Polisin sürekli kimlik kontrolü yapması hukuki mi?
Büyükşehirlerde yaşayan insanlar gün içerisinde bazen iki hatta üç kez polis tarafından durdurularak kimlik kontrolüne maruz kalıyor. Polis, aniden yoldan geçen birini nasıl durdurabilir? Hangi durumlarda GBT araması yapılır? Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu polislere hangi yetkileri veriyor?..
DUVAR - İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde yaşayan insanlar gün içerisinde birçok kez emniyet görevlileri tarafından durdurularak Genel Bilgi Taraması (GBT) uygulamasına maruz kalıyor. Gün içinde bazen 2-3 kez, ayda ortalama 10-15 kez kimlik kontrolünden geçirilmek artık insanları rencide eder bir noktaya gelirken, bu durum zaman zaman tartışmalara da neden oluyor. Metroya binerken kimlik gösteren bir kişi indiği durağın çıkışında da bekleyen polislerin 'kimlik' demesiyle bir kez daha GBT'den geçiriliyor. Çoğu insan da polis gördüğü anda otomatik olarak kimlik uzatıyor...
GBT yaparken konuştuğumuz polisler de bazen insanların tepkisiyle karşılaştıklarını, hatta bazen bir kişiye gün içerisinde iki kez GBT yaptıklarını söylüyor. Peki hukukçular ne diyor, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu bu konuda polislere hangi yetkileri veriyor?
İSTANBUL'DA 1 YILDA 22 MİLYON GBT YAPILDI
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Motosikletli Mobil Timleri, Mobil Park Timleri, Devriye Ekipler Büro Amirliği ile bekçiler, İstanbul'da 2018 yılı içerisinde 22 milyon 218 bin kişinin GBT sorgusunu yaptığını geçtiğimiz aylarda açıkladı. Bu sayı içerisinde gözaltına alınan şüpheli ise 75 bin 755 kişi. GBT uygulaması nedeniyle gün içerisinde birçok kez polis tarafından durdurulup kimlik kontrolüne maruz kalan insanlar ise duruma tepki gösteriyor. Bir kişi bazen insanlar arasından seçilerek GBT'si yapılıyor. Konuyla ilgili GBT yapan bir polis memuruyla konuştuğumuzda ise, 'Amacımız tamamen güvenlik' diyor. Söz konusu polis memuru çoğu zaman insanların da tepkilerini aldıklarını söyleyerek, “İnsanların çoğu kota uygulaması nedeniyle bizim bu kadar sık GBT yaptığımızı düşünüyor. Ama bu doğru değil. Amacımız insanları korumak..."
HUKUKÇULAR NE DİYOR?
Hukukçular ne diyor? Avukat Baran Doğan, polislerin makul bir şüpheye ilişkin herhangi bir şey olmadan insanları durdurduğunu bunun da hukuka aykırı olduğunu söylüyor. Doğan, kimlik kontrolleri için şunları söylüyor: “Polisin bir kişiyi durdurabilmesi ya da bir kişiye herhangi bir uygulama yapabilmesi için kişinin şüpheli olması gerekiyor. Ya da suç işleyebileceğine ilişkin makul bir şüphe olması gerekiyor. Polis bu makul şüpheliyi gördükten sonra GBT'ye alabilir, kimlik sorabilir. Ama polis makul şüphe aşamasını geçerek doğrudan GBT yapıyor. Bu yetki pervasızca kullanılıyor. Bunun belirli aşamaları var. Örneğin Şirinevler'de üst geçitte yürüyen kişiler gelişigüzel durdurularak GBT'sine bakılıyor. Bu doğrudan yurttaşın özel hayatına müdahale teşkil ediyor. Sokakta da olsa hukuk devletinin olduğu bir yerde bu şekilde müdahale edilemez. Kişinin durdurulmasına neden olan somut şey nedir? Önce bunu ortaya koyması gerekiyor. Polis durdurduğu kişiye 'ben sizi şu nedenle durdurdum' demeli. Bu durum hukuka aykırı ancak şu an bunu denetleyebileceğimiz bir hukuk mekanizması yok. Bu uygulamanın kendisini hızlı bir şekilde bir başvuruya konu edip insan hakları ihlali olmasına rağmen prosedür işletemiyoruz.”
Bir başka hukukçu İbrahim Özen, GBT'lerin çok sık yapılmasının seyahat özgürlüğünü engellediğini belirtiyor: “Bir gün içerisinde aynı bölgede birden fazla yapılan GBT uygulaması sonucunda kişiler bir kez daha aynı yerlerden geçmek istemiyorlar. Zira insanların onurları kırılıyor, korku hissi yaşıyorlar ve bu uygulamalar psikolojik anlamda insanların yıpranmalarına da sebebiyet veriyor. Elbette kolluk faaliyetlerini yürütmelidir ancak bunu kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlamadan da yapabilir. Burada önemle belirtilmelidir ki bu uygulamalar AİHS 5. Maddesi'ne aykırılık teşkil etmekte ve yine bilindiği gibi usulüne uygun olarak yürürlüğe giren Uluslararası Sözleşmeler Anayasa Madde 90/5 mucibince kanun hükmündedir. O halde bu kanuna aykırılık ivedilikle giderilmeli.”
'ŞAHSİ VE SİYASİ KANAATLERE DAYANIR'
Avukat Gökmen Yeşil ise sık sık yapılan GBT için "Meselenin hem hukuki hem de politik boyutu var" diyor. "Emin olun GBT çok ciddi bir hak ve özgürlük sorunu" diyen Yeşil, şöyle devam ediyor: "Bu durum bireyle devletin en sık karşılaştığı alanlardan birine dönüşmüş durumda. Ve devletle sık sık karşılaşmak bireyin hak ve özgürlüğü, kendini rahat hissetmesi açısından iyi bir şey değildir. Hukuki açıdan, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunun Durdurma ve Kimlik Sorma başlıklı 4/A maddesinde düzenlenmiştir. Tabii belli şartlarda GBT uygulaması yapılabilir; polis, bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek, suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek, hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek, kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya mal varlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek, amacıyla kişileri durdurabilir, kimlik sorabilir, GBT sorgulaması yapabilir. Ancak tüm bunlar için çok temel bir şart gereklidir. Polisin tüm bunları yapması makul bir sebebin, makul bir şüphenin varlığına bağlı. Peki böyle midir? Kesinlikle böyle değil."
Özellikle İstanbul'da metro, metrobüs kullanan binlerce kişi durak önlerinde bekleyen polisler tarafından aniden çevrilip kimlik kontrolüne tabi tutuluyor. Polislerin bu tutumunun somut bir olguya dayanmadığını söyleyen Yeşil son olarak şöyle konuştu: "Bu tutum tümüyle keyfi ve devletin bireylerden başlayarak topluma kendi varlığını hissettirme, kabul ettirme eylemidir. Makul şüpheye dayalı GBT uygulaması yapılmaz, herkes “olağan şüpheli” kabul edilerek, kişinin suçsuz ve “temiz” olduğunu ispat etmesi istenir. Polisin makul şüphesi somut bir olgu veya olaya değil, şahsi ve siyasi kanaatlerine dayanır ki, keyfilik ve baskı aracı olarak işlevselliği burada açığa çıkar. GBT uygulaması sık sık maruz kalan yurttaşların memleket ve etnik köken bilgilerinden bir istatistik, keyfilik ve siyasi tutum daha net bir şekilde karşımıza çıkar."
KANUN NE DİYOR?
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun 4'ncü Maddesi'ne göre polislere kimlik sorgulama görevi belirli kurallara göre yapılır. Kanuna göre bu kurallar ise şöyle:
1- Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek
2- Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek
3- Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek
4- Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek
'SÜREKLİLİK ARZ EDECEK, KEYFİLİK OLUŞTURACAK ŞEKİLDE DURDURMA İŞLEMİ YAPILAMAZ'
Yine aynı maddede polislerin süreklilik arz edecek, keyfilik oluşturacak şekilde insanları durduramayacakları belirtiliyor: “Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması gerekir. Süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz. Polis, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirir ve durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilir; kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer belgelerin ibraz edilmesini isteyebilir. Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilmesi için zorunlu olan süreden fazla olamaz. Durdurma sebebinin ortadan kalkması halinde kişilerin ve araçların ayrılmalarına izin verilir. Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir...”