Bir askerin günlüğünden Dersim 1938: Zehirli gazlar, yıkılan köyler...
Mahsuni Gül, Dersim vahşetini anlatıyor: Umut ediyorum ki; Dersim'de 38'de asker olarak katliama katılan bu askerin yazdıkları, inkâr veya kaba propaganda ile boğulmaz. Konuya öncelikle vicdanen yaklaşılır, sonra da doğru yöntemlerle tartışılır.
* Kazım Gündoğan
1938 Yılında Dersim’de Askerlik Yapan Yusuf Kenan Akım’ın Günlüğünden:
“…Derenin içi insan leşleriyle dolu olduğundan, susuzluktan öldük.”
Dersim Soykırımı/Tertelesi’nin nedenlerine dair bilinmedik bir şey kalmadı diyebiliriz. Akademik çalışmalar, belgesel filmler, sözlü tarih çalışmaları, edebiyat, müzik neredeyse her alanda üretilen eserler bize hakikati güçlü ve çarpıcı biçimde anlatıyor. Tüm bunlara rağmen ne yazık ki anlamak istemeyenlerin sayısı hala çok fazla…
Bu resmi tarih yazımının ideolojik tahakkümünden kaynaklı olsa gerek… Belgeler, bilgiler, tanıklıklar sadece mağdurlar cephesinden anlatmıyor bu soykırımı… Failler cephesinden küçümsenmeyecek belge, bilgi ve tanıklıkla da her geçen gün aydınlatıyor karanlıkta tutulan hakikati… Bu devletin Başbakanı bile; orada bir isyan değil, katliam oldu itirafında bulundu. Elbette bunu Cumhurbaşkanı imzalı belgeler, Başbakan imzalı raporlar, Bakanlar kurulu kararları, Bakanlıklar arası yazışmalar, generallerin harekât planları, politikacıların anlatımları, askerlerin anıları… Failler cephesinden tüm bu belge ve anlatımların hepsi mağdurlar cephesinden belge anlatımlarla örtüşüyor.
Sadece nedenler de değil, öldürme biçimlerinde, kullanılan silahlar ve zehirli gazlar, yakılan, yıkılan köylerde, sürgünde, asimilasyon yöntemlerinde… Hepsi ama hepsi birbiriyle örtüşüyor… Ve bu sadece birbiriyle örtüşmüyor, aynı zamanda uluslar arası soykırım kriterleriyle de örtüşüyor… Bir kötülük mekanizması soykırım yaptı, başka bir kötülük mekanizması bunu savunup meşrulaştırıyor…
Araştırmacı Mahsuni Gül, Dersim vahşetini anlatan yeni bir belge buldu ve kitaplaştırdı. Bu belgenin içeriği, bulunuşu ve kitaplaştırılması süreciyle ilgili Gazete Duvar’ın sorularını yanıtladı.
“3 Eylül Cevizli ilerisindeyiz. Gece saat 12'de çadırlarımızı sökerek Pertek’ten hareket ettik. Sabaha kadar yol yürüdük. Nihayet saat 7de bir su kenarında konakladık. Fakat derenin içi insan leşleriyle dolu olduğundan, susuzluktan öldük. O kadar yürümüşüz ki ayakta duracak kuvvetim yok. Ya Rab sen kurtar bizi buralardan...”
Dersim Tertelesi/Soykırımı konusunda her gün yeni bir belgeye, bilgiye ulaşılıyor. Siz de orada görev yapmış bir askerin günlüğüne ulaştınız ve bunu kitaplaştırdınız. Öncelikle sizi tanımak isteriz ve bu konuya ilginiz nereden geliyor?
1970 Sivas doğumluyum. Okumaya olan ilgim zamanla araştırma yapmaya da dönüştü. Dersim, Alevi-Bektaşi kültürü, azınlıklar ile ilgili araştırmalar yapıyorum. Yaptığım araştırmalar ile ilgili olarak, değişik mecralarda yayınlamış makalelerim var. Öncelikle size ve Dersim Tertelesi/soykırımı konusunda üretim yapan herkese teşekkür ederim. Bu belgeye İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı’nın web sitesinden ulaştık. İçeriğini tam olarak netleştirdikten sonra FAM yayınları ile iletişime geçerek günlüğün yayınlanması çalışmasına başladık. Titiz bir çalışmayla günlük yayınlanır hale getirildi ve bir kitap olarak okurun ilgisine sunuldu.
Bu günlüğü ne zaman, nerede ve nasıl buldunuz? Bulduğunuzda ne düşündünüz ve ne yapmayı planladınız?
Günlüğü yaklaşık 10 ay önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı’nın web sitesinde Dersim’e ilişkin tarama yaparken buldum. Günlük çoğunlukla Osmanlıca yazılmış, çok az kısmı Latin harflerle yazılmıştı. Önce şaşırdım, böyle bir günlüğün bir kitaplıkta olmasına inanamadım. Bir süre günlüğü beklettim. Fam yayınlarını sürekli takip ediyordum. Bu günlüğün doğru adresinin orası olduğunu düşündüm. Yayınevi ile iletişime geçerek günlüğü ilettim. Günlüğün 1938 yılında Dersim'de askerlik yapan birine ait olduğu kuvvetli bir görüş oldu. Bu alanında bir ilkti. Günlüğün Osmanlıca bölümlerini günümüz Türkçesine çevirmek için Mehmet Yıldırım ile iletişim kurduk. Mehmet Yıldırım, titiz bir çalışmayla günlüğün transkripsiyonunu yaptı. Yayınevi birçok yönden günlükte yazılanlar üzerine çalıştı ve bu günlüğü yayına hazırladı.
Günlüğün sahibi kimdir, ne zaman gitmiş Dersim’e, bilgi verir misiniz?
Günlüğün sahibi günlükte adını Yusuf Kenan Akım olarak yazmış. Kendisinin Samsun Çarşambalı olduğunu belirtmiş. Günlükte Akım'ın askerlik öncesi yaşamına dair bazı bilgiler var ama bunlar detaylı değil. Sinemaya giden, kitap okuyan, yazan biri olduğu anlaşılıyor. Yusuf Kenan Akım, 27 Nisan 1938’de askerlik yaşamına başlayarak Samsun, Amasya ve Sivas üzerinden trenle Erzincan’a gider. 30 Temmuz tarihinde Fırat Nehri kenarında arkadaşları ile fotoğraf çektirdiklerini yazarak, Dersim 1938 ile ilgili yaşadıklarını not almaya başlar. Son derece detaylı bir anlatım göreceksiniz…
Günlükte yer alan bilgiler dehşet verici; mağdurlar cephesinden yaşananlar biliniyor. Failler cephesinden de epeyce anlatım var. Ancak günlük olarak sanırım ilk kez bu denli ayrıntılı ve açıkça yazılmış bir belge çıkardınız ortaya. Bunun Dersim tartışmalarına nasıl bir etkisi olacağını düşünüyorsunuz?
Alanında yayınlanmış tek örnek olan bu günlük gün gün kısa notların alınması şeklinde yazılmış. Fakat bu kısa notlar o kadar net ve açık ki insanı dehşete düşürüyor. Elbette üzerine yoğun tartışmalar olacaktır. Meseleye farklı açılardan bakanlar kendi argümanları ile bu konuya yaklaşacaktır. Fakat her koşulda bu günlük defter, bir mühür gibi bu alanda tartışmaya damga vurmuş olacaktır. Umut ediyorum ki; Dersim'de 38'de asker olarak katliama katılan bu askerin yazdıkları, inkâr veya kaba propaganda ile boğulmaz. Konuya öncelikle vicdanen yaklaşılır, sonra da doğru yöntemlerle tartışılır.
Belgenin yanı sıra kitapta bir de ilk kez yayınlanan bir fotoğraf var. Bu fotoğraf hangi tarihe ait ve üzerinde ne yazıyor?
Belirttiğiniz bu fotoğrafa 'Dersim’de tutuklanan köylü kadınlar ve çocuklar' notu yazılmış. "Bel Mtf 023498" demirbaş numarası ile İstanbul Atatürk Kitaplığı'nda kayıtlı bulunuyor. Fotoğraf 1937 tarihli…
Akademisyen Zeynep Türkyılmaz aynı kişinin günlüğü hakkında Agos Gazetesi’ne bir makale yazdı. Bu belgeyi kitaplaştırma sürecinde Zeynep hanımla iletişiminiz oldu mu?
Akademisyen Zeynep Türkyılmaz Agos gazetesinde günlükten bir bölüm ve analiz yayınlayana kadar bu günlüğün kendisinde olduğuna dair bilgimiz yoktu. Agos'ta yayınlandığında ise yayınevi günlüğün tasarımını tamamlamış, baskıya hazır hale getirmişti. Biz 15 Kasım'da sosyal medya hesaplarımızdan bu günlük ile ilgili
paylaşım yapmış, günlüğün aralık ayında yayınlanacağını belirtmiştik. Bu nedenle Zeynep Türkyılmaz'ın yayınladığımız kitaba katkı sunması gibi bir yaklaşımımız olmadı. Zeynep hanımın yayını üzerine kendisi ile iletişim kurdum ve bu günlüğü yayına hazırladığımız söyledim. Yayınevi ikinci baskının hazırlığı sürecinde Zeynep hanımdan katkı almak isteyecektir.
Kitabınız Fam yayınlarından çıktı; nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Fam Yayınları Dersim tarihine ilişkin seçkin eserler yayınlayan bir yayınevi. Oldukça yoğun ilgi ve olumlu tepkiler aldım. Sanırım yayınevine ulaşan başka belgeler de var. Bir belgenin deşifresini yapıp şu an üzerine çalıştıklarını biliyorum. Bu belge de oldukça ilgi görecek gibi görünüyor. Umut ediyorum ki bu günlüğün ve fotoğrafın yayınlanması, arşivlerde bulunan başka günlüklerin ve fotoğrafların bulunmasına vesile olur.
Bu günlüğü okurken en fazla etkisinde kaldığınız anlatım ne oldu?
Aslında günlükte anlatılanların tamamı çok sarsıcı. Hepsinde çok etkilendim. Bu kadar olamaz diye düşünüyorsunuz. Bunlardan bir tanesi var: Kendini asan bir kadının asılı bedenini görüyorlar. O kadından geride kalmış çökeleği hiçbir şey olmamış gibi alıp yiyorlar…
Bu ya da benzer konularda yeni bir çalışmanız var mı?
Evet, bir çalışmam var. Yine Dersim ile ilgili bir doküman var. Bunu yayınevine ilettim; üzerinde çalışılıyor. Netleşince açıklayacağız. Birçok materyal çıkıyor ama bunlar üzerinde hassasiyetle durmak ve emin olmak gerekiyor.
İstanbul Atatürk Kitaplığı'nın sayısal arşiv bölümünde bulunan bir defter yakın zamanda internet ortamında erişime açıldı. Bu günlük defter, alanında ilk olma özelliği taşıyor.
"Ece Ajandası"na Osmanlıca notların alınması şeklinde yazılan bu günlük, 1938 yılında Dersim'e yapılan "Askeri Harekât" içinde bulunan bir askere ait. İnternet ortamında kitaplık sayısal arşivinden pdf formatında elde edilen bu günlük, Osmanlıca'dan Latin harflerine aktarılarak "Bir Askerin Günlüğünden Dersim 1938" ismi ile Fam yayınları tarafından yayınladı. Günlüğün Osmanlıca orijinali Atatürk Kitaplığı'nda yer almaktadır.
Günlükte yazan bilgilerden Samsun Çarşambalı olduğu anlaşılan Yusuf Kenan Akım, 27 Nisan 1938’de askerlik yaşamına başlayarak Samsun, Amasya ve Sivas üzerinden trenle Erzincan’a gelir. 30 Temmuz tarihinde Fırat Nehri kenarında arkadaşları ile fotoğraf çektirdiklerini yazarak, Dersim 38 ile ilgili yaşadıklarını not almaya başlar. Yusuf Kenan Akım, asker olarak içinde bulunduğu Dersim 38'i gün gün not etmiştir. "Bir Askerin Günlüğünden Dersim 1938" ismi ile yayımlanan bu günlük defter, kısa notlarla, çoğu yerde sıradan bir tanıklık gibi yazılmış olsa da, Dersim'de 1938 yılında uygulanan vahşetin boyutlarını oldukça net çiziyor.
Günlükte "Ya Rab, sen kurtar beni buradan" yakarışı, fail cephesinde bulunan bu günlük yazarı tarafından yazılmıştır. Katledilenler kim bilir o yakarışı ne çok yaptılar. Mermiye para vermemek için insanların suya atılarak öldürüldüğü mekân aynı zamanda nehir insan cesedi ile dolu olduğu için su içememekten yakınan askerin derdi olabiliyor.
"Bir Askerin Günlüğü’nden Dersim 1938" ismi ile yayınlana kitabın içinde Dersim'de çekildiği belirtilen dikkat çekici bir fotoğrafta yer alıyor. 1937 tarihli olarak not alınmış bu fotoğraf, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphaneler ve Müzeler Müdürlüğü Atatürk Kitaplığı'nda “Bel_Mtf_023498” demirbaş numarası ile kayıtlı bulunuyor. “Dersim’de tutuklanan köylü kadınlar ve çocuklar” notu alınmış bu fotoğraf ilk defa bu günlükle beraber yayınlanmış oldu.
Bir Askerin Günlüğünden Dersim 1938
Derleyen: Mahsuni Gül
Yayınevi: Fam Yayınları