Tarık Balyalı: İstanbul'un altı köstebek yuvası gibi
Tarık Balyalı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde önemli isimlerden biri. Onu önemli kılan sadece ünvanı değil, mesleği ve geçmiş dönemden kaynaklı tecrübesi de onu öne çıkarıyor.
DUVAR - İstanbul'da yerel seçimlerin tamamlanmasının üzerinden üç ay geçti. Seçim sonucunun politik hayata yansıması hala konuşuluyor. Ekrem İmamoğlu sadece Belediye Başkanlığı ile değil, önümüzdeki döneme ait siyasi değerlendirmelerde de önemli bir isim. Seçimin ardından belediye şirketlerinin eski yöneticilerinin istifa etmemesi nedeniyle, İstanbul'a hakim olması biraz zaman aldı. Ancak son dönemde kadrolarını belediyeye, bağlı kuruluşlara ve şirketlere yerleştirmeye başladı.
Ekrem İmamoğlu kadar, beraber çalıştığı ekip de bir yandan İstanbul'a neler yapılması gerektiğine kafa yoruyor öte yandan ise geçmişin dönemden geriye kalan yükün ne olduğunu görmeye çalışıyor. Bu çalışmada önemli isimlerden biri de Tarık Balyalı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nde CHP Grup Başkanlığı görevini yürüten Balyalı hem geçmiş dönemde de görev yapmış olması hem de Mali Müşavir olması nedeniyle özellikle ihaleler ve bütçe üzerinde konuya hakim isimlerden.
Balyalı'ya seçim sonrası devraldıkları belediye profilini ve daha ilk günlerden yöneltilen eleştirileri sorduk. Elbette deprem ve kentsel dönüşüm de merak ettiklerimiz arasındaydı. Konuşurken planları anlatmak için 'biz' diyerek ekip çalışmasına vurgu yapıyordu.
'İŞTEN ÇIKARTILAN İŞÇİLER'
Görüşme için belediye binası önüne gittiğimde kapının önünde işten çıkartılan işçiler vardı. Az sayıdaki protestocu, son yıllarda gördüğüm 'en demokratik koşullarda' protesto haklarını kullanıyordu. Etrafta ne çevik kuvvet polisleri ne de TOMA'lar vardı. Ben binadan çıkana kadar da biber gazı ya da tazyikli su kullanan olmadı.
Dışarıda karşılaştığım manzara nedeniyle ilk sorum işten çıkartılanlar oldu. Daha mazbatalar alınmadan bazı yayın organlarında, Ekrem İmamoğlu'nun İSMEK'de çalışanları işten çıkartığı haberleri yer almıştı. Ardından da halk otbüsü şoförlerinin işten çıkartılacağı söylentisi yayılmıştı. Balyalı soruyu, "Kamuoyuna eksik bilgi verilerek algı yaratılmaya çalışılıyor. İSMEK'lerde partime çalışanları siz işten çıkartınız deniliyor. Öyle bir şey yok, bizim mazbatayı almamızdan 3-4 gün sonra sözleşmesi biten taşeron firma sözleşmesi bittiği için parttime çalışanları sözleşmesini sonlandırdı. Şimdi yeni bir ihale süreci var. Yeni ihale süreci ile birlikte tabi yeni işe alınanlar olacaktır. Bu bizim yaptığımı bir tasarruf değildi, hukuken sözleşmesi biten taşeronun partime öğretmenlik yapanların sözleşmesini iş kanunu doğrultusunda sonlandırmasıydı. Bunun ardından Ekrem İmamoğlu, İSMEK çalışanlarını işten çıkartmış gibi algı yaratmaya çalıştılar. Yine İETT ile ilgili aynı şey yapılmak istendi. İETT çalışanlarına ihale yenilenmesinden etkilenmeksizin işlerinize devam edebileceksiniz diye mesaj atılmasına rağmen 'İETT'de işten çıkartılmalar var' diye yansıttılar." diyerek yanıtladı.
SEÇİM TÜM İSTANBUL'DA YENİLENSEYDİ ...
Balyalı'ya daha sonra seçim sürecini ve İstanbulluların beklentisini sordum. Yanıt oldukça iddialıydı, Balyalı bu konuda, "Olağanüstü bir seçim süreci yaşadık, bir sene süren bir seçim dönemi oldu. Önce mazbata verilecek mi verilmeyecek mi? Ardından mazbata verildi 17 gün sonra seçim iptal edildi, sonra bir seçim daha. Ve arkada 25 yıllık sorunlar yumağı bulduk.13 bin farktan 800 küsur bin farka çıktığında bunun ilçelere de yansıması olacaktı. Doğal olarak meclis aritmetiği değişecekti. Bizim görüşümüze göre İstanbul'da en az 24 belediyeyi alırdık. Elbette bu durumda İBB Meclisi de çok farklı oluşurdu. 24-25 belediyenin bizde olması durumunda çoğunluk CHP'de olurdu. Belki de iktidar bütün bunları hesapladı, sonuçta böyle bir durum ile karşılaşırsa diye ilçeleri sokmadı yeniden seçime diye düşünüyoruz." diyor.
'SORUNLAR ÇÖZÜLSE YÖNETİM DEĞİŞMEZDİ'
İstanbul'un bir gerçeği de elbette devir alınan borç yükü. Bu nedenle İmamoğlu yönetimi Belediye Meclisi'nden borçlanma yetkisi istedi. İmamoğlu her ne kadar israfı önleyerek kaynak yaratacağını söylese de, bazı çalışmaların yürümesi için borçlanmak gerekiyor. Belediyelerin içinde bulunduğu durumu kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dile getirmişti. Balyalı'ya İstanbul'a geçmiş dönemlerde vaad edilen büyük projeleri ve önümüzdeki dönem için düşündükleri projeleri sordum. Balyalı bu kez, "İstanbul'un sorunları çözülebilmiş olsaydı, İstanbul'da bir iktidar değişimi olmazdı. Uzun zamandan beri İstanbul'da devam eden sorunlar var. Ve artık bunlar kangren olduğu için İstanbul halkı, İstanbul belki de yaşanmaz hale geldiği için yönetim değişikliğine ihtiyaç duydu. İstanbul'da son 2-3 yılda nüfus artışı sadece doğumdan kaynaklı, İstanbul'dan giden sayısı gelen sayısından daha fazla. Neden? İstanbul'da insanlar mutsuzlar. Yani bu şehrin ulaşım sorunu var, trafik sorunu var, altyapı sorunu var, park sorunu var, okul sorunu var. Bu şehirde her şey sorun haline gelmiş ve insanlar artık bu şehirden yorulmaya başlamışlar. Biz çevremizde duyuyoruz işte kimi köye gitmek istiyor, kimi Ege'ye kimi yurtdışına gitmek istiyor. Ama herkes bir şekilde bu şehirden gitmek istiyor. Ben şimdi Pendik'ta yaşıyorum. Pendik'ten belediyeye 2,5 saatte zor geliyorum. Herkes bu çileyi yaşıyor, herkes mutsuz. Bu kadar çok sorun olan yerde 25 senedir hüküm süren bir iktidar var. Şimdi 25 sene boyunca siz bu sorunlara çözüm bulamamışsınız." yanıtını veriyor.
'İSTANBUL'UN ALTI KÖSTEBEK YUVASI GİBİ'
Deprem, İstanbulluların beraber yaşamak zorunda olduğu bir gerçeklik elbette. Balyalı, İstanbul'ın ulaşım sorununu anlatırken bu konuda ciddi bir tehlikeye de dikkat çekiyor: "İstanbul'da çok büyük bütçeli projeler yapıldı veya yapılmaya çalışıldı. Bunların hiçbiri halkın sorunlarına çözüm olmadı. Trafik sorununu çözmedi, metro sorununu çözmedi, yeşil alan sorununu çözmedi. Sadece çok büyük paralar harcanarak bütçe kötüye kullanıldı. Önümüzdeki dönemde Başkan'ın söylediği gibi bizim projemiz insan, biz insana yatırım yapacağız. Çözüm odaklı işler yapacağız. Mesela hangi noktada trafik sıkışıklığı varsa o noktada yapılması gerekenler yapılmalı. Metro İstanbul'un çok ciddi bir sorunu kaynaklar metroya harcanmalı. İstanbul'da 1,5 yıldan beri durmuş metro hatları var. Çok ciddi anlamda İstanbulluların beklentileri var, ciddi bütçeler harcanıyor, ama 1,5 yıldan beri bu hatlarda çalışma yok. Şimdi bizim yönetimimiz bu hatlarda çalışmaları yeniden başlatmak için ciddi çalışma yapıyor. Bunun iki nedeni var, çok acil bir şekilde raylı sisteme ihtiyaç var. İkincisi İstanbul'un altı şu an köstebek yuvası gibi, İstanbullu için bu ciddi bir tehlike arz ediyor. Tamamlanmamış inşaatlar nedeniyle o metro tünellerinde oluşabilecek bir göçük çok ciddi facialara sebep olabilir."
Balyalı, bu riske dikkat çekerken merak edilen diğer konuya geliyor söz. İstanbulluların afet sonrası toplanma alanları ve sahra hastanesi kurulması planlanan alanlar AMV ve rezidanslarla doldu. Peki İstanbullular nerede toplanacak? Yanıt, "İstanbul yıllardır ciddi bir rant alanı olarak görüldü, her yer AVM ve rezidanslarla doldu. Yakında İstanbul bir AVM çöplüğüne dönecek. Elbette arkadaşlarımız bu konuda çalışıyorlar, yeni toplanma alanları belirlenecek" diyor. Kentsel dönüşüm çalışmaları konusunda ise "Aslında bunlar benim alanım değil. Tayfun Kahraman bu konuyu en iyi bilen kişi. İstanbul'da bir çok mahallede kişi başına düşen yeşil alan 1 metrekarenin altında, hiç yeşil alan olmayan mahalleler var. Binaların bitişik nizam yapıldığı, santimetrekare boşluk olmayan mahalleler, ilçeler var. Bütün planlar yeniden gözden geçirilecek, teknik konular ve benim formasyonumun dışında ama arkadaşlarımız çalışıyorlar.
ARAÇLAR İADE EDİLDİ
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun seçimden önce verdiği akılda kalan iki söz vardı. Bunlardan biri belediyede israfı önlemek. Sayıştay raporunda da yer alan kiralık araçlar ise bu israfın simgesi haline gelmişti. Bir kısmı Yenikapı dolgu alanında sergilendi. Bir kısmı ise GPS takılı olmasına rağmen nerede olduğu belirlenemedi. 123'ü lüks makan aracı olmak üzere 524 aracın ise seçim öncesi iade edildiği anlaşıldı. Balyalı bu araçların büyük çoğunun AK Parti tarafından seçim çalışmaları için kullanıldığını düşünüyor. Araçların tümünün sergilendikten sonra kiralandıkları şirkete iade edildiğini söylüyor.
İkinci söz ise belediyenin tüm hesaplarının uluslararası akreditasyonu olan uzmanlar tarafından incelenmesi üzerineydi. Balyalı bu soruya da "Genel sekreter yardımcımız ve iştiraklerden sorumlu genel müdür arkadaşlarımız gerekli çalışmayı yapıyorlar. Şirketlerin başına yeni yöneticiler atanıyor. Şartlar oluştuğu taktirde başkanımı bu vaadi yerine getirecektir. İhtiyaç olduğu taktirde bütün şirketlerde uluslararası firmalar denetim yapacaklar. Bu tamamen başkanımızın takdiri içerisinde olan bir konu. Çalışmalar sürüyor, arkadaşlarımız ince eleyip sık dokuyorlar. Şirketlere hep alanının uzmanı isimler atandı. Belediye şirketleri bu güne kadar böyle bir ilgi görmedi. " yanıtını veriyor.
Konu şirketlere gelmişken İSPARK'ın nasıl zarar ettiğinin anladınız mı diyorum, "Anladık, anladık. Elbette sadece o 60 bin aracın ücretsiz kullanması değil. İSPARK gibi şirketler zarar etmez, zarar ettirilir. Eskiden Kamu İktisadi Teşekkürleri'ne (KİT) arpalık denilirdi. Geçmiş yönetim tarafından Belediye İktisadi Teşekkülleri de arpalık olarak kullanılmış." yanıtı geliyor. Balyalı, 'Bankamatik çalışanları' ile ilgili olarak ise, "Arkadaşlarımız bu konuda da çalışıyor. Şu ana kadar çıkartılanlar içinde bu şekilde adlandırılabilecek kimse yok. Başkanımız en başında bu şekilde çalışanlar varsa, baştan bırakıp gitmelerini söylemişti. Bu konuda tavrımız son derece net" diyor.