YAZARLAR

Uzungöl ile Hasankeyf’in beton kardeşliği

Her gün onlarca kişi salgın nedeniyle ölürken, deprem acısı çok tazeyken, moraller yerlerde, işler güçler, ekonomi iyice nanayken Yurttan Sesler’i yazmak ayıp olur gibi geliyordu. Açıkçası eskisi gibi tuhaf haberler de çok yok aslında, sanki iyice rengi kaçtı ülkenin. Lakin diğer “ciddi” konular hep aynı sıkıcılıkta ve kabak tadı vermeye başladı. Eee o zaman buyurun günün menüsüne…

Trabzon’da, “Dünyaca ünlü turizm merkezi” Uzungöl’ün eski haline dönüştürülmesi için göl etrafında rehabilitasyon ve iyileştirme çalışmaları başlıyor. Haber böyle valla, “Dünyaca ünlü” derken içine ettiğimiz gölün rezilliğini bütün dünya biliyor demek istediler zahir. Eski haline döndürürken, “peki bu hale neden ve nasıl geldi”yi sorgulamak elbette lüks bir beklenti. Bu hafta bir başka beton yığınına dönen değer, Hasankeyf’in Kaymakamı’nın açıklamaları da Yurttan Sesler’e damga vurdu (cümle yapısı orijinaldir): “Bizim yeni turizm anlayışımızda bile, hâlâ Hasankeyf’in en önemlisi, yine tarihtir.” Her şey yok edildikten sonra, beyhude bir şekilde turizmin önemini dile getirmek için; “bile”, “hâlâ” ve “yine” gibi vurgulara ihtiyaç duyan kaymakam, söylediklerine muhtemelen kendisi de inanmıyor. Köle ile sahibin onca dışkıyı yedikten sonra eski hallerine dönüp, “o zaman biz bu haltı neden yedik” dediği fıkradaki gibi bir koruma politikamız var. Başka konularda olmasa da, tarihsel mirasa sahip çıkamama ve kültürel belleğin ayaklar altına alınması noktasında Karadeniz ile Güneydoğu bölgeleri aynı kaderi paylaşıyor, beton kardeşliğinde birleşiyor. Buna da sevinip, Polyannacılık yapacak halimiz yok, keşke başka konularda birleşselerdi.

Muğla’nın Fethiye ilçesinde yaşayan İngiliz vatandaşı Sam, İslamiyet’i seçerek Müslüman oldu. Eee ne var canım bunda demeniz normal elbette. Sam'in diğer adı ve soyadı çok acayip de ondan şeettim: Sam Alexander Mcintosh. Biri tüm dünyayı fethetmiş Büyük İskender, diğeri ise dünyayı başka açıdan fetheden Macintosh (Tamam bir a eksik diye üstüme gelmeyin hemen). Bize tabii ki o kalibrede bir insan düşmeyecekti. Bizim Sam, "Türk kültürünü öğrendiği ve bu kültürün bir parçası olduğu için çok mutluluk duyduğunu" söyleyen tayfadan. Sünnet olmadan saymam ama Sam Efendi, bak ona göre, Yurttan Sesler olarak bu konunun da takipçisiyiz.

Giresun ve Trabzon illeri arasında kolbastı polemiğinin ardından şimdi de ekmek kavgası başladı. Giresun'un Çavuşlu ekmeği ile Trabzon'un Vakfıkebir ilçesindeki fırıncılar, taklitlerinin yapıldığını ileri sürerek söz konusu ekmeğin özelliklerinin sadece kendi ekmeklerinde olduğunu savundu. Helal be Karadeniz, senin de derdin bu olsun valla. Pandemi, işsizlik vesaireye takılma sen, zaten her dert kendi içinde değerli değil midir? Devamke…

İstanbul Bakırköy'de reflektörlü yelek giyip 2 bin 200 metre fiber kablo çaldılar. Elbette hırsızlığı kutsamıyorum ama bazı firmaların 10 milyar TL vergi borcu bir anda silinirken, ben bu yaratıcı işlere imza atanların cezalandırılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bir yanda durduk yerde milyarları götürenler, diğer yanda onca uğraştan sonra hurdacıdan kazanacakları birkaç bin lira için “hırsızlık” yapanlar…

Antalya'da maskesini takmayıp sigara içen bir kişi, “Adana’dan geldim, Adana’da sokakta sigara içmek yasak değil" sözleriyle kendisini savundu. Adana’da sıcaklarda güneşe kurşun sıkılmasından sonraki en özgün örneklerden biri olsa gerek.

İstanbul Esenyurt’ta "parti düzenleniyor" ihbarı üzerine harekete geçen polisin baskın yaptığı yer, Nijeryalıların dinî ayin yaptıkları yasal bir dernek çıktı. Polis elbette yanılmaz ve haliyle bir şeyler bulur. Nitekim dernekteki 26 kişiye sosyal mesafe ve maske kuralına uymadıkları gerekçesiyle ceza kesildi. Esenyurt’ta geçtiğimiz günlerde yapılan “Miss Uganda” yarışması da hepimizin hafızalarında çok taze. Esenyurt, herkesin sorunsuz yaşadığı bir Birleşmiş Milletler’e yavaş yavaş dönüşse ne güzel olur aslında. Gerçi 19 Mayıs’ta Suriyeli iki grup arasında çıkan tartışmada iki kişi yaralanmış, Nijeryalıların yine kendi aralarında yaptıkları kavgada bir kişi çatıdan düşerek hastaneye kaldırılmıştı ama olsun. En azından başkalarıyla kavga etmiyor gibiler…

YAKIN TARİHTE BU HAFTA

Hakkâri Valiliği'nden Tokat Valiliği'ne atanan Erdoğan Gürbüz, 'Bu benim için yükselme sayılır. Tokat daha gelişmiş bir ildir” diyerek, yüzlerce yıllık devlet geleneğinin Kürt sorununa bakış açısını iki cümleyle özetlemeyi başardı. (25 Kasım 2005)

Mardin’e bağlı Gelinkaya beldesindeki, Gelinkaya Ortaokulu’nda yapılan okul temsilciliği seçimini, okulda mescit yaptırma vaadinde bulunan belde belediye başkanının 7’inci sınıfta okuyan yeğeni A.C. kazandı. A.C. ayrıca herkese birer futbol topu hediye etti ve şeker dağıttı. A.C’nin son derece makbul bir yeni nesil temsilcisi olduğunu söylemek mümkün. Din, futbol ve tatlıdan oluşan üçlü formülü eşliğinde yaptığı seçim propagandası mükemmel sonuç vermiş, Türkiye’yi çözmüş resmen. (26 Kasım 2014)

Kütahya Baro Başkanı, Rasim Ozan Kütahyalı’nın, 'Kütahya ile ilgisinin olmadığını' söyleyerek suç duyurusunda bulundu. Baroların belli bir seviyede hareket etmelerini beklemek teamüldür malumunuz, Kütahya Barosu’nu işte o çıtayı efsane sırıkla atlamacı Sergey Bubka düzeyine çıkardıkları için tebrik ederiz. Hoş ROK için ne yapılsa azdır, o da ayrı. (23 Kasım 2017)


Azmi Karaveli Kimdir?

İletişim uzmanı. Galatasaray Lisesi’nin ardından Marmara Fransızca Kamu Yönetimi’ni bitirdi, aynı üniversitede Sinema-TV yüksek lisansı yaptı. 1993 yılında Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladı. Televizyon programcılığının yanı sıra, özel sektörde ve iletişim ajanslarında çalıştı. Kadir Has Üniversitesi’nde iletişim dersleri verdi. Hayat Bilgisi Okulu’nun kurucuları arasında yer aldı. zete.com’da yazılar yazdı. Cumhuriyet Pazar Eki’nde Yurttan Sesler bölümünü hazırladı, zaman zaman kültür sanat sayfasında yazılar kaleme aldı. 2018 yılında gazetede yaşanan gelişmeler üzerine Cumhuriyet’ten ayrıldı. Halen kurucusu olduğu ajansta iletişim danışmanlığı yaparken, bazı STK ve siyasetçilere gönüllü destek veriyor. Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde doktora tezini bitirmeye çalışıyor.