Trendyol'a soruşturma: Yasal düzenleme ihtiyaç
E-ticaret platformlarının kendi markalarıyla ürün satışına izin vermek, maç başlamadan tuttuğu takımı açıklayan hakemin adaletine güvenmek anlamına gelecektir. Bu konuda yasal düzenlemeye ihtiyaç var.
Ahmet Dinçsoy
E-ticaret platformları, platformların tekelci uygulamaları ve kendi mal ve hizmetlerine gösterdikleri ayrıcalık nedeniyle tüm dünyada mahkemelerin ve piyasa düzenleyici kurumların hedefinde. Pek çok ülke uzun süredir e-ticaret platformlarının küçük işletmeler, istihdam ve rekabet üzerindeki olumsuz etkilerini önlemeyi amaçlayan kanunlar hazırlıyor. Büyük teknoloji şirketlerinin ekonomiye olumsuz etkisini ilk elden hisseden ülke olan ABD’de, Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti temsilcilerinin birlikte desteklediği "Platform Tekellerini Bitirme Kanun Teklifi"nin hedefinde Apple, Facebook, Google ile birlikte Amazon da var. Kanun teklifinin inceleme aşamasında dönüm noktalarından biri Amazon’un platformundaki satıcıların bilgilerini kullanarak ürün geliştirdiğinin anlaşılması oldu. Teklifin yasalaşması durumunda Amazon, platformunda kendi markalarının satışını yapamayacak. Bunun yanında Avrupa Birliği, Amazon’un kendi markalarına avantaj sağlamak için platformundaki satıcıların bilgilerini kullanıp kullanmadığını soruşturuyor. Hindistan, Amazon’a ve Flipkart’a ilişkin olarak yine kendi markalarının satışıyla alakalı rekabet ihlâli soruşturmasını yaklaşık bir senedir yürütüyor.
Türkiye’de Rekabet Kurumu benzer bir soruşturmayı Trendyol için başlattı. Kurum, Trendyol’un sahip olduğu TrendyolMilla ve Trendyol Man/Kids markalarının, Trendyol’da satış yapan diğer markaların ticari bilgilerini kullanarak pazarlama stratejisi geliştirdiği ve arama algoritmasını manipüle ederek sahibi olduğu markalara avantaj sağladığını tespit etti. Kurum, Trendyol’un aynı uygulamaları üçüncü taraf satıcılar arasında ayrımcılık yapmak içinde kullandığına dair deliller buldu ve durumun ciddi ve telafi olunamayacak zararlar doğurma ihtimalin göz önüne alarak soruşturmanın bitmesini beklemeden Trendyol’un bu uygulamaları derhâl durdurması için 30 Eylül’de bir tedbir kararı aldı.
Trendyol platformunda kendi markalarıyla pek çok giyim kategorisinde lider durumda. Mesela, kadın t-shirt kategorisinde en çok satan ilk 20 ürün TrendyolMilla markasına ait. Kâr oranı düşük olsa da satış hacmi yüksek olan “basic” diye tabir edilen giyim ürünlerinde Trendyol gözle görülür bir üstünlük kurmuş durumda.
Rekabet Kurumu’nun temmuz ayında yayınladığı raporda da belirtildiği gibi, Türkiye’de e-ticaret platformları iki oyuncunun hakim olduğu, oligopolistik bir yapı olmaya doğru hızla ilerliyor. Oligopolün büyük oyuncusu Trendyol, Türkiye’de e-ticaret platformları içerisinde yüzde 27 pazar payına sahip. Giyim kategorisinde platformlar içerisinde yüzde 70’e varan bir pazar liderliği var. Hisselerinin yüzde 86.5'inin sahibi, Alibaba. Çin’de de başı piyasa otoriteleri ile dertte olan Alibaba’nın, geçtiğimiz Haziran ayında 2.75 milyar dolarlık rekor bir rekabet ihlâli cezası aldığını da hatırlatalım.
Trendyol’un kendi markalarına sağladığı haksız avantaj ve satıcılara uyguladığı ayrımcılık yoluyla ne büyüklükte bir haksız kazanç elde ettiği soruşturmanın sonunda ortaya çıkacak. Ancak 25 bin çeşitten fazla ürüne sahip Trendyol markalarının yıllardır satış yaptığını göz önüne alırsak, Türkiye tarihinin en büyük rekabet ihlâli cezalarından birinin gelebileceğini söylemek abartı olmaz. Trendyol’un bu pratiklerinden zarar veya iflas etmiş satıcıların açabileceği tazminat davalarının da hesaba katılması gerekiyor. Avrupa Birliği’nin yürüttüğü benzer bir soruşturmada Amazon’un, suçlu bulunması halinde tüm cirosunun yüzde 10’una varan bir ceza (yaklaşık 19 Milyar ABD Doları tutarında) alması bekleniyor.
Rekabet Kurumu’nun bulmuş olduğu deliller ışığında Trendyol’un bu üstünlüğü nasıl sağladığını biraz somutlaştırmanın konuya yabancı olanlar için açıklayıcı olacağını düşünüyorum. Trendyol için Türkiye’nin en büyük online alışveriş merkezi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu büyük AVM’yi, Mecidiyeköy’de bir AVM’nin işletmecisi olduğunu hayal edin. Bol müşterili bu AVM’de giyim mağazası açtığınızı düşünün. Mağazanızın dekorasyonu, ürün seçimi, çalışan istihdamı ve müşterilerinize ilginizle her şeyi doğru yapmaya çalışıyorsunuz. Zamanla emekleriniz meyvesini vermeye başlıyor. AVM’nin uğrak mağazalarından biri olmayı başarıyorsunuz. Çalışanlarınızı ve ürün çeşitliliğini artırma hesapları yaparken bir ihtarnameyle dünyanız başınıza yıkılıyor. Yönetim mağazanızı en kısa sürede otopark katına taşımanızı istiyor! Siz ne olduğunu anlamadan, yönetimin sizi mağazanızdan çıkarıp, kendi markasıyla benzer ürünler satacağını, hemen sonra, yönetimin müşterilerinize kendi markasıyla pazarlama kampanyaları yapmaya başladığını öğreniyorsunuz.
Üretim ve tedarik zincirinin çok yönlü bir şekilde kurgulanmasının gerekliliğini pandemi döneminde yaşayarak deneyimledik. Konvansiyonel ticareti adım adım yutan e-ticareti bu şartlarda birkaç oyuncunun eline vermek, ülkemizde üretim ve tedarik altyapısını kırılgan hale getirecektir. Platformlara karşı pazarlık gücü zayıflayan ve kârlılığı düşen üreticilerin inovatif teknolojilere veya verimli üretim yöntemlerine yatırım yapması zorlaşacaktır. İşletmelerin çalışanlarına verdikleri ücret ve sağladıkları çalışma ortamının kalitesi kaçınılmaz olarak düşecektir. Tüketiciler için düşük kalite ve yüksek fiyat, üreticiler ve tedarikçiler için var olma mücadelesi anlamına gelen bu durumun sonuçlarını platformların ürün gamlarını genişletmesi durumunda daha şiddetli yaşayabiliriz.
Rekabet Kurumu tedbir kararıyla Trendyol’un kendi markalarının satışını henüz durdurmadı. Alınan tedbir kararına rağmen, Trendyol markalarının hala birçok kategoride önceliklendirilmesi, gidişat hakkında çok olumlu sinyaller vermiyor. Umarız kurum etkin bir denetimle bu uygulamaların önüne geçer. Ancak denetimler yoluyla e-ticaret platformlarının kendi markalarıyla ürün satışına izin vermek, maç başlamadan tuttuğu takımı açıklayan hakemin adaletine güvenmek anlamına gelecektir. Kurumun sürdürdüğü soruşturma önemli olmakla birlikte bu konuda acil bir yasal düzenlemeye ihtiyacımız var. Platformların ürün satışının yasal sınırlamalar yoluyla engelleme görevi acil bir ihtiyaç olarak meclise düşmektedir. Platform sahipleri dışında kimsenin çıkarına olmayan bu durumu düzeltmek için, siyasi partiler öncelikle bu soruşturmayı sahiplenmeli ve yasal düzenlemeleri hızla hayata geçirmeliler. Bu yolla istihdamın yüzde 70’ten fazlasını sağlayan küçük işletmeleri korumuş olmakla kalmayıp, aynı zamanda e-ticaret portallarının tekelleşmesini önlemede ilk adımı da atmış olacağız.