Trabzonlular yoksulluğa karşı sokakta: 'Halkın parası TÜİK'le çalınıyor, patronlara aktarılıyor'

"Yoksulluğa, sefalete teslim olmayacağız" diyerek sokağa çıkan Trabzon halkı hayat pahalılığı ve maaşlara zam yapılmamasıyla ilgili TÜİK önünde eylem yaptı.

Fotoğraflar: Gazetede Duvar
Google Haberlere Abone ol

TRABZON - Trabzon Emek ve Demokrasi Platformu hayat pahalılığı ve maaşlara zam yapılmamasıyla ilgili "Geçinemiyoruz" eylemi yaptı.

Kent merkezindeki Maraş Caddesi'ndeki yürüyüşle başlayan eyleme CHP Trabzon İl Başkanı Mustafa Bak, CHP Ortahisar İlçe Başkanı Haluk Batmaz, SOL Parti temsilcileri, TİP Trabzon İl Başkanı Süleyman Hacıbektaşoğlu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Trabzon Şube Başkanı Metin Serdar, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri, Trabzon Halkevi üyeleri ve kent halkı katıldı.

Yürüyüş boyunca "İnsanca yaşam insanca düzen", "Hükümet zamları al başına çal", "Zam zulüm işkence işte AKP", "Sermayeye değil emekçiye bütçe", "Halk düşmanı TÜİK kapatılsın", "TÜİK'ten hesabı emekçiler soracak" sloganları atan eylemciler caddede bulunan halk da alkışlarla destek verdi.

Platform üyeleri yürüyüşün sonunda enflasyon sepetindeki fiyat listesi gündem olan TÜİK önüne geldi. Burada platform adına açıklama yapan KESK Dönem Sözcüsü Muhammet İkinci, olduğundan düşük gösterilen TÜİK enflasyonu ile halkın ve emekçilerin cebinden alınan paranın patronlara ve yandaşlara aktarıldığını söyledi.

"Yıllardır bu ülkeyi yönetenlerin emeği ile geçinenlere ve halka uyguladığı program kısa vadede de orta vadede de uzun vadede de köleliğe ve yoksulluğa uyum programıdır" diyen İkinci, gelinen noktada faizden, ranttan, emek sömürüsünden beslenen bir avuç mutlu azınlığın ve her geçen gün daha fazla yoksullaştırılan, güvencesiz hale getirilen milyonların tablosunun ortaya çıktığını dile getirdi.

'YOKSULLUK TÜM TOPLUMU SARMIŞ DURUMDA'

Türkiye’de her dört kişiden birinin işsiz, her iki kişiden birinin ise açlık sınırının altında kalan asgari ücretle ayakta kalmaya çalıştığını belirten İkinci, "Yoksulluk tüm toplumu sarmış durumda. Her iki kişiden birinin geliri açlık sınırının altında kalıyor. Milyonlarca kamu emekçisine yoksulluk sınırının yarısını bulmayan bir maaş reva görülüyor. Milyonlarca kamu emekçisi çalışırken aldığı maaş emekliliğinde en az yarı yarıya düşeceği için emekli olamıyor. Avrupa ülkelerinin en düşük emekli maaşı ortalaması bin 294 euro ile Türkiye'nin 5 katını aşıyor. Türkiye'nin emeklileri barınma, gıda, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılamazken Avrupa'nın emeklileri ise aldıkları maaşlarla dünya turuna çıkıyor" dedi.

TÜİK'in ortaya çıkan enflasyon sepetinde ev kirasının 5 bin 845 TL, doktor muayene ücretinin 33 lira 69 kuruş, yurt ücretinin 457 TL olduğunu hatırlatan İkinci, "Kısacası TÜİK’te büyük indirim var, fiyatlar piyasadakinin hemen hemen yarısı. Hatta yurt ücreti, uzman doktor muayene ücreti TÜİK rakamlarına göre neredeyse bedava. Tüm bunlar yetmezmiş gibi iktidar kendi yarattığı ekonomik krizin yükünü yine bizlere yıkan yeni 'paketler' açmaya devam ediyor. Istakoz yedikleri masalardan, Meclis bahçesinde düzenledikleri kebap partilerinden fotoğraf paylaşanlar yoksullaştırdıkları milyonlara 'kemer sıkın' diyorlar" sözlerini kullandı.

'ÖĞRENCİLERİN YEMEĞİNE KAMU ÇALIŞANLARININ LOJMANLARINA GÖZ KOYDULAR'

'Tasarruf' adı altında önce okul öncesi öğrencilerin bir öğün ücretsiz yemeğinin, ardından 250 bin KİT çalışanının giyecek yardımını gasp edildiğini kaydeden İkinci, şimdi de kamu emekçilerinin servis hakkına, kamu lojman ve sosyal tesislerine göz koyulduğunu dile getirdi.

İkinci, "Milyonlarca dar gelirli yurttaşın ihtiyaç duyduğu, mevcutta zaten yetersiz olan kamu hizmetlerine, kamu yatırımlarına bütçeden ayrılan payı 3 yıl boyunca daha da azaltmaya, kamu kreşlerini bile kapatmaya, kamunun elindeki iş makinalarını satmaya 'tasarruf' diyorlar" sözlerini kullandı.

'MAAŞ ARTIŞI TÜİK'E GÖRE DEĞİL YOKSULLUK SINIRINA GÖRE YAPILSIN'

"Kamu emekçileri, emeklileri olarak artık yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz" diyen İkinci, taleplerini şu şekilde sıraladı:

"Öncelikle bugün tüm kamu emekçilerine 14 bin 493 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin emekliliğimize yansıtılmasını için mevcut taban aylık katsayısına dâhil edilmesini istiyoruz. Söz konusu ilave ek ödeneğin tüm emeklilerin kök aylıklarına yansıtmasını, emekli aylıklarından sağlık payı kesilmesine son verilmesini istiyoruz.

Emekli aylıklarında yaşanan buharlaşmanın önüne geçilmesi maaş bağlanma hesaplamasında 2008 öncesine dönülmesini istiyoruz.

Maaş artışlarımızda tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamlarının değil, yoksulluk sınırının temel alınmasını istiyoruz. Bunun için mevcutta iktidarın “en düşük maaş” olarak ifade ettiği eşi çalışmayan, 2 çocuklu en düşük kamu emekçisi maaşının eş ve çocuk yardımı ve fahiş oranda zamlanan kiralar karşısında bugün artık elzem hale gelen kira yardımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını istiyoruz.

Vergide adaletin sağlanmasını, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz. Tükettiğimiz her şeyden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini, gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde 15'ten yüzde 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini, kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz.

İktidarın tek taraflı olarak çıkardığı yasalar değil, konfederasyonların, sendikaların kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz.

Yandaş konfederasyonlarla yapılan ve yoksulluğumuzu derinleştiren toplu satış sözleşmeleri değil, emeklilerin de sendikaları aracılığı ile temsil edildiği grevli gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz.

Seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge ve mülakatın kaldırılması sözlerinin tutulmasını istiyoruz."