TÜBİTAK’tan Phaselis raporu: Kontrolsüz turizm kirlilik yaratıyor

TÜBİTAK tarafından yapılan araştırmada, Phaselis’le ilgili bulgular yer aldı. Buna göre, kontrolsüz turizm Phaselis’in bozulmasına ve kirlenmesine yol açıyor.

Google Haberlere Abone ol

ANTALYA - TÜBİTAK tarafından Beydağları Sahil Milli Parkı’nda yapılan bilimsel bir araştırmada, Phaselis Antik Kenti’nde yaşanan kirlilikle ilgili veriler ortaya konuldu.

Yrd. Doç. Dr. Tendü Hilal Göktuğ’un yönettiği, Yrd. Doç. Dr. Gönül Tuğrul İçemer, Prof. Dr. Ramazan Süleyman Göktürk, Doç. Dr. Bülent Deniz, Yrd. Doç. Dr. Emine Şükran Okudan Aslan ve Dr. Nihan Yenilmez Arpa’nın inceleme ekibinde yer aldığı ‘Beydağları Sahil Milli Parkı’nda Ziyaretçi Yönetim Modelinin Geliştirilmesi’ başlıklı TÜBİTAK araştırmasında ortaya çıkan sonuçlar, antik kentin kara ve deniz ekosisteminin yok olmaya yüz tuttuğunu gösterdi.

Phaselis'e gelen ziyaretçi sayısı her yıl artıyor ancak mevcut kapasite bu artış karşılanamıyor.  

MEVCUT KAPASİTE ZİYARETÇİ SAYISINI KARŞILAYAMIYOR

Bölgede yapılan kapsamlı incelemelerden elde edilen verilerine göre, Phaselis Koyu yılda 53 bin 815, plaj alanı ise 59 bin 200 kişi tarafından ziyaret edildi. Ziyaretçi sayısının her yıl arttığının vurgulandığı araştırmada, bu rakamın son yıllarda 250 binin üzerine çıktığı ifade edildi.

Phaselis’e gelen ziyaretçilerin yüzde 90’ının alanı, piknik ve yüzme amaçlı kullandığı, plajın günlük tekne turlarının da durak noktası olduğu belirtildi. Çalışmada, mevcut kapasitenin yüzde 200 üzerinde ziyaretçi kitlesine hizmet verildiği saptandı. Çalışma raporunda, “Phaselis Koyu’nda piknik alanının kapasitesi günlük 630, plaj alanınınki ise günlük 787 ziyaretçi olarak hesaplanmışır. Ancak Antalya Müzeler Müdürlüğü’nden alınan verilere göre, yaz dönemindeki çoğu hafta sonunda Phaselis Koyu’na sadece karadan giriş yapan kişi sayısının 3 binin üzerinde olduğu tespit edilmiştir” denildi.

Araştırmada yer alan görseller ve bulgular, doğal alanın otopark olarak kullanıldığını ortaya koydu. 

KAÇAK DEŞARJ, GÜNEŞ KREMİ DENİZDE YAĞ VE GRES KİRLİLİĞİNE SEBEP OLUYOR

Phaselis’te deniz suyu kalitesinin, yaz ve sonbahar aylarında yoğun kullanıcı baskısıyla bozulduğuna dikkat çekilen araştırmada şu bulgulara yer verildi: “Gözlemler ve analiz sonuçları, güney liman alanının kirlendiğini ve bu kirliliğin gelecek için risk teşkil ettiğini göstermiştir. Sadece tekne ya da yat ile gelen turist sayısı, haftalık yaklaşık 7 bin ile 10 bin arasında değişmektedir. Karadan gelen turistler de dahil edilirse bölgedeki nüfus, haftalık yaklaşık 16 bin kişi olmaktadır. Bu durum, deniz suyunun mikrobiyolojik kalitesini de etkilemektedir. Öğle ve akşam saatlerinde alınan numunelerde mikrobiyolojik kirliliğin, tamamen tekne ve yüzücü kaynaklı olduğunu kanıtlamaktadır. Teknelerin demir attıkları bölgede dip yapısının çamur ve balçık olduğu gözlenmiştir. Tekne çapalarının bir etkisi olarak deniz suyu, makro floranın yaşayabilmesi için uygun olma özelliğini kaybetmek üzeredir. Ayrıca yağ-gres konsantrasyonları 4. sınıf (kötü) olarak belirlenmiştir. Yağ ve gres kirliliğinin, günübirlik teknelerin ve ticari gemilerin kaçak deşarjlarından, yüzücülerin güneş koruyucularından olabileceği düşünülmektedir” bulgularına yer verildi.

PERSONEL AZ, YOĞUNLUK YÖNETİLEMİYOR

Ziyaretçi yoğunluğu yüzünden duş, tuvalet gibi tesislerin yetersiz kaldığından bahsedilen araştırmada, “Elde edilen veriler, mevcut personel sayısının ideal personel sayısından çok düşük olduğunu göstermiştir. Mevcut personel ile alanın fiziksel taşıma kapasitesinin üzerinde bir ziyaretçi kitlesi yönetilememektedir. Bu durum, alan içerisinde rekreasyonel faaliyetlere uygun olmayan, insan sağlığı açısından risk arz eden bölgelerin piknik ve yüzme amaçlı kullanımı, otopark alanı olarak tasarlanmamış doğal alanların otopark alanı olarak kullanılması gibi çeşitli yönetsel problemlere sebep olduğu saptanmıştır” denildi.

KAPASİTENİN 4 KATI TEKNE GELİYOR

Araştırmada, Phaselis plaj alanının küçük çöpler bakımından kirlilik düzeyinin ‘çok kirli’, büyük çöpler bakımından ise ‘orta temiz’ sınıfında olduğu ifade edildi. Konuyla ilgili şu tespitlere yer verildi: “Özellikle hafta sonları yaşanan aşırı kalabalığın, piknik ve plaj alanlarında çöp konteynerlerinin dolmasına ve çevreye yayılmasına neden olduğu gözlemlenmiştir.”

Koyda aynı anda bulunan tekne sayısının 30’a kadar çıktığına dikkat çekilen araştırmada, kalabalıkla birlikte kirlilik değerlerinde de artış yaşandığı uyarısı yer aldı: “Bir günde gelen tekne sayısının ise 50’ye kadar çıktığı görülmüştür. Bu teknelerin taşıdıkları yolcu sayısı da bin 800’lere ulaşmaktadır. Karadan gelenlerle birlikte günlük 2 bin 500-3 bin kişiyi aşmaktadır. Phaselis güney limanının anlık Fiziksel Taşıma Kapasitesi (FTK) değerinin 8, günlük FTK değerinin ise 25 tekne olduğu hesaplanmıştır. Bu, bir günde gözlenen tekne sayısının neredeyse 4 katıdır. Saat 11.30 ile 13.30 arasında Phaselis’te anlık olarak bulunan tur teknesi ve yüzücü sayısı nedeniyle deniz suyu kalitesinde bozulma gözle görülür hale gelmiştir.”

DOĞAL ALAN OTOPARK OLARAK KULLANILIYOR

Ziyaretçilerin büyük bölümünün alana kendi özel araçları ile geldiğinin belirtildiği araştırmada, “Gerçekleştirilen çalışmada, bu durumun özellikle park içerisindeki tali yol üzerindeki topraklarda kimyasal madde ve gaz birikimine sebep olduğu, gerçekleştirilen analizlerle tespit edilmiştir. Bununla birlikte mevcut park alanının yetersiz kaldığı ve parkın ortasında yer alan fıstık çamlarının hakim olduğu doğal alanın otopark olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Otopark alanı olarak kullanılan bu alanda herhangi bir analiz yapılmamakla birlikte, alanda alt bitki örtüsünün neredeyse tamamının kaybolduğu gözlemlenmiş, toprak sıkışmasının arttığı, toprak neminin azaldığı ve ağır metal kirliliğinin oluştuğu hususunda güçlü düşünceler oluşmuştur” değerlendirmesi yapıldı.

KONTROL MEKANİZMASI ZAYIF

Araştırma raporunda şu ifadeler yer aldı: “Phaselis Koyu, genel olarak değerlendirildiğinde yaz döneminde ve özellikle hafta sonları plaj ve piknik alanlarının fiziksel ve sosyal taşıma kapasitesinin çok üzerinde ziyaretçi kitlesine hizmet verdiği, bu sebeple alanın fiziksel özelliklerinin, personel sayısının ve olanaklarının yetersiz kaldığı, alanda katı atık sorularının yaşandığı, kontrol mekanizmasının zayıfladığı, ziyaretçilerin alanla ilgili bilgilendirilmesinde yönetimin yetersiz olduğu, kullanımların kara ve özellikle deniz ekosistemi üzerinde olumsuz etkileri olduğu saptanmıştır. Sadece ziyaretçilerin değil, aynı zamana motorlu araçların da alanın doğası üzerinde olumsuz etkileri olduğu anlaşılmıştır.”