Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Uçaman: 300 koyun batıya gider
Hükümet “300 Koyun Projesi” ile hayvancılığa destek olmaya ve köyden şehirlere göçün önüne geçmeyi hedefliyor. Proje hakkında düşüncelerini açıklayan Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Abdulsamed Uçaman ise projenin ancak pansuman olabileceğini, köklü bir çözüm getiremeyeceğini belirtiyor.
DİYARBAKIR - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, geçtiğimiz günlerde “300 Koyun Projesi”ni gündeme getirdi. Fakıbaba, bu proje ile Türkiye’nin üç yıl sonra et ihraç edebilecek düzeye gelebileceğini ileri sürdü. Fakıbaba söz konusu projeden o kadar emin ki köyden göçün önüne geçebileceklerini hatta bu proje sayesinde köye dönüşün de sağlanabileceğini dahi söylüyor.
Ancak Fakıbaba, koyunların merası olan köylere verileceğini ve “Bu yıl 500 bin koyun vereceğiz” söyleyerek bu projeden herkesin yararlanamayacağını da dile getirmiş oldu.
Bölgede hayvancılığın bitme noktasına geldiğine dikkat çeken Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Abdulsamed Uçaman, “300 Koyun Projesi”ni Gazete Duvar için değerlendirdi.
'ANKARA’DA ADAMI OLAN ALACAK'
Projenin bölgede başarı şansının olmadığını söyleyen Abdulsamed Uçaman, “Bu proje belki Batı’da tutar ama bizim anladığımıza göre bu projeden Bakanlığa yakın insanların yararlanabileceği yönünde. Çünkü zaten sınırlı olacak proje, herkes gidip 300 koyun alamayacak. Durum böyle olunca Ankara’da, Bakanlık’ta tanıdıkları olan insanlar bu projeden yararlanabilecek” dedi.
Uçaman, benzer projeleri örnek göstererek, “Bismil’e doğru gidin yol boyunca çatısı olan seralar, ahırlar göreceksiniz. Bunların çatısı var ama içleri boştur. Devlet hibe vermiş, 5 yıl üretecekler sözde ama öyle bir şey yok. Benim gördüğümü devlet de görüyor ama müdahale etmiyor. Bu 300 koyun projesi de benzer bir sonuçla karşılaşabilir” dedi.
'MERA YOKSA HAYVANCILIK DA YOK'
Merası olmayan köylere koyunların verilmeyeceğinin söylendiğini de hatırlatan Uçaman, “Bu durum bir ayrışmaya neden olacak” diyerek şunları söyledi:
“Komşu köyde mera varsa orası yararlanabilecek bu projeden. Ama bu köyde neden mera yok, ona bakmak lazım. Çünkü devlet bir şekilde meraları elden çıkarmış. Diyelim birisi, 'Mera alanında kamu yararına bir yapı yapacağım' demiş, Valilik başkanlığında konuyla ilgili birimler toplanıp karar veriyor. Karar verilirken köylü yeterince düşünülüyor mu? Bölgenin nasıl geçindiği göz önünde bulunduruluyor mu? Kamu yararına inşa edilecek denilen yapı hakikaten bu işlevi görecek mi? Bütün bunlara bakmak lazım. Bizim gözlemimiz bu sorulara hakkıyla cevap verilmediği yönünde.”
Merası olmayan yerde zaten hayvancılık yapmanın çok zor olduğunu belirten Uçaman, “Hayvanlara yem almak gerekiyor ama fiyatlar çok yüksek. Düşünün, samanı bile ithal edecek hale gelmişiz. Mera yoksa, yem almak pahalıysa ve üretici yaptığı işten zarar etmiyor olsa da beklediği kârı elde edemiyorsa hayvancılık yapmaz” şeklinde konuştu.
KIRSALDA SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI
Fakıbaba’nın duyurduğu projenin bölgede insanları heyecanlandırmaktan uzak olduğunu söyleyen Uçaman, “İnsanlarımız siyaseti yakından takip ediyor, değerlendiriyor, yorumluyor. Hükümetin bu projesinden en çok yandaşların yararlanacağını görüyorlar. Aynı zamanda kendi koşullarının da farkındalar. Yapılan desteklerin yetersizliğini görüyorlar ve bu projenin de günü kurtarmaya yönelik olduğunu görüyorlar” dedi.
Bölgede hayvancılığın bitme noktasına gelmesine gerekçe olarak yayla yasaklarını da gösteren Abdulsamed Uçaman, “Kırsal alanda ayın yarısı sokağa çıkma yasaklarıyla geçiyor. Bu durumda bırakın koyun beslemeyi tavuk bile besleyemezsiniz. Mera alanlarının tükenmesine sokağa çıkma yasaklarını da eklediğinizde, kırsal alanda yaşayan bir insan 300 koyuna neden talip olmak istesin?”
KÖYE DÖNÜŞ MÜMKÜN MÜ?
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, “300 Koyun Projesi” ile köylerden şehirlere göçün önüne geçmeyi hedeflediklerini da açıklamıştı. Fakıbaba göçü önlemek için kadınlara sigorta yapılacağını da duyurmuştu.
Proje ilgili konuştuğumuz Abdulsamed Uçaman ise bu projenin sınırlı olduğunu hatırlatarak, “Göçün önüne ne kadar geçebilecek, zamanla göreceğiz. Ama biz bu projenin yeterli olmayacağına, göçün önüne geçmek için daha kalıcı ve köklü çözümlerin gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Bölgede 1990’lı yıllarda kırsal kesimden şehirlere yoğun göç yaşandığını belirten Uçaman, şunları söyledi: “Çatışmalardan, köy yakmalardan dolayı binlerce insan şehirlere göç etti. Köyler boşaldı, tarım ve hayvancılık geriledi. ‘Barış süreci’nde insanlar köylerine gitti, evlerini yaptılar, tarım yaptılar. Bu, Dolmabahçe Mutabakatı yıkılıncaya kadar sürdü. Sonra işte kırsalda sokağa çıkma yasakları başladı. Ailesi 90’lı yıllarda şehre göç eden ve burada doğan genç insanlar şehir hayatına alışınca zaten köye gitmek, köye yerleşmek istemez. Bir de bu yasaklar başlayınca iyice bu fikirden uzaklaştılar. Bu yüzden '300 Koyun Projesi' de bu insanları köye dönmeye ikna edemez. Yine bu yüzden bu projenin bölge insanı için olmadığını söylüyoruz.”
‘YANLIŞ VARSA GÖSTERMELİYİZ’
Hükümetin tarım politikalarını da eleştiren Uçaman, şunları söyledi: “Bizim kırmızı inek türümüz burada bitmek üzere ama İsrail’de kültür hayvanı olarak üretiliyor. Bu inekler bu coğrafyanın, buradaki iklimin hayvanları. Ancak bunlar tükenirken hükümet burasıyla ilgisi olmayan hayvanlar ithal ediyor. Buraya gelme koşullarından buradaki iklime uyum sağlamamalarına kadar hayvanların çektiği eziyet de başka bir sorun.”
Uçaman, oda başkanı olarak gördükleri eksiklikleri, yanlışları dile getirme sorumlulukları olduğuna dikkat çekerek, “Yanlış varsa göstermeye devam edeceğiz. Eğer sorunları gidermek istiyorsa Bakanlık, geniş katılımlı bir toplantı, bir çalıştay düzenleyebilir. Her bölgeden insanın katıldığı, düşüncelerini, önerilerini sunacağı bir toplantı ile sorunlar tespit edilip çözüme gidilebilir. Ancak bu '300 Koyun Projesi' gibi üstten projeler ancak pansuman olur, çözüm üretmez” dedi.