Artvin göçe zorlanıyor
Yeşil Artvin Derneği'nin avukatı Bedrettin Kalın'a göre başta Cerattepe olmak üzere Artvin'deki madencilik projeleri ile HES'ler kentte yaşayanları göçe zorluyor. Kalın, Cerattepe davasında Artvin ve Rize valilerinin mahkemeyi baskı altına aldığını da savundu.
Özlem Akarsu Çelik [email protected]
ANKARA - Artvin Cerrattepe'deki madencilik faaliyetine karşı açılan davanın dünkü karar duruşmasında 751 davacıyı temsil eden avukatlar reddi hâkim talebinde bulundu. Yeşil Artvin Derneği'nin avukatı Bedrettin Kalın Artvin ve Rize valilerinin yasak kararlarının, olağanüstü güvenlik önlemlerinin ve duruşmayı izlemeye gidenlerin Rize'ye girişine izin verilmemesinin mahkemeyi baskı altına aldığını savundu. Avukat Bedrettin Kalın, Duvar'ın sorularını yanıtladı.
Neden reddi hâkim talebinde bulundunuz?
Reddi hâkimi planlamamıştık. Bir süredir devam eden durumun protesto edilmesiydi aslında. İdare, tümüyle bir şirketin bu davayı kazanmasına yönelik hareket eder durumda. Hem idare edenler hem emniyet güçleri bunu gösterdiler. Yaptıkları, mahkemeye de bir mesajdı. Burada adalet çıkmayacağını görünce mahkeme heyetini reddetmek durumunda kaldık.
Tehditler aldığınızı söylediniz mahkemede...
Rize'de, 'İlimize Amerikan uşakları geliyor. Bunlara karşı elimizdeki malzemelerle gidip gereğini yapacağız' diye bildiriler dağıtıldı. Başka tehditler de vardı.
'ORTAM VALİLER TARAFINDAN TERÖRİZE EDİLDİ'
Rize ve Artvin valilerinin tutumu...
İkisini de kınıyoruz. Bir duruşma iki ilin yöneticileri tarafından ancak bu kadar terörize edilebilirdi. OHAL koşullarında bile kullanılabilecek demokratik haklar engellendi. Adeta sıkıyönetime çevrildi. Artvin Valisi, göreve başlar başlamaz yaptı bu işi. Eline almış genelgeyi, gelmiş Artvin'e. Utanç verici! Bu işi yapan bir vali o ilin halkıyla nasıl iletişim kuracak?
Rize'deki olağanüstü güvenlik önlemler alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sabah 05 30'da çıktık Artvin'den. Güvenlik güçlerince avukatlar olarak 5 kez arandık. Ancak yetiştik duruşmaya. Çoraplarına kadar arananlar olmuş. Çok sayıda Artvinli, çevre dostu giremedi Rize'ye. Davacılar arasında geri dönmek zorunda kalanlar oldu. Bu ortamda böyle bir durumda yargılamanın adil olmasını beklemek mümkün değil. Bu aynı zamanda mahkeme üzerinde de bir baskıdır. Biz bir dava açmışız ve bunun duruşmasına gidiyoruz. Bu kadar basit aslında.
'DURUŞMAYA KİMİN GİRECEĞİNE VALİ KARAR VEREMEZ'
Bunca önlem neden alınmış olabilir?
Adliye, adalet aranan yerdir. Orada gösteri yapılmaz, kavga gürültü olmaz, olay çıkarılmaz. Biz hiçbir zaman bunları yapmadık. Yıllardır HES'lerle ilgili davalar için gidiyoruz köylülerle Rize'ye. Peki bu defa neden insanlar engellenmeye çalışıldı? Hukuk devletinde bir duruşmaya kimin girip kimin giremeyeceğine Başbakan, Cumhurbaşkanı bile karar veremez ama bir ilin valisi karar verdi. Mahkemeler Türk milleti adına karar verir. Yurttaşların tümü, ilgili olsun olmasın, duruşmaya girebilir. Sadece hâkim, o da mahkeme düzenini sağlamak açısından bu mümkündür.
Bundan sonra hukuki süreç nasıl işleyecek?
Hâkimin reddi taleplerinde mahkeme heyetinin işi bitmiş olur. Dosya, itirazlarımızı incelemek üzere bölge idare mahkemesine gönderilir. O, itirazlarımızda bizi haklı bulursa yeni bir heyet belirlenir. Haklı bulmazsa karar vermek üzere dosyayı eski heyete gönderir. Eski heyet de duruşmayı yapmış sayar ve kararını kararını açıklar.
'MAHKEME YANLI BİR TUTUM İÇİNDEYDİ'
Rize İdare Mahkemesi daha önce sizin lehinize karar vermişti. O heyetin tümünün değiştiğine dikkat çekiyorsunuz...
Mahkemede söyledik, o heyetteki tüm hâkimler Cerrattepe kararını verdikleri için sürüldüler. Biz ikinci davayı açtıktan sonra bu mahkemenin reisi 'bu dosya benimdir' diyerek sahiplendi, başka hiçbir hâkim bakamadı dosyaya. Görevlendirildiği izlenimi edinildi. Yürütmeyi durdurma talebi acele durumlar içindir. Bizimkinde 1 yıl sonra karar verdiler ve talebimizi hiçbir gerekçe göstermeden reddettiler. Mahkemenin başından beri bu dosyada yanlı bir tutum içinde olduğunu biliyorduk.
'İŞ CENGİZ HOLDİNG'İN. ÖZALTIN'IN GÜNAHI BÜYÜKTÜR'
Yayın organlarındaki haberlerde bu madenin sahipliğine ilişkin de kafa karışıklığı var. Bu iş Cengiz Holding'in mi, Özaltın'ın mı yoksa bu ikisinin ortak işi mi?
Bu işin sahibi Cengiz Holding'tir. Ruhsatlarda, süren davalarda ihaleyi alan Özaltın olduğu için onun adı geçiyor. Birçok inşaat faaliyetinde bu iki şirketin ortaklıkları var. Sahiplerinin biri Arhavili biri Rizeli. Bu ihale yapılırken şartnamede, 'yılda 500 bin ton rezervi işleyecek tesisi olanlar ihaleye katılabilir' denilerek adeta Cengiz İnşaat tarif ediliyordu. Ülkede bu koşullara sahip tek şirket Cengiz. Dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız'la görüşüp bunun ihaleye fesat karıştırmak olduğunu, Karadeniz Sahil Yolu'nda dönemin bakanı Yaşar Topçu'nun bu nedenle yargılandığını, bu durumun da ileride yargılama konusu olacağını anlattık. İhale günü Özaltın'la Cengiz'in temsilcileri yan yana oturdu. Özaltın'a aldırdılar ihaleyi. Bir ay sonra da rödavans sözleşmesiyle işletme hakkı Cengiz Holding'e devredildi. Cengiz Holding, Türkiye'nin dört bir yanında yıkım projelerine imza atan bir şirket. Özaltın'ın işleri daha çok Karadeniz'le sınırlı. Onun yaptığı çok daha büyük ayıptır, günahtır. Yaptıklarının vebali çoktur. Artvinli olup da kirli bir şirket tarafından paravan gibi kullanılması utanç vericidir.
'ARTVİNLİLER GÖÇE ZORLANIYOR'
HES'ler, barajlar, madenler... Artvin'de son yıllarda neler oluyor?
Hidroelektrik santraller (HES), madenler ve barajlar nedeniyle yaşatılan bir insansızlaştırma, göçe zorlama süreci bu. İnsanların toprakları, yaylaları ellerinden alınıyor. Artvin'deki yaşam suya bağlı bir yaşamdır. Köylerimiz dere kenarındadır. 2007-2008'lerde HES'ler başladı. Daha öncesinde hiç yaşanmamış bir şey oldu, köylüyle devlet karşı karşıya geldi. Projeler özel şirketlerindi ama savunması devlete kaldı. Cerrattepe maden işi uzun yıllardır var ama son yıllarda Hod'a bağlı Aşağı ve Yukarı Maden köylerinde altın madenciliği için ruhsat verildi. Ardanuç'un Gümüşhane Köyü'nde İngilizler'in nikel madeni için ruhsat verildi. Murgul'da Cengiz Holding'in daha önceki ruhsatları genişletiliyor. Şavşat'ın Maden ve Pınarlı köylerinde böyle çalışmalar var. Yusufeli Barajı nedeniyle de birçok insan yerinden yurdundan olacak şimdi. İstenen, bu coğrafyadan bu nüfusun gitmesi!
'DANIŞTAY'DAN UMUTLUYUZ'
Karar nasıl çıkarsa çıksın, siz veya karşı taraf sonucu temyize taşıyacak değil mi?
İlla ki temyiz edilecek. Danıştay 14'ücü Dairesi'nin benzer konularla ilgili verdiği örnek kararlar var. Sivas-Bakırçay kararı. Orada da altın madenciliğiyle ilgili ÇED olumlu kararı dava konusuydu. Danıştay, 2009/7 genelgesine göre yapılmış bir ÇED'in kabul edilemeyeceğini bu işin normal ÇED prosedürüne göre yapılması gerektiğini söyledi. Bizimki de aynıdır. Bir genelgeye dayanarak alındı bu ÇED olumlu raporu. Danıştay'ın emsal kararlarından dolayı umutluyuz.