Van'da Hıristiyanlar Müslüman mezarına defnediliyor
Van’da ibadete açık olan üç Protestan kilisesi bulunuyor. Fakat kiliseler güvenlik kaygılarıyla kendilerini gizlemek zorunda kalıyor. Bölgede Hıristiyan mezarlığının bulunmaması da büyük bir sorun.
VAN- Van, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehir olmasının yanı sıra, farklı inançlara da ev sahipliği yapıyor. Ancak, şehirde gizlenmek zorunda kalan üç Protestan kilisesi ve az sayıdaki Hıristiyan nüfusu, toplumsal baskı ve zorluklarla karşı karşıya. Van'daki kiliselerin kendilerini gizlemek zorunda kalmaları ve hayatını kaybeden Hıristiyanlar için mezarlık bulamama sorunu, şehirdeki farklı inançlara sahip insanların hayatın doğal akışı içinde yaşadığı problemleri bir kez daha gündeme getiriyor.
Van'da bulunan üç Protestan kilisesi; yerel halktan olan Hıristiyanlar, İran'dan gelen turistler ve uluslararası ibadetler için kullanılıyor. Ancak, toplamda 250-300 kişilik cemaatiyle oldukça küçük olan bu kiliselerin dini liderleri, toplumsal baskı nedeniyle kendilerini gizlemek zorunda kaldıklarını ifade ediyor. Kiliselerin dışından bakıldığında, kilise oldukları anlaşılmıyor; ne haç, ne çan, ne de kilisenin adını taşıyan bir tabela bulunmuyor. Van Kurtuluş Kilisesi bile şu anda bir apartman dairesine sıkışmış durumda.
Geçmişte yoğun bir Ermeni nüfusuna sahip olan Van’da, günümüzde kullanılabilir durumda bir Hıristiyan mezarlığı bulunmuyor. Geçmişte var olan Ermeni mezarlıkları da ya yok edildi ya da üzerine yeni binalar inşa edildi. Bunun en son örneklerinden biri de Van’ın merkez ilçelerinden biri olan İpekyolu’nda yaşandı. Geçtiğimiz nisan ayında, Hüsrevpaşa İlkokulu ve Ortaokulu’nun yeni binasının temeli için yapılan kazı çalışmasında insan kemikleri bulunmuş ve daha sonra yapılan incelemede bu alanın bir Ermeni mezarlığı olduğu belirlenmişti. Fakat okul binasının yapımına devam edildi.
Kentte bir Hıristiyan mezarlığının bulunmaması, bir Hıristiyan hayatını kaybettiğinde Müslüman mezarlığına defnedilme zorunluluğu doğuruyor. Üstelik, bu defin işlemlerinde Hıristiyanlık dinine ait vecibeler de yerine getirilemiyor ve mezarların başına tahrip edilebilir korkusuyla haç bırakılamıyor.
'KARDEŞ OLARAK BİR ARADA YAŞAYAMAZ MIYIZ?'
Van Kurtuluş Kilisesi Pastörü Vahit Yıldız, kiliselerde güvenlikten yana kaygıları olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Biliyoruz ki, Van toplumunun büyük bir kısmı bize saygı duyuyor. Ancak nefret edenler de var. Bunun en büyük nedeni de kendi önyargıları, edinmiş oldukları yanlış bilgiler ve politik sebeplerdir. Haç bizim kutsalımızdır. Biz kalkıp da buraya insanlar görsünler, kiliseye gelsinler diye haç bırakmıyoruz. Hikmetli davranmaya çalışıyoruz. Haç olsa veya bu şehirde bir çan sesi de duyulsa fena olmazdı. Kardeş olarak bir arada yaşayamaz mıyız? Elbette ki yaşarız. Bizim çok dostlarımız, arkadaşlarımız ve Müslüman kardeşlerimiz var. Fakat art niyetli kesimler de var. Daha önce Cumhuriyet Mahallesi’ndeki kilisemiz birkaç kez taşlandı. Camları kırıldı. Toplumun huzurunun ve esenliğinin kaçırılmasını istemiyoruz. İnsanlar rahat etsin istiyoruz. Bu yüzden insanlar rahat etsin diye, kötü bakılacak ibarelerin olmamasını istiyoruz.”
'YILBAŞI KUTLAMALARININ BİZİMLE İLGİSİ YOK, BU BİLGİSİZLİKTİR'
İnsanların, medyada Hıristiyanlığa karşı yapılan nefret söylemlerinin de etkisi altında kaldığını vurgulayan Yıldız, özellikle yeni yıl kutlamalarında yapılan yanlış bilgilendirmelerin kendi güvenliklerini tehlikeye attığını söyledi. Yeni yıl kutlamaları öncesinde bir derneğin kentte yaptığı afiş çalışmalarının antipropaganda içerdiğini belirten Yıldız, “Kimse kimseye zorla yılbaşını kutlamalarını dayatmıyor ki! Yılbaşı zaten evrensel bir gündür. Bir ülke miladi takvim kullanıyorsa, insanlar yeni yılı kutluyor. Fakat yılbaşı kutlamalarının bizimle ilgisi yok ki! Bu bilgisizliktir. Biz Noel bayramını Aralık ayının 25’inde kutluyoruz. Çünkü Noel, İsa Mesih’in doğum günüdür. Noel, zaten ‘doğuş’ demektir. Ben bunu gidip o bu afişleri hazırlayan dernekle de konuştum. Onlar, bizim yılbaşını kutladığımızı, içki içip sarhoş olduğumuzu ve eğlendiğimizi sanıyorlardı. Oysa bunu ben yapmıyorum ki, sen yapıyorsun. Bu durumun benim inancımla bir alakası yok. İsa Mesih’in doğuşunu bütün dünya yılbaşı olarak kabul etmiş. Ben bununla onur duyuyorum” şeklinde konuştu.
'BEN KOMŞUMU KENDİM GİBİ SEVMEZSEM İNANÇLI OLAMAM Kİ!'
Bir apartman dairesine sıkışmış durumda olan Kurtuluş Kilisesi’nin müstakil bir alana ihtiyaç duyduğunu belirten Pastör Vahit Yıldız, bir müstakil binalarının olması durumda yine etrafına duvar örmek zorunda kalacaklarını söyledi ve şöyle konuştu: “Art niyetli bir insan taş atmasa bile gözü ile saldırabiliyor. Asla bu toplumdaki herkesi kötülemiyorum ama maalesef böyle kişiler de var aralarında. Bu da kesinlikle doğru olmayan bilgilerden kaynaklı bir art niyettir. Biz herkesi seviyoruz. Ben inancım gereği herkesi sevmek zorundayım. Bu İsa Mesih’in buyruğudur. Benim kutsal kitabımın en büyük buyruğu sevmektir. Benim için Allah sevgidir. Ben şimdi nasıl kendi komşuma kötü gözle bakabilirim. En büyük buyruklardan biri de ‘Komşunu kendin gibi sev’ dir. Ben komşumu kendim gibi sevmezsem inançlı olamam ki zaten.”
'KENTE HIRISTİYANLARIN DEFNEDİLEBİLECEĞİ BİR MEZARLIK ALANI YOK'
Öte yandan Van’da bir Hıristiyan mezarlığının bulunmaması, Hıristiyanlar için başlı başına ayrı bir sorun teşkil ediyor. Hayatını kaybeden bir Hıristiyan, Müslüman mezarlığına defnedilmek zorunda kalıyor. Konuyu daha önce kentin yöneticileri ile defalarca konuştukları halde çözüm bulamadıklarını belirten Yıldız, “Kente Hıristiyanların defnedilebileceği bir mezarlık alanı yok. Benden, ölümü götürüp Müslüman mezarlığına defnetmemin istenmesi hem bana değer verilmediğini hem de Müslümanlara saygısızlık edildiğini gösterir. Ben bir Hıristiyan olarak Müslüman mezarlığına gittiğimde rahat edemeyeceğim gibi oradaki Müslümanlar da rahat edemez. Çünkü benim de ritüellerim var. Ölü gömme şekillerimiz bile farklı. Benim ölümü oraya götürüp Müslüman usullerine göre gömmem gerekmiyor” şeklinde konuştu.
'AKHTAMAR KİLİSESİ’NE BİZ BİLE GİTTİĞİMİZDE 300 TL AYAKBASTI ÜCRETİ ÖDÜYORUZ'
Van Gölü’nde yer alan Çarpanak, Adır ve Akhtamar Adalarında birer kilise ve manastır bulunuyor. Aralarında uluslararası alanda en çok bilineni Akhtamar Adası ve adada bulunan Ermeni Surp Haç Kilisesi ve manastırı. Kilisede yılda yalnızca bir gün ibadet edilebiliyor. Pastör Vahit Yıldız, Akhtamar Kilisesi’nin özellikle Ermeniler açısından aktif bir hale getirilmesi gerektiğini düşünüyor. Yıldız, konu ile ilgili de şöyle konuştu: “Akhtamar Kilisesi bir Ermeni kilisesidir. Doğal olarak bir Süryani Kilisesi nasıl ki Süryaniler tarafından yönetiliyorsa, insanlar gidip orada ibadet ediyorlarsa, Akhtamar Kilisesi de öyle olmalıdır. Ancak Akhtamar Kilisesi şu anda bir müze olarak kabul ediliyor. Biz bile gittiğimizde 300 TL ayakbastı ücreti ödüyoruz. Kilise bir ticarethaneye dönüştürülüyor. Bırakın insanlar kültürleri tanısınlar, birbirilerini tanısınlar. Akhtamar Kilisesi’ni Ermeniler yönetse, orada çevre düzenlemesini de onlar yapsa kötü mü olur? Bakın Güneydoğu’daki Süryani Kiliselerine ne güzel bakıyorlar. Restorasyonlarını da yapıyorlar, ibadetlerini de yapıyorlar, halkımız gidip ziyaret ediyor.”