Tüketerek büyümenin bedelini ödüyoruz
Büyüme rakamlarını genel olarak ele aldığımızda yabana atılacak gibi durmuyor, ama büyüme bileşenlerini dikkate alınca işin rengi değişiyor. Türkiye ekonomisi yıllardır hormonlu bir büyüme trendinde.
ONS ALTININ 2,500 DOLARA KADAR YOLU VAR
Gerek siyasi gerekse ekonomik konjonktür ons altının yükselmesi için bir araya gelmiş gibi... Geçen hafta ‘taktik nükleer silahlar’ın kullanılabileceğini hatırlatan Rusya Devlet Başkanı’nın açıklaması, ABD’den gelen olumlu verilerle birleşince, ons altın haftanın son gününde coştu. 2,083 dolara kadar tırmandı. Gram altın da 2,100 TL barajını aştı. Görünen o ki, bu yıl küresel siyaset açısından her zamankinden daha yüksek gerilimli geçecek. Rusya-Ukrayna savaşının Transdinyester’e, hatta Kaliningrad’a kadar sıçrama ihtimali artıyor. Diğer yandan Ortadoğu’da İsrail-Hamas çatışması ve ardından Kızıldeniz’deki ticarete büyük darbe vuran Husi saldırıları sebebiyle, işler iyiden iyiye karışıyor. Böylesi bir durumda altın, savaş döneminin en güvenli yatırımı olarak öne çıkıyor. Eğer ki gerilim tırmanmaya devam ederse ons altının önü açık, 2,500 dolara kadar yolu var. Peki ya taktik nükleer silahlar kullanılırsa?.. O zaman güvenli liman falan da olmayacak zaten!
BITCOIN ÖNCE 85,000, SONRA 100,000 DOLARA UÇAR MI?..
Bitcoin altın günlerini yaşıyor, ama bu daha başlangıç gibi duruyor! Tıpkı altın gibi, bu belirsizlik sürecinde Bitcoin’e yönelişin artacağı görüşü hakim. Zaten ETF onayıyla yaşanan doping etkisi, konjonktür tarafından da destekleniyor. Her ne kadar Avrupa Merkez Bankası yetkilileri bu gelişmeyi, ‘çıplak kralın yeni giysileri’ diye küçümsemeye çalışsa da, bunu pek umursayan yok! Halen 62,870 dolar seviyelerinde seyreden Bitcoin’in tırmanışında önce 85,000 doları, ardından da 100,000 doları test etmesi bekleniyor. 200,000 dolara kadar çıkacağını iddia edenler varsa da, o biraz fazla abartılı bir beklenti olsa gerek! Bitcoin, kripto para piyasalarının kralı, ancak alt coin’lerde daha yüksek getiriler elde etmek de mümkün. Tabii bunu uzmanlara danışarak yapmak gerek, yoksa yatırdığınız paranın buhar olup uçma ihtimali her zaman var.
TÜKETEREK BÜYÜMENİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ
Büyüme rakamlarını genel olarak ele aldığımızda hiç de yabana atılacak gibi durmuyor, ama büyümenin bileşenlerini dikkate alınca işin rengi değişiyor. Türkiye ekonomisi uzun yıllardan beri hormonlu bir büyüme trendinde... 2023 yılında da yine tüketimin katkısının öne çıktığını görüyoruz. Yerleşik hanehalkının nihai tüketim harcamaları, 2023 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre yüzde 12.8 arttı. Hanehalkı tüketim harcamalarının GSYİH içindeki payı yüzde 59.1 oldu. Şu anda yaşadığımız ekonomik krizin yapısal temellerinden biri de işte bu tüketim kaynaklı büyüme... Ekonomi yönetimi ekonomiyi bu sebeple soğutmayı hedefliyor, ancak bu konuda yeterli bir sonuç alınabilmiş değil. Bunun bir diğer olumsuz yanı ise dış ticarette görülüyor. Bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre 2023 yılında mal ve hizmet ihracatı yüzde 2.7 azalırken ithalatı yüzde 11.7 arttı.
İNŞAAT EKSENLİ BÜYÜME YA DA TEMELİ ZAYIF EKONOMİ
Büyümenin sektörel dağılımına baktığımızda da pek iç açıcı bir durum yok. 2023’te de inşaat sektörünün başı çektiği bir büyüme yapısı dikkat çekiyor. 2023’te Türkiye’de deprem sonrası yeniden imar faaliyetleri verilere de yansıdı. 2023 yılında inşaat yüzde 7.8 büyümeyle sektörler arasında öne çıktı. Bu iktidarın da bir tercihi, inşaat sektörünün büyümesi çok fazla sektörü destekliyor ve geri dönüşü hızlı oluyor. Aynı zamanda istihdama katkısı da yüksek, ancak sürdürülebilir değil. Stratejik sektörlere baktığımızda durum apaçık ortaya çıkıyor. 2023 yılında tarım sektörü yüzde 0.2 daraldı. Sanayideki büyümenin de ivme kaybettiği dikkat çekiyor. Sanayi 2023’te yüzde 0.8 büyüdü. Bu oran, sanayide 2019’dan bu yana en düşük büyümeyi ifade ediyor.