Doç. Dr. Keleşoğlu: Hiçbir şirket KHK'lı çalıştırmak istemiyor
Hakan Keleşoğlu: SGK'da hakkımızda düşülen ihraç notu sebebiyle çalışmamızın önüne de engel çıkartıldı...
DUVAR - “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıktan sonra KHK ile ihraç edilen Doç. Dr. Erhan Keleşoğlu, "SGK’da hakkımızda düşülen KHK ile ihraç notu sebebiyle düzenli olarak bir iş yerinde çalışmamızın önüne de engel çıkartıldı. Oluşturulan korku ikliminde hiçbir şirket KHK’lı çalıştırmak istemiyor. Sendikamız ve dostlarımızın dayanışmasıyla hafiflese de maddi sıkıntılar yaşadık" dedi.
Keleşoğlu, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmakta iken 29 Ekim 2016 tarihinde 675 sayılı KHK ile kamu hizmetinden ihraç edildi.
Cumhuriyet'ten Zehra Özdilek'e konuşan Keleşoğlu, “Yirmi seneye yakın bir süredir çalışmakta olduğum işimden, mesleğimden, okulumdan, öğrencilerimden böylesine mesnetsiz ve adaletsizce mahrum bırakılmak ruhumda kalıcı izler bıraktı; aile yaşantımız da etkilendi” ifadesini kullandı.
Keleşoğlu'nun söyleşisi şöyle:
İhraç öncesi ve sonrasında nasıl sıkıntılar yaşadınız?
Ocak 2016 tarihinde basın açıklamasıyla duyurduğumuz barış talepli metnin imzacılarından birisiyim. Erdoğan’ın direkt bizleri hedef alan konuşmalarından sonra ortaya çıkan linç atmosferi nedeniyle derin bir kaygı hissettik. Bizim üniversitede de hakkımızda soruşturma açıldı. Bu soruşturma sonucunda ise sadece kınama cezası aldım. (Soruşturma ihracımdan sonra sonuçlandı) Neden atıldığımı halen bilmiyorum. Kamu hizmetinden ihraç sonrasında kamu-vakıf fark etmez tüm üniversitelerde çalışma imkanımız engellendi. Ayrıca benim ve ailemin pasaportları iptal edildi. Dolayısıyla akademisyen olarak yurt içi veya yurt dışında mesleğimi icra etmem fiilen yasaklandı. SGK’da hakkımızda düşülen KHK ile ihraç notu sebebiyle düzenli olarak bir iş yerinde çalışmamızın önüne de engel çıkartıldı. Oluşturulan korku ikliminde hiçbir şirket KHK’lı çalıştırmak istemiyor. Sendikamız ve dostlarımızın dayanışmasıyla hafiflese de maddi sıkıntılar yaşadık.
Buradan sendikam Eğitim-Sen’e ve bizimle dayanışan tüm dostlarımıza teşekkürü borç bilirim. İşin bir de manevi hasar boyutu var. Yirmi seneye yakın bir süredir çalışmakta olduğum işimden, mesleğimden, okulumdan, öğrencilerimden böylesine mesnetsiz ve adaletsizce mahrum bırakılmak ruhumda kalıcı izler bıraktı; aile yaşantımız da etkilendi.
Hakkınızda açılmış dava var mı? Veya sizin açtığınız dava var mı ?
Geçen Nisan’da barış imzası sebebiyle açılmış olan ceza davasında terör propagandası yapmaktan 15 ay hapis cezası aldım; hükmün açıklanması ise beş sene süreyle geri bırakıldı. Yirmiye yakın akademisyen arkadaşımız da aynı cezaya çarptırıldı. Yüzlercesinin davası sürüyor. Ayrıca Anayasa Mahkemesi ve İdare mahkemesinde bizim açmış olduğumuz davalar da devam ediyor.
İhraç edilmenize bir gerekçe gösterildi mi ?
KHK ile atılan on binlerce kişi gibi ben de neden atıldığımı bilmiyorum. "Terör örgütlerine üye, irtibatlı ve iltisaklı olmak" gibi genel bir ifade ile atıldık. Ne savunmamız alındı, ne de aleyhimizde somut bir delil ve belge gördük.
Şu an neler yapıyorsunuz ? Gelecek planınız nelerdir ?
Elbette barış, adalet ve eşitlik içerisinde yaşayacağımız günler de gelir. Şu an proje bazlı işlerde çalışıyorum. Gelecek planı yapma olanağım yok, o yüzden sadece günü yaşıyorum."