YAZARLAR

Utanma, erkeklik ve kentsel imgelem: Trump’ın Gazze’si

Trump’ın maçizmi sadece saygısız, bencil ve nobran bir tutum olarak görülemez; zira salt kendisiyle ilgili değildir. Maço olmakta utanılacak bir şey olmadığına dair bir fütursuzluk çağrısıdır. İşte Netanyahu’yu basın toplantısı sırasında kulaklarına inanamayan bir çocuk gibi sevindiren şey tam da bu utanmazlık çağrısı. Trump, utanacak bir şey yok diyor, yerleşimci-sömürgecilikte, soykırımcı yayılmacılıkta utanacak bir şey yok.

Donald Trump’ın ABD başkanlık koltuğuna ikinci kez oturmasının ardından yaptığı en sansasyonel çıkışlardan biri, geçtiğimiz haftalarda Gazze’ye ilişkin ısrarla ve tekraren söyledikleriydi. “Çılgın projesini” ilk olarak Netanyahu’nun (Trump’ı yeni başkanlık döneminde ziyaret eden ilk devlet başkanı oldu) Şubat başındaki ziyareti sırasında dile getirdi. İkilinin görüşme sonrası birlikte düzenlediği basın toplantısı sırasında Trump açıkça Gazze’de yaşayan Filistinlilerin buradan çıkarılmasını, onlara “güzel” yeni konutlar üretilebileceğini ve oralara yerleşebileceklerini ve bu inşa faaliyeti için çevre ülkelerin (özellikle Ürdün ve Mısır’ı zikretti) para vereceğini (daha doğrusu para vermeye ikna edilebileceklerini) söyledi. Trump’a göre Gazze Şeridi bugünkü haliyle bir “yıkım sahası”, “ölüm ve yıkım sembolü” bir alandı ve Filistinliler “alternatifleri olmadığı için” ısrarla buraya dönüyorlardı. Ve son olarak, Filistinlilerin geri dönüş haklarının olmayacağını, ABD olarak Gazze Şeridi’ne “sahip olacaklarını” vurguladı. Basın mensuplarından gelen “Filistinliler için değilse Gazze’nin kimin için inşa edileceği" sorusuna ise burasının tüm dünyadan insanların yaşayacağı bir yer, “Ortadoğu’nun Riviera’sı” olacağını söyledi.

Bu basın toplantısının videoları Youtube dahil olmak üzere çeşitli mecralarda mevcut. Bu videolarda Trump konuşurken odada bulunan diğer insanların tepkileri çarpıcı. Netanyahu ağzı kulaklarına varan ifadesiyle, bir yandan duyduklarına inanamıyormuş, bir yandan sevincini bastırıyormuş gibi görünüyor. Bir noktada Trump’a hitaben söylemekten de kendisini alamıyor: “Siz, başkalarının söylemeyi reddettikleri şeyleri söylüyorsunuz!” Netanyahu’nun tepkisine geri geleceğim. Ama bir o kadar çarpıcı olan, Trump “buraya sahip olacağız” dediğinde basın mensuplarının yaşadığı şaşkınlık. Söylenen şey o kadar akıl dışı ki, şaşırmamak elde değil; ya da öyle mi?

Utanma, erkeklik ve kentsel imgelem: Trump’ın Gazze’si - Resim : 1
Netanyahu ve Trump 

İlerleyen günlerde dünyanın çeşitli merkezlerinden tepkiler yağarken Trump verdiği röportajlarda projesini detaylandırmaya devam etti. Bu röportajlarda iki şey çok dikkat çekici; birisi Filistinliler için üretilecek çevreleri sürekli ve yalnızca konut alanları (housing) olarak (“yerleşim” ya da “kent” değil) tarif etmesi. Trump için mesele geri dönüşleri bir seçenek olmayan Filistinliler için barınma sağlamak. İkinci nokta ise Filistinlilerden temizlenecek Gazze’nin, (Trump’ın ifadesiyle alanın “dümdüz edilmesiyle” elde edilecek) bir beyaz sayfa olarak, bir gayrimenkul projesi (real estate development) alanı haline gelmesi. Küresel kullanıcıları olan, Ortadoğu’nun Riviera’sı.

Trump’ın vizyonu geçen hafta dolaşıma giren, yapay zekâ ile üretilmiş bir videoyla somut bir imgeye kavuştu. Videoyu kimin ürettiği bilinmiyor; kendisi hazırlatmadıysa bile Trump’ın hoşuna gitmiş olmalı ki sosyal medya üzerinden paylaşmakta beis görmedi.

Büyük tepki çeken, ve Beyaz Saray’ın üzerine kurumsal bir yorum yapmaktan kaçındığı 30 saniyelik video kurduğu mekânsal tasavvur ve onu sunum biçimi ile tartışmaya değer.

Utanma, erkeklik ve kentsel imgelem: Trump’ın Gazze’si - Resim : 2Video, yıkıntılar içinde Gazze görüntüsüyle başlıyor; yıkıntının içindeki çıplak ayaklı çocuklarla. Videoya eşlik eden şarkının sözleri Trump’ın Gazze halkını özgürleştirmeye geldiğini haber veriyor, tünellerin ve korkunun olmadığı Trump’ın Gazze’sini müjdeliyor (Trump Gaza). Tünelden çıkan çocuklar bu müjdelenen yere, Ortadoğu’nun Riviera’sına ulaşıyorlar. Ve Trump’ın Gazze’sini görüyoruz; Dubai’yi andıran turistik bir kent silueti, Orta Doğu’da olduğumuzu hatırlatan tek tük minareler ve palmiyeler, dar sokaklar ve bu sokakları işgal eden Tesla otomobiller. Kentin içinde gezerken, genç, fit ve enerjik Elon Musk’ı, humus yerken ve havaya para saçarken görüyoruz. Trump’ın tasviri ise kentin her yerine işlenen bir ikon: çocukların ellerindeki altın rengi balonlarda, altın heykelciklerde ve -yine altın olduğunu varsayabileceğimiz- devasa heykelinde somutlaşıyor. Trump’ın kendisini ise iki yerde görüyoruz. İlk olarak yarı çıplak bir dansözle dans ederken (sosyal medya tepkilerinden bu görüntünün Trump’ın Hıristiyan taraftarlarını da rahatsız ettiğini öğreniyoruz). İkinci olarak da, havuz başında, Netanyahu ile birlikte mayoları içinde kokteyl keyfi yaparken. Trump’ın röportajlarda vurguladığı gibi bu kentin sakinleri kültürel referansı olmayan -bu yüzden de Batılı olduklarını anladığımız- kişiler. Orta Doğulu olduklarını seçebildiğimiz durumlardaysa çocuklar havaya saçılan dolarları toplarken, erkeklerse -sıkı durun- dansöz kıyafetleri içinde dans ederken görülüyor.

Bu kısacık videonun içinde erkeklik göstergeleri önemli görünüyor. Doğulu olan iğdiş edilirken Batılı olan ister genç ve diri (Musk) ister yaşlı ve göbekli (Trump) olsun, hep iktidar sahibi. Ama buradaki erillik kurgusunun videonun temel problemi olduğunu düşünmüyorum; aksine burada erillik, kurulan kentsel tasavvurun aşırılığını vurgulamaya hizmet ediyor. Video iki açıdan tartışmaya değer öyleyse. İlk olarak sunduğu kentsel tasavvur -ki bunu yerleşimci-sömürgeciliğin küresel bir imgesi olarak düşünmeliyiz- ikincisi ise bu aşırılığın anlamı üzerine düşünmeliyiz.

Geçen yılın yaz aylarında İsrail Başbakanlık ofisi “Krizden Refaha: Gazze Şeridinin Dönüşüm Planı” başlığını taşıyan bir Gazze 2035 vizyon belgesi yayınlamıştı. Bu belgeyi ve içerdiği -yine yapay zekâ kullanılarak üretilmiş- mimari görselleri, yeniden inşa süreci üzerine süren ideolojik mücadelenin “mimari cephesi” olarak tanımlamıştım: “Tarihin akışı bize Filistinlilerin boyun eğmeyeceklerini, tamamen imha edilmedikçe hayatlarını yurtlarında yeniden kuracaklarını söylüyor. Mimari imajlarsa bizi bunun aksine ikna etmeye çalışıyor. İstenen, kimliğinden ve bağlamından kopuk bir kentselliğin gelip yerleşeceğine inanmamız, hatta bu kentselliğin taraftarı olmamız.”

İşte bu görsellerden dokuz ay sonra Trump’ın videosuna geldiğimizde arada temel bir fark olduğunu söylemek mümkün. İsrail Başbakanlık ofisinin hazırladığı görsellerde hâlâ Filistinlilere (“Oryantal-Arap” kisvesi içine sokulmuş olsa da) ait görünen bir Gazze var. Tekno-modernist, müreffeh bir Gazze. Bu anlamda İsrail sömürgeciliğinin kendini örtük olarak konumlandırdığı ve kendisini (ve önerisini) ciddiye aldığını söylemek gerek. Klasik bir sömürge mantığı burada işleyen. Trump’ın videosu ise yerleşimci-sömürgeciliğin yeni bir durumunu imliyor. Daha önce yine Gazze üzerinden tartıştığım gibi, yerleşimci-sömürgeciliğin mekânsal tasavvuru, boş olarak kabul ettiği alanlarda yayılarak yeni yerleşimler kurmaktır. İşte Trump da Gazze’yi “dümdüz ederek” elde edeceği bu boş sahil şeridini, bu kez küresel bir müşteri profili için geliştirmeyi hayal ediyor. Emlak kralının gerçekten kralı olduğu, küresel bir turizm cenneti.

Yukarıda değindiğim gibi, bu mekânsal tasavvurun aşırılığı, ayıca tartışılmayı gerektiriyor. Trump’ın Filistinlileri tehcir edeceğini, evlerine dönme haklarını ellerinden alacağını ve topraklarına el koyup bir yatırıma çevireceğini açıkça söylemesi sıra dışı. İşte video tam da bunun altını çiziyor; mesajın aşırılığını mekânsal-görsel sunumun biçimine işliyor. Bu anlamda videonun erillik kurgusu işlevsel. Sadece Musk’ta cisimleşen genç, diri erkeklik değil; belki bundan da önemlisi Trump’ın itici bedeninin güçle özdeşleştirilerek cinselleştirilmesi. Yani videoda aslında ayıp olan şey kurduğu mekânsal tasavvur ama öyle aşırı ve aşırılığı öyle kasıtlı ki bunu ancak cinsellik referansıyla vurgulayabiliyor. Videonun sunduğu mekân-politik imge öyle arsızca ki, konusu doğrudan cinsellik ile ilişkili olmasa da müstehcenlik sınırlarına dayanıyor.

Utanma, erkeklik ve kentsel imgelem: Trump’ın Gazze’si - Resim : 3
İsrail hükümetinin Gazze 2035 vizyonu

Peki bu aşırılığın politik işlevi nedir? Trump’ın özellikle beyaz erkek tabanını kendisine bağlayan en temel şey kadın mücadelesinin kazandığı mevziler karşısında duydukları utancı tersine çeviren bir utanmazlığı operasyonel kılması oldu. Trump’ın maçizmi sadece saygısız, bencil ve nobran bir tutum olarak görülemez; zira salt kendisiyle ilgili değildir. Maço olmakta utanılacak bir şey olmadığına dair bir fütursuzluk çağrısıdır. İşte Netanyahu’yu basın toplantısı sırasında kulaklarına inanamayan bir çocuk gibi sevindiren şey tam da bu utanmazlık çağrısı. Şimdiye kadar modern öncüllerini takip eden İsrail devleti, yerleşimci-sömürgeci stratejisini -utanılması gereken bir tutum olduğunun bilincinde olarak- örtük biçimlerle söylemleştiriyor, hatta inkâr ediyordu. Şimdi Trump, utanacak bir şey yok diyor, yerleşimci-sömürgecilikte, soykırımcı yayılmacılıkta utanacak bir şey yok.


Bülent Batuman Kimdir?

Adana’da doğdu, Ankara’da yaşıyor. ODTÜ Mimarlık Bölümü’nden lisans ve yüksek lisans derecelerini aldı, doktorasını New York Eyalet Üniversitesi-Binghamton’da tamamladı. Bir süre Mersin Üniversitesi’nde görev yaptı; halen Bilkent Üniversitesi’nde Kentsel Tasarım ve Peyzaj Mimarlığı ile Mimarlık Bölümlerinde öğretim üyesi. Kentsel tasarım ve modern şehirciliğin kültürel politikaları üstüne dersler veriyor. Araştırma konuları arasında yapılı çevrenin toplumsal üretimi, modern mimarlık ve şehircilik kuram ve tarihi, kentsel siyaset bulunuyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde ve Avrupa Mimarlar Konseyi’nde yönetim kurulu üyeliği yaptı. Journal of Urban History ve Praksis dergilerinin yayın kurulu üyesi. Yayınlanmış kitapları şunlar: The Politics of Public Space (2009), Mimarlığın ABC’si (2012), New Islamist Architecture and Urbanism (2018; Milletin Mimarisi başlığı ile Türkçeleştirildi, 2019), Kentin Suretleri (2019), Cities and Islamisms (derleme, 2021).