Ayı ve deve kostümlü eylemcilerin zaferi
Mahkeme, Fethiye'deki'deki Üzümlü Ovası'nda faaliyete başlayan taş ocağı için 'yürütmenin durdurulması' kararı verdi. Ocağa karşı bölgedeki köylerde yaşayanlar hukuk mücadelesi başlamıştı.
DUVAR - Fethiye'deki'deki yeşil bitki örtüsü ve doğasıyla ünlü Üzümlü Ovası'nda faaliyete başlayan taş ocağına karşı açılan davada, 'yürütmenin durdurulmasına' karar verildi. Bölge halkı adına davayı açan avukat Bora Sarıca, üst sınır 25 hektarken, 66 hektar alanda faaliyet yürüten taş ocağının parçalı ruhsatlar alarak, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu almaktan kaçtığını ve kanuna aykırı hareket ettiğini öne sürdü.
Fethiye'nin Üzümlü Ovası'ndaki Yeşil Üzümlü, İncirköy ve Koruköy mahallelerinin kesiştiği Aladağ Mevkii'nde, geçen yıl nisan ayında taş ocağı faaliyete başladı. Taş ocağının ilk faaliyeti olarak, yakınında arkeolojik sit alanı, zeytinlik ve 70 bin fidan dikilen bal ormanı bulunan bölgede, dinamitle seri patlamalar gerçekleştirildi. Patlamalar nedeniyle etrafa saçılan taş parçaları ve toz bulutunun doğaya büyük zarar verdiğini belirten 3 mahallenin sakinleri, Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün taş ocağına ilişkin 'ÇED raporu gerekli değildir' kararına karşı yürütmenin durdurulması için Muğla 1'inci İdare Mahkemesi'nde dava açtı.
İNGİLİZ VE ALMANLARDAN DESTEK
Dava süreci devam ederken, taş ocağına karşı harekete geçen mahalleliler, geçen yıl 16 Mayıs'ta ayı ve deve kostümleri giyerek, davul zurna eşliğinde eylem yaptı. Üzümlüaltı Mevkii'ndeki eyleme bölgede yerleşik yaşayan İngiliz ve Almanlar da katıldı. Eylemde "Taş ocağı istemiyoruz" sloganları atılırken, 'Zeytini bitirince, daş yersiniz gari' yazılı pankartlar taşıyan bölge halkı, seslerini duyurmaya çalıştı.
Davaya bakan Muğla 1'inci İdare Mahkemesi, geçen 15 Aralık'ta, yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Gerekçeli kararda "25 hektardan daha büyük bir alanı kapsadığı anlaşılan faaliyet konusunun ÇED sürecine tabi olduğu ve ÇED gerekli değildir kararının kanuna uygun olmadığı sonucuna varılmıştır" denildi.
ÇED RAPORU GEREKİYOR
Taş ocağının faaliyetlerine başlaması ardından bölge halkının vekaletiyle mahkemeye başvurduğunu anlatan avukat Bora Sarıca, yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini kaydetti. 25 hektarın üzerindeki arazide, çevreye toz ve kimyasal atık bırakan tüm faaliyetler için ÇED raporu alınması gerektiğini aktaran Sarıca, taş ocağının tesis alanının ise 66 hektar olduğunu söyledi. Taş ocağı işletmesinin, kırma, eleme ve depolama tesisleri için ayrı araziler göstererek, parçalı ruhsatlar aldığını vurgulayan Sarıca, bu yöntemle ÇED raporu almaktan kaçtığını ve kanuna aykırı hareket ettiğini öne sürdü. Böylece 'Görevi kötüye kullanma' suçu da işlendiğini belirten Sarıca, verilen yürütmeyi durdurma kararına itirazın da mümkün olmadığını vurguladı. Köylülerin ve çevrecilerin mücadelesinde mutluluk verici bir aşama kaydedildiğini sözlerine ekleyen Sarıca, bundan sonraki süreçte taş ocağı projesiyle ilgili ÇED gerekli değildir kararının tamamen iptal edilmesini, işletmenin faaliyetine son verilmesini beklediklerini belirtti.
İKİNCİ TAŞ OCAĞI KIYIM DEMEK'
Yürütmenin durdurulmasının kendileri için müjdeli haber olduğunu vurgulayan Koruköy Mahalle Muhtarı Nurettin Göztepe ise bölgede zaten faaliyetlerine devam ederek, halka ve doğaya büyük zararlar veren taş ocağı bulunduğunu söyledi. İkinci bir taş ocağının kendileri için kıyım anlamı taşıdığını söyleyen Göztepe, şöyle dedi:
"Ümit ediyoruz ki Aladağ yeşil kalacaktır. Bu taş ocağının hemen yanında bal ormanı var. Kenarına bal ormanı yapıyorsun, 70 bin fidan dikiyorsun, 500 metre yakınına taş ocağı kuruluyor. Bu durumu akıl alır mı? Anlamakta zorluk çekiyoruz. Kimsenin ekmeğinde gözümüz yok. Ülkemizin kuma, çakıla elbet ihtiyacı var. Ama uygun yerden alınmalı. Bizde rahat ve huzurlu yaşamak istiyoruz. Burası turizm bölgesi, neden bu taş ocakları için bu yöre seçiliyor. Üzümlü de arazi satışları durmuş vaziyette. Sebebi de bu taş ocakları. Bir kişinin kazanması için halka bu kadar zarar vermeye gerek var mı?"
'NE ORMAN NE ZEYTİNLİK KALDI'
İncirköy Mahalle Muhtarı Orhan Orhon da taş ocağının faaliyetlerine başlamasının ardından patlamalar ve tozdan etkilendiklerini söyledi. Devlet tarafından yapılan bal ormanının taş ocağına çok yakın mesafede bulunduğunu belirten Orhon, "Bu taş ocağı faaliyetlerine devam etseydi, çevrede ne bal ormanı, ne zeytinlik kalırdı. Her yeri kurutur bitirirdi. Üzümlü, Koruköy ve İncirköy mahallerinde kimse bu taş ocağını istemiyor. İnşallah nihai kararda halkımızın istediği gibi gelir ve bu ocaktan kurtuluruz" dedi. (MUĞLA/DHA)