Türkiye Gençlik Araştırması-2021: Her 3 gençten 1'i Türkiye'den tamamen umutsuz

Türkiye Gençlik Araştırması 2021 araştırmasına göre Türkiye'deki gençlerin büyük bölümü gelecek kaygısı taşıyor. Uzmanlara göre gençler apolitik değil, 'klasik siyaset'ten uzak.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Konrad-Adenauer-Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği tarafından, Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Çağlar koordinatörlüğünde, Türkiye’nin değişik üniversitelerinin akademisyenlerinden oluşan uzman bir ekibin, 20 Mayıs-10 Eylül 2021 tarihleri arasında yaptığı saha çalışmaları ile gerçekleştirilen “Türkiye Gençlik Araştırması 2021” bulguları açıklandı. 

18-25 yaş aralığında, Türkiye’nin tamamını temsil eden 28 ilde Z kuşağından 3 bin 243 genç ile yüz yüze uygulanan anketlerle elde edilen veriler, Türkiye’de gençlerin değerlere bakışı, kurumlara güveni, siyasi ve sosyal tutumları, kültürel tercihleri, ekonomik şartları, siyasilerden beklentileri, oy verme yönelimleri, Suriyeli göçmenlere ilişkin düşünceleri ile gelecekte Türkiye’yi ve dünyayı bekleyen sorunlara ilişkin görüşleri konularında çarpıcı bir tablo ortaya koyuyor. 

Yaklaşan 2023 yılı genel seçimleri ışığında Z kuşağından yaklaşık 5 milyon dolayında yeni seçmenin sandık başına gideceği düşünüldüğünde, uzmanlar, yarının Türkiye’sine dair ipuçları taşıyan bu verilerin dikkatle değerlendirilmesi gerektiğine işaret ediyorlar. 

HEP AYNI NAKARAT

Gazete Duvar’ın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Çağlar’ın yaptığı açıklamada, “Sosyal medya üzerinden dünyayla entegre bir gençlikle karşı karşıyayız. Hem ülkesini hem dünyayı yakından takip ediyor ve bu durum da ister istemez kafalarında demokrasi kültürüne dair soru işaretleri doğuruyor. Çünkü çoğunluğu, doğduğundan beri hem iktidarda ve hem de muhalefette, hemen hemen aynı politik liderler ve yüzlerle karşı karşıya” diyor ve ekliyor: 

“Demokrasinin tüm kurumları ve kültürü ile egemen olduğu ülkelerdeki siyasi parti başkanlarının, liderlerinin gösterdikleri demokratik olgunluk, davranış ve uygulamaları kendi ülkelerinde göremedikleri için geleceğe yönelik bir umutsuzluk ve karamsarlık duygusuna sahipler. Diğer bir deyişle, geleceğe yönelik ciddi endişeleri var. Gençliğe yeteri kadar önem verilmediği, desteklenmediği, kaliteli bir eğitim imkânı sunulmadığı, işe girmede liyakate önem verilmediği ve dolayısıyla iş bulamayacakları endişesi, geleceğe yönelik umutlarının azalmasına yol açıyor."

Dolayısıyla uzmanlara göre gençliğin ülke yönetimine dair algısında ülkede bir değişim, dönüşüm, heyecan, dinamizm, gelecek beklentisi olmadığı zaman doğan çaresizlik, onları yurtdışında, başka ülkelerde bir gelecek kurgulamaya yöneltiyor. 

Katılımcıların yüzde 72,9’u, imkanları olsa başka bir ülkede yaşamak istediğini belirtiyor. Bu ülkelerin başında Avrupa, İskandinav ülkeleri ile ABD ve Kanada geliyor. Avrupa ülkeleri arasında yaşamayı en çok tercih ettikleri ülke Almanya olarak öne çıkıyor.

Bununla birlikte bu gruptan önemli bir kesim, “keşke Türkiye düzelse de başka bir ülkeye gitmek zorunda olmasam” şeklinde de düşünce belirtiyor. Ayrıca katılımcıların dörtte biri ise ne olursa olsun Türkiye’de yaşamak istediğini söylüyor.

ÜÇ GENÇTEN BİRİ GELECEKTEN TAMAMEN UMUTSUZ

Araştırmanın verilerine göre, gençlerin yüzde 62,8'i Türkiye'nin geleceğini iyi görmediklerini söylerken, Türkiye'nin geleceğinden tamamen umutsuz olduklarını belirtenlerin oranı ise yüzde 35,2.

Gençlerin karamsarlığının ardında ekonomik durum, hayat pahalılığı, enflasyon, işsizlik ve olası ekonomik kriz korkusu önemli yer tutuyor. 

TÜİK’in son verilerine göre Türkiye’de genç nüfusta işsizlik yüzde 20,8. Yani beş gençten biri işsiz.

“Sahada, özellikle de Gaziantep, Hatay, Adana, Mersin hattında gençlerin göçmenlerle yerel halk arasında yaşanan çatışmalardan rahatsız oldukları, kendilerini güvende hissetmedikleri, kendi yaşam alanlarının daraldığı ve bu durumu geleceklerine, istihdamlarına yönelik bir tehdit olarak görüldükleri gözlenmiştir. Bu araştırmanın Afgan mülteci göçünden önce yapılmış olmasını da belirtmek gerek” diyor Çağlar. 

GENÇLERİN BÜYÜK KISMI MÜLTECİ POLİTİKASINI ELEŞTİRİYOR

Ankete katılan gençlerin yüzde 80,4’ü hükümetin mülteci politikasını eleştirirken, yüzde 56,8’i de, Suriye’de barış olduğunda Suriyelilerin geri dönmesinden yana. 

Türkiye’de halihazırda kayıt altına alınan Suriyeli sığınmacı sayısı 3 milyon 700 binin üzerinde.

“Gençlik güven içinde yaşayacağı, hakkının yenmeyeceğinden emin olduğu, kolay iş bulacağı, hukukun üstünlüğünün ve adaletin egemen olduğu bir Türkiye hayal ediyor. Mevcut şartlarda, ‘ben ne kadar başarılı olursam olayım bir şekilde torpilim yoksa, benim burada bir yerlere gelme, iş bulma şansım yok’ şeklinde umutsuz bir düşünce içindeler” diyor Çağlar. 

Geçen sene ağustos ayında Ankara Altındağ’da Suriyelilerle Türk gençler arasında bıçaklı kavga çıkmış, 18 yaşındaki Emirhan Yalçın’ın ölümü ise bölgede infial yaratmıştı.

Araştırmanın en önemli vurgularından biri ise, gençlerin siyasilere, siyasi partilere ve gazetecilere güvenmedikleri (sırasıyla yüzde 3,7; yüzde 4,4 ve yüzde 6,9); bilim insanlarının (yüzde 70,3) ve ordunun (yüzde 61,8) ise halen en güvenilir yapılar olarak algılandığı bulgusu. 

MANSUR YAVAŞ’IN POPÜLARİTESİ YÜKSELİŞTE

Türkiye'de halihazırda siyasi parti lideri olan politikacılar arasında en çok beğendikleri ve takdir ettikleri lider sorulduğunda, "hiçbiri" şıkkı yüzde 20,1 ile birinci sırada gelirken, ikinci sırada ise yüzde 16,8'lik bir oranla Recep Tayyip Erdoğan geliyor.

En çok beğenilen ve takdir edilen siyasi kişiler arasında, parti lideri olmadığı için adına listede yer verilmemiş olmasına karşın, “diğer” seçeneğine katılımcıların yüzde 16,3’ü, üçüncü sırada, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın adını yazmış.

Öte yandan, gençlere göre Türk bayrağı (yüzde 89,7), Türkiye Cumhuriyeti Devleti (yüzde 87,4) ve Türklük - Türk olmak (yüzde 71,6) gibi ulusal sembol ve değerler halen son derece önemli görülüyor.

Müslüman olmak, yüzde 70,5’lik bir oranla genç katılımcıların büyük çoğunluğu tarafından önemli olarak görülüyorken, Allah’a inandığını ama kendini dindar olarak tanımlamadığını belirtenlerin oranı ise yüzde 56,9.

Peki, yeni siyasi partilerin de ortaya çıktığı ve her birinin de seçmen kitlesini genişletme ve konsolide etmeye çalıştığı bugünlerde söz konusu genç kitlenin kalbi ve beyni nasıl geri kazanılabilir? 

Çağlar’a göre, bu gençleri mevcut siyasi partiler cezbetmiyor. 

“Bu partilerin gençlik politikalarının çok fazla bir taban bulacağı kanaatinde değilim. Genel bir umutsuzluk var. Bunun tersine çevrilmesi için adalet, ekonomi, eğitim, istihdam, özgürlük gibi alanlar başta olmak üzere, gençlerin kendilerini güvende hissetmeleri, kendilerini ifade edebilmeleri ve geleceklerinden emin olmaları gerekiyor. Aksi takdirde kamunun parası ile eğitim almış ve tam ülkeye katma değer yaratacakken, başka ülkelere, kendisinin yetişmesi için bir TL harcamamış ülkelere, insan sermayesi göçü yaşanır ki, bu durum ise telafisi zor sonuçlara yol açar” diyor Çağlar.

TERSİNE BEYİN GÖÇÜ MÜMKÜN MÜ?

Öte yandan son dönemde birçok genç hekim, ülkedeki yaşam koşullarının yetersizliği, sağlıkta şiddet vakalarının artması ve görev başında uğradıkları mobbing sebebiyle istifa ederek ağırlıklı olarak Almanya’ya göç ediyorlar. Genel itibariyle hekim göçünün 10 yılda 24 kat arttığı belirtiliyor.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümünden Doç. Dr. Özgehan Şenyuva ise, gençlerin beyin göçünün tersine çevrilmesinin bu aşamada mümkün olmadığını söylüyor.

“Burada kalmaları için gelecek perspektiflerini düzeltmek lazım. Yani onların dertleri ‘şimdi’ değil, ‘gelecek’. O da bugünden yarına olmaz. Toplum için kendilerini ve kendi hayallerini feda etmelerini istememek lazım. Siyasi partilerin gençlik politikalarından da bir birey olarak bu ülkede tatmin olacakları ve haksızlığa uğramayacakları bir gelecek garantisinin gelmesi gerekiyor,” diyor.

Peki gençlerin siyasi partilere ve siyasetçilere olan güvenleri gerilerken ve siyasi partiler de onları potansiyel oy depoları olarak kurgularken, bu gençlerin büyük bir kısmı apolitik bir çizgiye mi kayıyor?

APOLİTİKLİK YÜKSELİŞTE Mİ?

Araştırma bulguları ışığında, gençlerin yüzde 20,5’lik kesimi kendini Atatürkçü-Kemalist olarak tanımlıyor olmasına karşın, ikinci sırada mevcut ideolojik kimliklerle kendini tanımlamayanlar, “apolitik-ideolojim yok” diyenler (yüzde 18,8) geliyor.

Şenyuva’ya göre, gençler genel anlamda organize, hiyerarşik ve örgütlü siyasetten uzaklaşıyor, parti gençlik kollarına girip “başkancılık” oynamıyorlar diye onları apolitik olarak nitelendirmek haksızlık olur.

“Siyaset hayatın her yerinde diye düşünüyorlar; parti-oy-lider düzlemi dışında düşünüp hareket ediyorlar. Gençlere söz vermeden onlardan sadakat bekleniyor. Ancak bu partiler genç değil, gençlerin partisi değil, gençlerle beraber hiç değil,” diye ekliyor Şenyuva.

Son resmi verilere göre, Türkiye’de 15-24 yaş aralığındaki genç nüfus 12 milyon 893 bin 750 kişi ile toplam nüfusun yüzde 15,4’ünü oluşturuyor.