Tunç Soyer: Öncelik dirençli kentler yaratmak olmalı
Tunç Soyer, "30 Ekim Depremi'nden sonra yaşadığımız kenti dirençli hale getirmenin yollarını aradık. 14 üniversite, 25 kamu kurumu, 38 STK ve 29 belediye ile Deprem Eylem Planımız şekillendi" dedi.
DUVAR - İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Deprem ve Dirençli Kentler Konferansı Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) yapıldı.
Açılış konuşmasında, 30 Ekim 2020'de İzmir'de meydana gelen depremin herkesin hayatında derin izler bıraktığını belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Depremde ölmek, asla kader değildir. Yaşadığımız kayıpların gerçek ve yegâne sebebi, zamanında alınmayan önlemlerdir. İzmir'de 30 Ekim Depremi'nin hemen ardından, bir daha kimsenin yüreğine sevdiğinin acısı düşmesin, hiç kimsenin ocağı sönmesin diye İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması'nı gerçekleştirdik. Tıpkı bugün olduğu gibi omuz omuza vererek, içinde yaşadığımız kenti dirençli hale getirmenin yollarını aradık. 14 üniversite, 25 kamu kurumu, 38 STK, meslek odası ve 29 belediyeden oluşan katılımcılarımızla aldığımız kararlar neticesinde Deprem Eylem Planımız şekillendi. Büyük bir kararlılıkla uyguladığımız Deprem Eylem Planımız şu başlıklar üzerinde yükseliyor: Yapı stoku envanteri çalışmaları, depremsellik ve mikro bölgeleme araştırmaları ve elbette kentsel dönüşüm. İnşaat Mühendisleri Odası ile birlikte hayata geçirdiğimiz yapı envanteri ve bina kimlik belgesi çalışmalarımız sayesinde İzmirlilerin yaşadıkları binalar hakkında kapsamlı bilgilere erişmelerini mümkün kıldık. Projemize depremden en çok etkilenen, Bayraklı ve Bornova'da başladık. Ve toplamda 94 bin 773 yapının envanterini çıkardık” dedi.
'BÜYÜK BİR ALANIN DEPREM RİSKİNİ MODELLİYORUZ'
İzmirlilerin artık bizizmir.com adresi üzerinden bir tıkla, oturdukları binaların deprem mevzuatına uygunluğu, ruhsat ve proje bilgileri gibi önemli verilere ulaşabildiğini belirten Başkan Soyer, “Diğer yandan mikro bölgeleme yöntemiyle Bayraklı, Bornova ve Konak ilçelerimizde zemin etüdü çalışmalarına başladık. Kentimizdeki yapıların güvenliğini sağlayacak bu projeyi 2024 içinde tamamlıyoruz. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü birlikteliğiyle yürüttüğümüz İzmir Depremsellik ve Tsunami Araştırma projesi ile yalnızca şehrimizin değil, komşu illerin de deprem risklerini en ince ayrıntısına kadar incelediğimiz bir süreci başlattık. İzmir'le birlikte, Aydın ve Manisa'nın bir bölümünü de içine alan büyük bir alanın deprem riskini modelliyoruz. Elde edilen veriler, kentimizin afetlere karşı dirençli yapısını güçlendirmek için temel oluşturacak. İzmir’in gelecekte nereye, nasıl yapılaşması gerektiğini tespit ediyor, bu doğrultuda gerekli olan bilimsel verileri büyük bir titizlikle topluyoruz. Bu çalışmalarımızın bir çıktısı olarak, İzmir’in dirençli kimliğini güçlendiren örnek bir yapı doğdu: Ege Şehir Laboratuvarı. Bu laboratuvar, zemin ve yapı malzemelerinin fiziksel özelliklerini belirleyerek, kentsel dönüşüm projelerimizde en üst düzey güvenliği sağlıyor” ifadelerini kullandı.
'KİMSENİN AHINI ALMADAN KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPIYORUZ'
Türkiye’ye örnek şekilde yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları hakkında bilgi veren Başkan Soyer, “Bizim kentsel dönüşümden anladığımız, yalnızca eski binaların yıkılarak yenilenmesi değil. Bizim amacımız İzmir’in herkesin güvenle nefes alıp verdiği bir kente dönüşmesi. Bu amacımıza ulaşmak için, 6 bölgede toplam 248 hektarlık alanda, vatandaşla yüzde yüz uzlaşma temelinde, yerinde dönüşüm ilkesi ile çalışmalarımızı sürdürdük. Uzundere’de 817, Örnekköy’de 333 olmak üzere toplam bin 150 bağımsız birimin anahtar teslimlerini yaptık. Kimsenin ahını almadan gerçekleştirdiğimiz Kentsel Dönüşüm hamlemizle, yaklaşık 820 bin metrekare inşaat alanında, toplamda 5 bin 600 bağımsız bölümün inşaatını yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl, 6 Şubat'ta tarifi kelimelerle mümkün olmayan bir felaket yaşadık. On binlerce canımızı yitirdik. Yüz binlerce vatandaşımız depremde evlerini, yakınlarını kaybetti. Depremin etkilediği bazı bölgeler adeta haritadan silindi. Bu felaket, dirençli kentler inşa etmenin, ülke gündemini meşgul eden tüm politikalardan çok daha öncelikli ve yaşamsal olduğunu bir kez daha gösterdi. Acının siyaseti olur mu? Çocuklarını yitiren ana babaların, yetim kalan çocukların üzerinden siyaset yapılır mı? İzmir'de bu yönetim anlayışının tam tersini yapmaya söz verdik. Bu güzel şehri afetlere karşı dirençli hale getirmeye, İzmirlileri güvenli ve sağlıklı yaşam alanlarına kavuşturmaya odaklandık, en temel hedefimiz olarak tarif ettik. Kimsenin yüreğine bir daha sevdiğinin acısı düşmesin diye olanca gücümüzle çalıştık. Yürüttüğümüz tüm çalışmalar, afet risklerini azaltmayı, can ve mal kaybını en aza indirmeyi hedefliyor” dedi.