DEM Parti Meclis'e taşıdı: ‘Türk ışını’ vakasının arkasında Soylu'nun kuzeni var iddiası

DEM Parti, Diyarbakır'da birçok hastanın ölümüne neden olduğu öne sürülen "Türk ışını" ile ilgili eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kuzeni Mehmet Soylu

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenap Ekinci'nin Diyarbakır'da 2020 yılında korona virüsü döneminde Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde denenen "Türk Işın Tedavi Yöntemi (TurkishBeam)" nedeniyle bazı hastaların yaşamını yitirdiği iddiası tartışılmaya devam ediyor. Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır halkının “kobay” olarak kullanıldığı iddialarına ilişkin açıklama yaptı, DEM Parti soru önergesi verdi.  

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ise bugün Meclis'te, "Türk ışını”ın eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kuzeni Mehmet Soylu’nun başında olduğu ekip tarafından kullanıldığına dair iddiaları gündeme getirdi.  

‘YASAL İZİN OLMADAN KULLANILDI’ 

Bu cihazın bilimsel bir yanının olmadığını ancak buna rağmen hastalar üzerinde denendiğini ifade eden Koçyiğit, “Bu cihazın denenmesi sonucunda da bazı hastaların hayatını kaybettiğini ifade ettiler. Şimdi, daha vahimi, bu skandalın arkasında eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kuzeni Mehmet Soylu’nun olduğu iddia ediliyor. İddia o ki Mehmet Soylu’nun başında olduğu bir ekip özel uçakla Diyarbakır'a gelmiş ve bu cihazı Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, Sağlık Bakanlığı'nın bilgisi dâhilinde olmadan, herhangi bir yasal izin alınmadan hastalar üzerinde kullanmıştır" dedi.

‘SOSYOPOLİTİK DURUMU NEDENİYLE Mİ SEÇİLDİ’

MA'nın aktardığına göre Sağlık Bakanlığı’nın bu durumdan haberdar olup olmadığını da soran Koçyiğit, “Eğer haberdar değilse bu nasıl mümkün olabiliyor? Covid Bilim Kurulu bu deneyden haberdar mıdır? Bu tedavi yöntemi için gerekli yasal izinler alınmış mıdır, gerekli testler yapılmış mıdır? Bu tedavi yöntemi için özel uçakla Diyarbakır’a cihazı getirmişler; bu cihaz hangi firmanındır, kime aittir? SGK’yle anlaşmalı medikal malzeme satan şirketlerin bu süreçteki rolü nedir? Ve en önemlisi, neden özellikle Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi seçilmiştir? Acaba bölgenin sosyopolitik durumu bunda etkili olmuş mudur? Bu deneye göz yuman yetkililer kimdir, kimlerdir, bunlar daha sonradan terfi almışlar mıdır?” sorularını sordu. 

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU 

'Bu cihazın kaç kişi üzerinde denendiğini ve kaç kişinin yaşamını yitirdiğini' de soran Koçyiğit, “Bütün bu sorulara hızlı bir şekilde yanıt oluşturulması gerekiyor. Tabii, tıbbi etik ve deontolojiyi hiçe sayan bu skandal sadece bir sağlık meselesi değil aynı zamanda bir insan hakkı meselesidir, yaşam hakkının ihlalidir, sağlık hakkının ihlalidir. Bu anlamıyla buradan bunu hem bir suç duyurusu olarak ifade etmek istiyorum hem de adli ve idari bütün mekanizmalarda bu sürecin hızlı bir şekilde araştırılması ve kamuoyunun bilgilendirilmesi talebimi de buradan kamu adına, halk adına, Diyarbakır halkı adına ifade etmek istiyorum” diye konuştu. 

 

(HABER MERKEZİ)