böyle bir fon ayrılması gerekiyor.

ASKI SİSTEMİNE SON: Turizmin temel sorunlarından biri askı sistemi. Turizm işçileri 6 ay çalışıp sonraki süreçte askıya alınıyor. Kış aylarında açlığa mahkûm kalıyor. Yapılması gereken, turizm patronlarının kârını askıya almak ve bu kârı turizm işçilerine dağıtmak. Sayıları 10 binleri bulan turizm konaklama esnafı, küçük işletmeler Turizm Tanıtım Geliştirme Ajansı Başkanlığı seçimlerinde oy kullanamıyor. Bu insanların kendilerini anlatabileceği bir mekanizma bulunmuyor. Bu konuda sistemin değiştirilmesi gerekiyor.

ANTALYA YAĞMA ALTINDA: Antalya Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar yağma altında olan bir yer. Manavgat’ın Ulualan Sahili, rant projelerine değil halka bırakılmalı. Phaselis hem birinci derece doğal sit alanı hem de bir milli orman. Burada yapılacak projeler yapılaşmanın önünü açmakta. Buna son verilmeli. Aynı şekilde Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Boğaçay’dan Antalya Limanı’na kadar olan bölgenin ihaleye çıkarılmasına da sahilin Alkoçlar’a verilmesine karşı çıktığımız gibi karşı çıkıyoruz.