Trafik uzmanı Alpay Lök: Denetimsizlik ve yüksek hız kazaya sebep oluyor

Antep’te 16 kişinin öldüğü kazayı değerlendiren Trafik Güvenliği Uzmanı Alpay Lök, Türkiye’de hız sınırlayıcılarının denetlenmediğini, şoförlerin üzerindeki baskının kazalara sebep olduğunu söyledi.

Antep'teki kazada 16 kişi hayatını kaybetti.
Google Haberlere Abone ol

Cengiz Anıl Bölükbaş

DUVAR - 20 Ağustos Cumartesi günü Tarsus-Adana-Antep (TAG) Otoyolu'nun Nizip bölümünde kaza yapan bir araca müdahale eden ekiplere ve İhlas Haber Ajansı'nın (İHA) canlı yayın aracına, kaza yerinden yaklaşık 200 metre geride devrilen ve kayan yolcu otobüsü çarptı.

Kazada üç itfaiye, üç sağlık personeli ile İHA çalışanı iki gazetecinin de aralarında bulunduğu 16 kişi öldü, 31 kişi yaralandı. Ayı gün, Mardin’in Derik ilçesinde Cengiz Hoding’e ait Eti Bakır Fabrikası'ndan tarımsal gübre taşıyan bir TIR’ın kaza yapması sonucu yaralılara yardım etmek isteyenlerin arasına ikinci bir TIR daldı. Bu kazada da 21 kişi hayatını kaybetti.

Yaşanan kazaları değerlendiren Fren ve Trafik Güvenliği Uzmanı ve Makine Yüksek Mühendisi Alpay Lök, “Bizde altyapı ve mevzuatlarla ilgili bu kadar sıkıntı varken bir de hız sınırının artırılması büyük bir kaos yaratıyor” dedi.

Fren ve Trafik Güvenliği Uzmanı ve Makine Yüksek Mühendisi Alpay Lök

‘TÜRKİYE’DE HIZ SINIRLAYICILARI DENETLENMİYOR’

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 1 Temmuz itibarıyla otoyollarda hız sınırının artırılacağını açıklamıştı. Düzenlemeye göre, karayollarında hız sınırı, 120 km/saat yerine 140 km/saat oldu. Antep’teki kazanın raporunda, otobüsler için belirlenen hız limiti 100 kilometre iken kazaya karışan otobüsün takografının (kontrol cihazı) 130 kilometre hızla kayıt aldığı öğrenildi.

Otoyollardaki hız sınırının artırılmasının son derece talihsiz bir karar olduğunu söyleyen Lök, 18 Mayıs 2022’de Avrupa Parlementosu’nun hızların düşürülmesi yönünde karar aldığını ve Hollanda’nın otoyollarda gündüz hızını 100 km ile sınırladığını aktardı. Böyle bir ortamda hız artırmanın riskleri artırmak anlamına geldiğini ifade etti. Lök, “Bizim Batı Avrupa ülkelerinden farklı bir durumumuz daha var. Bizde kamyon ve otobüslerde hız tahkiki varsa da araçların üzerindeki fabrika çıkışı hız sınırlayıcılar denetlenmiyor. Normalde otobüsün hızı 100 km, kamyonun ise 90 km ile sınırlı. Ama bu, bizde uygulanmıyor. Kazada da hızın 130 km olduğu söyleniyor ki, benim endişem daha fazla olduğu yönünde. Avrupa’da otobüsün 130 km ile gittiğini söylerseniz insanların tüyleri diken diken olur. Örneğin, Almanya’daki otoyollarda kaza olunca otobüsler, birinci şeridi kullanır, ikinci şeridi kullanmazlar. Bizde altyapı ve mevzuatlarla ilgili bu kadar sıkıntı varken bir de hız sınırının arttırılması büyük bir kaos yaratıyor” dedi.

‘ASIL SORU, OTOBÜSLERİN BU HIZA NEDEN İHTİYAÇ DUYDUKLARI’

Antep’teki kazanın raporunda, olay yerinde otobüsün 307 metrelik fren izinin tespit edildiği bilgisi yer aldı. Lök, formülle hesaplanıldığında 307 metrelik fren mesafesinin 200 km hıza denk geldiğini söyledi. Lök, “Ama bu kadar büyük bir kazada en az 130 km hız olduğunu söylemek gerekiyor. Asıl soru bence şu olmalı; bu otobüsler neden bu denli hız yapmaya ihtiyaç duyuyor? 100 km ile güvenli şekilde gidebilecekken neden bu kadar hız yapılıyor? Bir kere genel sistemde büyük bir problem var. Bu taşımacılık 100 km ile giderse para kazanmayacak bir sistem mi? Bu böyleyse, Avrupa’da insanlar bu işi bilmiyor mu? Avrupa’da kullanılan otobüslerin büyük çoğunluğu Türkiye’de üretilip gönderiliyor. Bu otobüslerin fabrika çıkışı 100 km ile sınırlı. Her şeyi buna göre hazırlanıyor” diye konuştu.

Ancak Türkiye’de merdiven altı bir sistem olduğunu ve buralarda hız limitinin açıldığını, Dizel Partikül Filtresi (DPF) iptali yapıldığını anlatan Lök, şunları söyledi: “Bu konuda uzman bir arkadaşım bu iptallerin yapılmasıyla egsoz bölgesinde ciddi ısınmalar yaşandığını söyledi. Bu, üç sene önceki otobüs yangınlarını açıklıyor. Araç muayenesi, yapılan manipülasyonları tanımıyor. Araçların üretimi ile ilgili mevzuatlar, Avrupa ile eşit. Fakat araç muayenesi mevzuatı Avrupa ile eşdeğer değil. Çünkü muayene mevzuatımız 2004 yılında hazırlandı ve donduruldu. Buna karşılık 2004’ten beri Avrupa’da mevzuat iki kere değişti. Örneğin çekici ve TIR’ların muayenesinde fren ölçümü yapılması lazım. Bizde böyle değil. Bizde çekici, çıplak olarak muayeneye gidiyor. Hâlbuki bu çekicinin 40 tonluk bir ağırlığı frenlemesi gerekiyor.”

‘ÜÇGEN REFLEKTÖR 150 METRE MESAFEYE KONULMALI’

Otobüs kazalarında sebeplerin çeşitli olduğunu vurgulayan Lök, üç sene önce İkitelli bölgesinde yaşanan araç yangınlarıyla ilgili şoförlerle konuştuklarını söyledi. Şoförlerin, otobüsün içinde küçük kabinlerde uyuduklarını belirten Lök, “Motor sesi kesilince uyandıklarını söylüyorlar. Bu uykunun bir kalitesi var mı? Antep’teki otobüsün devrilmesi yüksek hızla birlikte yorgunluk olabilir. Bu insanlar ayda 50 bin km yol yapıyorlar. Dokuz saat aralıksız araç kullanıyorlar. Bu büyük bir yorgunluk yaratıyor. Mevzuatın uygulanışı ve şoförlerin baskı altında çalışması büyük kazalara davetiye çıkarıyor” dedi.

Geçen hafta Trafik Yönetmeliği’nde önemli bir yenilik yapıldığını aktaran Lök, sürücülerin arabada yolcu sayısı kadar reflektif yelek bulundurmak zorunda olduğunu söyledi. Herhangi bir kaza ve arıza anında araçlar durduğunda yolculara yelekler giydirilerek bariyerin arkasına alınması gerektiğini ifade eden Lök, “Daha sonrasında üçgen uyarı konulmalı ve bunlar yelekle yapılmalı. Aynı zamanda bu üçgen reflektör 150 metre mesafeye konulmalı. Antep’teki kazada müdahale ekipleri mecburen caddenin üzerinde bulunuyor. Bunun yanı sıra karayollarında yapılan hız sınırı artışı iptal edilmeli” diye konuştu.