Ulusal Sinema 2024: Festivallerde uzun metrajlar
2024'te 8 film festivali oldu. 44 ulusal sinema örneği ilk defa gösterim şansı buldu. Bu filmlerden yalnızca ikisi Kürt dilindeydi. Mukadderat bu yıl en fazla En İyi Film Ödülü alan film oldu. Öte yandan Türkiye'nin 7 bölgesinden 3'ünde sinema televizyon bölümleri var ama film festivali yok.
2023’te bir yazı dizisi olarak ulusal sinemayı oluşturan unsurları ayrı başlıklar altında değerlendirmiştim. Festivaller, belgeseller, vizyon ve kısa filmler başlıklarıyla genel olarak ulusal sinemanın 2023 otopsisinin çıkarmaya çalışmıştım. 2024 sonuna geldik. Bu yılın da değerlendirmesine festivallerdeki uzun metraj filmlerle başlayabiliriz.
8 FESTİVALDE ULUSAL FİLMLER YARIŞTI
Ulusal uzun metraj filmlerin yarıştığı bu yıl 8 film festivali oldu. İstanbul Film Festivali, Adana Altın Koza, Antalya Altın Portakal, Boğaziçi Film Festivali, Ankara Film Festivali, Antakya Film Festivali, İzmir Film ve Müzik Festivali ve son olarak Suç ve Ceza Film Festivali ulusal uzun metraj film örneklerinin yarışmalarda yer aldığı festivaller oldular.
ULUSAL YARIŞMALAR AZALIYOR
Suç ve Ceza Film Festivali ve Antakya Film Festivali ulusal yarışmayla değil ulusal ve uluslararası filmlerin birlikte yarıştığı bölümlerde filmleri değerlendirdi. Önümüzdeki yıl İstanbul Film Festivali’nin de festivalin kökleşmiş yarışması Ulusal Yarışma’yı kaldıracağı ve Uluslararası Yarışma bölümünde 15 film içinde 5 filmin ulusal film olacağı haberleri yayıldı. Daha önce Menderes Türel’in belediye başkanı olduğu dönemde Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Yarışma’yı kaldırdığında sektör temsilcileri ve yönetmenler büyük ve kitlesel bir ses çıkarmıştı. İstanbul’da alternatif Ulusal Yarışma düzenlenmişti. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma’yı kaldıracağı 2025’te sinema sektörünün nasıl bir tepki göstereceğini önümüzdeki yılın ilk yarısında göreceğiz.
FESTİVALLERDE YENİ 44 ULUSAL FİLM
Yıl içinde yapılan 8 festivalde toplamda 44 ulusal sinema örneği ilk defa gösterim şansı buldu. Antalya Altın Portakal, Adana Altın Koza film festivallerinin bütün filmleri yeni filmlerden oluşurken, Ankara Film Festivali’nde ve İzmir Sinema ve Müzik Festivali’nde ilk gösterimi yapılan film olmadı. Bu 44 film arasında Gülizar (Belkıs Bayrak), Mukadderat (Nadim Güç), Döngü (Erkan Tahhuşoğlu), Evcilik (Ümit Ünal), Gecenin Kıyısı (Türker Süer), Hakkı (Hikmet Kerem Özcan), Ölü Mevsimi (Doğuş Algün), Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri (Murat Fıratoğlu), Kayıtsız (Özlem Çıngırlar), Derun (Müge Uğurlar), Bildiğin Gibi Değil (Vuslat Saraçoğlu) filmleri farklı festivallerde gösterim şansı yakalayan filmlerden bazılarıydı.
YILIN ÖDÜL REKORTMENİ MUKADDERAT
Nadim Güç’ün yönettiği Mukadderat bu yılın en fazla En İyi Film Ödülü alan yapımı oldu. Antalya Altın Portakal Film Festivali, Boğaziçi Film Festivali ve İzmir Müzik ve Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü alarak belki de daha önce hiç kazanılmamış bir başarının sahibi oldu. Aynı yıl 3 ulusal festivalde en iyi film ödülü alan başka bir film var mı diye araştırma yaptım ama karşıma başka bir film çıkmadı. Mesleki büyüğümüz Sadi Çilingir’e böyle netameli istatistikli konularda her zaman danışırım. Sadi Abi de başka bir film hatırlayamadı. Mukadderat bir ilke imza atmış olabilir. Ancak böyle durumlara karşı festivallerin yönetmeliklerini yenilemeleri gerektiğini düşünüyorum. Aynı yıl içinde bir ulusal festivalde en iyi film ödülü alan bir filmin başka bir ulusal festivalde yarışması yerine yarışma dışı gösterilmesinin daha sağlıklı bir sektörel kural olacağını düşünüyorum.
Başarılı bir oyunculukla Nur Sürer’in başrolde olduğu eşinin öldüğünün ertesi günü evlenmek istediğini duyuran küçük bir kasabadaki kadının hem çocukları hem de toplum algısına karşı verdiği mücadelede bireyselleşip başarılı bir girişimciye dönüşmesinin anlatıldığı Mukadderat filminin; ülkemizdeki klasik festival filmlerinin yaklaşımının dışında genel izleyici kitlesinin de beğenilerine hitap edebilen, bir anlamıyla hibrit bir yapım olduğunu söyleyebiliriz.
ÖDÜL ALAN ULUSAL FİLMLER
Murat Fıratoğlu’un ilk uzun metraj denemesi Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri de hem Adana Altın Koza hem de Ankara Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü alarak yılın öne çıkan yapımlarından biri oldu. Filmle ilgili daha önce yaptığım değerlendirme buradan okunabilir.
Festivallerde farklı ödüller alıp öne çıkan başka yapımlar da oldu. Belkıs Bayrak’ın ilk gösterimini 49.Toronto Uluslararası Film Festivali'nde yaptıktan sonra 72. San Sebastian Uluslararası Film Festivali’nde Avrupa’daki ilk gösterimini yapan filmi Gülizar, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde; Jüri Özel Ödülü, En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü ve Cahide Sonku En İyi Kostüm Tasarımcısı Ödülü’nün sahibi oldu. Boğaziçi Film Festivali’nde ise En İyi Senaryo ve FİYAB En İyi Yapımcı ödüllerini aldı. Erkan Tahhuşoğlu’nun 3. uzun metraj filmi Döngü de festivallerden eli boş dönmeyen filmlerdendi. Adana Altın Koza Film Festivali En İyi Senaryo Ödülü, Boğaziçi Film Festivali En İyi Yönetmen Ödülü, Ankara Film Festivali En İyi Senaryo ve En İyi kadın Oyuncu ödüllerinin sahibi oldu. İlk gösterimini Adana Altın Koza Film Festivali’nde yapan Doğuş Algün'ün ilk uzun metrajlı filmi Ölü Mevsimi de bu yılın bol ödüllü yapımlarından biri. Adana’da En İyi Senaryo, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu ödüllerinin yanında Ankara Film Festivali’nde En İyi İlk Film Ödülü’nün sahibi olmuştu.
44 FİLMİN 2’Sİ KÜRTÇE
8 Festivalde gösterilen 44 yeni filmin 2'si Kürt dilindeydi. Kısa filmleriyle büyük başarı yakalayan Orhan İnce’nin yönettiği Umut / Hêvî filmi ilk gösterimini Adana Altın Koza Film Festivali’nde yaptı. Başka hiçbir ulusal yarışmada gösterilmeyen filmin oyuncusu Ömer Akalın festivalde Umut Veren Genç Erkek Oyuncu Ödülü’nü aldı. Filmde sağır ve dilsiz olan 9 yaşındaki Zeyno’nun oyun arkadaşı koyununu satılmaktan kurtarmak için verdiği mücadeleyi izliyoruz. Başka bir Kürtçe film de Mehmet Ali Konar’ın filmiydi. Konar ilk filmi "Renksiz Rüya" /Hewno Bêreng ile Ankara Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Film dahil 6 dalda ödül alırken, ikinci uzun metraj filmi olan "Zîn ve Ali'nin Hikâyesi" / Govenda Ali û Zîn ile Adana Altın Koza Film Festivali’nde Yılmaz Güney Ödülü ve SİYAD En İyi Film ödüllerinin sahibi olmuştu. Mehmet Ali Konar’ın Ceviz Yaprakları Sarardığında isimli yeni filminin ilk gösterimini 47'nci Göteborg Uluslararası Film Festivali'nde izledikten sonra filmi ulusal festivallerde görememiştik. Nihayet geçtiğimiz ay yapılan Suç ve Ceza Film Festivali’nde gösterim şansı bulan filmde ölümcül bir hastalıktan mustarip baba Ciwan'ı, ergenlik çağındaki oğlu Feyzi’ye yaşama ve yaşadığı ülkeye dair yaşamsal bilgiler verirken izliyoruz. Film Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması Özel Mansiyon Ödülü ve Seyirci Ödülü’nün sahibi oldu.
FESTİVALSİZ BÖLGELER SİNEMASIZ İZLEYİCİLER
Uzun metraj film gösteren film festivalleri iki elin parmaklarına ulaşmamışken bu festivallerin bölgesel dağılımları da oldukça orantısız. 8 festivalin 3’ü İstanbul’da. Güneydoğu’da, Doğu Anadolu’da ve Karadeniz’de uzun metraj filmlerin gösterildiği bir festival yok. Yani 7 Bölgenin 3’ünde festival yok. Sadece özel gösterimler yapılabilirse o şekilde filmler bu bölgedeki insanlara ulaşabilir. Bu filmlerin önemli bir kısmının vizyona girme imkanı olmuyor girse bile kısa süreli ve dar bir gösterim imkanına sahip oluyorlar. Oysa festival atmosferi sinema kültürünün gelişip yaygınlaşması için oldukça önemli. Karadeniz’de, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da çok sayıda sinema televizyon bölümü var. Burada yaşayan potansiyel festival filmi izleyecek kitleler var. Buralarda yerel dinamiklerle iş birliği halinde film festivali organizasyonları yapılması gerekiyor. Kültür Bakanlığı’nın bu konuda teşvik edici adımlar atması gerekir. İlle yarışmalı etkinlikler olması gerekmiyor. Film günü gibi organizasyonlarla ticari sinema dışında kalan filmler toplu halde, yönetmenlerin katılımıyla farklı illerde gösterim imkanına kavuşmalı. Doğu Anadolu için 10 yıl başarıyla devam eden Malatya Film Festivali önemli bir deneyim sunmuştu. Maalesef devam ettirilemedi. Diyarbakır’da yerel dinamiklerle birlikte hareket edecek bir uzun metraj film oluşumu oldukça gerekli. Karadeniz bölgesinde de bir kez yapılan Trabzon Film Festivali deneyimi oldu ancak sürdürülemedi. Film festivallerini ünlülerin şehre gelmesi için araç olarak görmek yerine şehrin kültürel atmosferini zenginleştirmek olarak gören yerel yöneticiler bulunabilirse umut ediyorum film ve festivalden mahrum kalan bölgelerde de festivaller filiz verecektir. Önümüzdeki hafta 2024’ün belgesel filmleriyle devam edeceğiz.
Rıza Oylum Kimdir?
1984 İstanbul doğumlu. İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans, Trakya Üniversitesi’nde aynı alanda yüksek lisans eğitimi aldı. Varlık, Virgül, Agora, RadikalGenç, Birgün, Cumhuriyet Kitap, Film Arası, Kitapçı, Sendika.org, ve Edebiyathaber.net gibi farklı mecralarda sinema ve edebiyat merkezli metinler yayımladı. Uzakdoğu Sineması, Rus Sineması, Alman Sineması, Ortadoğu Sineması, Dünya Yönetmenlerinden Sinema Dersleri, Doksanlar, Dünya Yazarlarından Yazarlık Dersleri ve İran Sineması kitaplarını yazdı. Ulusal ve uluslararası festivallerde jüri, küratör ve yayın editörü görevlerinde bulundu. Türkiye’de ve yurtdışında ülke sinemaları üstüne konferanslar verip workshoplar yaptı. Halihâzırda bir vakıf üniversitesinde sinema tarihi dersleri veriyor. Seyyah Kitap’ın genel yayın yönetmenliğini sürdürüyor.
Ulusal Sinema 2024: Üvey evlat belgeseller 21 Aralık 2024
Ulusal sinemanın fotoğrafı: Şerif Gören sineması 14 Aralık 2024
Öğrenci filmleri: Okul çok yarışma az 19 Ekim 2024
'Hemme'nin Öldüğü Günlerden Biri': Israrla Kürtçesiz 02 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI