Uzmanlar 'Işık Kervanı'nı değerlendirdi: Sınırdaki yığılma artacak

"Türkiye’den ayrılmak isteyen Suriyelilerin sayısı çok arttı” diyen Profesör M. Murat Erdoğan, yakın zamanda Yunanistan-Türkiye sınırında gerilimin tırmanacağını söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Avrupa Birliği'nin (AB), Ankara ile temasa geçerek, 'Işık Kervanı' hakkında bilgi talep ettiği öğrenildi. Uzmanlar, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin Avrupa'ya gitmek için başlattığı iddia edilen 'Işık Kervanı' hareketi hakkında değerlendirmelerde bulundu. 

DW Türkçe'den Değer Akal, AB ülkelerinin Türkiye-Yunanistan sınırında 2020 yılındakine benzer yeni gerilimlerin yaşanmaması için Türkiye'den gerekli tedbirleri almalarını istediklerini aktardı. Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmek isteyen mültecilerin sayısındaki artış hakkında DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan göç uzmanı Profesör M. Murat Erdoğan, “Sınırlarda çok ciddi bir yığılma var, çalışmalarımızda elde ettiğimiz bilgiler önümüzdeki dönemde bunun daha da artacağına işaret ediyor” dedi.

'GÖRÜNTÜLERİN İNFİAL YARATMAMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜ'

Hafta sonunda uluslararası medyada da geniş yer bulan, Meriç Nehri’ni geçen çok sayıda göçmenin dövülmesi ve çıplak bir şekilde tutulması, konunun bir kez daha gündeme gelmesine yol açtı. Türkiye ile Yunanistan hükümetleri, sığınmacılara kötü muamele ve insan hakları ihlalleri konusunda birbirlerini suçluyor. Araştırmalarını Berlin merkezli Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi’nde (CATS) sürdüren Profesör Erdoğan, bu gelişmeleri değerlendirirken, “Bu korkunç görüntülerin ne Türkiye ne de Yunanistan kamuoylarında infial yaratmaması son derece üzüntü verici ve düşündürücü. Hükümetler birbirini suçluyor, Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği soruşturma başlatılması gerektiğini söylüyor… Oysa istense bunun sorumlusunun kim olduğunu tespit etmek mümkün. Ne yazık ki bu korkunç olay bize aynı zamanda gerilimin daha da tırmanacağını gösteriyor” dedi.

'TÜRKİYE'DEN AYRILMAK İSTEYEN SURİYELİLERİN SAYISI ÇOK ARTTI'

Önümüzdeki günlerde Türkiye-Yunanistan sınır bölgesine daha fazla göçmen akını olabileceğini söyleyen Profesör Erdoğan, Türkiye’de bir grup Suriyeli tarafından başlatılan “Işık Kervanı” adlı girişimi de, ciddi bir krize yol açabilecek bir gelişme olarak gördüğünü kaydetti. Profesör Erdoğan, girişimin açıklamalarını yorumlarken, “Bildiride özetle Türk devletine ‘sizden başka bir şey istemiyoruz, yeter ki bize engel olmayın, gidelim’ diyorlar. Çünkü Türkiye’den ayrılmak isteyen Suriyelilerin sayısı çok arttı” dedi.

CATS araştırmacısı Erdoğan, her yıl tekrarlanan Suriyeliler Barometresi adlı çalışmalarının 2021 versiyonunu tamamladıklarını belirterek, ulaştıkları bilgileri şöyle aktardı: “Sonuçlar bize Türkiye’deki Suriyelilerde üçüncü bir ülkeye gitme arzusunda çok ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Eskilerde yüzde 15’lerde olan bu istek, yüzde 55’in üzerine çıkmış durumda. ‘Biz artık Türkiye’de istenmiyoruz’ diyorlar, Türkiye’de büyüyen ekonomik sıkıntılar nedeniyle daha büyük sorunlar yaşadıklarını ayrıca Suriye’ye gönderilmekten korktuklarını söylüyorlar. Muhalefet partilerinin ‘Esad ile anlaşacağız, bunları geri göndereceğiz’ dediklerini hatırlatıyor, bunun yol açtığı tedirginlik nedeniyle bir an önce Avrupa’ya kapak atmaya çalıştıklarını söylüyorlar.”

'SINIRA YÖNELECEK HAREKET KOLAYCA ENGELLENEMEYECEK'

Şubat 2020’de Pazarkule’de yaşanan olayların dış politikadaki sonuçlarından bağımsız olarak, iç politikada kısa vadede son derece etkili olduğunu hatırlatan Profesör Erdoğan, “Türk toplumuna göre mülteciler konusu ülkenin en önemli ilk üç sorunundan birisi. Bu nedenle göçmen karşıtı söylem çok yoğunlaştı ve toplumda da ciddi bir karşılık buluyor” dedi. Göç uzmanı, bunun da seçimler öncesinde Türkiye hükümeti üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu, bu nedenle Yunanistan sınırına yönelecek kalabalık bir mülteci hareketinin hükümet tarafından kolayca engellenemeyeceğini, buna mültecilerden rahatsızlığını çok belli eden toplumdan da itiraz geleceğini söyledi.

CATS araştırmacısı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu nedenle yakın bir zamanda Türkiye-Yunanistan sınırında gaz bombalarının, tazyikli suların kullanıldığı, sınıra dayanan mültecilerin geri püskürtülmeye çalışıldığı gerilimlerin yaşanması çok muhtemel. Seçimlerden hemen önce, mülteci kitlelerinin sınıra yönelmesiyle, Türk toplumunda hem Suriyelilere hem de Avrupa’nın dayanışma eksikliğine yönelik tepkiler birleşecek. Bu, ‘Yaşasın Suriyeliler gidiyor artık Avrupa düşünsün’ gibi bir algı oluşmasını sağlayabilir. Bu da hükümetin siyaseten işine yarayabilir. Muhalefet partileri de buna karşı çıkamayacaklardır. Ama sonuç itibariyle AB, mültecileri almayacak, Türkiye ile AB arasında yeni bir kriz yaşanacak.”

Türkiye, sınırlarından yasa dışı geçişleri engellemekle yükümlü. Ancak bazı gözlemciler, 2023’te yapılacak seçimler öncesinde, Türkiye ile AB arasında 2020’dekine benzer gerilimlerin tekrarlanması ihtimalinin çok arttığı görüşünde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2020 yılında yaptığı "Kapıları açtık" açıklamasının ardından Türkiye-Yunanistan sınırında ve Türkiye-AB ilişkilerinde gerilim tırmanmıştı. AB, Yunanistan sınırına dayanan göçmenleri kabul etmemiş, Türkiye'yi “mültecilerin hayatlarını tehlikeye sokarak araçsallaştırmak”, “mültecilerin sırtından AB’ye şantaj yapmakla” suçlamıştı.

'TÜRKİYE, TAVİZ KOPARMAK İÇİN AB'YE BASKI UYGULUYOR'

Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü'nün (ifo) Uluslararası Göç Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Panu Poutvaara da önümüzdeki aylarda Türkiye ile AB arasında mülteciler konusunda gerilimin daha da artacağı görüşünde. Profesör Poutvaara, Türkiye'nin AB üzerindeki baskısını daha da artıracağı yönündeki endişesini dile getirirken, “AB, mültecilere ev sahipliği yapmaya devam etmesi için Türk hükümetinin işbirliği yapmasına ihtiyacı var. Yaşanan gerilimler ise AB ile Türkiye arasında mültecilerle ilgili yürütülen pazarlıklarda bir tür ‘tehdit sürecini’ yansıtıyor. Türkiye, taviz koparmak için AB’ye baskı uyguluyor ve bunu artırıyor. AB ise Türkiye’nin şantajına boyun eğmeyeceğini göstermeye çalışıyor” dedi.

AB’nin Türkiye’ye mülteciler için verdiği mali kaynakları artıracağını düşündüğünü aktaran Profesör Poutvaara, “AB ülkelerinin ciddi sayıda Suriyeli mülteciyi almayı kabul edeceğine hiç ihtimal vermiyorum. Çünkü Avrupa ülkeleri şimdi Ukraynalı mültecileri kabul ediyor ve bu da Avrupa ülkeleri için başlı başına ağır bir sınama. Ancak AB Türkiye’nin Suriyeli mültecileri ağırlamasının yol açtığı mali yükü paylaşmalı, yardımlar artırılabilir” diye konuştu. Bir noktada taraflar arasında bir uzlaşma sağlanacağını söyleyen göç uzmanı Poutvaara, “Asıl mesele mültecilere ev sahipliği yapmaya devam etmesi için Türkiye’ye önümüzdeki dönem ne kadar para verileceği ve Türk vatandaşlarına vize serbestisi gibi başka tavizlerin verilip vermeyeceğidir” görüşünü aktardı.

'AB 'BİZ SİZE PARA VERELİM SİZDE KALSINLAR' NOKTASINA İNDİRGİYOR'

 Buna büyük ölçüde AB’nin politikalarının yol açtığına işaret eden Murat Erdoğan, “AB, bu konuyla ilgili sorumluluğunu, ‘Biz size para verelim sizde kalsınlar’ noktasına indirgiyor. Yılda Türkiye’ye mülteciler için gönderilen yaklaşık 1,5 milyar euro, mültecilerin Avrupa’ya akın etmesini engellemek için ödeniyor. Bu meblağ zaten gerçek ihtiyacın dörtte biri bile değil. Mültecilerin Avrupa’ya yerleştirilmeleri ise 18 Mart Mülteci Mutabakatı’na rağmen hiç gündeme getirilmiyor. Ve AB’nin bu dışsallama politikası, Türkiye ve diğer yoğun mülteci barındıran ülkelerin de bu konuyu araçsallaştırmasına zemin hazırlıyor” diye konuştu.

'IŞIK KERVANI' NEDİR?

Bu girişimle Türkiye’deki bazı Suriyeliler, en az 100 bin kişilik bir kitle oluşturup Yunanistan sınırına yürümeyi, AB sınırlarında oluşturacakları kitlesel baskı ile Avrupa’ya geçmeyi hedefliyor. Telegram gibi anlık mesajlaşma uygulamaları ve diğer sosyal medya mecraları üzerinden örgütlenmeye çalışan bu girişim üyeleri, eylül ayında yayımladıkları Türkçe bildiride, 10 yılı aşkın süredir kendilerini ağırlayan Türkiye halkına teşekkür ederek, artık Türkiye’den göç etmek dışında çarelerinin kalmadığını dile getirdiler. 

Provokasyonlardan, bazı kesimlerin toplumda ırkçılığı körüklemesinden duydukları endişeye vurgu yapan girişim üyeleri, “Türk kardeşlerimizin yükünü azaltmak amacıyla bizim bu ala vatandan göç etmekten başka çaremiz kalmamıştır” ifadelerini kullandılar. Bildirinin en dikkat çekici bölümünü ise Türk hükümetine çağrı yapılan bölüm oluşturuyor. Bu çağrıda hükümetten Avrupa’ya göç etmelerine engel olmamaları, kolaylık sağlamaları isteniyor.