Uyuşturucu kullanımı: Tedavide başarılı değiliz

Türkiye'de madde bağımlılığı konusunda tablo her geçen gün ağırlaşıyor. Peki tedavideki başarı oranımız yüzde kaç, uyuşturucuyla mücadele konusunda belediyeler üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu, aileler çocukları için nasıl bir yol izlemeli? Madde bağımlılığıyla mücadele eden Temiz Toplum Derneği Başkanı Bilal Ay'la konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Uyuşturucu kullanımı her geçen gün artıyor. Daha önce uyuşturucuya bulaşma yaşının 12'lere kadar indiğine dair pek çok araştırma yapıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu madde bağımlılığı konusunda asla taviz vermeyeceklerini söylese de istatistikler, uyuşturucuyla mücadelede tam bir başarı yakalanmadığını gösteriyor.  Temiz Toplum Derneği Başkanı Bilal Ay, uyuşturucu kullanımıyla ilgili son bilgileri paylaşırken belediyelerden de destek istedi. Ay, tedavi olan madde bağımlılarının istatistiklerini paylaşırken, “Maalesef tedavide başarılı değiliz” dedi.

SAKAT BIRAKIYOR, ÖLDÜRÜYOR, AİLEYE ZARAR VERİYOR...

Uyuşturucuyla ilgili nasıl bir tablo çıkıyor karşımıza?

Ülkemizde çok çeşitli uyuşturucular kullanılıyor. Bu illete düşen her 10 kişiden 8'i ilk olarak esrarı deniyor. Arkasından farklı uyuşturuculara çok daha zararlılarına doğru bir yönelim meydana geliyor. Örneğin son dönemde etkisini bir miktar da olsa yitiren sentetik kannabionidler yani bonzailer. Bunlar öyle maddeler ki ilk kullanımda öldürebiliyor, ya da sakat bırakabiliyor. 15 günde beynin yüzde 60'ına zarar veriyor. Bırakılsa ve uzun süre kullanılmasa dahi beynin yüzde 15'lik kısmı iyileşmiyor. Bu maddeleri kullananların ortalama yaşam süresi 3 sene. Bir de örneğin metamfetamin denen bir madde var. Nörolojik sorunlara yol açabiliyor. Psikolojik problemler doğurabiliyor. Özetle, kendisinden zarar görülmeyecek bir uyuşturucu türü yok. Uyuşturucu da sadece uyuşturucu değildir zaten özü itibariyle. Ayrıca bir uyuşturucu bağımlısının zararı sadece kendisine değil. İlk olarak ailesini olumsuz yönde etkiliyor bu durum. Görece daha az olsa da tüm yakın çevresini etkiliyor. Yani bir bağımlı, sadece ailesini düşünsek, ortalama 4 kişinin hayatında olumsuz etkilere yol açıyor. Bu işin bir boyutu. İşin bir diğer boyutu ise suç işleyerek başkalarına verdikleri zararlar. Bugün genel olarak baktığımızda cinayetlerin yüzde 60'ı, saldırıların yüzde 40'ı, tecavüzlerin yüzde 33'ü alkol ve madde kullanımıyla doğrudan bağlantılı. Bu da işin diğer boyutu. Bunlara baktığımızda uyuşturucunun sadece uyuşturucu olmadığını, farklı zararlar da verdiğini ortaya koyabiliyoruz.

'BELEDİYELERDEN DESTEK BEKLİYORUZ'

Peki gençler uyuşturucuya nasıl başlıyor, nasıl kandırılıyor?

Hiçbir yaş dilimini korunaklı addedemeyiz, ancak istatistiklere baktığımızda ilk gençlik çağı diyebileceğimiz yaşların daha riskli olduğunu görüyoruz. NARKOLOG anketine göre, bu zehire başlayanların yüzde 75'i merak ve arkadaş etkisiyle başlıyor. Kullananların yarısı kendi evlerinde, 4'te 1'i metruk binalarda içiyor. İçişleri Bakanlığı'nın metruk binalarla ilgili çalışma yaptığını biliyoruz. Ancak belediyelerden de bu konuda hassasiyet bekliyoruz. Gençlerin sivilceni geçirir diye, zayıflatır diye kandırıldığını biliyoruz. Yine, bitki çaylarına sıvı bonzainin katıldığını da...

'TOPLAM TEDAVİ RAKAMI 12 BİN'

Uyuşturucudan dolay tedaviyi kabul edenler de var. Tedaviyi kabul edenlerin yaş ortalamasını biliyor muyuz?

Tedavi gören kişilerin yüzde 2,5'i öğrenci. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'nün bu yıla ait rakamlarına göre, yatarak tedavi görenlerin yüzde 11,5'u 15 yaş altı, yüzde 37,4'ü ise 15-19 yaş arasında yer alıyor. Ortalama olarak bakıldığında ise, bu yaş 21 oluyor. Yatarak tedavi gören yaklaşık 4'te 1'i İstanbul'da ikamet ediyor. Toplam tedavi rakamı 12 bin ve bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 7'lik bir artış gözleniyor. 2019 yılında 270 bin kişi ayaktan tedavi görmüş. Bu rakam 2017-2019 arasında 60 bine yakın kişi artmış.

İstatistiklerden devam edecek olursak birçok kez uyuşturucu kullanma yaşının 12 yaşlara kadar düştüğü iddia edildi. Sizin bu konudaki araştırmalarınız karşımıza nasıl bir tablo çıkartıyor?

Öncelikle şunu da ifade etmek istiyorum: Bir bağımlı, eğer maddeye ulaşmak için para bulamıyorsa önüne iki seçenek çıkıyor. Ya hırsızlık yapacak ya da bilinen adıyla torbacılık yapacak. Burada da ilk seçtikleri kurban maalesef en yakın arkadaşları oluyor. Aileler, çocuklarının kimlerle arkadaşlık yaptıklarına bu yüzden dikkat etmeli. Devlet birçok istatistik yayınlıyor ancak tüm detayların verildiğini söyleyemeyiz. Örneğin resmi kaynaklarda toplam kaç kişinin bağımlı olduğu verisini bulamıyoruz ancak Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim, Kültür ve Araştırma Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen bir programda konuşan bir uzman 18-55 yaş arasındaki yaş diliminde 1 milyon 700 bin kişinin uyuşturucu madde kullandığını ifade ediyor. Maddeye ilk başlama yaşı 14 ve daha düşük yaşlar olarak, NARKOLOG araştırması verilerine göre, tüm bağımlıların yaklaşık yüzde 10'u iken, bu oran TÜİK verilerinde yüzde 23 olarak gösteriliyor.

CEZAEVLERİNDE UYUŞTURUCU KULLANIMI

Cezaevlerinde uyuşturucu kullanımıyla ilgili bir araştırmanız var mı?

Cezaevleri istatistiklerine de bakabiliriz. 2017'de 170 bin olan uyuşturucu şüphelisi sayısı 2019 yılında 220 bin. Bunların 156 bini kullanma amaçlı uyuşturucu satın almak suçundan şüpheli. Cezaevlerindeki hükümlü sayısı 57 binden 81 bine çıkmış. Bu da oransal olarak yüzde 22'lerden yüzde 28'lere doğru bir tırmanışı gösteriyor. Uyuşturucuyla bağlantılı ölümlerde ise bir iyileşme görüyoruz. Madde sebebiyle 342 canımızı yitirdik. Her gün bir vatandaşımızı yitirdik. Ancak son 3 yılda ölüm sayılarında ciddi bir düşüş olduğunu, sayının 900 küsurlardan buraya geldiğini de ifade etmek istiyorum. Bu ölümlerin 3'te 1'i ise 15-24 yaş arasında yaşanmış. Madde ile bağlantılı kamu harcamaları giderek artıyor. 2017 'de 1 milyara yaklaşan harcama 2019'da 1,5 milyar oldu neredeyse. Tabloya özetle baktığımızda, uyuşturucu konusunda tablonun iyi olmadığını maalesef söyleyebiliriz.

'BAŞARI KRİTERİ GÖRECELİ'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu uyuşturucu kullanımının giderek azaldığı ve bu konuda asla taviz vermeyeceklerinin altını çizdi. Elimizdeki istatistiklere baktığımızda sizce ülkemiz uyuşturucu ile mücadelede başarısızdır diyebilir miyiz?

Esasen bunu göreceli olarak değerlendirebiliriz. Belki çok daha kötü bir tablo ortaya çıkacakken ancak bu kadara indirilebildi. Bu bir bakış açısı olabilir. Buna karşı çıkacak değilim. Ancak ortada bir evladımız varsa, çocuğu ölmesin diye dua eden bir anne varsa, bir kişi bile bize göre çok fazla. Geçtiğimiz günlerde Narkotik Birimleri bir haftada, 63 ilde, 4 binden fazla şüpheliye işlem yapmışlar. Bu oldukça başarılı bir sonuç. Ancak öte yandan, sizinle daha önce konuştuğumuz Şırnak örneği de bir başka tarafta duruyor. Mesela Yalova'da bir köyde torbacı olduğunu da saha çalışmalarımızda gördük. Bunlarla birlikte, bu mücadeleyi sadece devletten beklemek de haksızlık olur. STK'lar da, öğretmenler de, aileler de işin içinde olmalı. Kısacası bir başarıdan söz edeceksek, tüm paydaşlara başarılı diyebiliriz. Bir başarısızlıktan söz edeceksek de Temiz Toplum Derneği'ni de işin içine katarak başarısız olduk diyebiliriz. Ancak bizim durduğumuz yer, uyuşturucuya feda edebileceğimiz tek bir evladımız yok! Bu yolda atılan her adım önemli ve desteklenmeli şeklinde...

Bilal Ay
'BAŞARI ORANI DÜŞÜK'

Tedavi imkanlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Gençlerimizi bu bataktan kurtarabiliyor muyuz?

Bizimle iletişime geçen bağımlılar üzerinden bir istatistik ile söyleyebilirim ki Türkiye'de tedavide başarı oranı düşük. Biz de bu şekilde de dünya da farklı mı? Hayır oralarda da benzer tablolar mevcut. 72 ilde 124 merkez var. Bunların 53'ünde yatarak tedavi imkanı var. 1100 civarı yatak kapasitesi mevcut. Yatarak tedavi görenlerin 12 bin, ayakta tedavi görenlerin -tekrar başvurular dahil olmak üzere-270 bin olduğunu düşündüğümüzde, yatak kapasitelerinin yetersiz olduğunu ve hızla arttırılması gerektiğini söyleyebiliriz. Artmıyor değil bu arada ama artış hızı rakamlara baktığımızda hiç de yeterli görünmüyor. Mevcut duruma bakıp Türkiye'de tedavide yeni bir paradigmanın şart olduğunu söylemek hatta dünyada böyle olduğunu söylemek gerektiğini düşünüyorum. Biz dernek olarak bu konuda ARGE çalışmaları yürütüyoruz. Tedavide başarı oranını yüzde 60'lara çıkartan bir uygulama üzerinde çalışıyoruz. Pandemi bittiğinde de bunu Sağlık Bakanlığı yetkilileri ile paylaşarak bu alanda ciddi bir adımın atılmasına vesile olmayı hedefliyoruz. Şunu da ifade etmeden geçmeyeyim. Bazı artniyetli özel kuruluşlarda bu alanda yok değil. Her şeyini çocuğu için feda etmeye hazır aileleri, tedavide mucizeler vaad ederek dolandırabiliyorlar. İnsanlarımız bunlara karşı da dikkatli olmalı.

EBEVEYNLERE ÖNERİLER

Ailelere neler önerirsiniz, anne babalar ne yapmalılar?

İlk olarak bağımlı aileleri çocuklarını asla ve asla dışlamasınlar. Onlara maddenin zararlı bir şey olduğunu anlatmasınlar. Çünkü bunu bağımlıdan daha iyi bilecek başkası yok. Sadece onu tedavi ile ilgili yüreklendirsinler. Şunu da hiç unutmasınlar, tedaviden asla vazgeçmesinler... Çocuklarını korumak isteyen anne babaların ilk yapmaları gereken şey de "benim çocuğum yapmaz" fikrinden kendilerini uzak tutmaları. Çocuklarıyla sıkı bir bağ kurmalılar. Onlara sevildiklerini hissettirmeliler. Onları sıkmadan kontrol altında tutmalılar. Şimdi salgın sürecindeyiz. Sokağa çıkma kısıtlamaları var. Evde daha fazla vakit geçirirken, birlikte vakit geçirmeye de özen göstermeliyiz. Aileler çocuklarını gözlemlemek için bu süreci fırsata çevirebilir. Uyuşturucu kullanımı kişide bazı değişikliklere yol açıyor. Fiziksel olarak gözleri kanlanabiliyor ya da dikkat bozukluğu ortaya çıkabiliyor. Yine sosyal olarak alışkanları, arkadaş çevresi değişebiliyor. Para harcama alışkanlıklarında ve okul başarısında gözle görülür farklılıklar yaşanabiliyor. Aileler bunları bir ipucu olarak kullanıp, mevcut durumu izleyebilirler. Elbette ki bunlar tek başına yüzde 100 sonuç vermez ancak daha dikkatli olunması gerektiğini gösterir. Aksi bir durumda aileler çocuklarının bağımlı olduğunu 1,5-2 sene sonra fark edebiliyor. Bu da işleri daha da zorlaştırıyor.
Peki siz neler yapıyorsunuz? Bir bağımlı ailesi size ulaştığında nasıl yardımcı oluyorsunuz mesela?

'ÖNLEYİCİ TEDBİRLER ÜZERİNE ÇALIŞIYORUZ'

Bu bağımlının ve bağımlı ailesinin özel durumuna göre değişiklik gösteriyor elbette. Ancak ben buradan şunu ifade edeyim, hiç çekinmeden bize ulaşabilirler. Elimizden geleni yapacağımıza dair kendilerine adeta bir açık çek verebilirim. Tedavi ile ilgili boyutu az evvel ifade ettim. Bunun yanı sıra biz daha çok önleyici tedbirler üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Konferanslar, seminerler, basın çalışmaları, broşür kitap çalışmalarımız oldu oluyor. Yakın zamanda da Genel Başkan Yardımcımız Kemalettin Karslı'nın bir kitabı çıkacak yine uyuşturucu ile mücadele ile ilgili. Tabii pandemi sürecinin bizi olumsuz etkilememesi için de çaba gösteriyoruz. Online konferanslara da başladık. Avrupa'dan da Anadolu'dan da talepler geliyor. Bunları en kısa sürede değerlendiriyoruz. Tek bir insana bile ulaşabilmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bir de tüm bağımlı ailelerine umut olacak, onlara motivasyon kaynağı olacak bir film projemiz var. Senaryomuz hazır. Oyuncularla da görüşmeleri yapıyorduk ancak salgın olumsu etkiledi. Salgın sonrası, en kısa sürede bu filmi de çekmeyi istiyoruz. Çünkü bir bağımlı ailesinin en fazla ihtiyaç duyduğu şey motivasyon.