Diyarbakır'ın küçük parkı nereye gitti?
Bir adı var mıydı, bilmiyorum. İki okul arasında küçük, sevimli ve her gün önünden geçtiğim bir park vardı. Bir gece bütün ağaçlarını söktüler parkın. İşçiler ağaçlara ne olacağını bilmiyorlardı ama parktan bir yol geçeceğini biliyorlardı.
DİYARBAKIR - Geçtiğimiz günlerde Mezopotamya Ajansı’nda yer alan bir haberde, Diyarbakır’ın merkez ilçesi Bağlar’da, Sakarya Caddesi’nde esnaflık yapan insanların şikâyeti dile getiriliyordu. Sakarya Caddesi’ndeki esnaf, aylardır devam eden ve ne zaman biteceği kestirilemeyen altyapı, üstyapı ve aydınlatma çalışmaları nedeniyle alışverişin durma noktasına geldiğini ifade ediyordu. Bunu protesto eden esnaf, kepenk kapatma eylemi gerçekleştireceğini duyuruyordu.
Yakın zamanda kendi mahallemdeki çalışmanın nasıl yarım yamalak yapıldığını anlatan bir yazı yazmıştım. Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü yeraltı çalışması neredeyse bir ay sürmüştü. Bu çalışma sırasında cadde kazılmış, kaldırım taşları sökülmüştü. Sonra işçiler bir daha gelmez oldular. Caddede kazılan yerler toprakla doldurulmuştu ve her yağmurda cadde çamur yüzünden yürünmez hale geliyordu. Kaldırım taşları söküldükleri yerde bırakılmıştı ve hâlâ aynı yerde duruyorlar. Dolayısıyla Sakarya Caddesi’ndeki esnafın derdini anlıyordum.
Ancak haberin sonunda Kazım Dönmez adlı esnafın söyledikleri, daha beter bir duruma işaret ediyordu: “Esnaf olarak biz mağduruz. Yağmur yağdığında hiçbir müşteri bu sokağa giremiyor. Defalarca söyledik ancak herhangi bir iyileşme yapılmadı. 'Parkta düzenleme yapacağız' dediler. Bir baktık ki parka beton dökmüşler. Yeşil alan park şuan beton yığınına dönüştü. Artık tahammülümüz kalmadı.”
PARK, ARABA PARKI OLDU
“Yeşil alan park şu an beton yığınına dönüştü” cümlesi, Facebook hesabımın daha önce paylaştığım bir fotoğrafları hatırlatmasıyla birlikte geldi. Bu fotoğraflar, iki okul arasında sıkışmış izlenimi veren küçük bir parkı gösteriyordu. Parkın fotoğraflarını hem yazın hem de kışın, karlı havada çekip paylaşmışım.
Koşuyolu Parkı’nın karşısındaki bu küçük parkta oturacak bir bank yoktu. Ancak o yeşil alanın içinden geçmek, hatta yanından geçip gitmek bile keyifliydi. Diyarbakır’da en sevdiğim parklardan biriydi ve neredeyse her gün önünden geçip gidiyordum.
Bu küçük parkı hep geçmiş zaman kipiyle anlattım çünkü artık yok.
Yaz sonu olmalı, Evrensel gazetesinden arkadaşım Cumhur Daş, uzun zamandır yaşadığı Diyarbakır’dan ayrılacaktı. Bu nedenle sohbet ederek biraz buruk bir gece yürüyüşü yapıyorduk. Derken bu küçük parkın yanından geçerken iş makineleri gördük. Daha önce görmediğim bir araç, toprağa gömdüğü kollarıyla ağacı kavrayıp kökünden söktü ve ağacı orada bekleyen kamyona bıraktı.
“Neden söküyorsunuz bu ağaçları?” diye sorduk. İşçilerden biri, “Burada bir bağlantı yolu yapılacak” dedi. Yani parktaki bütün ağaçlar, çiçekler sökülecekti ve bir yol yapılacaktı buraya. Böylece trafik akışı rahatlayacaktı.
Doğrudur, Diyarbakır’da, özellikle akşam saatlerinde Ofis semti civarında bazen trafik tıkanıyor. Ama bu trafik tıkanıklığını İstanbul’daki, Ankara’daki ile bir tutmak mümkün değil. Hiçbir araç bu tıkanan trafikte 15 dakikadan fazla kalmamıştır. Cumhurbaşkanı ya da İçişleri Bakanı şehre geldiğinde allak bullak olan trafikle hiç karşılaştırmayalım.
Ama işte, kayyımla yönetilen Büyükşehir Belediyesi hassasiyet göstermiş, trafik 1 dakika bile tıkanmasın diye bir ara bağlantı yolu yapıyordu. Bu arada küçük, sevimli, iki okul arasındaki bir parka asfalt dökülecekti ama olsun!
“Ağaçlar ne olacak?” diye sorduk işçilere. Kendilerine, “Bu ağaçları başka yere dikeceğiz” demişler. Nereye? İşçiler bilmiyordu, “Valla abê bize ‘sökün’ dediler, söküyoruz. Sonra ne olacak bilmiyoruz” dediler.
Cumhur ertesi gün gidecekti ve bir daha ne zaman, nerede görüşeceğimizi bilmiyorduk, biraz buruktuk. Yıllardır önünden geçtiğim park ise bir gece operasyonuyla imha ediliyordu.
KABUL GÖRME TELAŞI
Bir gecede imha edilen parkın yerine alelacele asfalt döküldü. Ama aradan aylar geçmesine rağmen yol açılmadı. Park yerinde yapılan yolda şimdi arabalar park ediyor.
Öyle görünüyor ki bir aklı evvelin önerdiği yol, gerekli altyapı hazırlanmadan yapıldı ve Diyarbakır bir parkını kaybetti.
Diyarbakır Büyükşehir ve ilçe belediyelerine atanan kayyımlar, bir taraftan seçilmiş belediye başkanlarının açtığı kurumları kapattı ya da işlevlerini değiştirdi, bir yandan da Diyarbakırlıların "makyaj" dediği işleri hızla yaptılar. Ama bu her zaman iyi sonuç vermedi elbette. Örneğin Batıkent’te ve İlçe Otogarı’nda yapılan köprüler gibi. Taksicilerin yalancısıyım, bu üst geçitlerin gereksiz yere yapıldığını ve kullanıma hiç uygun olmadığını söylüyorlar.
Küçük parkın yerine yapılan yol da benzer bir aceleyle yapıldı muhtemelen. İlk günden “İşimiz gücümüz Diyarbakır” sloganıyla çalışmalarını duyurmaya çalışan kayyım, belki bütün iyi niyetine rağmen, bu kendini gösterme ya da bir an önce kabul görme arzusu nedeniyle sonuçlarını düşünmeden söz konusu işlere imza attı.
Öte yanda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni iki yıldır kayyım olarak yöneten AK Parti belediye başkan adayı Cumali Atilla, yerel seçim için propaganda yapmaya başladı bile. Bir yandan ‘kanaat önderleriyle” görüşmeler yapıyor, bir yandan sosyal olaylardan derlenen fotoğrafların yanına kendi döneminde yapılan çalışmaların fotoğrafını koyarak belediyenin internet sitesinde yayınlıyor.
Ama küçük parkın neden imha edildiğini, yolun neden açılmadığını açıklayan herhangi bir çalışmasına rastlamadık henüz. Rastlayacağımızı da hiç sanmıyorum. Çünkü şehrin orta yerindeki bir küçük parkı, başka işleri yokmuş gibi imha etmek, ayıp bir şeydir.