Boğaziçili öğrencilerin davası: Yurt dışına çıkış yasakları kaldırıldı

Mahkemeye çıkan 30 Boğaziçi Öğrencisinin davalarının ikinci duruşması göründü. Öğrencilerin yurt dışına çıkış yasağı kaldırılırken vareste tutulma talepleri de kabul edildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Afrin operasyonu sonrasında üniversitede lokum dağıtılmasına karşı "İşgalin, katliamın lokumu olmaz" pankartı açtıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlanan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ikinci duruşması Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam etti.

22 öğrencinin yargılandığı davanın ilk celsesinde tutuklu bulunan 14 kişi hakkında tahliye kararı verilmişti. Bugünkü duruşmada 22 sanıklı dosyada firari olarak bilinen sekiz sanığın ayrı görülen dosyalarının da ana dosyayla birleştirildiği ifade edildi.

Bianet'in haberine göre Mahkeme heyeti, ilk duruşmada yurtdışı çıkış yasağı kaldırılan doktora öğrencisi Kültigin Demirlioğlu'na ek olarak geriye kalan 29 öğrencinin de yurtdışı çıkış yasaklarının ayrı ayrı kaldırılmasına hükmetti.

Öğrencilerin ve avukatların eğitim çalışmaları nedeniyle duruşmalardan vareste tutulmaları talebi de kabul edildi. Heyet, polis baskınları sırasında el konulan dijital materyallerin teslim edilmesi taleplerini ise "yargılama ve inceleme henüz devam ettiği" gerekçesiyle reddetti.

Bir sonraki duruşma 19 Mart 2019'da görülecek.

SEKİZ ÖĞRENCİ SAVUNMA YAPTI

Öğrencilerden Muhammet Bilgin sınavı olduğu için duruşmaya katılamadı. Hazır bulunan 29 kişiden dosyada firari olarak bilindiği için savunması alınmayan İrem Gelkuş, Elif Nur Aybaş, Ozan Yaman, Ayşe İdil Ügüt, Bektaş Deneri, Damla Uyar, Oğuzcan Ünlü, Ekim Devrim Çapartaş ifade verdi. Olay gününü anlatan öğrenciler, eyleme katıldıklarını, fiziksel münakaşaya girmediklerini, yaptıkları eylemin ya da attıkları sloganların örgüt propagandası olmadığını belirtti. Haklarında beraat kararı verilmesini talep ederek mahkemenin aksi kanaatte olması halinde yurtdışına çıkış yasaklarının kaldırılmasını istediler.

ÇAPARTAŞ: KİMSE FİZİKSEL ZARAR GÖRMEDİ

Savunmasını yazılı ve sözlü olarak sunan öğrenci Ekim Devrim Çapartaş ise duruşmada şu beyanlarda bulundu:

“Uluslararası sözleşmeler ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası tarafından güvence altına alınmış ifade özgürlüğü hakkı barışı savunmayı dışlamazken, ölümü kutlamak ve kutsamak en başta yaşam hakkı olmak üzere tüm verili insan haklarını tehdit ettiği için ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Üniversite içinde gerçekleşen ve medyanın bu boyutta dahiliyeti sonucu kamuoyu gündemini işgal eden bir vakadan makro düzeyde çıkarımlar yapmak niyet okumaya girer ve sanık tarafa yönelik niyet okuması girişimi de masumiyet karinesinin ihlalidir.”

'GÖRÜNTÜLER HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE ELDE EDİLDİ'

Öğrencilerin ardından söz alan avukatlar, müvekkillerinin derhal beraati, duruşmalardan vareste tutulmaları, el konulan imajlarının (cep telefonu, bilgisayar vs.) teslim edilmesi ve yurtdışına çıkış yasaklarının kaldırılması taleplerinde bulundu.

Ayrıca avukat Metin Sezgin dosyada delil olarak kullanılan görüntülerin “hukuka aykırı bir şekilde elde edildiğini” ifade ederek dosyadan çıkarılmasını talep etti.

Davanın ilk duruşmasında eğitim çalışmaları nedeniyle yurtdışı çıkış yasağı kaldırılan doktora öğrencisi Kültigin Demirlioğlu söz alarak pasaportu kendisine verilmediği için yasak kalktığı halde çıkış yapamadığını söyledi. Mahkemeden mağduriyetinin giderilmesi için talepte bulundu.

YURT DIŞI YASAKLARI KALDIRILDI

Mahkeme heyeti ara kararında "sanıkların öğrenimleri doğrultusunda yurtdışı eğitim kurumlarından ve uluslararası kuruluşlardan kabul gördükleri ve okudukları okul itibariyle yurtdışı eğitimine olanaklarının bulunmasını" dikkate alarak haklarındaki yurdışına çıkışın yasaklanması şeklindeki adli kontrol kararlarının ayrı ayrı kaldırılmasına karar verdi.

Sanık ve avukatların derhal beraat ve dosyada kullanılan görüntülerin yasak delil olması nedeniyle çıkarılması talepleri reddedildi.

NE OLMUŞTU ?

19 Mart'ta Boğaziçi Üniversitesi'nde "Afrin Lokumu" dağıtılmasına tepki gösteren öğrenciler “İşgalin, katliamın lokumu olmaz“ yazılı bir pankartla eylem yapmıştı.

Öğrenciler önce sosyal medyada daha sonra da Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterilmişti.

Olayın ardından farklı tarihlerde ev, yurt baskınlarıyla ve kampüs içinde gözaltına alınan öğrencilerden 14'ü tutuklanmış, sekizi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. 6 Haziran'da görülen ilk duruşmada tutuklu öğrencilerin tamamı tahliye edilmiş, tutuksuz yargılanan öğrencilerden biri hakkıda yurtdışı çıkış yasağı kaldırılmıştı.

İDDİANAMEDE NE VAR?

İddianamede öğrencilere Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7/2 maddesi olan "Terör örgütü propagandası yapmak" suçlaması yöneltiliyor.

Savcı Ergün Güçlü'nün hazırladığı iddianamede öğrenciler “Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bölgede işgal gerçekleştiren, şiddet uygulayan gayrı meşru güç olarak göstermek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Türk Silahlı Kuvvetlerini itibarsızlaştırmayı amaçlamak” ile suçlanıyorlar.

Öğrencilerle ilgili bilgilerde “slogan atmak”, “protesto amacıyla yapılan alkışlama etkinliğe katılmak”, “saldırıya yeltenen grup arasında olmak” gibi ifadeler yer alıyor.

“SAVAŞA HAYIR” SLOGANI İDDİANAMEDE

İddianamede “İslam Araştırmaları Kulübü organizesinde Zeytin Dalı Harekatı’nın başarıyla tamamlanması sonrasında gayet insani duygularla düzenlenen lokum dağıtımı etkinliği sırasında şüphelilerin, barışçıl biçimde etkinlik yapan öğrencilere fiziksel şiddet uygulamaya çalışmaları üzerine soruşturma başlatılmıştır” ifadesi yer aldı.

Sanık öğrencilerin “Saray Savaş Halklar Barış İstiyor, “İşgalin Katliamın Lokumu olmaz”, “Savaşa hayır barış hemen şimdi”, “Katil AKP işbirlikçi ÖSO”, “Saray savaş halklar barış istiyor” sloganları attıkları belirtildi.

TMK 7/2

Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.