Üniversiteye kayıtta 'yabancı öğrencilik' hilesi
Üniversitelere kayıtta yabancı öğrencilere sağlanan kolaylıklar, usulsüzlük ve eşitsizlik boyutlarıyla tartışma yarattı.
DUVAR- YÖK'ün yabancı öğrenci uygulaması, yurtdışından gelen öğrencilere sağladığı kolaylıkların eşitsizliğe dönüşmesi nedeniyle tepki çekerken, usulsüz uygulamalara yol açmasıyla da gündeme geldi.
Yurtdışından Türkiye'deki üniversitelere yatay geçiş için, öğrencinin okuduğu okulun dünya sıralamasında ilk 1000 içinde olması koşulu getirilmişti. YÖK Başkanı Yekta Saraç'ın açıklamaları ile bu kuralın ihlal edildiği ortaya çıkmıştı. Bu konudaki başka bir usulsüzlüğü ise, Fatih Altaylı köşesine taşıdı. Altaylı'ya konuşan bir öğretim üyesinin açıklamalarına göre, annesi ya da babası nedeniyle ikinci vatandaşlığı bulunan öğrenciler Türk vatandaşlığından çıkıp üniversitelere kolayca kayıt yaptırabiliyor, sonrasında yeniden vatandaşlığa dönüp bu kez de ücret avantajlarından yararlanabiliyor.
Fatih Altaylı, ismini vermediği öğretim üyesinin açıklamalarını şöyle aktardı:
“Çok saygın bir öğretim üyesi dün şöyle bir bilgi verdi.
Aynen paylaşıyorum:
'Üniversitelerde yıllardır süren bir başka haksızlık var. Anne veya babasının bir başka vatandaşlığı daha olan Türkiye’de doğmuş, ilkokulu, liseyi, burada bitirmiş gençler Türk vatandaşlığından çıkıp yabancı öğrenci sınavına giriyorlar.
Türkçe bilgisiyle bu yabancı öğrenci sınavı sıralamasında üstün başarı gösterip (?) en yüksek puanla girilebilen tıp fakültelerine, hukuk fakültelerine giriyorlar.
Sonra yabancı öğrenci ücreti vermemek için tekrar Türk vatandaşlığına geçiyorlar.
Hem başka Türk öğrencilerin hakkını yiyorlar hem de yabancı öğrenci kontenjanından beklenen gelir bu yüzden beklendiği kadar da olamıyor.
Bırakın başkalarını, bizim Fakültemizde bir profesör kızını böyle kendi görev yaptığı hukuk fakültesine soktu.
Bu profesör Kemal Alemdaroğlu vasıtasıyla fakültemize gelmiş, rektörlüğü sırasında Alemdaroğlu’nun kadrolu resmî danışmanıydı. Sonra FETÖ’cülerin işbirlikçisi oldu, tahmin edin şimdi de kimlerin yakınında.
Şikayet ettik, usule uygun bulundu, kızını mezun etti, sonra bir Anadolu Üniversitesi’ne asistan yaptı. Derken İstanbul’da bir üniversiteye geçirdi. Sistemin ne kadar kof, adaletsiz, istismara açık olarak dizayn edildiğini ve aslında bir ideolojiye ve aidiyete bağlı olmaksızın çeşitli kanallarla kolayca anlaşabilen istismarcıların sessiz, sakin ve kendinden emin dayanışmasıyla tıkır tıkır işlediğini, kayıkçı kavgasının görünen ve görünmeyen sebepleri olabildiğini bir hukukçu, bir öğretim üyesi olarak anlıyorum.'
Bana bu bilgiyi veren saygın akademisyene 'Bunları yazabilir miyim?' diye sordum.
'Tabii ki' dedi ama bir şartı vardı.
Bir siyasetçinin Kosova’da kurduğu üniversitede yüksek ücretle hukukçu üretimi yapıp Türkiye’ye ihraç ettiğini de yazacaktım, onun tabiriyle 'sizin Galatasaraylı' iki kardeşin Kıbrıs’ta kurduğu bir uzaktan eğitim üniversitesi ile 'hukuk mezunu' imal ettiğini de." (HABER MERKEZİ)