Mahkeme talepleri reddetti: Metin Lokumcu davası ertelendi

Metin Lokumcu davasının ilk duruşması Trabzon'da görüldü. Sanıkların katılmadığı duruşmada avukatlar ve Lokumcu ailesi konuştu. Avukatların taleplerini reddeden mahkeme davayı 28 Haziran'a erteledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Artvin, Hopa’da polislerin gazlı müdahalesi sonucunda kalp krizi geçirerek vefat eden Metin Lokumcu davasının ilk duruşması Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Avukatlar ve Lokumcu ailesinin konuşmalarının ardından duruşmaya yarım saat ara verildi. Aranın ardından söz alan baro başkanları davaya katılma talebinde bulundu ancak mahkeme talebi reddetti. Mahkeme, baro ve dernekler adına konuşan avukatların olası kast ve kasten öldürme suçundan sanıkların yargılanma talebi ile dosyanın ağır cezaya gönderilmesi talebinin de reddine karar verdi. Davanın ikinci duruşması 28 Haziran 2021 günü görülecek.

Pandemi nedeniyle sadece 35 kişinin katıldığı duruşmaya ilgi yoğundu. Ancak şehir dışından gelen insanlar ve Lokumcu’nun yakınları olmak üzere çoğunluğu salona alınamadı.

Sanıkların avukatlarından Celal Kara “Müvekkillerim olan sanıkların tam olarak neyle suçlandıkları netleştirilmemiştir. Olay günü farklı noktalarda görev almışlardır. Adli Tıp Raporu, kati, kesin bir iliyet bağı kurmamıştır” dedi.

'DOSYANIN AĞIR CEZA MAHKEMESİNE TAŞINMASI GEREKİYOR'

Duruşmada Lokumcu ailesi adına ilk sözü Avukat Meriç Eyüboğlu aldı. Eyüpoğlu, beyanına “9 yıl 11 ay sonra nihayet bir duruşma salonundayız” diyerek başladı. Mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini beliren Eyüpoğlu, duruşmanın ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerektiğini söyleyerek, “Burada yapılması gereken tartışma ‘olası kast’. Mahkemenizin bunu değerlendirmesi gerekir. Mahkemenizin görevsizlik kararı vermesi durumunda ifadenizin başlamasına gerek kalmayacak. Burada kimyasal gaz kullanımı sonucu Metin hocanın ölmesi acaba taksir olarak nitelendirilebilir mi? Sanıklar bu sonucu öngörmüşler mi, öngörememişler mi? Bu soruya vereceğimiz yanıt duruşmanın hangi mahkemede görüleceğini belirleyecek. Bunu tartışmamız lazım” diye konuştu.

'BU GAZDAN DOLAYI TÜRKİYE’DE 13 KİŞİ ÖLMÜŞTÜR'

Eyüpoğlu, gaz kullanımıyla ilgili dosyada çok sayıda bilimsel makale ve çalışmanın olduğunu belirterek, “Kimyasal gazların kullanılmasıyla ilgili ilk ölüm 2007’de yaşandı. Toplumsal olaylarda kullanılan gazlar nedeniyle yaşanan çok sayıda ölüm var. OC ve CS, bu iki gaz, çok sayıda ülkenin taraf olduğu sözleşmelerde geçiyor. Kimyasal gaz olduğu için yasaklı listede yer alıyorlar. Toplumsal olaylar diyoruz ama Çayan Birben kendisine doğrudan gaz sıkılması sonucu hayatını kaybetti. Ölümünden sonra mesele Meclis’e taşındı. O dönemin İçişleri Bakanı şu açıklama yapıyor: ‘Ürünümüz kaliteli ve doğaldır. OC ve CS gazı, insan sağlığına zararlı değildir’ Bu gazdan dolayı 13 kişi ölmüştür"

Dosyaya yeni görüntüler sunan Eyüboğlu, “Hopa’daki basın açıklamasında Metin Lokumcu’nun doğrudan yüzüne ve arkasına gazın sıkıldığını gösteren bir anın görüntüleri bulunuyor” dedi.

'TAKSİR TARTIŞMASI YAPMAK HAKKANİYETLİ DEĞİL'

Eyüboğlu devamında şunları söyledi: “Kimyasal gazlar öldürüyor mu? Evet. Metin Lokumcu bu nedenle mi öldü? Evet. Bu konuda raporlar var. Peki sanıklar bunu öngörememiş mi, gelelim buna. Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanlığı, Rize İdare Mahkemesi'ne bir yazı sundu. Bu gazları kurs ve eğitim alan kişiler kullanabilir. Herkes gaz kullanamıyor, özel eğitim alanlar kullanabiliyor. Bu gazların kullanımına ilişkin talimat var. 2008 tarihli bu talimatta bu gazların nasıl kullanıldığı yazıyor. Hopa’da 8 saat süren bir müdahale ve gaz kullanımından söz ediyoruz. Sizin tanık olarak sunduğunuz Hopa Kaymakamı o gün gazların bittiğini açıklamıştı. 7 ayrı ilden gelen polisi var”

Eyüpoğlu, son olarak “Sonuçları öngörmemeleri mümkün değil. O nedenle ‘taksir’ tartışması yapmak hakkaniyetli midir? Dosyayı ağır cezayı göndermeniz gerekir” dedi.

'EMRİ VERENLER DE YARGILANMALI'

Eyüboğlu'nun ardından Avukat Sercan Aran söz aldı. Aran, dosyada sadece 13 sanığın değil, dönemin İçişleri Bakanı ve Kaymakamı’nın da yargılanması gerektiğini söyledi. Aran, “Emri verenler de yargılanmalı. Yurttaşların bir araya gelmesine izin verilmedi. Temel haklarını kullanan yurttaşlara polis müdahalesi oldu. Metin Lokumcu'nun ve yurttaşların yeter artık demesine rağmen kolluğun müdahalesine devam ettiğini görüyoruz. Bunun sonucu olarak da bugünkü davadaki Metin Lokumcu'nun ölümünü konuşuyoruz” diye konuştu.

‘KÜLTÜRÜMÜZDE ÖLÜNÜN ARKASINDAN KONUŞULMAZ, BAŞBAKAN TERCİH ETMEDİ’

Avukatların ardından ilk olarak söz alan Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu şöyle konuştu:

Ulaş Lokumcu

“31 Mayıs 2011’de öldürülen Metin Lokumcu, babam. Ailece buradayız, isterdik ki sanıklar da burada olsun, karşılaşalım. Sanıklarla göz göze gelmek isterdim. Babam öldürüldüğünde 22 yaşındaydım, bugün 32 yaşındayım, evliyim, çocuğum var. Bunca yıl üzerine ilk kez babamın hesabını sorabiliyorum. Babam, torunu için oradaydı. Bunun bir tarifi yok. Aslında biz buraya hesap sormak için değil adaletin yerini bulması için geldik. Ben o güne gelmek istiyorum. Ben o gün İzmir’deydim. Babam aradı, 'Bizim çocuklar bir basın açıklaması yapacak', dedi. ‘HES’ler için eylem yapılacak, Erdoğan’da gelecekmiş, en azından belki bizi duyar’ dedi. 'Emekli oldun, yaşlandın baba' dedim. Böyle telefonu kapattık. Tahmini 45 dakika sonra tekrar aradı. ‘Evlat, hiç televizyona bakmıyor musun? Burayı darmaduman ettiler’ dedi. ‘Yaşın geçmiş, çekil kenara’ dedim. ‘Biz büyükler olamasak, bu polisler gençleri ziyan edecekler’ dedi. O son konuşmamızdı. Kısa süre sonra amcam aradı, 'T.C. kimlik numaranı gönder, biletini alayım, gel' dedi. Babamın öldüğünü henüz bilmiyordum. İnsan konduramıyor da… Uçak saati geldi, tam yürüyen merdivenlerden çıkarken peşimdeki birini fark ettim. Havaalanından geçerken ekranda gördüm babamın öldüğünü. Ölümünü yakıştıramadım ona, sağlıklıydı. Arkasından yetişemezdim" 

Recep Tayyip Erdoğan'ın Lokumcu'nun ölümünün ardından söylediği, "Ben Hopa’ya eşkıyaların indiğini bilmiyordum. Meğerse eşkıya Hopa’ya da inmiş. Eli taşlı eşkıyalar oraya da inmiş" sözlerine de değinen Ulaş Lokumcu, "Acımız vardı, o dönemin Başbakanı'nın dediklerini sonradan duyduk. Bizim kültürümüzde ölünün arkasından güzel konuşmak vardır, tercih etmedi Başbakan" diye konuştu.

Metin Lokumcu’nun eşi Gülay Lokumcu da “Oğlumun söylediklerine katılıyorum. Şikayetçiyim” dedi. Metin Lokumcu’nun kız kardeşi Neşe Gürhan, “Metin Lokumcu anlatılamaz. Ancak onu yaşayanlar ve tanıyanlar bilir. Ailemiz adına arkadaşlarına, burada olanlara teşekkür ediyoruz" dedi.

'ABİM DERELERİ SAVUNURKEN ÖLDÜ'

Ayşe Bekar şunları söyledi: “Abimin sağlık sorunlarını yanlış yazdılar. Abimin tek bir sağlık sorunu yoktu, ağrı kesici dahi kullanmazdı. Köyün gençleri ona yetişemezdi yürürken. Size soruyorum hakim bey, astımı olan, kalbi olan insan dağda yürüyebilir mi? Hayat dolu bir insanı hayattan kopardılar” diye konuştu. Metin Lokumcu’nun bir diğer kardeşi Yeter Lokumcu da “Abim dereleri savunurken öldürüldü. Silahın efendileri korkaklar, neredeler şimdi? Karşımıza gelsinler. Hepsinden şikayetçiyim” diye konuştu.

'ABİMİN SON SÖZLERİ, BENİ MAHVETTİLER OLDU'

Metin Lokumcu’nun kardeşi Mete Lokumcu ise, “O dönem muhtardım. Hopa Kaymakamı beni aradı, 'Acele gel' dedi. Acil servisine girerken abimi gördüm, Metin Lokumcu olduğunu anlamadım, o kadar kötü durumdaydı. Hastanede de gaz vardı. Abimin son sözleri ‘Beni mahvettiler’ oldu. Gözleri şişti. Bir polis vardı okulların olduğu bölgede ‘Burayı neden Batum'a bağlamamışlar’ dedi. O bölgeden 2 bin mermi toplandı. O gazı sıkanlar nasıl ehliyetliydi? Birilerine yalakalık olsun diye gaz kullandılar. Metin Lokumcu'yu herkes seviyordu. En ağır ceza ile yargılanmalarını istiyorum” ifadelerini kullandı.

'CİZRELİ MAĞDUR, HOPALI MAĞDUR, MAĞDURLAR DEĞİŞMİYOR'

Verilen aranın ardından görevsizlik talebini değerlendiren mahkeme heyeti, görevsizlik yönündeki talebi reddetti. Diyarbakır Barosu, Artvin Barosu, İzmir Barosu, Bursa Barosu, Trabzon Barosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği, Özgürlükçü Hukukçular Derneği davaya katılma talebinde bulundular. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren söz alarak, baro olarak katılma talebinde bulundu. Dosyaya katılma gerekçelerini anlatan Eren şunları söyledi:

“2011’de işlenen cinayetin iddianameye 10 yıl sonra konu ediliyor olması bu davaya katılma sebebimizdir. Ben burada emek sarf eden meslektaşlarımı tebrik ediyorum. Maalesef yıllardır, kamu görevlilerinin yargılanması ve cezasızlıkla uğraşıyoruz. Faillerin kamu görevli olduğu soruşturmalar, gizli eller tarafından değil yargı tarafından korunuyor. Ben burada 1700 avukat adına konuşuyorum. Mağdur değişmiyor, Somalı mağdur, Cizreli mağdur, Hopalı mağdur. Bireylerin bu ülkede güven içerisinde yaşayabilmesi için bir iklim oluşturmamız lazım. Sizin bu dosyada vereceğiz ve adaleti sağlayan karar belki de bu iklimin oluşmasına vesile olacak. Bundan sonra kamu görevlilerinin suç işlememesi için biz bu davayı takip etmek zorundayız”

'BU DOSYANIN YERİ AĞIR CEZA MAHKEMESİDİR'

Artvin Baro Başkanı Ayla Varan katılma talebinde, “Kimyasal gazın nasıl kullanıldığına ilişkin görüntüler var. Bize göre deliller var. 10'uncu yıla gelmiş bir davada öngörmüşler mi öngörmemişler mi tartışılmasına bile gerek yok. Kimyasal gaz kullanımına bile gerek yoktu. Bu dosyanın yeri mahkemeniz değil, ağır ceza mahkemesidir” dedi.

'MAHKEMENİZ GÖREVSİZLİK KARARI VERMELİDİR'

Dosyaya katılma taleplerini ileten İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, bu davanın herhangi bir ölüme sebebiyet davası olmadığının altını çizdi. Yücel, “Bu bir insan hakları davasıdır. Herhangi bir şekilde görüşünü ifade eden vatandaşın üstüne gazıyla copuyla gitmenin başka bir anlamı yoktur. Ölen yurttaşımız bir hak gaspına uğramıştır ve sorumluları en aşağıdan en yukarıya devlet görevlileridir. Bu görevlilerin yargılanması için yürütülecek yargılama bizim görevimizdir. Çünkü burada bir insan hakkı ihlali vardır ve avukatlık mesleği biz insan haklarının korunması yükümlülüğünü yüklemiştir. Bu nedenle katılma talebimiz kabul edilmedi, mahkemeniz de ‘görevsizlik’ kararı vermelidir” diye konuştu.

'GAZ KULLANIMI DA YARGILANMALIDIR'

Van Barosu Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Karataş ise şunları söyledi: “Çocukluğumdan beri bu gaz bombalarına maruz kalınan bir yerden geliyorum. Ve pek çok insanın bu nedenle öldüğünü biliyoruz. Burada sadece Metin Lokumcu’nun ölümüne sebebiyet verme değil, gaz kullanımı da yargılanmalıdır. İnsan haklarının korunması baroları görev olarak tanımlanmıştır. İnsan haklarının korunması için baroların taleplerinin kabul edilmesi elzemdir”

'VERECEĞİNİZ KARAR, DEVLETE OLAN GÜVENİ BELİRLEYECEK'

Dosyanın gelinen aşamada iki noktaya dikkat çeken Trabzon Baro Başkanı Sibel Suiçmez, “Bunlardan birisi Türkiye’de adalete erişmenin ne kadar zor olduğu, ikincisi ise bağımsız savunmanın ne kadar önemli olduğudur. Eğer aile bunun peşini bırakmasaydı, bağımsız savunma eline geleni yapmasaydı bugün burada olmazdık. Bu dosya cezasızlıkla sonuçlanırdı. Metin Lokumcu’nun öldürüldüğü gün aslında hepimizin bir parça öldürüldük. Sadece insan hak ve özgürlüklerini değil, derenin, kuşun, balığın hakkını savunmak zorundayız. Bu dava o nedenle de çok önemlidir. Bugün burada yapılan yargılama ile artık bu devlete güven duyulmasını temsil edecek olan sizlersiniz. Vereceğiniz kararlar bu ülkede vatandaşların devlete güvenini azaltacaktır ya da arttıracaktır” ifadelerini kullandı.

MAHKEME KATILMA TALEPLERİ İLE GÖREVSİZLİK KARARINI REDDETTİ

Mahkeme ara kararında baroların ve derneklerin katılma talebini “doğrudan suçtan zarar görmedikleri” gerekçesiyle reddetti. Mahkeme, baro ve dernekler adına konuşan avukatların olası kast ve kasten öldürme suçundan sanıkların yargılanma talebi ile dosyanın ağır cezaya gönderilmesi talebinin de reddine karar verdi.

Avukat Nagehan Bulduk, “Dinlenmesini istediğimiz tanıklar var, bir sonraki duruşmada onların burada dinlenmesi talebini iletiyoruz. Ayrıca adil yargılanma hakkının gereği olarak sanıkların bir sonraki duruşmada burada hazır edilmesini talep ediyoruz” dedi. Müşteki avukatları yüz yüzelik ilkesini hatırlatarak, sanıkların önümüzdeki celseye hazır edilmelerini talep etti.

MERİÇ EYÜPOĞLU: BU KADARINI DA YAPMAYIN ARTIK

Meriç Eyüpoğlu, mahkeme başkanına “Olayı bilmiyordunuz” diyerek Metin Lokumcu’nun yakınlarına sorulan soruyu hatırlattı ve verilen kararın tekrar değerlendirmesi gerektiğini ifade etti:

“Lokumcu, gaza maruz kalmadı, defalarca sıkıldı. Bunu bilmediğiniz için belki de böyle karar verdiniz. Sizin bu insanların adalet umudunu kırmaya hakkınız yok. Bu insanlar bu kadar süre bekliyorlar. İddianame bile iddianame gibi değil. Dosyayı biliyorsunuz, emir hiyerarşi içinde en baştan aşağı şikayetçi olduk, dosyanın parçalara ayrıldı. Bu kadar yapmayın. Lütfen kararınızı yeniden değerlendirin. Bu insanların sanıkları görme, gözlerine bakma hakkı var. Biz 9 yıl 11 ay sonra yalancıktan bir dava açıldığını görüyoruz. Bütün taleplerimizin reddedildiği bir yargılamada bizim adalete dair umudumuzu kırmaya sizin hakkınız yok. 2012’de rapor çıktığı halde 2020’de çıkan bir iddianame var karşımızda. Delil diyor savcı, hangi delilden bahsediyoruz, hangi delil olması lazım? Size sunduğumuz belgeler açık. Burada yargılanan sanıkların bizim adalet duygumuza karşılık gelmesi mümkün değil ama bu kadarını da artık yapmayın. Çok açık bir şey var, bu kimyasal gazlar Metin Lokumcu’yu öldürmüş mü evet, rapor var. Gaza maruz kalmış mı, evet görüntüler var. Ee hangi delillerden bahsediyoruz? O halde hangi delilin olmamasından bahsediyoruz. Yapmayın hakim bey, bu kadar canımızı yakın. Siz ne karar verirseniz verin, biz bu mücadeleye devam edeceğiz. Şimdi dosya zaman aşımına gitmeye giderken bize bunları söylemeyin artık yani. Siz ne karar verirseniz verin biz geleceğiz, bu dava tarihe not düşecek. Lütfen siz de burada adaletli bir karar veren bir hakim olarak yer alın burada. Savcı beyden umudum yok ama sizden hala umutluyum. Lütfen adaletli olun ve kararınızı gözden geçirin” dedi.

REDDİ HAKİM TALEBİNDE BULUNULDU

Mahkeme, tanıklar hakkında talimat verileceği, adres tespitlerinin yapılacağını bildirdi. Sanıkların duruşmaya getirilme talebi reddedilerek, sorulması istenen soruların dilekçe aracılığıyla bildirileceğini, gerekirse SEGBİS'le kendilerine bağlanılacağına karar verdi. Bunun üzerine avukatlar bu kararın usüle aykırı olduğu yönünde itiraz ettiler. Avukat Sercan Aran, sanıkların bu haliyle sorulara hazırlanmalarına imkan sağladığını ifade etti. Mahkeme başkanı, buna karşılık, "Benim kararım bu yönde" dedi.

Lokumcu ailesinin avukatı, "Belli ki bu dosyada beraber yürüyemeyeceğiz" diyerek reddi hakim talebinde bulundu. Reddi hakim talebi için nöbetçi ceza hakimliğine gönderilmesine karar verdi.