Vaka oranında rekor kıran Marmara'da neler oluyor?  

En çok vaka görülen 5 ilden Çanakkale, İstanbul ve Kırklareli'de yoğun bakımlar sınıra ulaştı. Tabip odaları insanların yatak bulmak için mücadele ettiğine dikkat çekti.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA- Türkiye'de mart ayında başlayan "normalleşme"den yaklaşık 1 ay sonra Covid–19 vaka ve ölüm oranları en üst seviyeye ulaştı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) başta olmak üzere bilim insanlarına göre "üçüncü dalga" olarak ifade edilen bu dönem diğerlerinden farklı. Mutant virüsün de etkisiyle her günün bir öncekinden “daha kötü” olacağını savunan uzmanlar, bu artış eğiliminin önümüzdeki günlerde sağlık sistemini zorlayabileceğini öngörüyor. Nitekim Sağlık Bakanlığı'nın illere göre açıkladığı haftalık vaka oranlarında en üstteki beş kent arasında yer alan İstanbul, Çanakkale ve Kırklareli'de yoğun bakım doluluk oranları yükseliyor.  

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yaptığı son açıklamada, yoğun bakım doluluk oranlarının İstanbul’da 71,4, Çanakkale’de yüzde 67,1, Tekirdağ’da yüzde 73,5, Kırklareli’nde yüzde 69. Yalova’da ise yüzde 55,4 olduğunu açıkladı. Koca’nın bu açıklamasına karşı İstanbul, Çanakkale ve Kırklareli'de Tabip Odaları, yoğun bakım doluluk oranlarının açıklananın çok üzerinde olduğunu ifade etti, bu kentlerde artan vaka sayılarının nedenlerini anlattı.  

'İSTANBUL’DA ŞUBAT’TAN BU YANA SALGIN 15 KAT ARTI' 

Salgının başından bu yana yüksek vaka oranları ile dikkat çeken kent İstanbul, son açıklanan illere göre haftalık vaka sayısında 100 binde 920,57 vaka ile en riskli ikinci kent oldu. İstanbul Tabip Odası (İTO) Genel Sekreteri Dr. Osman Küçükosmanoğlu’na göre mutant virüslerin yayılmasıyla birlikte İstanbul yeniden salgının merkezi haline geldi.

Dr. Osman Küçükosmanoğlu

Sağlık Bakanlığı’nın illere göre vaka durumlarını açıklamaya başladığı şubat ayından bu yana İstanbul’da 15 kat artış yaşandığına dikkat çeken Küçükosmanoğlu, “Covid–19 salgınının ilk ortaya çıktığı dönemde salgının kaynağı ve vaka sayılarının yüzde 60’ı İstanbul’daydı. Şu anda da Sağlık Bakanlığı’nın illere göre vaka durumlarını açıklamaya başladığı şubat ayından bu yana İstanbul 100 binde 60 vaka oranlarından 900’lere yeniden çıktı. Yani mart başında kontrollü normalleşme sürecinin başlatılmasıyla İstanbul göz göre göre yeniden salgının merkezi haline geldi. Özellikle İngiltere varyantının ortaya çıktığı dönemde ülkeler arası seyahat kısıtlamasına gidilmedi. Aynı şekilde vaka oranlarının yüksek seyrettiği Karadeniz bölgesi ile kentler arasında ulaşım devam etti.  Bu durumda da İstanbul’da en büyük bulaş ortamları işyerleri, kalabalık ortamlar, ev içi bulaşlar oldu” ifadelerini kullandı.

'İNSANLAR BOŞ YOĞUN BAKIM YATAĞI BULABİLMEK İÇİN MÜCADELE VERİYOR' 

Küçükosmanoğlu, giderek artan vaka sayılarına karşı yoğun bakım doluluk oranlarının da sınıra ulaştığını, insanların boş yatak bulabilmek için mücadele verdiğini vurguladı. 112 acil anonsu ile gelen hastaların yakın illere devrinin yapıldığını belirten Küçükosmanoğlu, şunları söyledi: “Bizim bu salgını yoğun bakımlara taşınmadan, bulaş kaynağından çözmemiz gerekiyordu ama yapamadık. İstanbul Yeşilköy ve Sancaktepe’de salgının başında açılan acil durum hastanelerinin ikisi de dolu. Covid–19 için ayrılmış yoğun bakımlar ve servisler tamamen doldu İstanbul’da. Bunlar doldukça yeni servisler ve yoğun bakımlar açılsa da insanlar boş yatak bulmak için mücadele ediyor. Yakın illere hasta devri yapılıyor. Vahim bir durumdayız. Salgının başından bu yana canla başla çalışan sağlık çalışanları da artık tükenmiş durumdalar. Bir an önce önlem alınmalı.”

'İNSANLARIN ENFEKTE OLARAK BAĞIŞIKLIK SAĞLAMASI İSTENİYOR'

Salgının ulaştığı “vahim” tablo karşısında hala ciddi önlemlerin alınmadığına dikkat çekerek, “Hükümet, salgını yönetemiyor değil, yönetmek istemiyor” diyen Küçükosmanoğlu,  bu yöntemle can kayıplarının çok daha fazla olacağına işaret etti. Küçükosmanoğlu’na göre toplum bağışıklığını aşılama ile sağlamak gerekirken, iktidar insanların doğal enfeksiyon geçirerek bağışık hale gelmesini amaçlayan bir yöntem kullanıyor. Bu yüzden bir an önce zorunlu hizmetler dışında üretimin durdurularak toplu bulunulan her yerin kapatılması gerektiğini ifade eden Küçükosmanoğlu, “İnsanların sahilde, park ve bahçelerde sosyal mesafe bırakarak dolaşmalarında bir engel yok” diye konuştu.

'ÇANAKKALE’DE REKOR: ELİMİZDE BU ARTIŞI AÇIKLAYABİLECEK BİR VERİ YOK'

Çanakkale ise 100 binde 962,98 vaka oranıyla en çok yayılımın yaşandığı kent oldu. 500 binin üzerinde nüfusa sahip kentte vaka oranlarının yükselme nedeni olarak “pandeminin yönetilememesini” gösteren Çanakkale Tabip Odası Başkanı Güleda Erensoy, “Elimizde artışı açıklayabilecek bir veri yok” dedi.

Güleda Erensoy

İldeki vaka sayılarındaki yükselişin sorumlusunun il sağlık müdürlüğü olduğunu vurgulayan Erensoy, salgının başından bu yana Çanakkale Tabip Odası’nın il pandemi kuruluna alınmadığını, salgına ilişkin hiçbir verinin kendileri ile paylaşılmadığını ifade ederek şöyle konuştu: “Çanakkale Tabip Odası olarak bu artışın sebebini kentte mutant virüsün baskın olarak yayılıyor olmasına bağlıyoruz ama bunun dışında bu artışı açıklayabilecek bir veri elimizde yok. Bu sorunun muhatabı Çanakkale İl Sağlık Müdürü'dür; çünkü kentte her yeni vakadan, bulaş kaynağı verilerine kadar il sağlık müdürlüğüne geliyor. Eline düzenli veri gelen il sağlık müdürü, bu noktaya kadar neden önlem almadı, o sorgulanmalı. Ya test uygulayarak taşıyıcıları, vakaları bulamıyoruz ya da filyasyon çalışması kapsamında temaslıları tespit edemiyoruz. Bir yerde karantinanın işe yaramadığını görüyorsanız o bölgede özel karantina merkezleri açmak zorundasınız. Bir ilçede artış varsa o bölgeye özel önlem alırsınız. Ama hiçbiri yapılmadı. Biz de bu vaka artışının sebebini il sağlık müdüründen duymak istiyoruz.”

'DÖRDÜNCÜ YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNİ CUMA GÜNÜ AÇTIK, PAZAR GÜNÜ DOLDU'

Marmara bölgesindeki illerde yaşanan vaka artışını “sanayi tesislerine, fabrikalara” bağlayan Erensoy, Çanakkale’nin böyle bir özelliğinin de olmadığına dikkat çekti. Erensoy, “İstanbul bir sanayi kenti ve neredeyse 20 milyonluk bir nüfusa sahip. İstanbul ile 500 bin nüfuslu bir kentin haftalık vaka sayıları ortalaması nasıl aynı olabilir. Çanakkale; İstanbul, Tekirdağ, Yalova’yla vaka artış nedenleri kapsamında karşılaştırılamaz” dedi.  

Çanakkale merkez ve ilçelerde yoğun bakımların dolduğuna vurgu yapan Erensoy, “Çanakkale merkezde bir üniversite hastanesi ve tek devlet hastanesi var; onlar da doldu. Devlet hastanesinde dördüncü yoğun bakım ünitesini cuma günü açtık, pazar günü doldu. 2 hastamızı kaybettiğimiz için 2 yatak açıldı. Biz kent olarak sınırdayız. En büyük ilçemiz olan Biga’da yoğun bakım ve servislerde yer yok ve hastalar Çanakkale merkeze yönlendiriliyor. Şu an Covid–19 harici acil bir hasta gelse ne servislerimiz de ne de yoğun bakımlarda yer yok” şeklinde konuştu.

'KIRKLARELİ’DE VAKALARIN ÜÇTE İKİSİ SANAYİ TESİSLERİNİN OLDUĞU LÜLEBURGAZ’DAN KAYNAKLANIYOR'

Kırklareli’de ise önceki haftalara oranla vaka sayılarında düşüş yaşansa da yine en yüksek vaka oranına sahip ilk beş kent arasında yer aldı. Kırklareli Tabip Odası Başkanı Taner Pehlivan, ildeki vaka artışını bölgesel olarak değerlendirmek gerektiğini söyledi. Pehlivan, Marmara bölgesindeki yoğun artışı sanayi bölgesi olmasına bağladı ve ekledi: “Kırklareli’de vakaların üçte ikisi sanayi tesislerinin ve fabrikaların bulunduğu Lüleburgaz ilçemizden kaynaklı yayılıyor. Yani bulaş yerleri çoğunlukla işyerleri. İşyerleri haricinde ise bulaş işe giderken şehir değiştirenler arasında oluyor. Her gün il merkezinden servislerle sanayi bölgelerine geçiş hareketliliği var. İl merkezinden Lüleburgaz’a, hatta Tekirdağ’a, Çorlu’ya giden bile var. İş kapsamında yaşanan bu insan hareketliliği kısıtlanmadığı sürece vaka artışlarının düşmesi beklenemez.”

Taner Pehlivanption
'BİRKAÇ HAFTAYA YOĞUN BAKIMLAR DOLACAK'

Pehlivan, kentteki yoğun bakım doluluk oranlarının il merkezinde henüz sınıra ulaşmadığı ancak Lüleburgaz ilçesindeki yoğun bakımların dolduğunu işaret ediyor. Vaka sayılarının bu şekilde yükselmesi durumunda birkaç haftaya kadar il merkezlerindeki yoğun bakımların da dolacağının altını çizen Pehlivan, bir an önce zorunlu hizmetler dışında üretimin durdurulması gerektiğini kaydetti.