Uzmanlar uyardı: Pankreas kanserine dikkat
Bayındır Söğütözü Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gökhan Moray ile Radyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Okan Akhan, pankreas kanserine ilişkin bilgi aktardı.
DUVAR - Hastaneden yapılan açıklamaya göre, pankreas, salgıladığı sıvı ve enzimlerle gıdaların sindirilmesinde önemli bir yere sahip. Salgıladığı hormonlarla da vücutta çeşitli metabolik olayları düzenliyor.
Çoğu pankreas kanseri, sindirim sıvıları salgılayan hücrelerden köken alan adenokanser şeklinde oluşuyor. Hormon salgılayan hücrelerden köken alanlar ise pankreasın nöroendokrin tümörü olarak adlandırılıyor.
Pankreas kanseri en çok 70 yaş civarı erkeklerde görülürken, sigara kullanımı pankreas kanserinin en önemli risk faktörünü oluşturuyor. Ek olarak diyabetiklerde, obezlerde, alkole bağlı kronik pankreatiti olanlarda ve pankreas kisti olanlarda daha sık rastlanıyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Gökhan Moray, pankreas kanseri belirtilerinin genellikle geç ortaya çıktığını belirterek,"Hastadaki belirtiler pankreas kanserinin türüne bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Adenokanserler, komşu organ ve dokulara sirayet ederek veya uzak organlara atlayarak belirti verirken, nöroendokrin tümörleri kanserin hangi hormonu, ne miktarda salgıladığı ile ilgili belirti veriyor." ifadelerini kullandı.
Moray, pankreas kanseri tanısının ya şikayetler değerlendirilirken ya da başka bir sorun incelenirken şans eseri saptandığının altını çizerek, tanının genellikle radyolojik görüntüleme yöntemleriyle konulduğunu aktardı.
Ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme (MR ve MRKP), PET, endoskopik yöntemler (ERCP, EUS) ile hastalığın tanısının konulması ve cerrahi işleme uygunluğunun saptanmasının mümkün olduğunu vurgulayan Moray, şunları kaydetti:
"Pankreas kanserlerinin çoğunda kitleden biyopsi almadan karar verilebiliyor. Pankreas kitlelerinde biyopsi gereği nadiren doğuyor ve hekimler çeşitli nedenlere bağlı olarak doğru tanı konma olasılığının düşük olduğunu bilerek karar veriyor. Pankreas kanserli hasta doğrudan ameliyat edilecekse, biyopsiye gerek yoktur. Ancak cerrahi hariç diğer tedavi alternatiflerinin hepsi için biyopsi ihtiyacı ortaya çıkar. Ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi kılavuzluğu kullanılarak hastalardan biyopsi alınır. Eğer kitle sadece pankreasta ise ince iğne aspirasyon biyopsisi veya kalın iğne parça biyopsisi yapılabilir. Her iki teknik ile doğru sonuç alma oranı yüzde 90'ların üstündedir."
Ameliyatın şeklini kanserin tipinin, yerinin ve büyüklüğünün belirlediğini ifade eden Moray, ameliyat kararında hastanın genel sağlık durumunun ve seçilecek cerrahi stratejiyle beraber en önemli faktörlerden birinin de cerrahi ekibin bu konudaki deneyimi olduğunun altını çizdi.
Prof. Dr. Okan Akhan da pankreas kanseri tedavisinde girişimsel radyolojinin rolüne dikkati çekti.
Akhan, cerrahi tedavi hastaların ancak yüzde 15-20'sinde mümkün olduğu ve cerrahiye bağlı komplikasyonların yüzde 30 ile 50 arasında değiştiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu nedenle, girişimsel radyoloji pankreas kanserinin palyasyonunda önemli bir yer tutuyor. Pankreas kanserine bağlı olmak üzere hastalarda ortaya çıkan sarılık tablosu ciddi bir problem olduğundan, bu hastalarda perkütan transhepatik bilier drenaj işlemi yapılarak, safra enfeksiyonu ve sarılık ile mücadele ediliyor. Bir sonraki aşamada ise safra yollarına stent yerleştirme işlemi gerçekleştirilebiliyor. Pankreas kanserine bağlı oniki parmak bağırsağında bir tıkanıklık söz konusu ise bu bölgeye metalik stent yerleştirilebiliyor. Ayrıca pankreas kanserli hastalarda ortaya çıkan çok şiddetli ağrılar ile savaşmak için çölyak ganglion blokajına başvurulabiliyor. Bu yolla hastaların hissettiği ağrı önemli ölçüde azaltılıyor ya da tamamen ortadan kaldırılıyor."
Prof. Dr. Akhan, pankreas tümörünün ameliyat edilemeyecek bir durumda olduğunda ancak metastaz yapmadığı hasta grubunda lokal tedavi yapılabildiğini kaydetti.
Akhan, "Günümüzde en etkili kabul edilen lokal tedavi alternatifini irreversible electroporation oluşturuyor ve bu teknoloji ile damar duvarına yapışan tümör hücreleri öldürülüyor. Bu teknoloji ile hastalarda daha uzun bir sağ kalım sağlandığı da gösteriliyor. Ayrıca literatürde radyofrekans ablasyon, mikrodalga ablasyon gibi termal ablasyon tekniklerinin kullanıldığı vaka serileri de bulunuyor ancak bunlarda komplikasyon oranları yüksek olduğundan artık kullanımları çok tercih edilmiyor. Son olarak, karaciğer metastazları olan pankreas kanserli hastalarda metastazların sayısı özellikle beş ve daha altı ise ablasyon ya da transarterial radyoembolizasyon gibi tedavi seçenekleri bulunuyor" açıklamasında bulundu. (HABER MERKEZİ)