ERG raporu: Domlar Suriyeliler tarafından da dışlanıyor
ERG, yeni bir rapor yayımladı. Türkiye'deki mülteci çocukların konu edindiği raporda birçok bilgi yer alırken Suriye'den Türkiye'ye göç eden Suriyeli Domlarla ilgili, "Domların, mülteci konumları nedeniyle ayrımcılıkla karşılaşmalarının yanı sıra Türkiye’deki diğer Suriyeli mülteciler tarafından da dışlanabiliyorlar" denildi.
DUVAR - Eğitim Reformu Girişimi, 'Bir Arada Yaşamı ve Geleceği Kapsayıcı Eğitimle İnşa Etmek' adlı yeni bir rapor yayımladı. Raporda, Türkiye'deki mülteci çocuklar, demografik bilgiler, yasal statü ve okullaşma oranları gibi birçok konu yer aldı. Raporda yer alan en çarpıcı noktalardan biri de Suriye'den gelen mülteciler arasında yer alan Domlar...
'KAMUOYU SINIRLI BİLGİYE SAHİP'
Türkiye 2014’ten bu yana kapılarını en yüksek sayıda mülteciye açan ülke durumunda. 2018 itibarıyla, 3,6 milyonu Suriyeli olmak üzere yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bu Orta Doğu’daki Suriyeli mülteci nüfusun yarıdan fazlası anlamına geliyor. Mülteci nüfusu arasından en büyük oran ise çocuklar. Şu an Türkiye’de okul çağında 1 milyon 47 bin 536 kişi geçici koruma altında çocuk yaşıyor. Mülteci çocukların eğitime erişmesi gibi birçok sorunu raporunu taşıyan Eğitim Reformu Girişimi, "Çocukların Türkiye toplumuna barışçıl entegrasyonunda nitelikli eğitime erişimin artırılması kritik önem taşıyor" dedi.
Raporda, Millî Eğitim Bakanlığı'nın, Suriyeli mültecilerin eğitim sistemine entegrasyonunu sağlamaya dönük sistematik değişiklikler yaptığına vurgu yapılarak, “Ancak, Türkiye’de sayısı gittikçe artan Irak, Afganistan, İran, Somali ve Orta Doğu’nun diğer ülkelerinden gelen göçmen ve sığınmacı da bulunuyor. Kamuoyu, bu ülkelerden gelen çocukların eğitime erişimde sahip olduğu haklar ve karşılaştığı sorunlara ilişkin sınırlı bilgiye sahip” ifadelerine yer verildi.
SURİYE'DEN GELEN DOMLAR...
2011’de Suriye savaşın başlamasından bu yana Suriye’den yaklaşık 50 bin Dom Türkiye’ye sığındı. Raporda Domların, Türkiye’deki Suriyeliler arasında en dezavantajlı gruplardan birini oluşturduğu belirtildi. Raporda, mülteci Suriyeli Domlarla ilgili şu bilgiler yer aldı: "Domlar, mülteci konumları nedeniyle ayrımcılıkla karşılaşmalarının yanı sıra Türkiye’deki diğer Suriyeli mülteciler tarafından da dışlanabiliyorlar. Domlar, kamp sakinleri ve yetkililer tarafından ön yargılı bir yaklaşıma ve ayrımcılığa maruz kalmaları nedeniyle kamplarda yaşamayı istemiyor. Yarı göçebe hayat süren ve tarih boyunca doğayla iç içe yaşayan Domlar için kamplarda yaşam, dolaşım özgürlüğünün kısıtlanması anlamına geliyor. İzolasyon ve hapsedilme hissi kampları yaşayabilecekleri mekan olmaktan çıkarıyor."
DOMLAR KİMDİR?
Raporda 'Domlar kimdir' başlığı altındaysa şu bilgilere yer verildi: "Türkiye toplumu Suriyeli mültecileri homojen bir kitle olarak görme eğiliminde. Oysa Suriyeli mülteciler, farklı etnik ve dini gruplardan; Arap, Kürt, Türkmen, Ermeni, Çingene ve Filistinlilerden oluşuyor. Domari dili konuşan çingeneler olan Domlar büyük oranda İran, Irak, Güneydoğu Anadolu, Suriye, Lübnan ve Filistin’de yaşıyor. 2011’de Suriye iç savaşının başlamasından bu yana Suriye’den yaklaşık 50 bin Dom Türkiye’ye sığındı."
ORTA DOĞU ÜLKELERİNDEKİ MÜLTECİ SAYISI
Raporda ayrıca 29 Kasım 2018 güncel verilerine göre Orta Doğu ve Türkiye'deki mülteci rakamlarına ilişkin bilgiler de yer aldı: Türkiye: 3 milyon 607 bin 563, Lübnan 951 bin 629, Ürdün: 673 bin 414, Irak: 251 bin 793, Mısır: 132 bin 029.
OKULLAŞMA ORANLARI
Türkiye’de Suriyeli çocukların eğitime genelde iki yolla erişebildiği belirtilirken bu iki yol ise şöyle açıklandı: "Türkiyeli akranlarıyla birlikte gittikleri devlet okulları veya Suriye müfredatına uygun olarak Arapça eğitim veren geçici eğitim merkezleri (GEM). Kamplarda kurulan GEM’lerin yanı sıra, kentsel bölgelerdeki devlet okullarında faaliyet gösteren GEM’ler de bulunuyor. 2014’te yayımlanan bir genelgeyle MEB’in hukuki çerçevesine eklemlenen GEM’ler 2019’da kapanacak. Bu plana göre, Suriyeli çocuklar kademeli olarak Türk devlet okullarına geçirildi ve MEB müfredatına uygun Türkçe eğitim almaya başladı. 2016-17 eğitim öğretim yılında bu doğrultuda 1, 5 ve 9. sınıflara başlayacak Suriyeli çocukların GEM’lere kaydedilmelerine izin verilmedi. MEB tarafından Aralık 2018’de paylaşılan verilere göre 215 GEM faaliyetine devam ediyor."
'CİNSİYETLER ARASINDAKİ FARKIN DURUMU PAYLAŞILMIYOR'
Suriyeli çocukların eğitime erişiminde cinsiyetler arasındaki farkın eğitim kademelerine göre durumunun kamuoyuyla paylaşılmadığı ise raporda yer alan başka bir araştırma konusu oldu: "GEM’lerde 107 bin 759 Suriyeli öğrenci bulunuyor. 1, 5 ve 9. sınıflarda resmi okullardaki geçici koruma altındaki öğrenci oranının yüzde 100’e yaklaştığı görülüyor. Buna karşın 4, 8 ve 12. sınıflarda hâlâ öğrencilerin yüzde 50’den fazlası GEM’lere gidiyor. GEM’lerde Suriyeli öğrenciler eğitim görüyor. Geçici koruma altındaki öğrencilerin kademelere göre okullulaşma oranına bakıldığında, okul öncesinde okullulaşma oranının yüzde 33, ilkokulda yüzde 97, ortaokulda yüzde 58, lisede ise yüzde 26 olduğu görülüyor. Genel okullulaşma oranı ile karşılaştırıldığında ilkokul dışında, okullulaşma oranları çok düşük seyrediyor. Özellikle lisedeki durumu, çocuk işçiliği sorunuyla birlikte değerlendirmek gerekiyor. Çocuk işçiliği ve küçük yaşta evlilik gibi bir dizi sosyoekonomik ve kültürel etken, mülteci çocukların Türkiye’deki eğitim kurumlarına erişimini engelliyor."
Çocuklar için okul öncesi eğitime erişimin artırılması gerektiği de vurgulandı. Bu konudaki bilgiler ise raporda şöyle yer aldı: "Gerek mülteci gerekse Türkiyeli çocuklar için kapsayıcı eğitimin yaygınlaşmasında kritik öneme sahip. Araştırmalar, erken yaşta sosyalleşmenin yanı sıra, okul öncesi eğitimi almış öğrencilerin okul başarısının almamış olanlara göre daha yüksek olduğunu gösteriyor. Erişimle ilgili diğer bir konu ise mülteci çocuklar için yeterli özel eğitim programı olmaması."
'ÖĞRETMEN EĞİTİMLERİ...'
Raporda yer verilen başka bir konu ise öğrencilerin yaşadıkları travma... Bu konuda öğretmenlerin üzerine düşen sorumlulukların arttığı ifade edildi: "Öğretmen eğitimleri, travma yaşamış öğrencilere psiko-sosyal destek verilmesini kapsamalı, öğretmenlerin travma belirtilerini saptamasına yardımcı olmalı ve onlara öğrencilerine destek olma yolları sunulmalı.
Kapsayıcı eğitime yönelik öğretmen eğitimi programlarının odaklanabileceği alanlar raporda şöyle sıralandı:
- Öğretmen-öğrenci iletişimi
- Öğretim programının uygulanmasında esneklik
- Ailelerle işbirliği."
Raporun sonuç bölümünde ise şöyle devam edildi: "Suriyeli mülteci akını bir yandan Türkiye’nin eğitim altyapısını zorlarken, öte yandan farklı özelliklere sahip bütün öğrenciler için eğitim sisteminin daha kapsayıcı bir anlayışa uygun olarak yeniden düzenlemesine vesile olabilir. Raporda belirtilen önerilerin sistematik ve dikkatli uygulanması halinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bütün öğrencilerine daha iyi destek sunabilir ve daha kapsayıcı bir toplum oluşmasını sağlayabilir. Aile ve şirket vakıfları bu süreci, eylem çerçevesinde sunulan önerileri dikkate alarak ve önceliklendirerek destekleyebilir. Raporda sunulan önerilerin hayata geçirilmesi durumunda, zaman içinde, kapsayıcı eğitim için bütüncül bir yaklaşım oluşacağını umuyoruz."