Unilever'den Kenyalı çay işçilerine 'saldırı' ödemesi
Doğu Afrika ülkesi Kenya'da 2007 yılında seçim sonrası yaşanan şiddet olaylarında 7 kişinin öldürüldüğü Unilever'e ait çay ekim-dikim alanında çalışan eski işçilere şirket tarafından ödeme yapılacak.
DUVAR - İngiltere merkezli Unilever şirketinin, Doğu Afrika ülkesi Kenya'da 2007 yılında seçim sonrası yaşanan şiddet olaylarında hedef alınan çay ekim-dikim alanlarından birinde çalışan 77 çay toplayıcısına ödeme yapacağı açıklandı. Çay toplayıcılarının avukatları, yapılacağı açıklanan ödemenin şirketin saldırıyla ilgili sorumluluğunu es geçtiğini belirtti.
The Guardian gazetesinin haberine göre, çay işçilerini temsil eden Leigh Day hukuk bürosu, Unilever'in, bağlı kuruluşu Unilever Tea Kenya'da çalışan ve Kericho'daki çay ekim-dikim alanında silahlı saldırganların saldırısına uğrayan eski işçilere 'gönüllü olarak ve lütuf kabilinden' ödeme yapmayı kabul ettiğini duyurdu. Unilever de konuya ilişkin açıklamasında, bağımsız bir incelemenin ardından şirketin zamanında sunduğu mali destekten yararlanmayan kişilerin tespit edildiğini bildirdi.
YEDİ KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ, 50'DEN FAZLA KADIN CİNSEL SALDIRIYA UĞRADI
Aralık 2007'de Kenya'daki seçimin ardından başlayan 'usulsüzlük' tartışmaları sonrası ülkenin pek çok yerinde şiddet olayları yaşanmış, Kericho'daki çay ekim-dikim alanında da yedi kişi öldürülmüş, 50'den fazla kadın cinsel saldırıya maruz kalmıştı. Etnik kimlik temelli saldırılar, Kalenjin grubuna mensup kişiler tarafından söz konusu çay yetiştirme alanında çalışan işçilerin de çoğunun mensubu olduğu Kissi de dahil bölgedeki daha küçük grupları hedef almıştı. Ekim-dikim alanı saldırılardan sonra geçici olarak kapatılmış, yeniden açıldığında ise Unilever işçilere para, mobilya, yatak ve yatak takımı ve kıyafet sağlamıştı.
İşçilere tıbbi destek ve danışmanlık da sağlanırken, işçiler zararlarının yeterince tazmin edilmediğini söylemişti. Olayların sonrasında bölgeye dönen kişiler bir aylık maaşları olan yaklaşık 80 pound aldıklarının, fakat bu meblağın yaşadıkları durum ile orantılı olmadığının altını çizmişti. Buna göre, bazı çay toplayıcılar travma sonrası stres bozukluğu (PTSD) yaşamış, bir işçi kadın cinsel saldırının ardından HIV kapmıştı.
BM ÇALIŞMA GRUBU: DERİN ENDİŞE DUYUYORUZ
Bunun üzerine, Leigh Day hukuk bürosu, 2015 yılında, Birleşik Krallık'taki mağdırlar adına dava açarak Unilever'in işçileri zarar riskinden koruyacak önlemler almadığını savundu. Unilever ise şiddet olaylarıyla ilgili sorumluluğu reddederek çalışanlar ve aileleriyle gerektiği gibi ilgilenmediği yönündeki iddiaları reddetti.
218 çay toplayıcı, 2020 yılında da Birleşmiş Milletler'e (BM) şikayetlerini iletmiş, Unilever'in kendilerine yeterince yardım sağlamayarak uluslararası insan hakları standartlarını ihlal ettiğini söyledi. Mayıs ayında BM İnsan Hakları ve İş çalışma grubu, Unilever üst yöneticisi Hein Shumacher'e bir mektup yazarak 'mağdurların adalete ve/veya etkili başvuru hakkına erişimi olmadığından derin endişe duyduklarını' bildirdi.
'ŞİRKETİN ŞİKAYETLERE YANITI ELE ALINMASI GEREKEN BİR ADALETSİZLİK'
Yeni ödeme kararı hakkında açıklama yapan davacıların temsilcileri, Unilever'in yeni ödemelerinin işçilerin şikayetlerini es geçtiğini söyledi. Leigh Day hukuk bürosundan avukat David Roberts, "Olanların yanlış olduğunu güçlü bir şekilde hissediyoruz. Unilever'in şikayetlere olan yanıtı ele alınması gereken bir adaletsizlik" dedi. Kericho'daki çay ekim-dikim alanını satan Unilever, son ödemeler hakkında yorum yapmayacağını belirtti. (DIŞ HABERLER)