YAZARLAR

Tuncay Akça’nın bilinmeyen başrolü: Bebek

Tuncay Akça için daha önemli bir filmin vesilesi olmuştur "Bebek" filmi. Filmi izleyen Yılmaz Güney, "Yol" filminin kadrosunu oluştururken "Bebek"teki rolünden ötürü Tuncay Akça’yı da kadroya dahil etmek için ona haber yollar. Şerif Gören’in yönettiği ulusal sinemamızın en önemi filmlerinden biri olan "Yol"da Tuncay Akça, hapisten kuşuyla izinli çıkan Yusuf karakterini oynar. "Bebek" filminde hayvan sevgisinden kedileri ve köpekleri besleyen Apo, "Yol" filminde ise hapishanede kuş besliyordur.

"Hababam Sınıfı" filmindeki oyunculuğuyla tanınan Tuncay Akça’yı kaybettik. Onu sadece "Hababam Sınıfı" filmindeki gülen çocuk rolüyle hatırlamak genel bir kabul görse de Tuncay Akça’nın başrolde oynadığı tek film 1979 yapımı "Bebek" filmiydi. Basın bültenlerinde filmin ismi bile geçmezken Akça’nın türlü zorlukla çekilen filmdeki oyunculuğu onu "Yol" filmine taşımıştı.

HABABAM SINIFI: TOPLUMUN ORTAK GÖRSEL HAFIZASI

Her toplumun ortak duyarlılığını, ortak hafızasını yansıtan sanat üretimleri olmuştur. Bu üretimler, o toplumları bir arada tutan önemli kültürel değerlerdir. Bu ortak değerler hafızasının en somut belleğini ABD Ulusal film Arşivi’nde görürüz. ABD Ulusal Film Arşivi, her yıl Amerikan film mirasının farklılığını ve çeşitliliğini sergileyen "kültürel, tarihi ya da estetik açıdan önemli" en fazla 25 filmi, bunların korunmasına ilişkin farkındalığı artırmak amacıyla saklar. Bu listede; "12 Öfkeli Adam", "2001: A Space Odyssey", "Apocalypse Now", "Geleceğe Dönüş", "Blade Runner", "Kazablanka", "Yurttaş Kane", "Jaws", "Rocky", "Schindler'in Listesi", "Taxi Driver", "Kurtlarla Dans" gibi Amerikan toplumun dönüşümlerini, meraklarını, iç yapısını yansıtan filmler yer alıyor. ABD’nin kültürel kodlarını merak edenler, orada yaşamaya başlayanlar, büyüyen çocuklar bu filmleri bilerek toplumun ortak hafızasından haberdar olabiliyor. Ne yazık ki bizim devlet mekanizmamızın görsel bilinci bu düzeyde değil. Bu yüzden ortak görsel hafızamıza dair bu denli sistemli bir arşivleme çalışmamız yok. Ancak toplumun bütün katmanlarına nüfuz etmiş herkesin bildiği, gönül bağı kurduğu filmlerimiz var. Biz bir öneri olarak sunalım, ev bark alarak bütün ailesiyle Türkiye pasaportuna kavuşan yeni vatandaşlarımıza "izlemenizi tavsiye ederiz" diye ulusal sinemamızdan filmler önerirlerse ortak yaşam dinamiğine, entegrasyona büyük katkısı olur. Gerçi henüz Türkçe bilmeleri bile istenmedi ama olsun biz söyleyelim zira "gelin ata binmiş ya nasip" demiş.

"Hababam Sınıfı" da toplumun ortak hafızasını oluşturan filmlerden biri. Tuncay Akça da oradaki küçük rolüyle unutulmaz bir tipleme oldu. Ancak Tuncay Akça bundan daha fazlası olmak için sinema tarihinde anılması gereken üretimlerde de bulundu. Yaşamını yitirmesinden sonra basında çıkan neredeyse hepsi birbirinden alıntılanan kopyala-yapıştır bültenlerin hiçbirinde ne yazık ki ismi bile anılmayan "Bebek" filmi onun başrolde oynadığı tek film olarak unutulamaması gereken bir dönem fotoğrafı veriyor.

Tuncay Akça’la Esenler Film Festivali kapsamında düzenlenen "Türk Sinemasında Çocuk Temsili" panelinde tanışmıştım. Farklı dönemlerden çocuk oyuncuların konuşmacı olduğu panelde Tuncay Akça ve bu dönemin yetenekli çocuk oyuncusu Alp Akar konuşmacı, ben de moderatör olmuştum. Zaman olanca hızıyla akıyor. Tuncay Akça’yi kaybettik. Alp Akar da üniversiteye başlayacak yaşa geldi. Tuncay Akça’yla panelden önce uzun uzun ilk ve tek başrol filmi İhsan Yüce’in yönettiği "Bebek" filmini ve Yılmaz Güney’in bu filmi görüp "Yol" filmi kadrosuna onu da ekleme macerasını konuşmuştuk.

Rıza Oylum, Tuncay Akça ve Alp Akar

BEBEK: BAŞROLDE TUNCAY AKÇA, ARKA PLANDA 1979

Yeşilçam’ın klasik bir tiplemesi olarak tanınan, öldükten sonra derinliği ve zengin üretimleri keşfedilen İhsan Yüce’nin yönettiği "Bebek" filmi, 1979’da çekilen, unutulmuş çarpıcı filmlerden biri. Birleşmiş Milletler’in 1979 yılını Dünya Çocuk Yılı seçmesi vesilesiyle yapılan filmde; Adıyaman’ın Kahta ilçesinden babasını bulmak için İstanbul’a gelen genç bir çocuğun başına gelenler anlatılır. Tuncay Akça’nın Kahta’dan gelen genç Apo’yu canlandırdığı film, dönemin otogarı görevini gören Topkapı’ya gelen şehirlerarası otobüsün kadraja girmesiyle başlar. Genç Apo bir bilinmeze doğru otobüsün merdivenlerinden inerken dönemin kaotik atmosferi de onu bekliyordur. Aç kurt gibi otogarda İstanbul’a ilk defa gelen gariban köylüleri soymak için bekleyen hırsızlar, Apo’nun İstanbul’a ayak basmasından sonra kadraja giren ilk unsurlardır. Esasen film de bu iki ucun mücadelesi gibidir. Dürüstlüğünü, insan ve hayvan sevgisini korumaya çalışan Apo’nun İstanbul’da tutunma mücadelesi ve İstanbul’un irili ufaklı rantına ortak olan aç kurtların çatışması…

Oldukça kötü bir görüntü kalitesiyle YouTube’ta bir kopyası mevcut olan "Bebek" filminde İstanbul’un virane yapıları, sokaklara dağılmış çöpler, umudunu şehre nakşedenlerin duvar yazıları arka planda seyirciyi bekliyordur. Babasının hastanede yattığını öğrenip İstanbul’a gelen Apo, babasını bulamayıp babalık yapacağı cami avlusuna bırakılmış bir bebek bulduğunda yaşamındaki rolü de değişmeye başlar. Babasız bir köylü çocuğundan sahipsiz bir çocuğa babalık yapan bir genç olmuştur artık. Babasını bulduğunda ise artık ona babalık yapacak kudretten yoksun haliyle yüzleşir.

"Bebek" filmi mütevazı bir bütçeyle çekilen sosyolojik ve politik olarak sinema tarihinde bir veri olarak karşılığı olan bir dönem izleği sunuyor bugün.

ÇEK FİLM ARŞİVİ'NDEN 'BEBEK' FİLMİ İÇİN CEVAP

Film, SİYAD Ödülleri'nde Tuncay Akça’ya özel ödül getirirken, filmde yer alan yardımcı oyuncular Savaş Yurttaş ve Sevda Aktolga da en iyi yardımcı oyuncu ödüllerini kazanmış. "Bebek" filmiyle ilgili Karlovy Vary Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü aldığına dair bir bilgi de internet ortamında Türkçe kaynaklarda geçiyor ancak bu bilgiyi yurt dışı kaynaklarından teyit edemeyince Karlovy Vary Film Festivali’ne maille sordum. Onlar da bana sosyalist dönemin eski arşivlerin hepsinin kendilerinde olmadığını belirtip Çek Film Arşivi’ne sormamı önerdiler. Çek Film Arşivi’ne konuyla ilgili mail atıp "Bebek" filminin Karlovy Vary Film Festivali’nden ödül alıp almadığını sordum. Film Arşivi’nde görevli Kristýna Doležalová sağ olsun bana konuyla ilgili bilgi verdi. Ödül listesinin olduğu haber kupürlerini de yolladı. "Bebek" filmi 1980 yılında Karlovy Vary Film Festivali’de gösterilmiş ancak herhangi bir ödül almamış.

Yazı vesilesiyle bir ulusal sinema arkeolojisi de yapmış olduk. Buradan bu yanlış bilgiyi de düzeltmiş olalım. İlgili sayfayı da paylaşıyorum. İnsan düşünmeden edemiyor. Türkiye’de hangi film festivaline mail atıp 40 yıl önce uluslararası kategoride bir filmin ödül alıp almadığını sorsak cevap alabilir miyiz diye. Ben cevabımı kendime saklayayım.

'YOL' FİLMİNİN YUSUF'U

Tuncay Akça için daha önemli bir filmin vesilesi olmuştur "Bebek" filmi. Filmi izleyen Yılmaz Güney, "Yol" filminin kadrosunu oluştururken "Bebek" filmindeki rolünden ötürü Tuncay Akça’yı da kadroya dahil etmek için ona haber yollar. Şerif Gören’in yönettiği ulusal sinemamızın en önemi filmlerinden biri olan "Yol"da Tuncay Akça, hapisten kuşuyla izinli çıkan Yusuf karakterini oynar. "Bebek" filminde hayvan sevgisinden kedileri ve köpekleri besleyen Apo, "Yol" filminde ise hapishanede kuş besliyordur. İzni en erken sonlanan Yusuf’tur. Zira izin kağıdını kaybedip askerler tarafından gözaltına alınır. Tuncay Akça çekimler sırasında da muhabbet kuşuyla kendinin ilgilendiğini söylemişti bana. Konya çekimleri sırasında dönemin politik atmosferi içinde esnaftan kuşa yemi bile alamadığını da anlatmıştı bana. 1987 yapımı Zülfü Livaneli’nin yönettiği Yaşar Kemal uyarlaması "Yer Demir Gök Bakır" filmindeki Memidik rolünde ise bir seferde geniş açıda ve tek planda çekilen karlar altındaki köyde düşe kalka köyün bütün kapılarını vurup köylülere haber vermesinin bir seferde yapılan zor çekimini anlatmıştı.

"Hababam Sınıfı"ndaki rolüyle tanınan Tuncay Akça, esasen ulusal sinemamızda farklı rollerde kendine yer etmeye çalışan, onu keşfeden sinemacıların filmlerinde farklı rollerde başarılı performanslar sergileyen bir tiplemeden daha fazlası olarak anılmayı hak eden bir oyuncuydu. Umarım bu çerçevede değerlendirilebilir.


Rıza Oylum Kimdir?

1984 İstanbul doğumlu. İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans, Trakya Üniversitesi’nde aynı alanda yüksek lisans eğitimi aldı. Varlık, Virgül, Agora, RadikalGenç, Birgün, Cumhuriyet Kitap, Film Arası, Kitapçı, Sendika.org, ve Edebiyathaber.net gibi farklı mecralarda sinema ve edebiyat merkezli metinler yayımladı. Uzakdoğu Sineması, Rus Sineması, Alman Sineması, Ortadoğu Sineması, Dünya Yönetmenlerinden Sinema Dersleri, Doksanlar, Dünya Yazarlarından Yazarlık Dersleri ve İran Sineması kitaplarını yazdı. Ulusal ve uluslararası festivallerde jüri, küratör ve yayın editörü görevlerinde bulundu. Türkiye’de ve yurtdışında ülke sinemaları üstüne konferanslar verip workshoplar yaptı. Halihâzırda bir vakıf üniversitesinde sinema tarihi dersleri veriyor. Seyyah Kitap’ın genel yayın yönetmenliğini sürdürüyor.