Trump’ın aklanmasından sonra en çok neye kızacağımızı bilemiyoruz

Eski başkana karşı oy kullanan birkaç Cumhuriyetçi, işlerine geldiği zamanlarda onunla birlikte mutlu bir şekilde yol almıştı. Aceleyle gerçekleşen azil yargılaması ve oylama yalnızca sistemin sürdürülmesi amacını taşırken, aklanma kararı Donald Trump kâbusunun henüz sona ermediğini de ortaya koydu.

Mitch McConnell
Google Haberlere Abone ol

Emma Brockes

Cumartesi günü, ABD’deki bazı basın kuruluşlarının sonucu daha az ürkütücü bir hale getirmeye çalışmak için harcadıkları çabada dokunaklı bir şey vardı. New York Times, Donald Trump’ın görevden alınması lehinde oy kullanan vicdan sahibi yedi Cumhuriyetçi’yi, mahkûmiyeti desteklemek için gereken 17 Cumhuriyetçiden çok daha fazla öne çıkararak, “Tarihi mahkûmiyet için verilen en büyük iki partili destek” diye duyurdu. 

Trump, dört yıl önce Iowa’daki bir kampanya gezisinde yaptığı meşhur konuşmasında şunları söylemişti: “Beşinci Cadde’nin ortasında durup bir kişiyi vurabilirim ve hiçbir seçmenimi de kaybetmem.” Şimdi, Kongre binası baskınında beş kişinin ölmesinden bir ay geçtikten sonra, bu vaadin başka bir versiyonunu yaşıyorduk.

SONUÇ BAŞTAN BELLİYDİ

Bu sözler, belki de daha duruşma başlamadan önce bile sonucun tahmin edilmesine yardım etmiş olmalıydı. Ortada hiçbir belirsizlik, hiçbir sürpriz yoktu: Suçlu bulunması için gereken oylar asla mevcut olmadı. Ne de, göründüğü kadarıyla, soruşturma için gereken istek mevcuttu: On birinci saate gelindiğinde, her iki taraf da artık tanıkları çağırmamakta ve olan biteni açığa çıkarmamakta karar kılarak, seçmenlerde görülen bıkkınlığın bir yansımasını sergiledi. Trump’ın yakayı kurtaracağı aşikârken, davayı sürdürmenin, birilerinin öfkesini körüklemenin ya da azil komisyonu başkanı Kongre Üyesi Jamie Raskin’in kapanış argümanlarından etkilenmenin bir anlamı yoktu. Bundan kaçınmak ve yola devam etmek daha iyiydi.

Elbette, bir mahkûmiyetle sonuçlanmasa bile, 6 Ocak günü Kongre binasında neler olup bittiğine ilişkin kamuoyuna açıklanacak ayrıntılı adli rapor gibi bir nokta söz konusu. Bu telaşlı süreç ve aceleci sonuç -azil duruşmaları toplamda beş gün sürdü-, bunun yerine, bir umursamazlık hali, akla sonradan gelen bir düşünce hissi uyandırdı ve bizi düpedüz bir iğrenme duygusu ve gidecek hiçbir yeri olmayan gizli bir öfkeden biraz daha fazlasıyla baş başa bıraktı.

SAÇMA BEYANLAR, İKİYÜZLÜ POLİTİKACILAR

En çok neye kızmak gerekir? Belki de Trump hakkında beraat kararı verildikten yalnızca dakikalar sonra senato azınlık lideri olan Mitch McConnell’ın anlamsız biçimde Trump’a verip veriştirmesine kızmalıyız. McConnell, bu oylamanın, politik korkaklığı tanımlamanın en açık yolunu kullanarak 'yoğun bir düşünme' döneminin neticesi olduğunu ifade etti. Bununla birlikte, sözlerine şunları ekledi: “Başkan Trump’ın o günkü olayları provoke etmekten sorumlu olduğuna dair pratikte ve ahlaki bağlamda hiçbir şüphe yok.”

Ya da belki de en can sıkıcı figür, kendi yüksek ahlaklı adam imajına tam anlamıyla uymayan Mitt Romney’di. O, her ne kadar dört yıl önce kabinede bir yer elde etmek için Trump’a dalkavukluk yaparken ya da daha yakın zamanda Amy Coney Barrett’ın yüksek mahkemeye atanması yönünde oy kullanırken daha az belirgin bir duruş sergilese de, Trump’a karşı oy kullanan yedi Cumhuriyetçiden biriydi. Ortada bir şey varsa, o da, cumartesi günü Demokratlarla birlikte oy kullanan Cumhuriyetçilerin, Trump’ı destekleyen meslektaşlarından daha kötü göründüğüydü: Bunlar, onun nasıl birisi olduğunu bilen insanlar olsalar da işlerine geldiğinde onunla birlikte mutlu mesut biçimde yol almışlardı.

PAYIMIZA ÇOCUKSU AVUNTULAR KALDI

Geri kalanlarımız için, Trump ve çocuklarının aklanma nedeniyle övündüğü görüntüler, yalnızca normalliğin ihlal edildiği anlardan biriydi. Kararın ardından yaptığı açıklamada Trump, “Amerika’daki siyasi bir partiye hukukun üstünlüğünü yok saymak, kanuni yaptırımları karalamak, çeteleri sevindirmek, isyancıları bahane etmek ve adaleti siyasi bir intikam aracı haline getirmek için serbestlik tanınan, zamanımıza dair üzüntü verici bir yorum” diye yazdı. 

Bu, Amerika’nın manipülatör eşi olarak üstlendiği rolün son bir örneğiydi ve kendi suçunu karşısındakine yükleyerek mücadele ediyordu: “Hayır, bu senin suçun!”

Yalnızca Trump ikinci bir azil davasından kurtulmanın zafer olduğunu müjdeleyebilirdi ve anladığımız üzere, bu tür girişimler tabanının gerçekliğine bir etkide bulunmuyordu. Yola devam etmemizi sağlamak amacıyla gerçekleştirilen bu aceleci duruşma ve beraat kararı, büyük ihtimalle Trumpizmin hayatta kalmasına katkıda bulunacak.

Bu kâbusun bitmesi veya rahatlamak için yeterince alana sahip değiliz. Trump destekçisi Twitter’ın bile kendisine karşı ABD hükümetinden daha sert adımlar attığı bir siyasi kültürde, bizler sadece şahsi inançlarımızın tesellisiyle baş başa bırakılıyoruz. Cumartesi günü aklanma haberi duyulduğunda, kendimi resmi bir cezadan kurtulanlara yöneltilmiş çocukça ve kindar bir spekülasyona mahkum edilmiş halde buldum. “Trump’a ve çocuklarına bak” diye düşündüm, “Şimdi Mar-a-Lago’da, ufukta iflas tehditleri ve bir sürü endişeyle hapsoldular. Ne kadar da mutsuzdurlar.”


Yazının orijinali The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)