TÜSİAD: Kayyım atamasıyla halk cezalandırılıyor

TÜSİAD belediyelere kayyım atanmasını eleştirdi: "Kayyım ataması bağlamında cezalandırılan halk olmaktadır. Görevden alınan yöneticinin yerine gelecek kişi demokratik yollarla belirlenebilmeli."

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türk Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (TÜSİAD), belediyelere kayyım atanmasıyla ilgili yazı açıklama yaptı. 

Açıklamada, "Önümüzdeki önemli toplumsal ve ekonomik sorunları aşabilmek için özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçınmalıyız. Ülkemizin dünyada siyaset ve ekonomi alanındaki etkisini, demokrasisinin ve hukuk devletinin sağlamlığı belirleyecektir. Kanunlar tüm vatandaşları ve kurumları bağlayıcıdır. Bununla birlikte, gündeme gelen her bir siyasi gelişme veya mevzuat değişikliği algı ve beklentiler üzerinde önemli bir etki yaratmaktadır. Bu nedenle her bir adımımız demokrasinin ve güven ortamının iyileştirilmesi beklentilerine hizmet etmelidir" denildi.

'GÖREVDEN ALINAN YÖNETİCİNİN YERİNE GELECEK KİŞİ DEMOKRATİK YOLLARLA BELİRLENEBİLMELİ'

Kayyım atamasının halkı cezalandırdığı belirtilen açıklamada, "Yerel yönetimlere kayyım tayini uygulaması, sonuç olarak o kentte ve ilçelerde yaşayan yurttaşları seçilmiş bir yerel yönetimden mahrum etmek sonucunu doğurmaktadır. Kayyım ataması bağlamında cezalandırılan, görevden alınan yerel yönetici değil, onu seçen halk olmaktadır. Görevden alınan yerel yöneticinin yerine gelecek kişi demokratik yollarla belirlenebilmeli ve görevden alınan yerel yönetici hakkındaki ceza soruşturması da bir taraftan kendi mecrasında sürdürülebilmelidir" ifadelerine yer verildi.

'ETKİ AJANLIĞI TEKLİFİ HAK VE ÖZGÜRLÜKLERE ORANTISIZ BİR SINIR GETİREBİLİR'

"Etki ajanlığı" olarak bilinen kanun teklifinin de eleştirildiği açıklama şöyle devam etti:

"Yine son haftalarda TBMM gündemine gelmiş olan ve kamuoyunda 'etki ajanlığı' olarak bilinen Türk Ceza Kanunu değişikliğinin içerdiği belirsizlikler, çelişkili ve tartışmaya açık uygulamalara neden olabilecek ve hak ve özgürlüklere orantısız bir sınır getirebilecektir. Mevcut haliyle, STK’ların, basının, araştırmacı ve akademisyenlerin hangi eylemlerinin suç oluşturabileceğine dair çok sayıda belirsizlik içeren yeni suç tarifinin herkes için güvensiz ve öngörülemez bir ortam yaratması riski bulunmaktadır. Önümüzdeki önemli toplumsal ve ekonomik sorunları aşabilmek için özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçınmalı, hukuk güvenliği ile öngörülebilirliği sağlamalıyız."

(EKONOMİ SERVİSİ)