Tüpten, vinçten ölmemeye sıra gelir mi?
Sadece ‘yeni’ olduğu için ham hayaller beslenecekse yeni yıl için, ‘insan’ın işi yine zor olacak. İnsanın insanca yaşayabildiği, maden ocaklarında, iş yerinde, patlamalarda, yıkımlarda topluca ölüp gitmediği bir ülke için gayret edilerek en azından umutlu olunabilecek günlere kavuşulan bir yıl olsun 2023.
Menderes Nehri’nin suladığı bereketli topraklar üzerindedir Nazilli. Ballı incirlerin, zeytinin, pamuğun en güzellerinin yetiştiği topraklar… Mevsimler boyunca rüzgarı, yağmuru, güneşi kollayıp toprağı işleyenlerin ürettikleri ile zenginleşmiş yerlerindendir memleketin. Türkiye’nin ilk demiryolu hattının ulaştığı yerlerden olması ile sanayi üretiminde de öne çıkar. Özal döneminde ‘devlet don üretmez’ denilerek yok edilen Sümerbank’ın önemli işletmelerinden biri de Nazilli’deydi. Bugün Sümerbank yok ama irili ufaklı sanayi işletmelerinde binlerce işçinin mesaisi devam ediyor. Yıllarca, ‘Aydın değil Nazilli il olmalıydı’ diyerek (henüz 67 il varken) otomobillerine ‘68’ plaka takan Nazillililerin bu isteğinin, yakın zamanda gerçekleşebileceğini daha yeni okumuştuk: İl yapılması planlanan ilçeler arasındaydı adı…
Nazilli’yi en çok duyduğumuz haberler de, "Türkiye’de insan ömrünün en uzun olduğu yer" olmasındandı. 100 yaşını geçen Nazillililerin hayat hikayeleri eşliğinde…
***
Yusuf Atılgan’ın edebiyatımızda önemli yeri olan Anayurt Oteli kitabının filme çekildiği eski Ankara Palas Oteli’nin (bugünkü Nazilli Etnografya Müzesi) bulunduğu meydandan başlar Uzun Çarşı Sokağı. Uzundur uzun olmasına ama uzunluğu sadece metre hesabından değildir. Bölgenin bütün zenginliğini uzun uzun sergileyen, hepsini bir arada görüp anlayabileceğiniz bir mesafedir yürüdüğünüz: Lokantalar, mağazalar, dükkanlar, kahvehaneler, bankalar, seyyar satıcılar iç içe, peş peşe sıralanır gider… Ürününü satıp kazandığıyla ihtiyaçlarını almaya gelen köylü de, bir şeyler atıştırıp sohbet etmek isteyen öğrenciler de, çocuğunun elinden tutup vitrinlere bakarak dolaşan anneler de oradadır… Bir Nazillilinin demesiyle ‘Nazilli’nin en işlek yeri’dir.
İşte o çarşıda yaşandı dünkü ölümler, ‘ilk belirlemelere göre tüp patlamıştı’.
Ne olmuş nasıl olmuş diye anlamaya çalışırken geldi İzmir’de çok katlı otel inşaatında vinç devrilmesi haberi: Yine ölümler, yaralanmalar…
2022’nin son anında yaşanan bu ölümler, ‘kaza’, ‘kader’ denilerek geçiştirilip unutuluverir mi?
***
Eski yılı yeni yıla devreden gündemin ağırlığı zaten yetmezmiş gibi canları alıp giden bu olaylar, Türkiye’nin ‘en gelişmiş’ iki merkezinde birkaç saat arayla yaşandı. En gelişmiş yerde bu kadar ucuzsa insan hayatı, ‘iş yeri güvenliği’, ‘işçi sağlığı’, ‘sağlıklı altyapı’, ‘denetim’ gibi kavramların yeniden akla gelmesini beklemek çok mu fazla olur yeni yıldan?
Yoksa bizim gündemimiz iyi mi: Altılı Masa’nın adayı kim olacak? Seçimde kim kazanacak? Suriye’de savaşsak mı barışsak mı? Ya Yunanistan’la? Milyonlarca oy almış ama yıllardır hapishanelerde tutulan siyasetçilerin yanlarına yenileri eklenir mi? Habere artık komple ‘dezenformasyon’ deyip çıksak mı işin içinden? Seçilmişlerin atanmışlar tarafından görevden alınması uygun mudur değil midir? Seçilmişleri tümden sahneden alıp, atanmışlarla mı devam ediversek yoksa!
***
Sadece ‘yeni’ olduğu için ham hayaller beslenecekse yeni yıl için, ‘insan’ın işi yine zor olacak. İnsanın insanca yaşayabildiği, maden ocaklarında, iş yerinde, patlamalarda, yıkımlarda topluca ölüp gitmediği bir ülke için gayret edilerek en azından umutlu olunabilecek günlere kavuşulan bir yıl olsun 2023.
Nazilli’nin Uzun Çarşı’sı gibi rengarenk olsun…