Toplum, iklim krizini virüsten daha büyük tehdit olarak görüyor
'Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı' araştırmasına göre; Türkiye’de her iki kişiden biri iklim krizinin virüsten daha büyük bir kriz olduğunu düşünüyor.
DUVAR - İklim Haber ve KONDA Araştırma, Türkiye kamuoyunun iklim değişikliği algısını ölçmek ve giderek derinleşen iklim krizi hakkındaki görüşlerini öğrenmek için bir anket çalışması gerçekleştirdi. Türkiye çapında 3 bin 431 kişi ile yüz yüze yapılan anket, bu yıl pandemi süreciyle artan çevresel farkındalığı da irdelemeyi amaçladı.
“Kimileri iklim değişikliğinin koronavirüsün yarattığından daha da büyük bir krize, tahribata yol açacağını söylüyor. Sizin düşüncenizi şimdi okuyacaklarımdan hangisi daha iyi açıklıyor?” sorusuna, katılımcıların yüzde 51,5’u “Evet, iklim krizi virüsten daha büyük krizdir” yanıtını verdi. “İklim krizi de ciddi ama o kadar acil bir mesele değil” yanıtı yüzde 42 oranına ulaşırken, “İklim krizi diye bir şey yoktur” diyenlerin oranı ise sadece yüzde 6,5’te kaldı.
TOPLUM, İKLİM KRİZİNİN FARKINDA
Araştırma aynı zamanda, iklim değişikliğinin Türkiye’de her 10 kişiden 7'sinin endişelendiği bir konu olduğunu gözler önüne serdi. Görüşülen kişilerin yüzde 14,7’si çok endişeli olduğunu ifade ederken, yüzde 54,6’sı ise endişeli olduğunu belirtti. Sonuçlar ayrıca, Türkiye’de toplumun yüzde 71,4 gibi bir oranla iklim değişikliğinin insan faaliyetlerinden kaynaklandığını da bildiğini gösterdi.
‘YEŞİL ALANLAR KORUNSUN, TERMİK SANTRALLER KAPATILSIN’
“Türkiye iklim değişikliğine karşı ne yapmalı” sorusuna ise katılımcıların yüzde 75,7’si “Yeşil alanları korumalı” şeklinde yanıt verirken, “Ulaşımdan kaynaklı karbondioksiti azaltmalı” diyenler yüzde 38,5 “Binalarda enerji verimliliğini artırmalı” diyenler ise yüzde 30,4 oranına ulaştı. “Termik santralları kapatmalı” yanıtını verenlerin oranının yüzde 23,1’i bulması ise dikkat çekti. “Uluslararası anlaşmalara uymalı” seçeneği de yüzde 15,6 oranını buldu.
Benzer bir cevap başka bir soruda daha ortaya çıktı. “Ekonomik kalkınma için ormanlar kesilebilir” cümlesine dair katılımcıların yüzde 55’i “Kesinlikle yanlış” şıkkını seçerken, yüzde 29,4’ü ise “yanlış” diyerek yaklaşık yüzde 85’lik bir kesim kendini bu yargının karşısında konumladı.
TARIMIN ÖNEMİ ORTAYA ÇIKTI
Bu yıl pandeminin özel ve olağanüstü koşulları nedeniyle araştırmaya eklenen bir başka soru ise “Koronavirüs sonrası hangi sektörlere yatırım yapılmasını gerekli görüyorsunuz?” oldu. Pandeminin ekonomik etkilerini derinlemesine yaşayanların ekonomik iyileşmede nasıl bir tercih yapacaklarını görmeyi hedefleyen bu soruya, “Tarım” diyenler yüzde 53, “Yenilenebilir enerji” yanıtını verenler yüzde 36,5’i bulurken, “Kömür, gaz gibi yakıtlar” diyenler yüzde 13, “İnşaat” diyenler ise yüzde 8,7 gibi bir oranda kaldı.
‘İKLİM VE ÇEVRE KONUSUNDA BELİRGİN BİR KONSENSÜS VAR’
İklim Haber Yayın Yönetmeni Barış Doğru’ya göre, “Anket çalışmasında dikkat çeken noktalardan biri, sorulara verilen yanıtlarda farklı siyasi görüş, parti ve kimliklere göre çok belirgin bir fark olmaması. Aynı şekilde eğitim düzeyleri bile sonuçları çok fazla değiştirmiyor. Bu anlamda, siyasi bir kutuplaşma yaşayan Türkiye’de iklim ve çevre konusunda ortada belirgin ve geniş bir konsensüs olduğu söylenebilir. Bu da, iklim ve çevre sorunlarına eğilecek bir politik ve ekonomik yönelimin halkın desteğini alacağını açık bir şekilde gösteriyor” diyor.
Anketin sonuçlarını yorumlayan Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden Prof. Dr. Erinç Yeldan ise “Çalışmadan elde edilen sonuç ve değerlendirmeler, Türkiye’de ankete katılan kişilerin büyük bir çoğunluğunun iklim krizinin boyutlarının farkında olduğunu gösteriyor. Ancak belki daha da önemlisi, bu sorunların sorumlularının kim ve nerede olduklarının bilindiğini ve çözüm önerilerinin de bilinçli olarak düşünüldüğünü anlatıyor” derken, araştırmanın Türkiye’de yeni yeşil düzen ve fosil yakıtlara dayalı üretim ve tüketim desenine son verilmesi çağrılarına verilen olumlu yanıtlarla umutları tazelediğini ifade ediyor.
AĞIRDIR: GELECEĞE ODAKLANILMALI
Sonuçları değerlendiren KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, geleceğe odaklanmak gerektiğinin altını çiziyor: “İklim değişikliğinden çevre kirliliğine, temiz içme suyundan petrole ve madenlere, doğal kaynakların azalmasından hayvan ve bitki türlerinin azalışına dek bir dizi sorun insanlığın yerküreye hoyrat davranışının bir sonucu. Başka nedenlerin yanı sıra insanların doğaya müdahalesinin, doğal yaşamın ekolojik dengesini bozmasının, bu tür küresel salgınlara yol açacağı öngörülüyordu. İklim bilimcilerse iklim değişikliğinin de en az salgın kadar, hatta daha da büyük tahribata yol açacağını öngörüyorlar. Makul bir ses tonuyla ama toplumun ihtiyaç ve taleplerini, duygularını da dikkate alan, geleceği gösteren yeni bir söyleme geçmemizin zamanı gelmiştir.”