Uyuduk ama büyüyemedik Türkiye…
Türkiye ekonomisi 2021 yılında %11 büyüdü, peki sağlıklı büyüdü mü? Yani, doğru yatırımlar yapılmış mı, halk refaha kavuşmuş mu, gelirler artmış mı, dağılım adaletli mi olmuş dersiniz?
İris Cibre*
Bebekler doğar ve uyudukça sağlıklı büyüdüğüne inanılır.
Sn. Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati de “Büyümeye devam edeceğiz, bizim önümüzü kimse kapatamaz” dedi.
Önümüzü kimse kapatmak istemiyor aslında, önümüzü kapatan sadece kendi ekonomi yönetimimiz. Özellikle son dönemde mali ve para politikaları ile ilgili alınan kararlar Türkiye’nin sağlıklı büyümesinin önünde en yüksek bariyerler.
Büyümek sadece rakamlardan ibaret olsaydı güzel, büyümekte sorun yok fakat büyürken nasıl büyüdüğünüz ve neleri feda ettiğiniz çok önemli.
O zaman şöyle bir göz atalım bakalım, nasıl büyüdük?
Türkiye ekonomisi 2021 yılında %11 büyüdü, peki sağlıklı büyüdü mü? Yani, doğru yatırımlar yapılmış mı, halk refaha kavuşmuş mu, gelirler artmış mı, dağılım adaletli mi olmuş dersiniz?
Önce dış ticaret haddine bir bakalım...
1 birim ihracat değerinin 1 birim ithalat değerine oranıdır. Yani 1 birim ihrac ettiğiniz ürün 1 birim ithal ettiğiniz ürüne göre daha mı yüksek daha mı düşük fiyatlı bunu görerek dış ticaretinizdeki başarınızı görmenizi sağlar. Oranın 100’ün altında olması daha pahalıya ithal ederken daha ucuza ihraç ettiğiniz anlamını taşır.
Bugün ise, dış ticaret haddi dip seviyeden, tarihi düşük nokta olan 72.8’den yükselerek ancak 76,3 oranına ulaşabildi. Bu da demek oluyor ki, biz örnek olarak ayakkabıyı 100 TL’ye satın alabilirken 76,3 TL ye ihraç edebiliyoruz.
Aradaki kayıp ne mi? Tabii ki servet kaybı…
Peki halkın büyümesi ne durumda?
2011 yılında kişi başına düşen gelir 10.444 USD iken bugün 9.539 USD’a düştü. Bu rakam 2021 ortalama Dolar kuru olan 8.98 ile hesaplandığından ve içerisinde gelirimizi paylaştığımız sığınmacılar olmadığından 2020 yılına göre yükselmiş görünebilir fakat sene sonu kapanış kuru olan 12.98 rakamını baz aldığımızda ve 5 milyon sığınmacıyı da hesaba kattığımızda 6171 USD kişi başı gelir rakamına erişiyoruz. Üstelik, çalışanın payı toplam gelirden sadece 2 senede 6.2 puan düştü. Yani, çalışanın geliri gittikçe düşerken kaybettiği gelir sermaye tarafına geçiyor. Bu da gelir dağılımında gittikçe daha büyük uçurumlar oluşturuyor.
Büyümek aslında sadece rakamlardan ibaret değil, aynı bir bebeğin büyümesi gibi düşünün; eğitici oyuncaklar, müzikli kitaplar, besleyici gıdalar, cildi tahriş olmasın diye kaliteli kumaştan giysiler, gazı olmasın diye özel biberonlar derken bolca masraf yani yatırım, emek ve zaman gerekir. Sadece uyuyarak büyümüyor yani.
Bir ülke de büyürken global trend doğrultusunda yatırımlar, eğitimde kalite, ithalata minimum bağımlılık, doğru tarım politikaları ve liyakat ile büyümelidir ki bunun adı kalkınma olsun.
Sonraki nesillere refah dolu ve mutlu bir ülke kalabilsin.
Bulunduğumuz noktada görünen o ki son 10 senede tarıma, rekabetçi ürünlere, kaliteli eğitime, ithal ikamesine yatırım yapmadık. Geldiğimiz bugünde kocaman köprülerimiz, duble yollarımız, en büyük zannettiğimiz kur bazında ödeme garantili köprülerimiz ve doktorlarının eylem yaptığı şehir hastanelerimiz mevcut.
Bolca betonumuz var yarınlara bırakılacak.
Uyuduk ama büyüyemedik Türkiye…
*Finansal Piyasalar Uzmanı