Van depreminin üzerinden 12 yıl geçti: 'Zihniyet değişmedi'
23 Ekim 2011 tarihinde yaşanan 7,2 büyüklüğündeki Van depreminin üzerinden 12 yıl geçti. Uzmanlar, o günden bugüne değişen bir şey olmadığını söyledi.
VAN - Van, 23 Ekim 2011'de meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki deprem ve 9 Kasım 2011'deki 5,6 büyüklüğündeki ikinci depremle büyük bir felaket yaşadı. Bu depremler, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük afetlerden biri olarak kayda geçti. Depremler sonucunda 644 kişi hayatını kaybederken, 1966 kişi yaralandı. Binlerce bina kullanılamaz hale geldi.
DEPREMZEDELERE TOKİ’LER ÜCRETSİZ VERİLMEDİ
İki yıkıcı depremin yaşandığı Van’a 2011 yılında da kış erken gelmişti. Bu yüzden depremin ardından en acil ihtiyaç barınma ve ısınma oldu. Depremzedeler, kendi imkanlarıyla geçici çadırlar kurarak günlerini geçirdi. Zamanla kentin farklı bölgelerine konteyner kentler inşa edildi. Daha sonra TOKİ tarafından yapılan afet konutları, hak sahiplerine belirli bir taksit tutarı üzerinden verildi.
12 YILLIK KONTEYNER KENT
Zamanla -biri hariç- konteyner kentler boşaltıldı. Van’ın Tuşba ilçesine bağlı Seyrantepe Mahallesi’nde bulunan konteyner kentte hâlâ yaklaşık 70 aile yaşıyor. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından kurulan ve 120 konteynerden oluşan bu alanda yaşayan aileler, zamanla konteynerlere ek odalar yaptı. Bazılarında ise 15 kişi bir arada yaşıyor. Aileler sadece depremin yıl dönümünde ve seçim süreçlerinde hatırlanmaktan şikayet ediyor.
'YAPILARIN 3’TE 1’İ RİSKLİ'
Yıllar içerisinde, yerle bir olan birçok mahalle yeniden inşa edilmeye başlandı. Çoğunluğu deprem sonrası inşa edilen yapılardan oluşan Ali Paşa Mahallesi de bunlardan biri. TMMOB Van Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Bayram Akbaş, Van’daki yapı stokunun depreme dayanıklı olup olmadığı üzerine yaptığı araştırmayla çarpıcı veriler elde etti.
Pilot bölge olarak Ali Paşa Mahallesi’ni ele alan Akbaş, buradaki 442 betonarme yapının yüzde 33’ünün riskli olduğunu belirledi. Mahallenin durumunun, diğer mahallelere göre nispetten daha iyi sayılabileceğini belirten Akbaş, “Van'da 100 adet bina varsa, bunların 33’ünün, orta büyüklükteki bir depremde yıkılacağı ya da ciddi hasar alacağı anlamına geliyor” diye konuştu.
'DEĞİŞMEYEN EN ÖNEMLİ ŞEY: ZİHNİYET!'
Depremin yıl dönümünde, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMOBB) Van Şubesi Başkanı Mihail Atik şehirdeki yapılaşma konusunda neyin değişip değişmediğini, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EĞİTİM-SEN) Van Şube Başkanı Murat Atabay eğitim alanındaki giderilmeyen sorunları, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Van Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Figen Çolakoğlu olası bir depreme karşı hastanelerin hazırlık durumunu ve istihdam uzmanı Sinan Ok ise göç ve istihdam konularındaki yaşananları değerlendirdi. Serzenişler ise aynı: “Değişmeyen en önemli şey: Zihniyet!”
'DEPREMDEN SONRA HİÇ OLMADIĞI KADAR YAPILAŞMA RANTI GÖRÜLMEYE BAŞLANDI'
TMOBB Van Şubesi Başkanı Mihail Atik, depremlerin ardından kalan birçok yapının kamufle edilerek kullanılmaya devam edildiğini vurgulayarak, “12 yıldır değişmeyen en önemli şey maalesef zihniyettir. Maalesef klasik rant anlayışından vazgeçilmedi. Kentsel dönüşüm ise sadece rantı artırdı. 2018 yılında çıkarılan imar affı ise birçok yapıyı meşrulaştırarak kullanımını yasal hale getirdi. Toplum olarak depremi çabuk unuttuk. Depremden sonra hiç olmadığı kadar yapılaşma rantı görülmeye başlandı. Hatta öyle ki 2011 yılında tetiklenen, İskele’den geçip Erçek Gölü’ne doğru uzayan, fay hattı üzerinde bile imar planları yapıldı, o bölgeler yapılaşmaya açıldı. Yine bunlarla beraber kaçak yapılaşma, kaçak kat, değişen planlar ile deprem gerçekliği hem ihmal edildi hem de unutuldu. Dolayısıyla kentteki yapı stokumuz 2011 yılı öncesinden daha kritik" dedi.
'PREFABRİK OKULLARDA EĞİTİM ÖĞRETİM DEVAM EDİYOR'
Eğitim Sen Van Şube Başkanı Murat Atabay ise depremin üzerinden geçen 12 yıllık süreçte eğitim alanında nelerin değişip değişmediğini şu sözlerle anlattı: “Depremin olduğu yıldan bu yana baktığımızda Milli Eğitim’in depreme yaklaşımı konusunda çok ciddi bir farklılık olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü o süreçte, yıkılan okulların yapılması, kontrolleri ve teslim alma süreçleri de çok sıkıntılıydı. Bugün de baktığımızda aynı sıkıntılı süreç devam ediyor. Yeni okullar yeniden dikey mimari şeklinde yapılıyorlar ve ciddi bir şekilde kontrolleri yapılmıyor. Deprem döneminde geçici olarak yapılan prefabrik okulların bile birçoğunda eğitim öğretim devam ediyor. Yani halen zihniyette bir değişiklik olmadığını söyleyebiliriz.”
'ÇOCUKLARA TOPLANMA ALANI KALMADI'
Deprem anında çocukların toplanma alanları konusunda da sorunlar yaşandığını belirten Atabay, “Şu anda okul bahçeleri çok ciddi anlamda daraltılmış durumda. Mevcut okul bahçelerine yeni okul binaları veya ana okulları yapılıyor. Bahçelerde toplanma alanı olarak kullanılabilecek bir alan da kalmıyor” diye konuştu.
'ÇALIŞANLAR DA, HEKİMLER DE, HALK DA ŞİKAYETÇİ'
Depremin üzerinden geçen 12 yılda sağlık alanında yaşanan sorunları ise SES Van Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Figen Çolakoğlu değerlendirdi. Deprem öncesinde Van’da beş kamu hastanesinin bulunduğunu ancak şu anda beş hastanenin tek bir hastaneye sığdırıldığını söyleyen Çolakoğlu, sağlıkta yaşanan sorunların depremin ardından daha fazla derinleştiğini belirtti. Çolakloğlu, “Depremden önce hekimler çalıştığı yerlerde daha mutlu ve daha sağlıklı hizmet üretebiliyorlardı. Üretilen sağlık hizmetinden hastalar daha memnun oluyordu. Açıkçası deprem sonrasında ise sağlıkta dönüşüm politikasının oturtulmaya çalışması bir memnuniyet ya da tatmin duygusunu yaratıyor diyemem. Çalışanlar da şikayetçi, hekimler de şikayetçi, halk da şikayetçi. Van’daki hastanelerin, hekim sayılarının, yardımcı sağlık hizmeti görevlilerinin ve sağlık ekipmanlarının olası bir depreme hazırlıklı olmadığını düşünüyorum. Hastane binalarının ve acil toplanma alanlarının da olası bir depreme hazır olduğunu düşünmüyorum. Hazır olabilmesi için ekipman boyutunun da ciddi anlamda olması gerekiyor. Biraz havaleci bir mantıkla yaklaşıldığını düşünüyorum” dedi.
DEPREMLER, BERABERİNDE GÖÇÜ GETİRDİ
Depremler Van’da barınma sorununa yol açtığı gibi aynı zamanda istihdam sorununu da artırdı. Barınamayan ve işsiz kalan binlerce kişi ailesini de yanına alarak, geçinmek umuduyla metropollere göç etti. Her geçen yıl nüfus kaybetmeye devam eden Van’da, gidenlerin çoğu ‘o dönem’ gidenlerin yanına gidiyor. Depremin yarattığı göç ve işsizlik sorunu gününüzde halen devam ediyor. Konuyu istihdam uzmanı Sinan Ok değerlendirdi.
'DEPREMDE ZARAR GÖREN İŞYERİ SAYISINA VE ETKİLENEN İSTİHDAMA DAİR BİR RAPOR PAYLAŞILMADI'
Depremin üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen depremden zarar gören işyeri sayısına ve etkilenen istihdama dair bir rapor kamuoyuna açıklanmadığını ifade eden Ok, “Bu konuda etkilenen işletmelere ve işçilere dönük kapsamlı bir destek de sunulmadı. Van’da depremden sonra İstanbul, Ankara, Antalya ve Bursa gibi iller başta olmak üzere yüz binden fazla Vanlı yaşam alanlarını bırakmak ve göç etmek zorunda kaldı. Kısmen geri dönüşler yaşandı ama uzun dönem dönmeyenler çoğunlukta kaldı. Nihayetinde Van’ın nüfusu 2011 yılında azalış gösterdi. Depremden sonraki sürecin de etkisiyle doğum artış hızı yüksek olan Van’da nüfus artışı durdu. Son yıllarda ise yeniden azalış eğilimi var” diye konuştu.
'KAYIT DIŞILIK VE GÜVENCESİZLİK YAYGIN BİR ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR'
İş yerlerinin önemli bir bölümünün deprem denetimlerinin henüz yapılmadığını belirten Ok, “Öte yandan kayıt dışılık ve güvencesizlik yaygın bir şekilde devam ediyor. Deprem nedeniyle işsiz kalanların büyük çoğunluğu işsizlik sigortasından yararlanamamıştı. Olası bir depremde, aynı durum daha ağır bir şekilde hissedilecek. Zaten yasa birçok işyeri için DASK zorunluluğu getirilmiyor. Konutlarla iç içe olan işyerlerinde de parasını veren DASK yaptırmış oluyor. Yıkılmak üzere olan bir konut veya işyerinin DASK’ının yapılması bir çözüm değil. Öte yandan işyerlerinde deprem tatbikatları neredeyse hiç yapılmamış durumda. Hem işverenlerde hem de işçilerde deprem bilinci yerleşik değil” dedi.