Ukrayna krizi, Çin’in yükselişi ve Kış Olimpiyatları

Rusya ve Çin istedikleri kadar çağdaş demokratik değerlerle bağlı olmadıklarını iddia etsinler, kendi halkları özgür ve demokratik yönetimler altında yaşamak istiyor.

Google Haberlere Abone ol

Ukrayna’da gerilim her gün biraz daha tırmanırken, krizin çözümü veya safların sıklaştırılması yönündeki diplomatik girişimler artıyor. Heyecan dolu bu dizi filmde herkese bir rol düşüyor. Krizin başrol oyuncuları olan Rusya, Amerika ve Ukrayna dışında Fransa, Çin, Almanya gibi önemli oyuncular da sahnede yerlerini almış bulunuyorlar. Türkiye, arabuluculuk önerisine rağmen bu oyunda daha tâli bir konumda.

ASKERİ DURUM

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Moskova ziyaretinden sonra başarı kazanmış kıdemli lider edasıyla, Putin’den gerilimin tırmandırılmayacağı konusunda söz aldığını müjdelemesine rağmen Rusya, Ukrayna sınırlarına kuvvet yığmaya devam ediyor. Rusya’dan Beyaz Rusya’ya yeni zırhlı birliklerin sevkiyatı sürüyor. Rusya tatbikat için son bir ayda Beyaz Rusya’ya 25-30 bin civarında asker sevketti. Bunlara daha önce Ukrayna’nın doğu sınırındaki Donbas bölgesi önlerinde konuşlanan 100 bin civarındaki Rus zırhlı ve topçu birliklerini ilave etmek gerekiyor.

Rusya son günlerde Karadeniz donanmasını da tahkim etmeye başladı. Karadeniz’e sevkedilen yeni beş gemiyle Rusya’nın Ukrayna’nın güney sahillerine asker çıkarma yeteneği arttı. Genel manzaraya bakıldığında Ukrayna’nın doğudan, batıdan ve güneyden Rus silahlı kuvvetleriyle kuşatıldığı kolayca anlaşılıyor. Yani Ukrayna’nın işgali için ortada irmik de var, yağ da var, şeker de var. Bundan sonrası Putin’e bağlı. Soğuk Savaş sonrası dönemin en ciddi krizinin yaşandığı konusunda kimsenin kuşkusu yok.

Rusya’nın daha önceden planlanmamış olan Beyaz Rusya ile ortak tatbikatı bu perşembe günü başlayacak. Tatbikat sözümona ortak ama, Beyaz Rusya sadece lojistik rollerde. Muharip roller Rus birliklerinde. Askeri uzmanlar Rus birliklerinin Beyaz Rusya sınırından Kiev'e kısa sürede ulaşabileceğini ve kentin birkaç gün içinde düşebileceğini öngörüyorlar. Şahsen bu tip öngörülere hep kayd-ı ihtiyatla yaklaşmışımdır.

Ukrayna’nın doğudan ve batıdan ilerleyen Rus birliklerini durdurma ihtimali hemen hemen yok, kabul. Ama, mazlum ulusların direnme gücünü yabana atmamalı. Ukraynalıların bağımsızlıktan bu yana geçirdikleri acı tecrübelerle bir ulus bilincine varıp varmadıkları Rus harekatıyla ortaya çıkacak. Bunu gerçekleştirebilmişlerse Rusları özellikle ülkenin doğusunda çok yorabilirler.

Her şeye rağmen askeri denge ve koşullar Rusya’nın lehinde. Örneğin iklim şartları Rus ileri harekâtı için elverişli. Şubat ve mart ayları Dinyeper Irmağı’nın iki yanında dümdüz uzanan Ukrayna topraklarının ve nehirlerinin soğuktan donmuş olduğu bir zaman dilimi. Kara birliklerinin bu dönemde hareket etmesi daha kolay. Baharda buzların çözülmesiyle tankların ilerlemesi çok zorlaşacak. Rus tarihi balçığa saplanan işgalci Fransız ve Alman kuvvetlerinin yaşadıkları sorunlarla doludur. Putin bir harekata karar verecekse bu en geç şubat ayı sonunda veya mart ayı başında olacak. Bu yüzden Pekin Olimpiyatları’nın biteceği 20 Şubat tarihi kritik önemde.

Ukrayna Rus birliklerinin muhtemel bir işgal harekâtına karşı otuz yıl kadar önce nükleer kirlenme nedeniyle boşaltılmış olan Çernobil kentinin sokaklarında kalabalık bir basın ordusunun önünde tatbikat yapıyor. Bunun tercümesi, Ukrayna’nın özellikle batıdan gelecek bir Rus harekâtını durdurabilmeyi beklemediği, Kiev'i savunmaktan başka çaresinin olmadığıdır. Ancak kent savunmasının etkisini hiç de yabana atmamak gerekir. Meşhur Leningrad Savunması herhalde Rus Genelkurmayı’nın hafızasında tazeliğini koruyordur.

PUTİN-Xİ JİNPİNG GÖRÜŞMESİ

Putin Pekin Kış Olimpiyatları’nın açılışı vesilesiyle 4 Şubat tarihinde Çin’i ziyaret etti ve Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’le çok önemli bir görüşme yaptı. Putin’in ziyareti ABD’nin Sincan’daki insan hakları ihlalleri nedeniyle Çin’e karşı çağrısını yaptığı diplomatik boykotun hiçe sayılmasının çok ötesinde bir öneme sahipti. Putin ve Xi, görüşmelerinin sonrasında yayınladıkları uzun ortak bildiriyle (beş bin kelimeden fazla) iki ülkenin, Stalin ve Mao dönemlerinden bu yana batı karşısında ilk defa bu kadar yakın bir dayanışma içinde olduğunu dosta düşmana ilan ettiler. Bu çerçevede, Çin, Rusya’nın “haklı” endişelerini destekleyerek NATO’dan doğu istikametinde daha fazla genişlememesini talep etti. Buna karşılık Rusya Tayvan konusunda Çin’in politikalarına desteğini yineledi, Tayvan’ın (resmi olarak) bağımsızlık konusunda atacağı her türlü adımın karşısında olacağını belirtti. Diğer taraftan iki ülke sadece batının değer yargılarıyla bağlı olmadıklarını, insan hakları ve demokrasi kadar her ülkenin kendi değerleri ve önceliklerinin de göz önünde tutulması gerektiğini vurguladılar. Böylece ABD’nin liderlik yapmaya çalıştığı cılız demokrasi cephesinin karşısında güçlü bir otoriter cephe şekillenmeye başladı. Son olarak, iki ülke karşılıklı ekonomik işbirliğini arttırma kararı aldılar. Çin Rusya’dan doğal gaz alımını artırırken, Rusya’ya daha fazla mal ihraç edecek. Bu ticari işbirliği, ambargo tehdidi karşısında Rusya’nın elini güçlendiriyor.

Rusya ve Çin arasındaki güçlendirilmiş işbirliği bazıları tarafından yeni bir dünya düzeninin şekillenmesi olarak ilan edilse de bu konuda aceleci sonuçlara varmamak gerekir. Dünyanın yeni bir şekle evrildiği kuşkusuz ama bu eski bloklar şablonuna uymayacak. Örneğin son Xi-Putin buluşmasında ne Çin Rusya’ya Ukrayna üzerinde tam destek verdi, ne de Rusya Tayvan konusunda Çin’e tam destek verdi. Bu iki ülkenin çıkarları esasen hiçbir zaman tam örtüşmedi. Yakın dünya tarihi sadece ABD ve SSCB arasındaki çatışmayla değil, Çin’in SSCB ile çatışması ve ABD ile işbirliği yapmasıyla da şekillendi.

Çin’in hızla güçlenerek nüfuzunu artırması batıyı olduğu kadar Rusya’yı da rahatsız edecek koşulları beraberinde getiriyor. Bugün olmasa da yakın gelecekte Rusya, Çin’in özellikle Orta Asya’da ve Asya-Pasifik bölgelerinde genişlemesinden daha fazla rahatsızlık hissedecektir. Hatırlayalım, Biden yönetimi, Ukrayna krizi çıkmadan önce Çin’e karşı Rusya’yı yanına kazanmaya çalışıyordu. Çin güçlendikçe ABD’nin bu stratejisini hayata geçirmekten başka seçeneği yok. Şu andaki krizden en çok Çin yararlanıyor. İki tarafın Ukrayna sorununa çözüm bulamamaları halinde Çin hiç taş atmadan birçok stratejik kuşu bir arada vurmuş olacak.

MACRON’UN GİRİŞİMLERİ

Bu krizde birçok aktör bir taşla birden fazla kuş avlama hevesinde. Macron’un gözü bir yandan nisan ayında yapılacak Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, bir yandan Merkel sonrası AB’nin fiili liderliğini elde etmekte, bir yandan da Fransa’nın AB dönem başkanlığında bağımsız bir Avrupa dış ve savunma politikasına payanda olacak bir diplomasi başarısı elde etmekte.

Ama Macron’un Moskova ve Kiev ziyaretlerinden, tüm iyimser açıklamalarına rağmen sonuç çıkmadı. Putin taleplerinden milim geri adım atmadı. Makron bundan sonra Normandiya Formatı’nda Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’la beraber girişimlerine devam edecek. Bu ikilinin Biden’ın olurunu almadan Putin’i ikna etmeleri olanaksız. Ukrayna’nın Finlandiyalılaştırılması anlamına gelecek bir tavizi ne Biden ne de Almanya dahil NATO’nun diğer üyeleri verir. Bu yüzden Macron’un adımlarını dikkatli atması gerekiyor. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir.

SCHOLZ’UN ZOR KONUMU

Macron Moskova’dayken, Almanya Şansölyesi Scholz da Washington’daydı. Scholz, Macron’dan farklı olarak, Washington’da Almanya’nın Ukrayna sorunu konusunda ABD ve diğer NATO müttefikleriyle kesinlikle birlikte olduğunu, aralarında tutum farkı bulunmadığını açıkladı. Scholz’un basın önünde, Biden’ın Rusya’nın Ukrayna topraklarına girmesi durumunda Kuzey Akım-2 doğalgaz hattının iptal edileceğine dair sözlerini aynı netlikte teyit etmemesi dikkat çekti. Ancak, Scholz’un kapalı kapılar ardında ABD’li Senatörlere daha sonra tereddüte mahal kalmayacak şekilde bu konuda teminat verdiği ifade ediliyor. Almanya’nın yeni Şansölyesi Scholz ve Yeşiller Partisine mensup yeni Dışişleri Bakanı Baerbock, Merkel sonrasında Almanya’ya yeni bir diplomatik rol biçmeye çalışıyorlar. Scholz 14 Şubat’ta Moskova ve Kiev'i ziyaret ederek sahneye çıkacak. Bu temaslarda Almanya’nın nasıl bir rol üstlenmek amacında olduğu daha net ortaya çıkacak. Bu rol her halükârda Macron’un tam izdüşümü olmayacaktır. Almanya’nın ne Rusya’yı karşısına alması, ne de NATO dayanışmasından vaz geçmesi mümkün değil.

Bu krizde en zor konumdaki ülkelerden biri, tıpkı Türkiye gibi Almanya. Biden Almanya’nın zorluğunun farkında ve o yüzden Almanya’nın ihtiyaç duyduğu enerji için alternatif kaynak arayışında. Alternatif kaynaklardan biri bizim hiç yabancımız değil: Katar. Ama Katar’ın doğalgazı çok daha pahalı. Kuzey Akım-2 çalıştırılmazsa, NATO dayanışmasının Almanya’ya ilave mali külfetler getireceği kuşkusuz. Almanya için en uygun çıkar yol sürdürülebilir enerji kaynaklarını geliştirerek enerji bakımından bağımsız hale gelmesi. Uzmanlar bunun yıllar alacağını ve çok pahalı olacağını söylüyorlar. Almanya’da bu meydan okumaya göğüs germeye hazır bir hükümetin işbaşında olması büyük bir avantaj. Bizim de Almanya’nın açtığı yoldan gitmemiz gerekiyor.

Bakalım böyle bir hükümete ne zaman sahip olacağız.

KIŞ OLİMPİYATLARI ÇİN’İN DEMOKRASİ ZAAFINI BİR KEZ DAHA GÖZLER ÖNÜNE SERDİ

Pekin Kış Olimpiyatları uğradığı diplomatik boykota rağmen Çin’in gelişme düzeyini göstermek için yeni bir fırsat teşkil etmiş olsa da, otoriter yönetim tarzını da teşhir etti. Basın mensuplarının Covid önlemleri gerekçesiyle halkla temas kurması engellenirken, Pekin’den yapılan eleştirel yayınlar bu ülkenin demokrasi ve insan hakları zaaflarını bir kez daha gözler önüne serdi.

Uluslararası medya başta Sincan’daki insan hakları ihlalleri olmak üzere Çin’in antidemokratik otoriter uygulamalarını eleştirerek görevini yaptı.

Yeryüzünde artık hiçbir şeyin baskı ve sansürle saklı tutulması mümkün değil. Çin ne kadar zenginleşir ve güçlenirse güçlensin, insan hakları ve demokrasi fakiri bir ülke olmaya devam edecek.

Rusya ve Çin istedikleri kadar çağdaş demokratik değerlerle bağlı olmadıklarını iddia etsinler, kendi halkları özgür ve demokratik yönetimler altında yaşamak istiyor.

Kış olimpiyatları gibi uluslararası buluşmalar sansür duvarlarının arkasındaki halklara aynı dünyada özgürlük altında yaşayan başka halkların varlıklarını hatırlatıyor, bu unutulmamalı.

*Emekli Büyükelçi