Aydın'da belediye işçileri 400 gündür direnişte
Aydın Belediyesi’nde sendikalı oldukları için işlerinden edilen dokuz işçi eylemlerini sürdürüyor. İşçiler Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nu kastederek, "Belediye başkanının emek ve hak gaspına şu an Cumhuriyet Halk Partisi göz yumuyor" diyor. Çerçioğlu ise işçilerin iddialarının asılsız olduğunu öne sürüyor.
İZMİR - CHP’li Aydın Belediyesi’nde DİSK Sosyal-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan işçilerin hak mücadelesi 400'ü günü aşkın süredir devam ediyor. Otobüs şoförü olarak çalıştıkları Aydın Büyükşehir Belediyesi’nden sendikalı oldukları için işten çıkarılan 9 işçiden Okan Aslan ve Yunus Cengiz, direnişlerini CHP Aydın İl binası ve CHP'li Efeler Belediyesi'nin binası önünde sürdürüyor.
Belediye’de yaptıkları iş, 20 No’lu işkolunda görünmesi gerekirken 10 No’lu işkolunda gösterilen işçiler, Temmuz 2018’de DİSK Sosyal-İş’te örgütlenerek kısa süre içinde bakanlıktan yetki belgesi aldılar. Ancak bu süreçte belediye, işçileri 20 No’lu işkoluna kaydırarak yetki belgesine itiraz etti. Sendikal örgütlenmede öncülük eden dokuz işçi de işten çıkarıldı. İşten çıkarılan işçiler, sendikal tazminatla birlikte işe iade davasını kazandı. Ancak CHP’li Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu kararı kabul etmeyerek itiraz yolunu seçti. Şu an İzmir Bölge Mahkemesi’nde kesinleşmiş kararın çıkmasını bekleyen işçiler, işe iadeleri gerçekleşmezse eylemlerini Ankara’ya taşıyacak.
Sosyal-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Müfit Ereş ve Aydın’daki kent meydanında eylemlerini sürdüren işçiler Okan Aslan ve Yunus Cengiz ile kendilerini bu noktaya getiren süreci konuştuk.
'ÇERÇİOĞLU’NUN İNADINI BİR TÜRLÜ ANLAMIŞ DEĞİLİZ'
Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun, işçilerin yaptığı eylem karşısındaki sessizliğini eleştiren Sosyal-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Müfit Ereş, "Gelinen noktada Çerçioğlu'nun bu inadını bir türlü anlamış değiliz. İşçilere sanki kanlı-bıçaklı düşmanmış gibi tavır alıyor. Bırakın işçilerle konuşmayı konuyla ilgili CHP Genel Merkezi’nden arayanlarla bile görüşmüyor. 50 metre ötesinde 400 gündür kendi çalışanları oturuyor. En azından kendisi sormasa da birilerini gönderip ‘Sizin derdiniz nedir?’ diye sordurması gerekirdi. Arkadaşlarımızın tek bir derdi var: İşlerine iade edilmek. Buna mahkeme de karar verdi zaten" diyor.
'BÖYLE BİR ZİHNİYET İŞÇİYİ NE KADAR SAVUNABİLİR Kİ'
Dokuz kişinin işten çıkarılmasının ardından belediyede çalışan işçilerin tamamının Sosyal-İş Sendikası’ndan istifa ettirilerek Belediye-İş Sendikası’na üye yapıldıklarını söyleyen Ereş, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Belediye-İş Sendikası’yla da göstermelik bir sözleşme yaptılar. Yani işçiler kendi iradeleriyle Sosyal-İş Sendikası’na üye oldu. Ama patronun iradesiyle, istifa edip Belediye-İş’e geçmek zorunda kaldılar. Belediye-İş Çerçioğlu ne derse onu yapıyor. Zaten arkadaşlar bize gelmeden önce Belediye-İş’e gitmiş. Ama sendika yetkilisi, ‘Özlem Hanım’ın izni olmadan ben sizi üye yapmam’ demiş. Böyle bir sendikacı düşünebiliyor musunuz? Bu zihniyet işçiyi ne kadar savunabilir ki! Ama her şeye rağmen Sosyal-İş Sendikası olarak bizim mutlu olduğumuz bir şey var; 10 yıldır bu belediyede sendika yokken bu olaylardan sonra 5 bin kişinin sendikalı yapılmış olması... Yani bu sayede hepsi sendikalı oldu. Hiç olmazsa oraya sendikayı sokmuş olduk. Biliyorsunuz bizim bir sözümüz vardır; ‘En kötü sendika sendikasızlıktan iyidir’ deriz. Yani bu hanımefendinin 10 senedir belediyeye sokmadığı sendika bu sayede girmiş oldu."
Sosyal-İş Sendikası olarak işçilerin sonuna kadar yanlarında olacaklarını dile getiren Ereş’in, Çerçioğlu'na bir de mesajı var: “Bu inadından vazgeç. İnsanların ekmeğiyle oynama. Bu seni büyültmez, küçültür."
'SENDİKALAŞMAYI İLK BAŞLATANLARIN TESPİTİ YAPILSIN'
Direnişteki otobüs şoförlerinden Okan Aslan da, sendikalaşma sürecini ve kendilerini bu noktaya kadar getiren olayları şöyle özetliyor: “Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin sözleşmeli personeli sendikalı değildi. Otobüs şoförleri olarak yemek, yol ücreti olmayan sadece asgari ücretle çalıştırılan işçilerdik. Servisimiz, bayram ikramiyemiz, sosyal olanaklarımız yoktu. Birçok arkadaşımız ekonomik olarak mağdur durumda olduğu için anayasal hakkımızı kullanarak topluca sendikalı olma kararı aldık. İlk olarak Türk-İş'e bağlı Belediye İş’le görüştük. Yetkili Hidayet Yaman, ‘İşkolunuz 20 No’lu işkolu olmadığından başkandan habersiz böyle bir üyelik gerçekleştiremeyiz’ dedi. Nedeni ise şirketimizin 10 No’lu işkolunda olmasıydı. Biz de 10 No’lu işkolunun ne olduğunu araştırdık. Ortaya çok enteresan bir durum çıktı. Bu işkolu ‘Güzel sanatlar, reklam ve büro yönetimi’ olarak geçiyordu ve bizim yaptığımız işle hiç alakası yoktu. Çünkü biz şoförüz! Sonra başkanın talimatıyla bu şekilde bir işkolunun ayarlandığını öğrendik. Biz de bu haksızlık karşısında şirketin 10 No’lu işkolu olan DİSK Sosyal-İş Sendikası’na üye olduk. 2 gün içinde 157 kişiyle çoğunluğu sağlayarak bakanlıktan yetki aldık. Belediye başkanı yetkiye itiraz ederek ‘Sendikalaşmayı ilk başlatanların tespiti yapılsın, hemen çıkışları verilsin’ talimatını verdi.
Benimle birlikte 9 şoför işten çıkarıldı. Başkan kimi arkadaşlara ücretsiz yolcu taşıma, kimine performans yetersizliği gibi sudan sebepleri gerekçe gösterdi. Oysaki bir kadın arkadaşımız dışında çıkarılan hiçbir arkadaşımızın herhangi bir tutanağı ya da disiplin soruşturması yok. Bize dair bütün tutanaklar sendikalaşma süreci başladıktan sonra tutuldu. Mesela 25 ay önceki tarihi vererek Yunus arkadaşımıza bir tutanak tutmuşlar. Ama 2018 Temmuz ayında, yani sendikalaşma sürecinde savunma istediler. Benimle ilgili de bir tutanak tutmuşlar ücretsiz yolcu taşıdığıma dair. Görüntü vermişler. Görüntüdeki ücretsiz taşıdığım yolcu kim biliyor musunuz? Benimle birlikte sendika faaliyetlerinde öncülük yapan şoför arkadaşımız. Duruşmada hakim tarafından binen yolcunun şoför olduğunun tespiti yapıldı tabii.”
ÇERÇİOĞLU, ‘MAHKEME KARARINA SAYGI DUYACAĞIM’ DEMİŞTİ
Arkadaşlarının işten çıkarılma tehdidi karşısında sendika değiştirmek zorunda kaldıklarını da anlatan Aslan şöyle devam ediyor: “Başkan bizi işten çıkardıktan sonra, Sosyal-İş Sendikası’yla anlaşmak yerine işkolunu değiştirerek 20 No’lu işkoluna çevirdi. Arkadaşlarımız işten çıkarılma tehdidi ile Sosyal-İş Sendikası üyeliklerinden istifa ettirilerek Belediye-İş’le toplu sözleşme yapıldı. Belediye-İş işveren ne isterse ona göre hareket ediyor. Belediye Başkanı Çerçioğlu, mahkeme öncesinde Aydın Emek ve Demokrasi Platformu yetkilileri ile yaptığı görüşmede, ‘Mahkeme kararına saygı duyacağım’ demişti. Ama biz mahkemeyi kazandığımızda işe iademizi beklerken hiç de ahlaki olmayan bir yaklaşımla, itiraz süresinin son günü akşam saat 16.00’da itiraz etti. Şimdi üst mahkeme olan İstinaf Mahkemesi’nden kesinleşmiş kararımızı bekliyoruz. Herkes merak ediyor: Acaba Çerçioğlu üst mahkeme kararına saygı duyacak mı?"
CHP'LİLER 'YANLIŞI YAPAN BİZDENSE GÖRMEYELİM' MANTIĞINDA
CHP’li yöneticilere de seslenen Aslan, “Her konuşmanızda hak, hukuk ve adaletten bahsediyorsunuz. Peki, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, sendikaya üye olduk diye bizi işten atarak en büyük haksızlığı yapmış olmadı mı?” diye soruyor: "Belediye başkanının emek ve hak gaspına şu an Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri göz yumuyor, duymazdan geliyor. CHP’liler 'yanlışı yapan bizdense görmeyelim' mantığında. Genel merkez, parti iç tüzüğünü ihlal eden belediye başkanına bir yaptırım uygulamıyor. Daha önce defalarca CHP Genel Merkezi ile görüşmek istedik ama kabul edilmedik. İşe iadelerimiz gerçekleşmezse CHP Genel Merkezi önünde direnişimizi gerekirse açlık greviyle devam ettireceğiz. İşimizi geri alana kadar mücadelemize devam edeceğiz. Bu yüzden ya bizi duyacaklar ya bizi görecekler."
'AYDIN İLİ SINIRLARI İÇİNDE HİÇBİR İŞE GİREMİYORUZ'
Mahkeme süreçlerinin devam ettiğini ifade eden Yunus Cengiz ise, "İstinaf Mahkemesi’nden karar döndüğünde işveren tarafından sergilenecek tutum belli" diyerek belediye dışında herhangi bir kurumda çalışmalarının da engellendiğini anlatıyor: “Karar, istinaftan döndüğü zaman başkanın bize yapacakları belli; tazminatları verecek ve işimize geri dönemeyeceğiz. Direkt yüzümüze karşı olmasa da partililer kanalıyla bize iletilenlere göre Çerçioğlu’nun şöyle bir söylemi olmuş; 'Aydın il sınırları içerisinde ben olduğum sürece onlara ekmek yedirmeyeceğim'.
Aslında bizim en kolay işe girebileceğimiz yer Aydın merkezindeki diğer şehir içi minibüsleri. 160 tane minibüsün olduğu bir kooperatif var. Sürekli şoför ihtiyaçları oluyor. Normal koşullarda bizi hemen işe alacakları bir yer. Ama böyle bir yerde dahi çalışamıyoruz. Tek sebebi, orasının başkanın denetiminde olması. Mesela belediyeye bağlı özel halk otobüsleri de bir kooperatif ve ucu başkana dayanıyor. Bırakın büyükşehir belediyesini, Aydın’daki ilçe belediyeleri veya buna yakın özel kuruluşlardan, başkanla alakası olan yerlerin hiçbirinden umudumuz yok.”
'700 BİN LİRA MİLLETİN CEBİNDEN ÇIKACAK'
“Belediye kendi kurumu değil, vatandaşların vergileriyle ayakta duran bir yer. Sanki kendi cebinden verecekmiş gibi ‘Tazminatları neyse veririm’ diyor, Bizim 8 arkadaşımızın toplam mahkeme giderleri, tazminatları, hepsi beraber ortalama 700 bin lira para yapıyor. Sadece başkanın egosu yüzünden bu para milletin cebinden çıkacak’ diyen Cengiz, şöyle devam ediyor:
"Mücadelemizi Ankara’ya taşımayı düşünüyoruz. Fakirin ekmeği umuttur. Bizim şu andaki gücümüz belli, elimizde bir güç, bir dayanak yok. Tek dayanağımız sendika. Bundan sonra yapacağımız şey Ankara’da veya başka bir yerde Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşüp seçimden önce verdiği sözü hatırlatmak olacak. Yakasına yapışıp, 'Genel başkanım, beni bulun demiştiniz. Ben sizi buldum. Sizin belediyeniz beni haksız yere işten çıkarttı. Mahkeme kararı da bunun ispatı’ diyeceğiz. Yapacağımız tek şey bu."
Çerçioğlu: Sizde yanlış bilgi var
İşçilerin iddialarının ve eylemlerinin muhatabı olan Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na iletilmek üzere Basın Yayın Halkla İlişkiler Daire Başkanı Onur Arazsu’ya sorularımızı gönderdik. Telefonla bize ulaşan Özlem Çerçioğlu, sorularımızı yanıtlayacağını ve işçileri işten çıkarma sebeplerini gösteren tutanakları göndereceğini beyan etmesine rağmen elimize yalnızca İmar A.Ş. Genel Müdürü Ümit Erkan imzalı yanıtlar ulaştı. Bu nedenle konuyla ilgili olarak hem Çerçioğlu’nun telefonda vermiş olduğu sözlü yanıtları hem de Erkan'ın yazılı yanıtlarını aktarmayı uygun gördük.
Çerçioğlu ve Arazsu'nun sorularımıza yanıtları şöyle:
Belediyenizde çalışan otobüs şoförlerinin 20 No’lu işkolunda olması gerekirken sendikalaşma tarihi olan 2018 Temmuz ayına kadar “Güzel sanatlar ve büro” işkolu olan 10 No’lu işkolunda gösterildiğine dair iddialar var. Bu doğruysa otobüs şoförlerinin çalışma alanı ile ilgisi olmayan bir işkolunun seçilmesinin nedeni nedir?
Özlem Çerçioğlu: Belediyenin 10 numaralı “Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar” işkolu ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Sizde yanlış bir bilgi var. Benim aldığım bilgi bu. Sizin söylediğiniz gibi olduğunu düşünmüyorum. Güzel sanatlar işkolu ile bir ilgisi yoktur.
İmar A.Ş. Genel Müdürü Ümit Erkan: İddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Mahalli müşterek hizmetlerden olan ve kanun gereği belediye hizmeti olduğu açık olan, bir belediye şirketi tarafından yerine getirilen şehir içi toplu ulaşım hizmetinin, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 4'üncü maddesinde sayılan işkollarından olan 20 numaralı “Genel İşler, Belediye otobüsü ile yapılan şehir içi yolcu taşımacılığı” işkolunda yer aldığı açıktır. 10 numaralı “Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar” işkolu ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.
(İşçilerse bu konuda öne sürdükleri iddiayı belediyenin 2018 Temmuz ayından önce 10 No’lu işkolunda olduğuna yönelik Çalışma Bakanlığı’ndan alınmış resmi çoğunluk belgesi ile destekliyor.)
'BU BELGELERİN HEPSİNİ TOPLATACAĞIM'
Belediyeniz bünyesinde çalışan dokuz işçiden sekizinin sendikal örgütlenmenin başladığı 2018 Mayıs ayından önce haklarında hiçbir tutanak olmadığı ya da savunmaları alınmadığı halde sendikalaşma sürecinde öncülük ettikleri için işten çıkarılmaları talimatı verdiğiniz doğru mudur?
Özlem Çerçioğlu: Sendikal faaliyetten dolayı işten çıkartma söz konusu değildir. Çok net söylüyorum. İşten çıkartılma sebeplerinin hepsinin tutanakları var, kamera kayıtları var. Hepsini göndereceğim. Uyarılarımızı hep yaptık bu insanlara. Bir, iki, üç... Allah korusun, siz de kayıtta göreceksiniz. Vatandaş diyor ki şikayet dilekçesinde, seyahat halindeyken cep telefonuyla, kredi kartını çıkartıp direksiyonu elinden çekti. Bunun üzerine bu araştırmayı başlattık biz. 50-100 kişi taşıyorlar. Elinde telefon, elinde kredi kartı... Bir trafik kazası olsa içindeki yolcular vefat etse bunun vicdani sorumluluğunu ben alabilir miyim? Bir de bunu düşünün...
Asla sendika karşıtı değilim. Ben bir sol partinin temsilcisiyim. Sendika olmazsa nasıl kalkınacağız, her zaman işçinin karşısında patronlar mı haklı olacak? Ben çok üzülüyorum hep tek taraftan bakıldığı için olaya. Ben bu belgelerin hepsini toplatacağım. Vatandaşların tuttuğu tutanakları da göndereceğim. Ben şimdi genel müdürümüzü arıyorum. İstediğiniz bütün evrakları toplatıyorum. Bunların hepsini mümkün olan en kısa şekilde size 24 saat içinde göndereceğim.
(Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun göndereceğini beyan ettiği tutanaklar günler geçmesine rağmen elimize ulaşmadı.)
İmar A.Ş. Genel Müdürü Ümit Erkan: Toplu Ulaşım Hizmeti veren şirketimiz üstlendiği görev ve sorumluluklarının bilinciyle işletmekte olduğu toplu taşıma araçlarını kullanan şoförlerini sıkı bir şekilde denetleyip kontrol etmekte ve halkın can ve mal güvenliğinin korunması ve memnuniyeti için çalışanlarının çok sıkı kurallara göre hazırlanmış çalışma talimatları doğrultusunda işlerini yapmalarını istemektedir. İşçilerin aşağıda belirtilen sebeplerden dolayı iş akitleri sona erdirilmiştir:
Ücretsiz yolcu taşımak, araç içi kameraların açısını değiştirmek, seyir halinde cep telefonu ile konuşmak, şehir içi hız limitlerine uymamak, aracın elektronik aksamını değiştirmek, izinsiz güzergâh değişikliği ihlalleri yapmak, amirlerine haber vermeden vardiya değişikliği yapmak, işe geç gelmek, işe gelmeyi sürekli alışkanlık haline getirmek, durak ihlali, araç kapıları açık şekilde seyahat etmek gibi sebeplerden dolayı şirketimiz, çalışma kurallarına uymayan işçiler ile çalışmak istememektedir. Ayrıca iş müfettişleri tarafından yapılan incelemede de bu iddialara ilişkin herhangi bir olumsuz rapor düzenlenmemiştir.
'ZATEN GENEL MÜDÜR BEN DEĞİLİM'
Dokuz işçiyi işten çıkardıktan sonra mevcut sendika olan Sosyal-İş ile anlaşmak yerine işçileri tehditle üyeliklerinden istifa ettirerek Belediye-İş ile toplu sözleşme yaptığınıza dair iddialar için neler söylemek istersiniz?
Özlem Çerçioğlu: Ben mi? Rica ederim. Ben onu da öğreneyim. Onu gerçekten bilmiyorum. Ama az önce söylediğiniz gibi benim işçilerle konuşup böyle bir şeyler yaşanması söz konusu olamaz. Zaten genel müdür ben değilim. Genel müdürü var buranın.
İmar A.Ş. Genel Müdürü Ümit Erkan: Bu iddialar tamamen asılsızdır. “6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası'nın 17. Maddesi'ne göre; 15 yaşını dolduran her işçi, çalışmakta olduğu işkolunda kurulu bulunan sendikalara, kimseden izin almaksızın, özgürce üye olabilir” denmektedir. Hiçbir işçiye bu konu ile ilgili bir baskı veya yönlendirme yapılmamıştır. Şirketimiz, 20 No’lu işkolunda faaliyet gösterdiğinden dolayı toplu sözleşme yapma yetkisini alan Belediye-İş ile toplu sözleşme imzalanmıştır.
Yani Sosyal-İş'e üye olan 157 işçinin tamamının dokuz işçi çıkarıldıktan sonra mevcut sendikalarını bırakıp Belediye-İş'e geçmesi bir tesadüf müdür?
Özlem Çerçioğlu: Onu bilmiyorum. Genel müdüre soracağım. Burada 6 bin kişi çalışıyor. Bilmem mümkün mü? Size yanlış bilgi vermek istemiyorum. Bildiğim kadarıyla Sosyal-İş mevcut değil diye biliyorum ama yanlış bilgi verebilirim. Ben size hepsini ileteceğim. 24 saat müsaade verin ki toplasın arkadaşlar.
İmar A.Ş. Genel Müdürü Ümit Erkan: Bu konuda düzenlenen mevzuatta işçilerin sendika üyeliğinin ne şekilde ve hangi koşullarda yapılacağı açıkça düzenlenmiş olup; zaten herhangi bir dahlimizin olduğu düşünülemez.