'Umut, analiz değildir': Seçim öngörüleri neden yanıldı?

Foreign Policy'de yayınlanan "Türkiye uzmanları neden seçimleri yanlış anladı" başlıklı analizde, "Erdoğan'ın beklenenden iyi sonuç alması umudun analiz olmadığını hatırlattı" görüşüne yer verildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanlığı seçimleri hiçbir adayın yüzde 50'nin üzerinde oy alamaması sebebiyle ikinci tura kalırken, seçim sonuçları dünya basınında da değerlendirilmeye devam ediyor. Foreign Policy'de Sinan Ciddi ve Steven A. Cook'un imzasıyla yayınlanan "Türkiye uzmanları neden seçimleri yanlış anladı" başlıklı analizde, "Erdoğan'ın beklenenden iyi bir sonuç alması, umudun analiz olmadığını hatırlattı" denildi.

'UYARILAR DUYMAZLIKTAN GELİNDİ'

Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun 28 Mayıs'ta yapılacağını açıkladığını hatırlatan Sinan Ciddi ve Steven A. Cook, "Erdoğan'ın ilerleme ve 20 yıllık liderliğini beş yıl daha uzatma ihtimali var" dedi. 

"En azından profesyonel olarak Türkiye'yi izleyen ve gözlemleyen pek çok kişiye göre, bunun böyle olmaması gerekiyordu" hatırlatmasında bulunan Ciddi ve Cook, seçimi Millet İttifakı'nın adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanacağı yönündeki öngörülere ve İYİ Parti lideri Meral Akşener'in Kılıçdaroğlu'nun adaylığına kısa süreli itirazına atıfla, "Twitter ortamında bu mantıksız coşkuya karşı uyarıda bulunan birkaç yalnız ses vardı; ancak bu ihtar duymazlıktan gelindi" gözlemini paylaştı.

'ANKETLER, KENDİNE DÖNÜK YORUMLAR, AMİGOLUK...'

Seçim sonuçlarını yanlış tahmin etmenin 'trajik sonuçları' olmadığını kaydeden Ciddi ve Cook, "Hiç kimse sonuçta ölmez ama Türkiye hakkında iç görü sahibi olması gereken pek çok kişi Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'ı yenebileceği yönünde bir beklenti oluşturdu" diyerek, 'yalnızca analistlerin kendilerini hatalarından sorumlu tutması halinde dünyayı politika yapıcılar, gazeteciler ve kamuoyu için daha iyi yorumlamalarının beklenebileceğini' söyledi.

Ciddi ve Cook'a göre, seçime giden süreçte, 'anketlere, Twitter'da sadece kendine dönük yorumlara ve amigoluğa çok fazla odaklanılırken, Erdoğan'ın avantajlarına ve Kılıçdaroğlu'nun zayıflıklarına çok az dikkat edilmişti.'

Buna göre, bu süreçte, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'iktidardaki 20 yılın ardından, devlet gücünü araçsallaştırabilmiş, dost canlısı medya ortamını kullanabilmiş ve kimlikle ilgili politik olarak güçlü mesajlarla Türkleri birbirlerine düşürebilmişti.'

'İHTİYATLI GÖZLEMCİLER KARAMSAR OLARAK GÖRÜLÜP DİNLENMEDİ'

Yazılan pek çok seçim öncesi değerlendirmesinde Kılıdçaroğlu'nun seçimi kazanmasının olası değil, seçimin muhtemel sonucu olduğunun ifade edildiğini aktaran Ciddi ve Cook, "Hepimiz bir şeyleri yanlış anladık; ancak, uzmanların sunduğu Kılıçdaroğlu yanlısı, hatalı analizler kadar rahatsız edici olan, daha ihtiyatlı gözlemcilerin karamsarlar olarak değerlendirilerek dikkate alınmamasıydı. Eğer analistler, özellikle de Türkler ya da Türk kökenliler Kılıçdaroğlu'nun kazanacağına ikna olmamışsa, ya bilgisiz oldukları ya da Erdoğan yanlısı oldukları ifade edilerek dikkate alınmadı" değerlendirmesinde bulundu.

Ciddi ve Cook'a göre, "Pazar günü yapılan seçimlere ihtiyat ile yaklaşanlar bunu kötü niyetle değil, otoriter kişilerin çoğu zaman dirençli olduğunu bildikleri için böyle davranmıştı."

DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN DÖRT NOKTA

Özellikle ikinci turda seçimlere ilişkin değerlendirme yaparken nasıl ilerlemek gerektiği ile ilgili de tavsiyelerini paylaşan Cook ve Ciddi, "İlk olarak, umut analiz değildir" dedi. "İkinci olarak, anketler gittikçe daha az güvenilir bir hal alıyor" diyen Ciddi ve Cook, "Ekonomi ile ilgili meseleler önemli, ancak kimlik daha önemli olabilir" gözlemini paylaştı.

"Son olarak, Twitter'daki kalabalıkların bilgeliği yoktur çünkü bu platform ya da herhangi bir kişinin zaman tüneli göründüğü kadar çeşitli veya farklı değildir" diyen Cook ve Ciddi, seçimlerle ilgili dile getirilen 'şeffaflık' ve 'ifade özgürlüğü' ile ilgili eleştirileri de hatırlatarak saydıkları tüm bu faktörleri anlamanın ve pazar günkü seçimlere giden siyasi dinamiklere yönelik toplu anlayışın bir parçası haline getirmenin önemine dikkat çekti. (DIŞ HABERLER)