Uzmanlar araştırdı: Hataylılar ayda 20 gün toz soluyor
Uzmanların Antakya’da 30 gün boyunca yaptığı çalışmada Hataylıların 20 gün toz soluduğu tespit edildi. Uzmanlar, bölgede halk sağlığının tehdit altında olduğunu belirtiyor.
İSTANBUL – Temiz Hava Hakkı Platformu ile Türk Tabipleri Birliği (TTB) Hatay’ın Antakya ilçesinde 17 Ekim ile 15 Kasım 2023 tarihleri arasında hava kalitesini izleyen bir çalışma gerçekleştirdi. 30 gün boyunca kesintisiz yapılan toz ölçümlerinde Hatay halkının 30 günün 20’sinde toz soluduğu tespit edildi.
KILAVUZ DEĞERİN DÖRT KATI
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından akciğer kanserinde birinci grup etmek olarak sınıflandırdığı ince partikül madde PM2.5 depremden sonra Hatay’da yaygınlaştı. Temiz Hava Hakkı Platformu ve TTB tarafından hazırlanan raporda, 30 günlük ölçüm sonuçlarının ortalamasının metreküpte 20 mikrogram olduğu belirlendi. Bu değer DSÖ’nün insan sağlığı için tanımladığı, metreküpte 5 mikrogramlık yıllık kılavuz değerin tam dört katına denk geliyor.
HATAYLILAR 30 GÜNÜN 20’SİNDE TOZ SOLUYOR
Limitlerin oldukça üzerinde toz solunan Hatay’da yürütülen çalışmanın günlük ölçümleriyle ilgili raporda şu ifadelere ver yerildi: “Günlük değerlere bakıldığında ise, toz kirliliğinin 30 günün 20’sinde DSÖ’nün 24 saatlik kılavuz değeri olan 15 µg/m3 ’ün üzerinde olduğu saptandı. DSÖ, bu 24 saatlik kılavuz değerin bir yılda 3-4 defadan fazla aşılmaması gerektiğini belirtiyor.”
‘YÜKSEK TOZ SALINIMINA YOL AÇIYOR’
Rapor, depremden sonra bölgede yıkılan binalardan ve ayrıştırma işlemlerinden kaynaklanan tozun halk sağlığını etkileyen bir sorun olduğuna işaret ediyor. Hatay’da daha önce de yapılan hava kalitesi izleme çalışmalarına atıfla birlikte raporda şu sözler kayda geçirildi:
“Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bölgedeki toz kirliliğinin çözümü ile ilgili olumlu bir gelişme yaşanmamıştır. Hatay’da hala yıkılan binalardan kaynaklı molozların mevzuata, bilimsel yol ve yöntemlere göre ve usulüne uygun şekilde kaldırılmadığı gözlenmektedir. Özellikle molozlardan demirin ayrıştırılması için yürütülen çalışmalar çok yüksek toz salımına yol açmaktadır. Bu ayrıştırma yaşam alanları ile iç içe devam etmektedir. Uygun olmayan alanlarda, uygun olmayan şekilde istiflenen molozlar şehrin üstünde sürekli bir toz bulutu oluşturarak toz kirliliğinin kalıcı olmasına neden olmaktadır.”
KİRLİ HAVADAN EN ÇOK KİMLER ETKİLENİYOR?
Raporu hazırlayan uzmanlar, kirli havanın en çok kimleri etkileyeceğini ise şöyle belirtti: “Toz en çok bebek, çocuk, gebe kadın ya da yaşlı, kronik hastalığı olan yurttaşları etkiliyor. Bölgede solunum yolu şikâyetleri arttığı gözlemlenmektedir. Her yaştan bireylerde akut solunum yolu enfeksiyonlarındaki belirgin artış dışında, astım, bronşit gibi kronik hava yolu hastalığı olanların acillere başvurularının ve hastanede yatış sürelerinin uzadığı gözlemlenmektedir.”
‘KAMU GÖREVLİLERİNİN TEMEL GÖREVİ’
Rapora göre toz (partikül madde) kirliliği kaygı yaratacak boyutta. Nedeni ise sorun bugüne ait olmaması olarak gösteriliyor: “Uzun vadede toz solunması pnömokonyoz, mezotelyoma ve akciğer kanseri gibi çok ciddi hastalıklara yol açar. Bugün solunan bu tozun etkisi 10 yıllara yayılacak ve bölge halkının gelecekteki sağlığını da derinden etkileyecektir. Toz sorununu çözmedikçe bireysel olarak bu kirlilikle mücadele etmek güç. Buradan bir kez daha anımsatmak isteriz ki, deprem bölgesinde hâlihazırda çok zor şartlarda yaşayan insanların sağlığına sahip çıkmak ve halkın hayatını tehdit edecek hastalıklardan korumak kamu yetkililerinin temel görevi olmalıdır. TTB-THHP ortak çalışmasında toz ölçümleri Ekim-Kasım aylarında, bölgede henüz kış şartlarının oluşmadığı ve sobaların yakılmadığı bir dönemde gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla havadaki toz yoğunluğunun ana kaynağı hala yıkımı devam eden binalar ve ayrıştırılan molozlardır denebilir.”